"KİM YAPACAK EMRECİĞİM?...." ENGİN ARDIÇ EMRE AKÖZ'E NE SORDU?..
Siz demokratsınız, biz cumhuriyetçiyiz diyorlar, sanki demokratlık pezevenklik gibi utanılacak bir şey!
Kim yapacak Emreciğim?
Sevgili dostum Emre Aköz, dün, AKP'nin Kürt meselesini çözemeyeceğini ileri sürdü. Haklıdır.
AKP yönetimi, bazı Kürt taleplerini karşılama yeteneğinden yoksundur. Bu talepler, "Kürtçe eğitim, değiştirilmiş olan Kürtçe köy ve kasaba adlarının geri verilmesi, Kürtçe televizyon kanalı, siyasi af, bölgede ekonomik kalkınma hamlesi" falan gibi, bir "paket" şeklinde düşünülen birtakım haklar...
Bunları isteyen fakat Türkiye Cumhuriyeti "bünyesinde" de kalmak yanlısı Kürt vatandaşlarımıza, "makul Kürtler" deniyor.
"Makul olmayan Kürtler" de, bunlarla bile yetinmeyecek, ille de ayrılmak, bağımsız bir devlet kurmak, daha doğrusu Kuzey Irak'la da birleşmek, yani Türkiye Cumhuriyeti'ni bölmek isteyenler.
İkinciler elbette her görüldükleri yerde ezileceklerdir, birincilerle hiç olmazsa insan gibi oturup konuşmak mümkün.
Emre Aköz, AKP yönetiminin bu hakları bile veremeyeceğini söylüyor.
Haklıdır. Çünkü bu "açılım" bile bürokrasiyle çok ciddi bir kavgayı getirir.
Bu kavganın yanında, geçen yılın "Çankaya muharebesi" ya da "kapatılma davası badiresi" bile çocuk oyuncağı kalır.
Hani Kıbrıs'tan çekilmek bile mümkündür de, bu, ı ıh...
Bürokrasiyle şu anda "sürtüşme" düzeyinde kalan çatışmayı bir kavgaya dönüştürmek, yalnız AKP'nin değil, herkesin boyunu aşar.
Nitekim, iç ve dış baskılar sonucu bu hakların bazıları "verilir gibi yapılmıştır" ama iş orada kalmıştır.
"Bunları verirsek arkası gelir" korkusu bir türlü ortadan kaldırılamıyor!
AKP'nin, bürokrasiyle bu mücadeleye girişecek gücü yoktur.
Hiçkimsenin de yoktur.
Peki, ufukta, bu işe girişecek alternatif bir "siyasi güç", yani AKP'nin yerine geçip de bu politikayı uygulayacak bir siyasi parti marti görünmekte midir? Hayır. (DTP kapatılmaz ve de 276 milletvekili çıkarabilirse, o zaman başka tabii!)
Hani "yeni parti" falan diyorlar ya, yok öyle bir şey...
Daha da önemlisi... Toplumda (daha doğrusu, Kürt olmayanlarda) böyle bir partiyi doğuracak bir eğilim, bir arayış, bir "sosyal güç" var mı? Ona da hayır.
Mevcut muhalefet, yani CHP ve MHP, bu politikaya zaten şiddetle karşı... Küçük partileri hiç saymıyorum.
Peki ne yapacağız? Yeni Demokrasi Hareketi'ni mezardan mı çıkaracağız, yoksa Taraf gazetesini siyasi partiye dönüştürüp Ahmet Altan'ı da genel başkan olarak tepesine mi oturtacağız?
Bu tür radikal çözümler ancak büyük "traumalarla", büyük altüst oluşlarla gelirler: Bir savaşa girip yenilmek ya da İzlanda gibi batmak, falan... Düşünmek bile istemiyoruz.
Bu yılan öyküsü, ArapYahudi savaşı gibi, sürer gider...
Çözüm 1923'te aranıp bulunacaktı, şimdi değil.
Ama kimseye ağzını açtırmadılar ki! Biz eleştirince de kızıyorlar, "siz demokratsınız, biz cumhuriyetçiyiz" diyorlar, sanki demokratlık pezevenklik gibi utanılacak bir şey!
AKP yönetimi, bazı Kürt taleplerini karşılama yeteneğinden yoksundur. Bu talepler, "Kürtçe eğitim, değiştirilmiş olan Kürtçe köy ve kasaba adlarının geri verilmesi, Kürtçe televizyon kanalı, siyasi af, bölgede ekonomik kalkınma hamlesi" falan gibi, bir "paket" şeklinde düşünülen birtakım haklar...
Bunları isteyen fakat Türkiye Cumhuriyeti "bünyesinde" de kalmak yanlısı Kürt vatandaşlarımıza, "makul Kürtler" deniyor.
"Makul olmayan Kürtler" de, bunlarla bile yetinmeyecek, ille de ayrılmak, bağımsız bir devlet kurmak, daha doğrusu Kuzey Irak'la da birleşmek, yani Türkiye Cumhuriyeti'ni bölmek isteyenler.
İkinciler elbette her görüldükleri yerde ezileceklerdir, birincilerle hiç olmazsa insan gibi oturup konuşmak mümkün.
Emre Aköz, AKP yönetiminin bu hakları bile veremeyeceğini söylüyor.
Haklıdır. Çünkü bu "açılım" bile bürokrasiyle çok ciddi bir kavgayı getirir.
Bu kavganın yanında, geçen yılın "Çankaya muharebesi" ya da "kapatılma davası badiresi" bile çocuk oyuncağı kalır.
Hani Kıbrıs'tan çekilmek bile mümkündür de, bu, ı ıh...
Bürokrasiyle şu anda "sürtüşme" düzeyinde kalan çatışmayı bir kavgaya dönüştürmek, yalnız AKP'nin değil, herkesin boyunu aşar.
Nitekim, iç ve dış baskılar sonucu bu hakların bazıları "verilir gibi yapılmıştır" ama iş orada kalmıştır.
"Bunları verirsek arkası gelir" korkusu bir türlü ortadan kaldırılamıyor!
AKP'nin, bürokrasiyle bu mücadeleye girişecek gücü yoktur.
Hiçkimsenin de yoktur.
Peki, ufukta, bu işe girişecek alternatif bir "siyasi güç", yani AKP'nin yerine geçip de bu politikayı uygulayacak bir siyasi parti marti görünmekte midir? Hayır. (DTP kapatılmaz ve de 276 milletvekili çıkarabilirse, o zaman başka tabii!)
Hani "yeni parti" falan diyorlar ya, yok öyle bir şey...
Daha da önemlisi... Toplumda (daha doğrusu, Kürt olmayanlarda) böyle bir partiyi doğuracak bir eğilim, bir arayış, bir "sosyal güç" var mı? Ona da hayır.
Mevcut muhalefet, yani CHP ve MHP, bu politikaya zaten şiddetle karşı... Küçük partileri hiç saymıyorum.
Peki ne yapacağız? Yeni Demokrasi Hareketi'ni mezardan mı çıkaracağız, yoksa Taraf gazetesini siyasi partiye dönüştürüp Ahmet Altan'ı da genel başkan olarak tepesine mi oturtacağız?
Bu tür radikal çözümler ancak büyük "traumalarla", büyük altüst oluşlarla gelirler: Bir savaşa girip yenilmek ya da İzlanda gibi batmak, falan... Düşünmek bile istemiyoruz.
Bu yılan öyküsü, ArapYahudi savaşı gibi, sürer gider...
Çözüm 1923'te aranıp bulunacaktı, şimdi değil.
Ama kimseye ağzını açtırmadılar ki! Biz eleştirince de kızıyorlar, "siz demokratsınız, biz cumhuriyetçiyiz" diyorlar, sanki demokratlık pezevenklik gibi utanılacak bir şey!
ENGİN ARDIÇ /SABAH