Kılıçdaroğlu'ndan Passolig vaadi: Söz kaldıracağım bu belayı!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ATO Kongre Merkezi'nde partisinin Seçim Bildirgesi ve Aday Tanıtım Toplantısı'na katıldı.

Cumhuriyet Halk Partisi, ATO Kongre Merkezi’nde düzenlenen törende 1 Kasım seçimi için hazırlanan seçim bildirgesini açıkladı. Bildirgenin detaylarını paylaşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ali İsmail'lere, Özgecan'lara, diktatöre diz çöktüren gençlere adıyoruz bu seçim bildirgesini" dedi.

Emeklilere iki maaş ikramiye ve işçilere en az 1500 TL asgari ücret gibi 7 Haziran vaatlerini koruyan CHP, 1 Kasım seçimi için ise hedef olarak gençleri seçmiş durumda. İhtiyacı olan gençlere şehir içi ve yurt içi ücretsiz ulaşımdam, lise son sınıflara ücretsiz internet erişimine kadar CHP'nin seçim bildirgesinde gençlerin hayatını kolaylaştıracak pek çok vaat yer alıyor. Kılıçdaroğlu, "maçlarda Passolig uygulamasını kaldıracaklarını" vaat etti.

Vaatlerden en dikkat çekenleri er ve erbaşlara maaşlı, sigortalı ve aylık 354 TL’ye varan harçlık verilmesi ve lise son sınıf öğrencilerine 100 TL limitli “lise kart” dağıtılması.

CHP'nin seçim bildirgesinde, özellikle Ortadoğu bölümünde, AKP'nin izlediği dış politikayı tamamen değiştirecek vaatler yer alıyor. CHP'nin Suriye konusundaki en önemli çıkışı, iktidar olması halinde, Beşar Esad'ın halen iktidarda olduğu "Suriye yönetimi ile ilişki kurulması" konusunda oldu. "Suriye'de sürmekte olan savaşta taraf tutmayacağız" denilen bildirgede, "Suriye muhalefetiyle ilişkilerimizi sürdürürken, Suriye yönetimiyle de ilişki kuracağız" ifadesi kullanıldı.

Partisinin seçim bildirgesini açıklayan CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları özetle şöyle:

Sevgili konuklar, kader birliği yaptığımız, ülkemizin geleceği için birlikte çalıştığımız değerli yol arkadaşlarım, saygıdeğer yurttaşlarım ve geleceğimiz, umudumuz olan sevgili gençler, hepiniz hoşgeldiniz, hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.

"Ali İsmail’lere, Özgecan’lara adıyoruz bu seçim bildirgesini"

Bugün, 30 Eylül 2015. 7 Haziran seçimlerinin üzerinden 5 ay geçti. Şimdi yeni bir seçim bildirgesiyle yeniden huzurlarınızdayız. Değerli arkadaşlarım, saygıdeğer yurttaşlarım, bu seçim bildirgesini gençlerimize adıyoruz. Ana omurgasını, umudumuz ve geleceğimiz olan gençler oluşturuyor. Gençlerimizin yarının umududur ama bugünün de ortaklarıdır. Onlara sus demeyeceğiz, önce sen konuş diyeceğiz. Söz vereceğiz onlara. Baskıya karşı direnen, özgürlüğü savunan, söz konusu vatansa gerisi teferruattır diyenlere adıyoruz. Ali İsmail’lere, Özgecan’lara adıyoruz bu seçim bildirgesini. Merdiven altı atölyelerde, karın tokluğuyla çalışan on binlerce gence, taşeronda çalışan, kıt kanaat çalışan, çöpten kağıt toplayarak ailesini geçindirmeye çalışan gençlere, Soma’da, Ermenek’te yerin altında yaşamını yitiren genç maden işçilerine adıyoruz bu seçim bildirgesini.

"Yarattıkları mizahla bir diktatöre diz çöktüren gençlere adıyoruz"

Bir lokma ekmek uğruna yüzlerce kilometre yol kat edip Anadolu’nun çeşitli yerlerinde çalışan mevsimlik tarım işçilerine adıyoruz. Üniversiteyi kazanıp, yurt çıkmayan gençlerimize, teröre kurban giden gencecik fidanlarımıza adıyoruz.

İş aramaktan bunalmış, ailesine yük olmaktan bıkan işsiz gençlerimize adıyoruz, üniversiteye giden, sorunları çözülmemiş 6 milyon 62 bin üniversite öğrencisine adıyoruz bu seçim bildirgesini.

TOMA’lara, biber gazlarına karşı, elinde gül ve karanfille kitapla, yarattıkları mizahla bir diktatöre diz çöktüren gençlere adıyoruz bu seçim bildirgesini.

Neden gençler? Büyüklerin kabahatlerinin faturasını ödedikleri için. Bugün ülkemizin nüfusunun yarısı gençlerden oluşuyor. Gençlerin en büyük sorunu işsizlik. 13 yıldır iktidarda olanlar gençliğin hangi sorununu çözdüler. Gence sen sus, konuşma dediler. Oysa o, babalarından daha iyi yetişmişti. Hayatı daha iyi sorguluyordu. O yüzden biz gençleri baş tacı yapacağız, siyasette de ekonomide de hayatın ortağı yapacağız.

"Siyaseti dinozorlardan temizleyin"

Gençlerden beklediğim bir şey var. Görünmeye gençler var, çöplerden kağıt toplayanlar, taşeron işçiler bu gençler var. Bir de gördüğümüz gençler var. Üniversite gençleri. Biz bu gençlerden ne bekliyoruz? Sizlerden istediğim sadece bir şey var. Siyaseti dinozorlardan temizleyin. Emeğin hakkını sizler verirdiniz, çünkü siz meydanlarda bunları söylüyorsunuz. Siyasete girin aktif bir güç olarak öne çıkın. Sizin arzunuz üzerine yüzde 10 gençlik kotası getirdik. Oran az diyorsanız gelin oranı yükseltin ben size destek vereceğim.

Yüzde 10 gençlik kotası getirdik. Oran az diyorsanız önümüzde kurultay var. Gelin kurultaya oranı yükseltin ben size destek vereceğim. Siyasete girin aktif unsur olarak öne çıkın diyorum. Biliyorum içinizden şunu söylüyorsunuz. “Su başlarını devlet tutmuş nasıl gireceğiz? Babamız amcamız bize izin vermiyor siyaset yapalım.”

Mücadele ruhunuzu kaybetmeyin, kesinlikle başaracaksınız. Peki biz size ne vaat ediyoruz? Sizden sadece siyasete girmenizi istiyorum. Zaman zaman şikayet ediyordunuz, partiye üye olmak istiyoruz ama kabul etmiyorlar. Hiçbir partinin yapmadığını yaptım. Buradan bütün gençlere sesleniyorum. CHP’nin internet sitesine girin internet üzerinden partiye üye olun. Hiçbir engel yok önünüzde siyaset için.

Biz size ne vaat ediyoruz? En büyük sorun işsizlik miydi, evet. Üniversiteyi bitiren işsiz, liseyi bitiren işsiz. İşsizlik diz boyu. Düşündük taşındık. İşsizlik sadece bugünün değil geleceğin de sorunu ve çözmemiz gerekiyor. O zaman dedik ki iş garantili eğitim yapacağız. Bütün organize sanayi bölgelerinde yatılı meslek liseleri olacak. Anneye babaya asla yük olmayacaksınız. Üçüncü sınıftan itibaren fabrikalarda staj yapacaksınız. Mezun olduğunuz gün işiniz hazır. Bütün anne babalara sesleniyorum. Oğlunuzu meslek lisesine gönderdiniz işsiz. Ama bizim getireceğimiz düzende oğlunuz kızınız asla işsiz olmayacak, asla.

800 bin taşeron işçi var. Bunların yüzde 80’i genç. İş güvenceleri yok. Ömür boyu asgari ücrete mahkum. Geçen seçim bildirgesinde de söylemiştim. Sözümün kapı gibi arkasındayım. Taşeron işçilerin tamamı kadro alacak. Sendikalı olacak.

“Asgari ücret CHP iktidarında net 1500 lira olacak"

Yine işçilerin yüzde 80’i asgari ücretle çalışıyor. Şu anda mevcut asgari ücretle çalışanların yüzde 80’i genç. 1054 liraya çalışıyorlar, aldıkları para bu. Söz verdim, sevgili gençler size sözüm söz. Asgari ücret CHP iktidarında net 1500 lira olacak. Bunun yeterli olmadığını ben de biliyorum. Ama bir adım atıyoruz. Mali disiplini bozmadan bu işi çözeceğiz. Herkes rahat yaşayacak, bir nefes alacak. Bin liradan 1500 liraya çıkması rahat nefes almanızı sağlayacak.

Burada bitmiyor, daha devamı var. Üniversitede okurken öğrenim için kredi alıyor. Mezun olunca devlet yakasına yapışıyor. Borcunu öde… İyi de işi yok. İcraya veriyor. Sevgili gençler CHP iktidarında iş buluncaya kadar bu borçların tahsili engellenecek. İş bulduktan sonra parayı sizden isteyeceğiz, faizler de silinecek.

“CHP iktidarında bütün meydanlar gençlerin olacak"

Ve sevgili gençler, bir ülkede diktatöre diz çöktüren sevgili gençler sizinle gurur duyuyoruz. CHP iktidarında bütün meydanlar sizin olacak. Meydanlarda özgürce gezeceksiniz. Biber gazı CHP iktidarında olmayacak. Çünkü biz düşünceden korkmuyoruz. Yasaklar, yasaklar da kalkacak. Gençler özgür bir ülkede olmanın havasını teneffüs edecekler.

"Passolig belasını kaldıracağım"

Ve önemli bir uygulama. Gençler maça gitmek istiyor. Passolig nedeniyle maça gidemiyorlar. Söz kaldıracağım bu belayı. Özgürce maçlara geleceksiniz. Niye getirdiler? Efendim slogan atılıyor da beyefendiler rahatsız oluyorlar. İyi de o sloganlar boşuna atılmıyor ki orada, bir nedeni var. Sormuyor nedenini. Passolig’i kaldıracağız herkes özgürce maça gidebilecek, istediği sloganı da atabilecek.

“YÖK'ü kaldıracağız”

Üniversite öğrencileri, mezun oluyorsunuz, kaymakam, vali oluyorsunuz. Polis oluyorsunuz, doktor oluyorsunuz. Ama üniversitedeyken sizi yönetimin dışında tutuyorlar. Biz YÖK belasını kaldıracağız ve öğrencilere üniversite yönetiminde söz ve karar imkanı sağlayacağız. Sizin söz hakkınız olacak.

Mevsimlik tarım işçileri hepsi sigortasız çalışıyor, tamamının sosyal güvencesini sağlayacağız.

“Son sınıf öğrencilerine Lisekart getireceğiz"

Lisekart. Aile sigortası kapsamında lise öğrencileri, son sınıf öğrencilerine lisekart getireceğiz, tamamını sosyal devlet karşılayacağız.

Ve atama bekleyen öğretmenler. İkinci öğrenimde harçlarınız var onları da kaldıracağız. Eğitimi parasız yapacağız. Göreceksiniz gençler için düşündüğümüz her şey aslında ülkenin geleceği için düşündüklerimizdir. Sizin için aldığımız her karar ülkemizin geleceği için alınmış bir karardır.

“İnanç üzerinden siyasete karşıyız"

Ve gençler sakın tuzağa düşmeyin. İster üniversitede, ister meydanda, ister caddede eğer birisi gelip size, “inanç üzerinden siyaset” yaparsa bilin ki o bu ülkeye en büyük ihaneti yapan insandır. Yine birisi gelir “etnik kimlik üzerinden” siyaset yaparsa o kendi ülkesini seven birisi değildir. Ayrıştırıcıdır bölücüdür.

Ve bir başka konu. Yaşam tarzı. Herkesin yaşam tarzına saygılı olacağız. Herkesin inancına saygılı olacağız. Bunları siyasette kullanılan araçlar olmaktan çıkaracağız. Etnik kimlik üzerinden, inanç üzerinden, yaşam tarzı üzerinden siyaset. Bunları kabul etmeyin. Ülkenin dünya kadar sorunu var. Onlara odaklanın. Ama şunu unutmayın, herhangi bir yurttaşımız inancı dolayısıyla ötekileştiriliyorsa onun sorununu çözeceğiz. Etnik kimliğinden ötürü ötekileştiriliyorsa eşit yurttaşlığı savunuyoruz diyeceğiz.

Bizim seçim bildirgemizi hemen hemen bütün siyasi partiler örnek aldılar. Bunu da alacaklar göreceksiniz. Örnek aldılar diye üzülmüyoruz, tam tersine mutluluk duyuyoruz. Bu şunu gösteriyor demek ki ülkenin sorunlarını en iyi analiz en iyi çözüm üreten parti CHP’dir. Demek ki devlet yönetiminde en iyi kadrolar CHP’de var. İktidar olduğumuzda diyorlar ya CHP’nin kadroları var mı, evet CHP’nin kadroları var. Eğer bu seçim bildirgesini diğer partiler bizi örnek alıyorlarsa, bundan gurur duyuyoruz.

Ve biz ayrıca sadece üreten değil hakça bölüşen bir stratejiyi de izledik. Bir şey daha politikamızı açıkladık önce “kaynak nerede nerede” diye sordular. Onlar da baktılar ki kaynak var, “en iyisi biz alalım biraz değiştirip bunu uygulamaya koyalım” dediler. Seçim bildirgelerimizin ne kadar büyük bir ciddiyetle hazırlandığını gösteriyor bu. Her kuruşun hesabını yaptık. Uygulanması mümkün olmayan bir projeyi asla gündeme getirmedik.

"Koalisyon kurulacaktı, kim engel oldu?"

Şu soru akla gelebilir. Beş ay önce bildirgeyi açıkladık. 7 Haziran’da sandığa gittik. 1 Kasım’da gidiyoruz, neden? Hangi gerekçeyle gidiyoruz? Birinci soru bu. İkinci soru, kim engel oldu buna? Koalisyon kurulacaktı kim engel oldu?

Önce şunu söyleyeyim. Düne kadar hep milli irade milli irade derlerdi. Biz de saygılıyız. Hiçbir zaman sandıktan çıkan oylara saygısızlık etmedik. Halk kimi iktidara taşıdıysa ona saygı gösterdik. Ama demokrasinin gereği olarak varsa bir yanlışları onları gündeme getirdik. Haksızlıkları gündeme getirdik. Bu bizim görevimizdi. Bütün ülkelerde iktidar vardır, ama sadece demokrasilerde muhalefet vardır.

Seçimden çıkan sonuç… Bir, halk diyordu ki ben başkanlık sistemini kabul etmiyorum, tek adam yönetimini de kabul etmiyorum. İkinci sonuç, 13 yıldır tek başına yönetiyorlar Türkiye önemli bir noktaya geldi, ciddi sorunları birikti, oturun kendi aranızda anlaşın ve ülkeyi yönetin. Peki bunu en iyi okuyan parti hangisi?

Buradan bütün yurttaşlarıma söylüyorum. Sizin oyunuzu yani milli iradeyi, yani sizin hedefinizi en iyi okuyan parti CHP’dir. Oyuna saygı gösterdik, hemen seçim demedik. Ülkenin biriken sorunları var. Bakın bu seçimde sloganımız “Önce Türkiye” biz bir sonraki seçimi düşünmedik hiçbir zaman. Türkiye ciddi sorunlarla karşı karşıya ve bu sorunların önemli bir kısmı bir partinin çözebileceği sorunlar değil. En iyi okuyan biziz, mütevazı değiliz. En iyi okuyan bizsek sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun ve öyle oy kullanın.

"MHP’nin malum nedenleriyle bu gerçekleşmedi"

Ve şunu da söyledik: “Bizim gönlümüz, yüzde 60’lık blokun ki 292 milletvekili ediyor, hükümet olmasıdır.” Bunu da paylaştık. Ama siz de biliyorsunuz, vatandaşlarımız da biliyor. MHP’nin malum nedenleriyle bu gerçekleşmedi. Daha sonra görev Sayın Davutoğlu’na verildiğinde, sayın Davutoğlu geldi. Biz bir ilki daha gerçekleştirdik. Dedik ki “14 ilkeden yola çıkıyoruz, 5 temel sorunu var. Bunları çözmemiz lazım. Eğer bunları yapabiliyorsak koalisyonu kuralım.” Kendilerine bütün ayrıntıları anlattık. Öyle 30 -35 gün değil, YAŞ ve bayramın girmesi nedeniyle koalisyon görüşmelerinin süresi 10 gündür.

Sonra dediler ki “üç aylık seçim hükümeti kuralım.” Biz bunu kabul etmedik. Milli iradeye duyduğumuz saygı nedeniyle kabul etmedik. O zaman seçim ne olacak? Seçimden sonra aynı tablo çıkarsa bir daha mı uzlaşamayacağız? Bunu gayet açık şekilde ifade ettik. Koalisyon hükümeti neden kurulamadı. Neden kurulamadı? Biliyorsunuz herhalde? Bilmiyor musunuz?

"Saray’da oturan zatın baskısını omuzunda hissediyorsa o kişi lider olamaz"

Eğer bir siyasi lider, özgür iradeye sahip değilse, eğer bir siyasi lider kendi iradesini bir başka iradeye ipotek ettiyse o lider koalisyon kuramaz ve o ülkeyi yönetemez. Tablo bu.

Saray’da oturan zatın baskısını omuzunda sırtında düşüncesinde hissediyorsa o kişi lider olamaz. Lider vesayeti reddeden kişi demektir. Özgürce karar alan kişi demektir. Arkadaşlarıma söyledim, “görüşmelerde ne soruyorlarsa bütün samimiyetinizle cevap verin.” Ve görüşmelerin tamamını tutanaklara aldık. Çünkü biz zaman zaman bize yöneltilen iftiralardan çok rahatsızdık. Bakın tutanakları aldık kimse bize yönelik eleştiri dile getirmiyor. Varsa eleştiri, bizim söylediklerimiz kamuoyunu rahatsız edecek söylemlerse zaten çoktan paylaşırlardı. Bu nedenle koalisyon gerçekleşmedi.

Ülkenin cumhurbaşkanı meydan meydan dolaşıp “400 vekil verin, vermezseniz bu tablo çıkar” dedi. Toplumun önüne acı kan ve gözyaşı şantaj malzemesi olarak konmuştur. Şimdi buradan, bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. CHP olarak biz üstümüze düşen görevleri yerine getirdik, kıl payı kadar saygısızlığımız yoktur. Ama onlar senin iradeni kabul etmediler. Önüne bir şantaj tablosu koydular, ya oy verirsin ya ben hep seçime giderim diye. Çünkü onlar milli iradeyi bir kişinin dudağından çıkan söz olarak kabul ediyorlar. Ben milli iradeyi senin iraden olarak kabul ediyorum.

"Eğer koalisyon kurulsaydı emeklilerimiz ilk ikramiyelerini almış olacaklardı"

Eğer koalisyon kurulsaydı. Geçen kurban bayramında emeklilerimiz ilk ikramiyelerini almış olacaklardı. Halka ne söz verdiysek, tamamını kendilerine söyledik. Bunlar bizim olmazsa olmazlarımızdır. Ne veriyoruz emekliye zaten? Asgari ücretliye ne veriyoruz? Bizi işverenlere şikayet ettiler, CHP’ye niye karşı çıkmıyorsunuz diye? Aslında iktidarsız olan bir iktidar, tablo bu.

"Ülkenin beş temel sorunu var"

Bir ilki daha başardık. Dedik ki ülkenin beş temel sorununa çözüm üretmemiz gerekiyor. Nedir o beş temel sorun?

Bir, Türkiye’de demokrasinin hukukun üstünlüğü. İki, ekonomi. 13 yılda buraya getirdiler. Üç, dış politika. Dört, eğitim, ve beş toplumsal barışımız yani Kürt sorunu. Şimdi buradan diğer siyasetçilere sormak istiyorum. Bizim dışımızda, Türkiye’nin beş temel sorununu dillendiren başka bir siyasi parti var mı? Herkes bir ucundan tutuyor. Oysa sorunu bileceksiniz. Neden bizim seçim bildirgelerimiz örnek alınıyor? Çünkü bunları yapacak kadroları yok, bilgileri yok, birikimleri yok. Bilgi birikim ve kadro sadece ve sadece CHP’de var.

Hukukun üstünlüğü… Eğer siz 12 Eylül darbe hukukunu değiştirmezseniz hangi demokrasiden söz edeceksiniz? Darbe hukukunu tahkim ederseniz hangi demokrasiden söz edeceksiniz? Yargı bağımsızlığının olmadığı ülkede demokrasiden mi söz edeceğiz? Bir kişi konuştuğu zaman bütün savcıların harekete geçtiği ortamda demokrasiden mi söz edeceksiniz? Lise öğrencilerinin hapse atıldığı ülkede demokrasiden mi söz edeceksiniz?

"Yüzde 10 seçim barajını kaldıracağız"

“Ben anayasaya uymuyorum, anayasayı bana uydurun” denilen bir ülkede demokrasiden mi söz edeceksiniz? Yasama yargı ve yürütme organlarının, güçler ayrılığı ilkesini getireceğiz. Yüzde 10 seçim barajını kaldıracağız, YÖK’e tamamen sona erdireceğiz. Anayasayı değiştireceğiz. Eşit yurttaşlığı getireceğiz. Hiç kimse etnik kimliğinden ötürü ötekiyim diye düşünmeyecek. Siyasi ahlak yasası getireceğiz. Her kuruşun hesabını siyasetçi vermek zorundadır.

Ödenen vergiyi vatandaş ödüyor. Gençlerimiz de ödüyor, otobüse binerken vergi ödüyorlar. Vergi ödüyorsam, verginin nerelere harcandığının hesabını vermek zorunda. Kesin hesap komisyonunu kuracağız.

İki örtülü ödenek kullanan makam var. Biri cumhurbaşkanlığı, biri başbakan. Cumhurbaşkanı, başbakandan gizli örtülü ödeneği nasıl kullanacak? Ne için kullanacak? Aklınız kabul ediyorsa bir sorun yok. Ya böyle bir şey olmaz diyorsanız elinizi vicdanınıza

Bu garabete beraber son vereceğiz. Can ve mal güvenliğinin olmadığı bir yerde üretim olmaz. Demokrasinin olmadığı bir yerde üretim olmaz. İş adamının elinde vergi sopasıyla üretim olmaz. Makul şüpheyle iş adamını, öğrenciyi, genci içeri atacaksın. Dosyaya gizlilik kararı koyacaksın, avukat savunamayacak. Kaldıracağız bunları. Tamamını çöp sepetine atacağız.

Benim insanım neden üçüncü sınıf demokrasiye layık olsun? Neden bu ülkenin insanları düşüncelerini özgürce dile getirmesinler? Düşünceyi kabul eder etmeyiz, ama mutlaka birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz.

"Bu seçimlerde CHP’ye oy vermek zorundasınız"

Ayrıca eğer Türkiye bölgesinde ve dünyada saygınlık kazanmak istiyorsa birinci sınıf demokrasiyi getirmek zorundadır. Yabancı sermaye Türkiye’den kaçıyor. Neden? Mal güvenliğimiz yok. Hatta bazı Türk işadamları şirketlerinin merkezlerini yabancı ülkeye taşıdılar. Buradan iş dünyasına da sesleniyorum. Bu seçimlerde CHP’ye oy vermek zorundasınız. Üretmek istiyorsanız, çalışmak istiyorsanız, düşüncelerinizi özgürce dile getirmek istiyorsanız oy vermek zorundasınız. Ha vermeseniz ne olur? Bize bir şey olmaz, biz maaşımızı alırız. Nasıl olsa vergiyi sen ödüyorsun, dert senin derdin olacak. O derdi çözmek istiyorsan, demokrasi istiyorsan CHP iktidarında CHP’yi açık yüreklilikle açık net eleştirme özgürlüğüne kavuşmak istiyorsan oyunu CHP’ye vereceksin.

"Ekonomide en iyi kadrolar bizde"

Bunlar bunu görmüyor, göremiyorlar. Türkiye ekonomisi “orta teknoloji” ve “orta gelir” tuzağına yakalanmış durumdadır. 10 bin Dolar olan kişi başına milli gelir 9 bin dolara düştü. Teknoloji? İleri teknoloji yok. Katma değeri yüksek ürün yok. Üretemiyoruz, çakıldık kaldık. Güven endeksi yerlerde sürünüyor, güvenmiyorlar. Türkiye iyi yönetilmediği için, iki başlı bir yönetim olduğu için Türkiye toparlanamıyor. Toparlamak mı istiyorsun adres belli. Adres CHP.

Bakın size Haziran 2015’ten rakamlar vereyim.

Tüketici kredisi ve Kredi kartı borcu: 396 milyar TL.
Bankalara borcu bulunan vatandaş sayısı: 24 milyon 800 bin. Bunun adı iyi ekonomi mi?
Bankaların takibe aldığı kişi: 2 milyon 600 bin. İcra dairelerinden kaçıyor bunlar, yakalanıp içeri atılmayalım diye.
Son 7 yılda vatandaşların Tüketici kredisi ve kredi kartları için bankalara ödediği faiz: 205milyar TL.

Ne diyorlardı? Sakın ha CHP’ye oy vermeyin, iktidar olursa dolar fırlar. E dolar 3 lirayı geçti, kim iktidarda? CHP’ye oy vermeyin sakın faizler fırlar… E faizler fırladı kim iktidarda? Biz bunları biliyorduk. Kendisi sorun olan bir siyasal iktidar sorunlara çözüm bulamaz.

Vatandaş borç batağında. Kim borç batağından kurtaracak? Bir daha sorayım vatandaşı kim kurtaracak? Buradan tüketici kredisi ve kredi kartı borcu dolayısıyla sizin omuzlarınıza yüklenen faizlerin en az yüzde 80’ini silme sözü veriyorum. Diyorlar ya nasıl? Şimdi diyemiyorlar. Biz dünya uygulamalarına da baktık, hiç endişe etmeyin. En az yüzde 80 diyorum. Ekonomide en iyi kadrolar bizde. Türkiye’yi krizden çıkaran kadrolar şu an CHP’de.

Esnaf kardeşim, o da beni dinlesin. Çalışıyor, emekli oluyor. Emekli maaşıyla geçinemiyor, dükkanda devam edecek. Vay sen misin devam eden, sosyal güvenlik destek primi kesiliyor. Esnaf kardeşim, maaşını tam almak istiyorsan oyunu CHP’ye vereceksin.

Prim borcu olan esnaf… Sağlık hizmeti alamıyor yasak. Böyle bir kanun çıkardılar. Eşine de bakmıyorum diyor. Eğer sen borcun dahi olsa hastanelerde insanca tedavi olmak istiyorsan, oy vereceğin tek parti var CHP.

Buradan bürokrasi konusunda yapacağımız bir değişiklikten söz ediyorum. Cumhuriyet tarihinin en büyük bürokratik devrimini yapacağız. Bir iş veren düşünün. Yanında çalıştırdığı işçiler için beyannameyi SGK’ya veriyor. Vergiyi gelir idaresine, işçilerin beyanlarını da veriyor. Esnaf da iki ayrı yere veriyor. Niye iki ayrı yere veriyorlar? Milyonlarca kağıt harcanıyor. Milyonlarca harcamalar yapılıyor. Biz bütün gelirleri sadece ve sadece gelir idaresi başkanlığının toplayacağı bir düzenleme yapacağız. En büyük kağıt tasarrufunu gerçekleştirmiş olacağız. Bir yere muhatap olacaklar. Yeminli mali müşavirler, muhasebeciler sizin de eliniz rahatlayacak.

“Mazotu 1 lira 80 kuruştan vereceğiz”

Ve çiftçi kardeşim. Ekonomide biliyorum sorun olduğunu. Mazotu sana 1,5 liradan vereceğimizi söylemiştim. Çiftçi kayıt sistemine göre. Kimin ne kadar ekeceği, ne kadar yakıt kullanacağı belli. Buna göre mazotu sadece dolardaki artış nedeniyle 1 lira 80 kuruştan vereceğiz. Her kuruşu hesaplıyoruz.

Bugüne kadar orman köylüsüyle ilgili hiçbir şey denmedi. Kişi başına gelirin en az olduğu kesimdir orman köylüleri. orman genel müdürlüğü kaçak işçi gibi çalıştırır onları. Bu uygulamaya son vereceğiz, orman genel müdürlüğü seni çalıştıracak, sigortalı yapacak ve sen çalışacaksın ve zamanı geldiğinde emekli olacaksın. San bu hakkı biz vereceğiz.

Bir ülke nasıl güçlü olur? Bir ülkenin gücü üretmesiyle olur. Eğer üretmiyorsanız güçlü Türkiye olmaz. Tüketen hiçbir toplum güçlü olmamıştır. Saygınlık kazanmamıştır.

Birinci soru şu… Türkiye nasıl rekabetçi bir ülke olacak? Üreterek. İki, uluslararası alanda güçlü olması için neyi üretmesi gerekiyor? Katma değeri yüksek ürün üretmesi gerekiyor. Soru üç, katma değeri yüksek ürünü nasıl üreteceğiz? Türkiye’yi bilgi toplumuna taşıyarak öğreteceğiz. Soru, bilgi toplumuna nasıl taşıyacağız? Üniversiteleri bilgi merkezi haline dönüştürerek. Neden YÖK’ü kaldıracağız diyoruz, üniversitelerde her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı her görüşün özgürce dile getirildiği mekanlar haline gelmesi lazım.

Bizim bir projemiz var. KOBİ’lere ve esnafa, sigorta ve prim borcu olmayanlara ödediği vergi ve sigorta primi kadar sıfır faizli kredi açacağız. Alacak, işini büyütecek. Bütün işveren kardeşlerim dinlesinler. Bir tahsilat sorunu kalkacak. İki, kayıt dışı kalkacak. Üç, yatırım artacak. Krediyi alıp ne yapacak, yatırım yapacak. Dört, işsizlik azalacak. Yatırım yapınca işsizlik azalmış olacak. Beş, devlet daha az borçlanacak ve faiz ödemeyecek. Bir taşla üç kuş değil, beş kuş.

Üçüncü sorun alanımız eğitim, milli eğitim. Ne kadar milli onu bilmiyorum. 12 yılda 13 kez eğitim politikaları değişmişse orada millilikte sorun var. Bakın şuradan söylüyorum, hiçbir anne ve baba bu eğitim sisteminden memnun değildir. Bir sefer anne baba çocuğunu hangi okula göndereceğin bilmiyor. Çocukların neyi nasıl okudukları da belli değil. Velilerin isyanlarını zaman zaman görüyoruz. Eğitim aklın özgürleşmesi demektir. Eğitim dünyayı iyi okumak demektir. Eğitim bir ülkenin geleceği demektir. Eğitimsiz bir toplumun demokrasiyi yakalama şansı yoktur.

Hele öğretmenler… Üçüncü sınıf yurttaş konumuna getirildi öğretmenler. Toplumun lideri ve önderi olacak öğretmenler. Gençlerimize iyi eğitim vermiyoruz… OECD PİSA sonuçlarına göre bizim çocuklarımız matematik, okuma becerisi ve fen alanlarında en sonlarda.

Taşımalı eğitime son vereceğiz. Nerede öğrenci varsa, öğretmen orada olacak. Tam gün eğitim yapacağız, tam gün. Çocuk öğle yemeğini okulda yiyecek, beslenme çantası değil. Öğretmeniyle beraber oturacaklar, ücretsiz yemeklerini yiyecekler. Sonra okullarına devam edecekler. Ankara’daki beyler öğle yemeği yer, taşradaki öğretmene yasak. Niçin yasak? Çocuklarımızı teslim ettiğimiz kişidir öğretmen. Boşuna demiyoruz, öğretmeni toplumun lideri yapacağız diye.

YÖK’ü kaldıracağımızı söyledim. O beladan kurtaracağız. Her yıl en az 15 bin üniversite bitiren çocuğumuzu yurtdışına doktoraya götüreceğiz. Bu politikayla beş yıl, sonra Türkiye çok farklı bir noktaya gelecektir. Biz şu hedefi güdüyoruz. Şu anda insani gelişmişlik endeksinde Türkiye 69’ncu sırada, biz yirmi yıl içinde Türkiye’yi ilk yirmiye sokmak istiyoruz. Amaç ne? Türkiye’yi uygar dünyanın parçası haline getirmek.

Okul aile birlikleri. Onlarla da toplantı yaptık. Bir dokunun bin ah işitirsiniz. Yasal statüye kavuşturacağız. Öğretmen ve aile bir arada çocukları yönetecekler. Okulu da beraber yönetecekler.

İmam hatipleri açan parti CHP'dir"

Özellikle bir kesimin beklediği, zaman zaman bize suçlama olarak yöneltilen İmam hatipler… Hep bize diyorlar ki, CHP gelecek imam hatibi kapatacak. Hayatımda duyduğum en büyük iftiralardan birisidir. Hiç kimse şunu unutmasın, imam hatipleri açan parti CHP’dir. Orada okuyan çocuklarımız bizim çocuklarımız. O çocukların da öğle yemeklerini okullarında yemesini isteriz, oradaki öğretmenlerin de toplumun lideri olmasını isteriz. Hiçbir okulun bir siyasi partinin arka bahçesine dönmesini kabul edemeyiz. Bizim imam hatipleri kapatma gibi bir düşüncemiz asla ve asla yoktur.

Sayın Davutoğlu geldiğinde de söylemiştim, dış politikanın 180 derece değişmesi gerekir. Biz Cilvegözü’nü unutmadık. Biz Reyhanlı’yı unutmadık. Niğde’yi unutmadık. Biz Suruç’u unutmadık. Tamamı yanlış dış politikanın bedelidir. Bu dış politikanın değişmesi lazım.

"Suriye politikasının yanlışlığını anlatan bir mektubu 2012’de dönemin başbakanına gönderdim"

Suriye konusu… İki milyonu aşkın mültecimiz var, onlara bakıyoruz. Suriye’de barışı inşa ettikten sonra, Suriyeli kardeşlerimizi göndereceğiz. Bunu hemen çarpıttılar. Evet göndereceğiz, Suriye’de barışı sağlayacağız. Suriye’de de Ortadoğu’da da barışı sağlayacağız. Yurtta sulh, cihanda sulh. Kural budur.

Bize dediler ki “hayır biz bildiğimizi okuruz.” Bugün ağır ağır dönüş yapmaya çalışıyorlar. Sanki beylerin gücü yetkisi var da bunu yapacaklar. Şimdi onu kaybettiniz, trenden ayrıldı Türkiye. Kuzey Irak dışında hiçbir yere mal satamıyoruz. Böyle bir dış politika olabilir mi? Herkesle kavgalı bir Türkiye. Herkesin içişine.

Sana ne Mısır’dan kardeşim sana ne. Biz demokrasiyi savunalım, kim baskı yapıyorsa eleştirelim. Ama onların içişlerine doğrudan müdahaleyi asla kabul etmiyoruz. Doğru değil. sözde biz oyun kurucu olacaktık, hadi buyur git bakayım Ortadoğu’ya. Beş ülkede büyükelçimiz yok. Cumhuriyet tarihinde bir ilktir. Biz gönderiyoruz, onlar almıyorlar. Türkiye’yi bu hale soktular. Ürettiğimiz ürünleri satamıyoruz.

“Yurtta sulh cihanda sulh” Atatürk’ün sözü. Ömrünün büyük kısmı savaş meydanlarında geçmiştir. Savaş ve savaşın getirdiği acımasızlığı en iyi bilen kişi odur. O savaşın yarattığı atmosferi çok iyi bildiği için yurtta barış dünyada barış demiştir. Ama şimdi bu sözcüğün içi bile boşaltılmaya başlandı. Avrupa Birliği, tamamen unuttuk. Yurtdışındaydım, Strazburg ve Brüksel’de yetkililerle görüştük. Bizim taşıdığımız bütün kaygıları onlar da taşıyorlar.

Biz espri için de soruyoruz ya “ne olacak bu memleketin hali” diye, inanın onlar da soruyorlar. Şimdi ağır ağır U dönüşü başladı. AB yetkililerine şunu söyledim, “Türkiye 2 milyon mülteciyi alarak görevini yaptı. Ama siz sesinizi kestiniz, Türkiye’yi sadece alkışladınız. ne zaman ki mülteciler Avrupa kapılarına dayandı, o zaman bağırmaya başladınız. Suriye’de kan akarken siz de ses çıkarmıyordunuz. Şimdi mülteciler geldiler, aman önlem alın.”
Sordular nasıl çözülür? “Önce iç savaş bitecek” dedim, “sonra yıkılan kentlerin tekrar yapılması lazım. Sonra Suriyeliler kendi ülkelerine dönerler” dedim. Ve şu cümleyle bitirdim “mülteci sorunu Türkiye sorunu değil artık Avrupa dünya sorununa dönüşmüştür” neden? Nedeni sizsiniz dedim.

Kürt sorunu…

İki baldırı çıplak hikayesiyle başladı. Bu sorun da bir siyasi partinin çözebileceği sorun olmaktan çıkmıştır. Daha ciddi ele alınması gereken sorundur.

Soru bir, Kürt sorunu güvenlik politikalarıyla çözülür mü? Hepimiz biliyor ki çözülmez, 30 yıllık tecrübe bunu gösterdi.
Soru iki, siyasal partilerin ilk duruşları ne olmalıdır? İlk duruşları, bütün siyasi partilerin teröre karşı ortak tavır takınmalarıdır. Ama fakat lakin olmayacak. Biz teröre, terör örgütüne de karşıyız diyecekler, korkmayacaklar.
Üç, Kürt sorununu nasıl çözeceğiz? Toplumsal uzlaşmayla çözeceğiz. Birlikte çözeceğiz.
Dört, toplumsal uzlaşmanın merkezi neresi olacak? Onun merkezi TBMM’dir.
Soru beş, bu temel sorunu çözmek için siyasi partiler hangi ilkelerden hareketle yola çıkmalı? Onu da söyledim, samimi ve dürüst olacaksınız. Gizli kişisel bir ajandanız olmayacak. Üç, halka hesabını veremeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz, muhalefete ve topluma bilgi vereceksiniz. Birilerinin gizli ajandası vardı, birilerinin halka hesabı veremeyeceği yükümlülüklerin altına girdiklerini biliyoruz. Tutanakları açıklayamıyorlar. Bu sorunu çözmeye talibiz, CHP dışında kimse çözemez, açık ve net söylüyorum.

Sorunun çözümüyle ilgili 6 haziran 2012 yol haritasını dönemin başkanına götürdüm, elden teslim ettim. Parlamentoda uzlaşma komisyonu, parlamento dışında akil adamlar, oturup çalışmalıyız. Kabul etmediler, kanun teklifi verdik. Onu da kabul etmediler. Sorunun çözümüyle ilgili bizim kadar çalışan, emek harcayan, yol yöntem öneren ikinci bir parti yoktur. Bu sorunu kim çözer? Açık net söylüyorum, CHP dışında hiçbir parti bu sorunu çözemez.

Neden biz çözeriz? Bizim gizli ajandamız yok. Bizim halka hesabını veremeyeceğimiz angajmanlara girme düşüncemiz yok. Biz bu ülkenin kurucu partisiyiz, bayrağımız ortak ve bu sorunu çözeceğiz.

Bugün müziğimiz yoktu, şehitlerimiz olduğu için. Şehidin olduğu her eve ateş düşüyor. Anneler ağlıyor. Düne kadar ne söylüyorlardı, bugünkü tablo ne? Ben şehit yakınları ve gazilerle zaman zaman bir araya geliyorum. Hep şikayet ediyorlar, bir protezi almak için ne tür zorluklarla karşılaştıklarını bana anlatıyorlar.

"Milletvekillerinin sağlık hakları neyse aynı hakları gazilere ve şehit yakınlarına tanıyacağız”

O gazi kardeşlerime sesleniyorum. CHP iktidarında milletvekillerinin sağlık hakları neyse aynı hakları size tanıyacağız. Hatta mümkün olsa daha ilerisini sağlamak zorundayız. Bu ülke için canını bedenini veren insandan ne fedakârlık bekliyoruz? Her şeyden tasarruf edilir, gazinin taleplerinden, şehit yakınlarının taleplerinden tasarruf edilmez. Hepimizin onlara minnet borcu var. ve yine şikayet ediyorlar, derdimizi anlatacak makam bulamıyoruz diyoruz. beni iyi dinlesinler, başbakanlığa bağlı, şehitler ve gaziler yüksek kurulu oluşturacağız. Ve bütün sorunlar buradan çözülecek. Öyle kapı kapı kimse dolaşmayacak. Bu kadar açık ve net. Tedavi mi? Kapı kapı dolaşmak yok, dert anlatmak yok. Milletvekili nereye gidiyorsa aynı haklar sağlanmış olacak.

Beş sorun alanı birbiriyle bağlantılıdır. Toplumsal barışı sağlayamazsanız, ekonomide, dış politikada sorunlar çıkar. Dış politikayı sağlam temele oturtamazsanız, ekonomide, AB’de sorunlar çıkar. Siz eğitim sorununu çözemezseniz, dünya lideri Türkiye’yi yaratamazsınız. Bütün bunlar hepsi iç içe geçen mekanizmalar. Beş sorun alanını bizim kadar açık ve net ortaya koyan ikinci bir parti yoktur. Sizin önünüze bir siyasetçi geldiğinde ona şu soruyu sorun. Türkiye’nin beş temel sorununu sayın kardeşim deyin. Biz bütününü görmek zorundayız.

Emeklilere Ramazan ve Kurban Bayramlarında birer maaş ikramiye verilmesine dönük düzenleme yapılacak

Aile Sigortası Kanunu TBMM’den çıkacak. Hiçbir ailenin geliri 720 liradan az olmayacak.
Kamuda taşeron işçiliğe son verilecek, mevcut taşeron işçiler kadroya alınacak.
Kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarında faizlerin en az % 80’inin silinmesine dönük düzenleme yapılacak.
Siyasi Ahlak Yasası çıkacak.
TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu kurulacak. Siyasiler vatandaştan topladığı her kuruşun hesabını verecekler.
Passolig uygulaması kalkacak. Her gencimiz maçlara istediği gibi girecek.
Üniversite mezunlarının okurken aldıkları kredilerin faizleri silinecek ana para geri ödemesi iş buluncaya kadar ertelenecek.

Çiftçiye mazot 1 lira 80 kuruşa verilmeye başlanacak.

Asgari ücretin vergisi kalkacak net asgari ücret 1500 Liraya çıkacak.
Esnafın emekli aylığından kesilen Sosyal Güvenlik Destek Primi kaldırılacak.
Yüzde 10 Seçim Barajı kalkacak.

Bir yıl içinde öğrencilerin yurt sorunu çözülecek.
Teşvik sistemi değişecek. Katma değeri yüksek üretimi özendiren sektörel teşvik politikası uygulanacak.
Vergi ve sigorta prim borcu olmayan KOBİ’lerin, ödedikleri vergi ve sigorta primi kadar sıfır faizli krediye erişimini sağlayacak düzenleme çıkarılacak.
Vahidi fiyat uygulamasına son verilecek, orman köylüsü sigortalı işçi statüsüyle çalıştırılacak. Böylece emeklilik hakkı kazanacak.

Bildirgeden öne çıkan başlıklar şöyle:

"İş bulamayan yeni üniversite mezunlarına 540 TL yardım"

CHP'nin vaatleri arasında "dershane" demeden dershane desteği de yer aldı. Seçim bildirgesinde, üniversite harçlarının tamamen kaldırılmasının yanısıra, üniversiteye girmek isteyen 18-20 yaşındaki gençlere aylık 240 TL aylık "üniversiteye hazırlık desteği" vaadedildi.

CHP, yoksul üniversite öğrencilerine eğitim desteğinin yanısıra, lise son sınıf öğrencilerine aylık 100 TL kişisel gelişim desteği verilecek.

Yine lise son sınıf öğrencilerine, 1 GB mobil internet erişimi de CHP'nin vaatleri arasında yer aldı.

CHP, iş bulamayan yeni üniversite mezunlara 540 TL yardım yapılmasını da seçim bildirgesine koydu.

Çiftçiye mazot vaadi düşürüldü

CHP, 7 Haziran seçimlerinde çiftçiye yönelik yaptığı ucuz mazot vaadinde "damping" yaptı. 7 Haziran'daki seçim bildirgesinde yer alan çiftçiye mazot "1.5 TL" vaadi, 1 Kasım seçimleri için "1,08 TL" olarak düzenlendi.

Emeklilere iki maaş korundu

* Emeklilere, her iki dini bayramda, birer maaş ikramiye verilecek

* Emekli maaşları ile çalışan maaşları arasındaki "uçurum" kapanacak
* Emekli maaşları, gıda fiyat artışına ve refah payı artışına bağlı olarak yükselecek
* Bakıma muhtaç emekliler ve yakınlarının sağlık, barınma ve beslenme ihtiyaçları karşılanacak
* Bankalara emeklilere, kamu çalışanları ile aynı oranda promosyon ödeyecek
* Emeklilere uygun fiyatla gezi ve tatil olanağı sağlanacak
* Emekliler arasındaki eşitsizliği giderecek adil bir intibak yasası çıkarılacak
* Emeklilikte yaşa takılanların sorunları çözülecek
* Emekliden alınan muayene ve katılım payı kalkacak
* Çalışan emeklilerden kesilen sosyal güvenlik destek primi kalkacak

Kira ve fatura desteği

CHP'nin, ailelere ilişkin seçim vaatleri arasında en çok dikkat çekeni, hanelere yönelik kira ve fatura desteği sözü oldu.

Ailelere ilişkin CHP'nin vaatleri şöyle;
* Sosyal destekler iki katına çıkacak, yardım çeşitleri artacak.
* 5 milyon yurttaş sosyal yardım kapsamına alınacak
* Hiçbir hanenin geliri 720 TL'nin altında olmayacak
* Kadınlara 400 TL kreş desteği gelecek
* 3,2 milyon yurttaş ücretsiz genel sağlık Sigortası kapsamına alınacak

"Esnaf da kirasını, masrafını vergiden düşebilecek"

CHP'nin esnaflara ilişkin seçim vaatleri arasında öne çıkan başlık, tüm esnaflara faizsiz kredi vaadi oldu.

CHP'nin esnafa yönelik vaatleri şöyle:
* Kira, araç gideri gibi işyeri masrafları vergiden düşürülecek
* AVM ve hipermarketlere, küçük esnaf korunacak
* Esnafa, ödediği vergi ve prim miktarı kadar sıfır faizli kulandırılacak
* Belediyelerin esnafla rekabet etmesi önlenecek
* Prim borcu olan esnaf da sağlık hizmetlerinden yararlanacak
* Esnaf diğer çalışanlarla aynı sürede emekli olabilecek ve aynı haklardan yararlanacak
* Esnafa stratejik destek sağlanacak
* Esnaf Bakanlığı kurulacak

Tarafsız Cumhurbaşkanı

CHP'nin 1 Kasım seçim bildirgisinde, Cumhurbaşkanlığı konusunda özel bir bölüm ayrıldı.

Hedef olarak "tarafsız cumhurbaşkanı" koyan CHP, bildirgeye şu ifadeyi koydu: "Partiler üstü, sembolik yetkilerle donatılmış, yürütme ve yasama üzerinde etkisi sınırlandırılmış bir Cumhurbaşkanlığı modelini yeniden tesis edeceğiz."

CHP, 1 Kasım seçim vaatleri arasında şunlara yer verdi;
* Cumhurbaşkanı'nın yargı ve üst düzey bürokrasi atama yetkisi kısıtlanacak
* Örtülü ödenek kaldırılmayacak, ancak keyfi kullanım engellenecek
* Cumhurbaşkanlığı bütçesi "hesap verilebilir" olacak
* Cumhurbaşkanlığı'na hakaret suçu yeniden düzenlenecek

"TRT özerk olacak"

CHP'nin seçim bildirgesinde TRT'ye de bir başlık ayrıldı. TRT'nin "özerk hale getirilmesini" vaadeden CHP, bildirgesinde şöyle dedi: "TRT'yi iktidarın siyasi aracı olmaktan çıkaracak, idari ve mali açıdan özerkleştireceğiz."

Bildirgede, RTÜK'ün de "demokratik ilkelere göre" yeniden yapılandırılacağı belirtildi.

Medya için 'Adil mali rekabet'

CHP seçim bildirgesinde, özgür medya konusunda alınacak önlemler de yar aldı.

Bildirgede, tüm kamu bankalarının ve kamu şirketlerinin siyasi tercihlerle özgür medyaya uyguladığı reklam ambargosuna son verileceği yer aldı.

"Devlet sırlarına yeni düzenleme"

CHP bildirgesinde bilgiye erişim hakkının güvence altına alınacağı vaadedilerek, bu çerçevede "Devlet suçlarının, devlet sırrı adı altında korunmasına izin verilmeyeceği" vurgulandı. Bu maddenin, son dönemde Roboski ve MİT tırları haberlerini yayınlayan gazetelere yönelik açılan soruşturmalara karşı koyulmuş olabileceği yorumları yapıldı.

"Mahkemeler dışındaki mercilerin erişim engelleme yetkisi kaldırılacak"

CHP'nin seçim vaatleri arasında son dönemde sıklaşan internet yasakları da yer aldı. AKP hükümetinin çıkardığı, bakanlara ve üst düzey bürokratlara internete acil erişim engeli yetkisi veren kanun kamuoyunda çok tartışılmıştı. CHP bildirgesinde, "mahkemeler dışındaki mercilerin erişim engelleme yetkisi kaldırılacak" vaadi yer aldı.

"Polis eliyle sosyal medya izleme ve fişlemelerine son"

CHP'nin vaatleri arasında, İçişleri Bakanlığı kararnameleri ve polis eliyle sosyal medya izleme ve fişlemelerine son verileceği de yer aldı.

"Gökçek maddesi mi?"

CHP bildirgesinde, "siyasilerin, internet paylaşımlarını hedef alan keyfi tazminat davaları ile yurttaşların eleştiri hakkını gaspetmesine izin vermeyeceğiz" denildi.

Son dönemde Twitter ve Facebook paylaşımları nedeniyle başta Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve Cumhurbaşkanı RECEP TAYYİP ERDOĞAN'ın avukatları olmak üzere siyasiler tarafından vatandaşlara çok sayıda dava açılmıştı.