Kılıçdaroğlu emniyetin genelgesi için konuştu! 'Anayasa askıya alınmıştır'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KRT TV’de Zafer Arapkirli’nin sorularını cevapladı.

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yayımladığı genelge tartışma yaratmıştı. Söz konusu genelgede, toplumsal olaylarda polislerin görüntü ve seslerinin kaydedilmesi yasaklandı. Genelgeye tepki gösteren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu genelge şu anlama geliyor, Türkiye'de demokrasi askıya alınmıştır. Anayasa askıya alınmıştır, hak ve özgürlükler askıya alınmıştır. Bunu bütün dünya duysun. Aslında bu genelgenin amacı o" ifadelerini kullandı.

Konuşmasına 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü mesajıyla başlayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"1 Mayıs aslında uzun mücadelelerden sonra elde edilen bir bayram. Dolayısıyla emeğin, alın terinin, çalışanların, emek harcayanların bayramı. Bu bayramın, bayram havasında içinde kutlanılması benim en büyük arzum.

"10 milyonu aşkın işsizimiz var. Hak talebinde bulunanların cezalandırıldığı bir süreci yaşıyoruz. Bütün bunlara rağmen hiç kimsenin umutsuz olmasını istemem. Nasıl olsa bütün bunların tamamı değişecek. Gerçekten çalışanların iş güvencesi, sendikaları olacak.

"Sendikalar gerçek anlamda sendika olacak. Bir kişi haksızlığa uğradığı zaman yeri geldiğinde sendikalar, sivil toplum örgütleri, siyasi partilerin yetkileri o haksızlık karşısında seslerini daha güçlü bir şekilde duyurabilecekler. En büyük arzum bu. Bunları yapacağız. Dolayısıyla kimse umutsuzluğa kapılmasın."

"SAYIN BAKAN DA ÜLKEDE DEMOKRASİ OLMADIĞINI TESCİL ETMİŞ OLUYOR"
1 Mayıs kutlamalarındaki polis müdahalesine değinen Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"1 Mayıs’ı şöyle veya böyle kutlamak isteyenlere sarayın talebi üzerine şiddet uygulandığını görüyor, tanık oluyoruz. Bunlara asla ve asla izin vermemek gerekiyor demokrasilerde. Ama bizim ülkemizde demokrasi yok.

"Çiçeği burnundaki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı da ‘1 Mayıs bayramı demokrasilerde kutlanılır’ dedi. Bizde demokrasi, hak, hukuk yoksa kutlanmaz anlamına geliyor. Sayın bakan da ülkede demokrasi olmadığını bir anlamda tescil etmiş oluyor."

"TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ ASKIYA ALINMIŞTIR"
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün toplumsal olaylarda vatandaşların cep telefonuyla çekim yapmasını yasaklayan genelge yayımlamasını değerlendiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bu genelge şu anlama geliyor, Türkiye’de demokrasi askıya alınmıştır, Anayasa askıya alınmıştır, hak ve özgürlükler askıya alınmıştır. Bunu bütün dünya duysun. Aslında bu genelgenin amacı o. Bu ülkede demokrasinin olmadığını kanıtlayan bir delil ararsanız bu genelgeyi gösterirseniz en büyük delil bu.

"Ne demek fotoğraf çekilmesin? Fotoğraf çekmek benim hakkım değil mi? Keyfinize göre genelge yayımlıyorsunuz.

"Amerika’da görevli bir polis, Amerikalı bir vatandaşın boynuna basarak ölümüne yol açtı. Orada çekilen bir fotoğraf en azından o kişinin veya yakınlarının hak talebinde bulunmalarına yol açtı. Ellerindeki en ciddi delil o fotoğraftı.

"Adaleti tecelli edecek fotoğrafları dahi çektirmiyorsunuz. Bu ne demektir? ‘Kim adaleti aramaya kalkıyorsa ben ona gösteririm’ demektir."

“İÇKİ YASAĞINI DOĞRUDAN DOĞRUYA ESNAF AÇISINDAN GÖRÜYORUM”
Alkollü içki satışının tam kapanmada yasaklanmasına ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Ben işi içki yasağı veya başka bir yasaktan değil doğrudan doğruya esnaf açısından görüyorum. Bu esnafın yetkisi var, dükkanını açıyor, satış yapıyor, çoluk çocuğunun nafakasını sağlıyor.

"Dükkanı kapat diyorsanız ki haklılar, pandemi döneminde kapanması lazım, o zaman sosyal devletin devreye girip ‘Evet dükkanını kapat, evde otur dedim ama ne sen ne de ailen asla açıkta kalmayacaksınız, senin güvencen sosyal devlettir.

"Sen bu devlete her zaman, her ortamda yasalara uygun olarak vergini ödedin. Şimdi sen gelir elde edemez durumdasın. O zaman dükkanı kapatıyorsan yiyeceğini, içeceğini her şeyini sağlayacağım. Sosyal devlet senin arkanda olacak’ demesi lazım. Ben olaya böyle bakıyorum.

"Olayı saf, dar bir alana sıkıştırmak doğru değildir. Manavı da, bakkalı da simitçisi de büfecisi de bütün bunların hepsi perişan vaziyetteler. Nerede bu sosyal devlet? Özel hayatın gizliliği esastır. Bu sadece bir içki olayı da değildir.

"Kişinin özel yaşamıyla ilgili devlet müdahale edemez. Hangisine uydular ki buna uysunlar… Fotoğraf çekmeyi yasaklıyorlar."

“BU BİR CİNAYETTİR, CİNAYETE YOL AÇANLAR SARAYDA OTURANLARDIR”
‘Lebaleb’ kongrelerle insanların hayatının tehlikeye atıldığını, salgının bu hale gelmesinde AK Parti kongrelerinin olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"İnsanların hayatını tehlikeye attılar. Binlerce insanımız hayatını kaybetti. Kongreler yaptılar. Yazıktır, günahtır.

"Çifte standart uygulayan bir devlet yapısı ortaya çıkardılar. Vatandaş ayrı, AK Parti ayrı. Vatandaşa niye kuralına göre maske takmadın diye ceza yazıldı. Kendileri maskesiz kongreler yaptılar, lebaleb doldurdular. Binlerce insan hayatını kaybetti. Orada hiçbir ceza yok. Sorumluluk bile duymadılar. İnsanların hayatını tehlikeye attılar.

"Bugün eğer yeniden sokağa çıkma yasağı geldiyse yaptıkları kongreler nedeniyledir. Yazık günah değil mi bu ülkenin insanlarına? Yahu bunlarda vicdan, ahlak var mı? İnsanın hayatını tehlikeye atıyorsun, o insanı yok sayıyorsun, ‘Ölebilirsin’ diyorsun. ‘Yeter ki gel beni kongrede alkışla, benim gururumu, kibrimi oksa, insan ölebilir, yok olabilir’… Böyle bir devlet yönetimi olur mu?…

"Günlük ölüm sayıları 390’a çıktı. Bu bir cinayettir. Cinayete yol açanlar da bunlardır. Sarayda oturanlardır. Aşı olsa bu kadar ölüm olmayacak. Nerede bu aşı? Sağlık Bakanı ayrı telden çalıyor. Saray ayrı telden çalıyor… Yok efendim ‘aşı sıkıntımız var’. Ben böyle bir sıkıntıyı kabul etmiyorum. Beyefendi senin kabul edip etmememene mi bağlı aşı?

"Yandaşına aşı yaptırdın. Vatandaş, fakir fukara aşı olmasa da olur, ölürlerse ölsünler diye bir devlet anlayışı olur mu? Bunların gözünde insan hayatının hiçbir değeri yoktur. Herkes ölebilir, yeterki onlar sağ kalsınlar. Bir avuç azınlık Türkiye’ye tahakküm ediyor.

“SARAY OHAL İLAN EDİLSİN İSTİYOR”
"Saray'ın da tam istediği bu. ‘Olaylar çıksın. Ben polisleri görevlendireyim. Çok sayıda insan hayatını kaybetsin, şiddete uğrasın. Ben OHAL ilan edeyim ve devleti yöneteyim.’

"Bugünkü gösteriler (1 Mayıs gösterileri) anayasal hak değil mi? Gidecek Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlayacak. Kalabalık da değiller… Bunların elinde silah ve sopa yok ama iktidarın, Saray'ın saldırısına uğruyorlar.

"İstiyor ki biz sokağa çıkalım, istiyor ki kitleleri harekete geçirelim, istiyor ki ben onların üzerine güvenlik güçlerini göndereyim, istiyor ki çok sayıda kişi hayatını kaybetsin, istiyor ve diliyor ki bunlar olsun ben OHAL ilan edeyim, parlamentoyu da kapatayım, kanun hükmünde kararnamelerle devleti yöneteyim…

"Kitlenin böyle bir talebi, kimin var bilmiyorum. Ama böyle bir talebi herkes kafasından silsin. Sandık gelecek. Demokratik yollarla bir otoriter rejimi yolcu edeceğiz.

"Sandık her zaman gelebilir. Çünkü devleti yönetemiyorlar. Artık sokaktaki vatandaş da bunların devleti yönetemediğini gördü. Sanayici de, tüccar da, küçük ve orta boy işletmenin sahibi de gördü. Çekle ilgili bir yasal düzenleme yaptılar, devleti kilitlediler.

"Kanuna aykırı genelge çıkarıyorlar da hiç değilse yaptıkları hatayı gidermek istiyorlar. Devlet yönetmesini bilmiyorlar. Bir devlet nasıl yönetilir bilmiyorlar. Akılla mantıkla bir devletin yönetilmesi gerektiğini bilmiyorlar."