KILIÇDAROĞLU O MANŞETİ BULDU, ERDOĞAN'I ALTAYLI İLE VURDU! ''İŞTE MANŞETİNE KARIŞTIĞIN GAZETE!''

"Recep Bey 'Manşetine karıştığımız bir gazete var mı?' diyor. Bırak manşeti gazeteye doğrudan müdahale ediyorsun sen”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bazı savcıların “demokrasiyi katlettiklerini ve özgürlükleri sınırlandırdıklarını” dile getirerek “Demokrasiyi katleden savcılara, özgürlükleri sınırlayan savcılara sesleniyorum. Türkiye’de demokrasi ve özgürlüklerin olmadığını siz kanıtladınız. Bugün iktidarın gücünü arkanızda görebilirsiniz. Ama hiçbir güç baki değildir. Gün gelecek, siz de bunun hesabını vereceksiniz” dedi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun (TGF) düzenlediği “Anadolu Medyası Liderlerle Buluşuyor” toplantısı kapsamında Ankara Sheraton Otel’de gazeteci cemiyeti başkanlarıyla buluştu ve Anadolu basınının sorunlarını dinledi.

Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada kentli olmanın yolunun yerel gazeteleri okumaktan geçtiğini belirtti. Ulusal basın üzerinde baskıların olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Eğer yaygın basının üzerinde bu kadar baskı varsa herhalde yereldeki baskının çok daha yüksek olduğunu siz benden daha iyi biliyorsunuz. Kendiniz yaşıyorsunuz, ‘Senin gazetene ilan vermem, sen bu haberi yaptın, bir daha seni kapımdan içeri almam’ belediye başkanından tutun vergi dairesi başkanına kadar bütün bu ilişkiler bir anlamda yerelde ciddi baskı oluşturuyor. Biz bunları biliyoruz” diye konuştu.

Yerel basına ciddi bir baskı örneğinin Elazığ’daki Kalem gazetesi olduğunu, AKP’li belediyede yolsuzluk haberi yapması üzerine gazetenin kapatıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Sahip çıkan oldu mu, hayır. Eğer tek tek sıramızı beklersek bu olmaz. Meydanlara çıkınca slogan atıyoruz; ‘Susma, sustukça sıra sana gelecek.’ Önce işçileri atıyorlardı, sıra onlara gelince bağırmaya başladılar, diğer sendikalar hiç ses çıkarmadı, hayatlarından memnundu onlar. Sıra onlara gelince onlar d slogan atmaya başladılar” dedi.

-“2007’DE SABAH GAZETESİNİN MANŞETİNE MÜDAHALE EDİLDİ”-

Bir ülkede medyanın özgürce eleştirme hakkının olmaması durumunda orada demokrasiden söz edilemeyeceğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Birbirimizi kandırmayalım, Türkiye’de demokrasi falan yok. Hangi demokrasiden bahsediyorsunuz siz” diye sordu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “8 yıl boyunca manşetine karıştığımız gazete oldu mu?” sözlerine de tepki gösteren ve Başbakan’ın doğruyu söylemediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Fatih Altaylı’nın, 21 Nisan 2007’de Sabah gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliğinden ayrılırken yazdığı mektupta bazı yazarların yazılarına bilgisi ve onayı olmadan müdahale edildiğini anlattığını anımsatarak “Hangi manşetten bahsediyorsun sen Hükümet’in başında oturan kişi” diye sordu. Aynı mektupta Altaylı’nın “Son olarak Cumhurbaşkanı Sezer’in açıklamalarını manşet yaptığımız gün gece geç saatlerde gazeteye müdahale edildi. Manşetin değiştirilmesi bana haber verilmeden talep edildi. Ben böyle bir değişikliğe yanaşmayınca baskı makinalarını durdurarak değişikliği yapmaya zorladılar” diye yazdığını da aktaran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hitler’in yaptığından ne farkı var bunların? Şimdi kalkmış, milletin gözünün içine baka baka, bütün bu olan olayları bile bile ‘Biz manşetlere mi müdahale ediyoruz’ deme cüretini gösteriyor, ağırıma giden de bu. Bari söylüyorsan adam gibi söyle. De ki ‘Ben bu manşetleri durdurdum, gücüm var benim, Başbakan’ım, ben istediğimi yaparım’ de, ben de sana saygı duyarım. Ama milletin gözünün içine baka baka kapalı kapıların ardında manşetleri değiştirirsin. Hangi çağda yaşıyoruz?”

-“BİR GAZETE PATRONU KENDİ GAZETESİNİN KÜNYESİNDEN SÜRGÜN EDİLDİ”-

Anayasa’da “Basın hürdür, sansür edilemez” maddesinin yer aldığını da anımsatan Kılıçdaroğlu, “Bence buraya parantez içine bir hüküm yazmak lazım: Recep Tayyip Erdoğan istisna” dedi.

Gazetelerin künyelerinde gazetelerin sahiplerinin yazdığını, ancak AKP iktidarıyla birlikte bir grup gazetede bu ismin kalktığını belirten Kılıçdaroğlu, “Künyede isim yok. Bu ayıbın sorumlusu kimdir? Künyede isim yoksa manşetler her zaman değişebilir anlamına gelir. Bir gazete patronu hangi gerekçeyle kendi gazetesinin künyesinden sürgün ediliyor? ‘Oraya adını yazmayacaksın, gazeteni, televizyonunu satacaksın’ deniliyor. Hangi çağda yaşıyoruz?” diye konuştu. AB yetkililerine de seslenen Kılıçdaroğlu, “Açsın o gazeteleri ve kendi vicdanına sorsun. AKP’ye verdikleri destek için sorsun. ‘Özgürlük, demokrasi’ diyorlardı AKP için. Kendi ülkelerinde kimliğini yazmayıp sürgüne gönderilen kaç gazete patronu var?” diye sordu. AKP’nin bu uygulamaları “ileri demokrasi” olarak gösterdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Hitler döneminden bir farkı yok, biraz daha ince” dedi.

-“YALANIN KUYRUKLUSU OLUR DA BU KADAR OLMAZ”-

Kılıçdaroğlu, AKP’nin kendi medyasını oluşturduğunu, bunlara “yandaş medya” demek yerine “besleme basın” demenin daha uygun olacağını dile getirerek “Ama bunu söylerken o televizyonlarda ve gazetelerde çalışan gazeteci arkadaşlarımı ayırıyorum, onlar basın emekçisidir. Onlara saygı duyuyorum. Ama onların başında olup manşetleri hazırlayanları teşhir edeceğiz. Hele hele patronu yolsuzluktan aranıyor, yolsuzluktan davası var, bize ahlak dersi vermeye kalkıyor. Ağırıma giden de bu, sen kimsin ki bana ahlak dersi vereceksin?” diye konuştu.

Siyasete girdiği gün malvarlığını açıkladığını buna rağmen AKP’nin “yedi göbeğini araştırdığını” söyleyen Kılıçdaroğlu, “Rahmetli babamla anneme yapmadıkları iftira kalmadı. İnsanda biraz utanma olur, Müslüman’sa, Müslüman’ın m’si olur. Her türlü ahlaksızlık, çirkef, yalan manşetlerde” dedi.
Bir gazetede manşetten yayımlanan haberde CHP’li Marmaris Belediye Başkanı’nın, Libya’dan tahliye edilen vatandaşlar için “Bu mültecileri otellere almayın” dediğinin öne sürüldüğünü, ancak Belediye Başkanı’nın o tarihlerde yurt dışında olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, aynı gazetenin bugünkü manşetinde de CHP’nin tüm örgüt yöneticileriyle yarın yapacağı toplantının aslında daha sonra yapılmasının planlandığını ancak son gelişmeler üzerine erkene alındığının iddia edildiğini belirterek şöyle konuştu:

“İnsaf, yalanın kuyruklusu olur da bu kadar olmaz. Bin 500-2 bin kişiyi Ankara’ya davet edeceksiniz, otellerini ayarlayacaksınız, toplantı salonunu ayarlayacaksınız. Bunun için bir-bir buçuk ay önceden hazırlık yapmanız lazım. Nasıl 2-3 gün erkene alabilirsiniz? Manşetten veriyor, gazetenin adı Yeni Şafak. Kimden beslendiğini söylesin Yeni Şafak. Adını veriyorum, insanda biraz insaf olur.”

-“EFENDİLİĞİMİZİ BASKI ARACI OLARAK KULLANMASINLAR, ARTIK DAVA AÇACAĞIZ”-

Kılıçdaroğlu, “AKP medyasına, o medyayı yönlendirenlere, haberleri yapanlara kesinlikle inanmayın. Onların tek hedefi CHP’yi nasıl iktidar yapmayız, onların hedefi bu. Ama bizim de hedefimiz var, tüm bu yalana dolana karşı iktidar olma kararlılığımız var” dedi.

Kılıçdaroğlu, eleştiriden çekinmediğini, bugüne kadar hakaret boyutuna varan haberlere dahi dava açmadığını ifade ederek “Şimdi hukukçulardan bir ekip oluşturduk, bütün yalan haberlere dava açacağız ve suç duyurusunda bulunacağız. Öyle burayı dikensiz alan sanmasınlar. Bizim efendiliğimizi kendileri için bir baskı aracı olarak kullanmasınlar” diye konuştu.

-“ANKET PALAVRALARINA İNANMAYIN”-

“Yalanlara kulak asmama” çağrısında bulunan Kılıçdaroğlu, “Hele o anket palavralarına da kesinlikle inanmayın. Yok efendim yüzde 50’ymiş, yüzde 58’i hedefliyorlarmış. İsterseniz yüzde 100’ü hedefleyin, ben sizi o koltuktan indirmekte kararlıyım” dedi.

Kılıçdaroğlu, Türkiye’de 60’ın üzerinde gazetecinin tutuklu bulunduğunu, gözaltına alınan gazetecilere yayımlanmamış olan kitabı niye yazdığının sorulduğunu belirterek “Yayımlanmamış kitabın suç unsuru olduğu dünyada tek ülke Türkiye. Bunun adına ileri demokrasi denen tek ülke Türkiye” dedi. Kılıçdaroğlu, gazetecinin görevinin belgeye ulaşmak olduğunu vurgulayarak gazetecilere “Gizli belgeleri niye bulunduruyorsun?” sorusunun yöneltilmesine de tepki gösterdi.

-“DEMOKRASİYİ KATLEDEN SAVCILAR BİR GÜN HESAP VERECEK”-

Türkiye’de gazeteciliğin sınırlarını artık savcıların belirlediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“AKP’den bir anlamda talimat alan, hukuku tanımayan, hukukdışı her işlerin içinde olan savcılar, onlara sesleniyorum. Çarşaf çarşaf kişilerin özel hayatıyla ilgili bilgileri yandaş gazetelere servis eden savcılara sesleniyorum, bana demesinler bunu emniyet yaptı, onlar da senin emrinde çünkü. Ve bunu görmemezlikten gelen savcılara da sesleniyorum. Demokrasiyi katleden savcılara, özgürlükleri sınırlayan savcılara sesleniyorum. Türkiye’nin batıdaki tabloyu siz değiştirdiniz. Türkiye’de demokrasi ve özgürlüklerin olmadığını siz kanıtladınız. Bugün iktidarın gücünü arkanızda görebilirsiniz. Ama hiçbir güç baki değildir. Gün gelecek, siz de bunun hesabını vereceksiniz. Bizim korkacağımızı, çekineceğimizi zannediyorlar. Yandaş medyalarıyla her türlü baskıyı kuruyorlar, her türlü iftirayı atıyorlar. Size söz veriyorum, direneceğiz. Onurumuzla direneceğiz. Bu ülkede özgürlükleri ve demokrasiyi getirene kadar direneceğiz.”

-“BEDEL ÖDEMEKSE ÖDEYECEĞİZ”-

Kayseri’deki yolsuzluk iddialarını anımsatan Kılıçdaroğlu, “Düşünün, anlı şanlı, unvanında cumhuriyet yazan savcıları düşünün. Adam kimlerden rüşvet aldığını el defterine yazmış. Savcının gözü görmüyor rüşvet defterini. Ona savcı mı denir? Ve bu savcı koltukta oturuyor, büyük bir olasılıkla yarın Yargıtay’a atanır” dedi. Medya patronlarının da yürekli olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Bedel ödemekse ödeyeceğiz, bedel ödemekten niye korkuyoruz? Ya halk için çalışacağız, ya kendimiz için. Kendimiz için çalışacaksak siyasette, medyada yerimiz yok. Ama halk için, özgürlük için, cumhuriyetin değerleri için çaba harcayacaksak, ki gazetecilik bir kamu görevidir, o zaman korkmayacağız” diye konuştu.

-“ŞU BAĞIMSIZLARA BAKIN”-

Seçim nedeniyle istifa eden Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın yerine atanan müsteşar Habip Soluk’un devir teslim töreninde ağlamasına atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, “Dün bir komedi yaşandı. Efendim 3 bakan ayrılıyormuş, yerine bağımsızlar atanacakmış. Şu bağımsızlara bakın. Adamı bakan ilan edince gözyaşlarına boğuluyor. O da diyor ki meraklanma. Bu, bütün insanlarla alay etmek haline gelir” dedi.

-“YASADIŞI ELDE EDİLEN KONUŞMAYI BAŞBAKAN DİLLENDİRİYOR”-

Yerel medyayı “Anadolu’daki aydınlanma fenerleri” olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu, “O yaygın medya, kendilerine ulusal diyorlar, hangi ulusalcılıktan bahsediyorlarsa, yaygın medya, AKP medyasındaki haberlere inanmayın. Eğer o haberlerle ilgili bilgi almak istiyorsanız doğrudan telefon açın. Biz size doğru bilgiyi veririz” diye konuştu. “AKP medyasının olayları çarpıtmak için her şeyi yaptığını” çok iyi bildiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Yasadışı elde edilen bir telefon konuşması bir Başbakan’ın ağzında dillendirilirse ne demek bu? Ve bir Ulaştırma Bakanı çıkıp meclis kürsüsünde ‘Dinlenmek istemiyorsanız telefonla konuşmayın’ diyor, ne demek bu? Onun için gücümüzü birleştireceğiz. Ortak paydamızı oluşturacağız. Ortak payda, demokrasidir, özgürlüklerdir, cumhuriyetin değerleridir” dedi.

-BAŞBAKAN’A “BAŞSAVCI” NİTELENDİRMESİ-

Tutuklanan gazetecilerin tutukluluk gerekçesini Başbakan’ın açıkladığını belirten Kılıçdaroğlu, “Çünkü Başbakan, Başsavcı. Şimdi Başsavcı’dan talebimiz, bunlar gazetecilik faaliyetinden tutuklanmadılarsa kim, hangi gerekçeyle tutuklandı, sayın Başsavcı, çık açıkla. Ve Başsavcı’dan bir isteğimiz daha var. Sık sık yurtdışına gidiyor ya, gittiği ülkede Başbakan’a sorsun, ‘Sizin ülkenizde yazılıp da henüz basılmayan bir kitap dolayısıyla gazeteci gözaltına alınıp sorgulanıyor mu?’ Eğer yüzü kızarmazsa bu soruyu sorsun. Bu soruyu sormazsa yüzü kızarıyor demektir. Yüzü kızarıyorsa bu ülkede demokrasi yok demektir” diye konuştu.

-“HALKIN GÜNDEMİYLE AKP MEDYASININ GÜNDEMİ FARKLI”-

Kılıçdaroğlu, bütün komplolara karşı ayakta durmasını bilen, güçlü, kendi içinde tutarlı yeni bir CHP’nin olduğunu ifade ederek “Efendim CHP’nin içinde çok karışıklık varmış. Yok, hepsi hikaye. Hiç bunlara inanmayın. Efendim şu toplantıda şu olmuş. Bunların hepsi yalan. Şu şöyle yapmış, bu bilmemne yapacakmış, bunlara inanmayın. Biz kendi içimizde gayet güzel çalışıyoruz. Bizi yıpratmak istiyorlar. ‘Öyle bir yıpratalım ki halk güvenmesin bunlara’ diyorlar. Gittiğimiz her yerde sokağın ilgisini görüyoruz. Halkın gündemiyle AKP medyasının gündemi arasında dağlar kadar fark var” dedi.

Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri durumunda gazetecilerin ellerinden alınan yıpranma haklarının da verileceği sözünü verdi.

Konuşmaların ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na gümüş tabağa işlemeli TGF plaketi verildi.