Ne kulisler…
Ne siyasetteki gelişmeler…
Ne medyadaki ayak oyunları…
Keskin Kalem’iniz bugün radarını kapattı…
Keskin kulaklarını tıkadı…
Medyanın kaymağını yiyip her gün ahkam kesenlere karşı at gözlüğünü taktı…
Tek bir gündemi var: EMEKÇİNİN GEÇİM DERDİ.
Artık dilimde tüy, klavyemde harf bitti.
Muhalefete seslendim, iktidara seslendim.
Meslek kuruluşlarına seslendim.
ÖLÜM SESSİZLİĞİ!
Gazeteciler adeta sınıf düşerken, koltuk sahibi herkes izliyor.
Bir grupsa Titanik kemancıları gibi goygoya devam ediyor.
Oysa ki çok klişe bir durum var ortada:
HEPİMİZ BU KEZ GERÇEKTEN AYNI GEMİDEYİZ.
Medya batarsa, ballı köşe sahipleri de batar.
Gazetecilik biterse, ekranlardan ahkam kesenler de biter.
Medyada büyük bir gelir uçurumu var yoldaşlar.
Aynı gazetede çalışan bir GYY ile muhabir arasındaki yaşam tarzı farkını bir düşünün.
Ya da bir spikerle, onun yöneticiliğini yapan bir haber müdürünün arasındaki yaşam tarzını…
Bu makas gün be gün açılıyor.
Bir kesim zenginliğine zenginlik katarken, medya emekçisi ayın sonunu getiremiyor!
Ben aylardır uyarıyorum, bu düzenin böyle sürmeyeceğini söylüyorum.
Medya patronlarıysa, daha az maaş vermenin sarhoşluğuyla hiiiiiç umursamıyor.
Lafı uzattım sırdaşlar, farkındayım.
Ama belleklerde iyice yer etmesi için her şeyin altını çize çize yazıyorum.
Neyse, sonunda beklenen günler geldi çattı.
Medyada- ballı kitle hariç- emekçiler arasında kazanlar alttan alta kaynıyor.
Eminim üst yönetimlerin bundan haberi bile yoktur. Çünkü ne her gün yemek yedikleri ekran yüzleri, ne de etraflarından ayırmadıkları yöneticiler, bu sorunları eminim ki dile getirmiyor.
Belki benden duyarlar.
Pek çok medya kuruluşunda emekçiler çantasını toplamaya başladı.
Zaten hatrı sayılır bir kitle, çoktan ya başka medya kuruluşlarına transfer oldu, ya da sektörden çıktı.
Halk TV emekçilerinin bendenize mektuplarını hatırlıyorsunuz.
Nasıl birer birer insanların işten ayrıldığını ve yerlerine kimsenin alınmadığını anlatmışlardı.
Ben bu iddialar üzerine, hem Halk TV’de hem de başka kuruluşlarda işten ayrılmaların ne durumda olduğunu araştırdım.
Ve tahmin edebileceğiniz üzere sessiz bir dalganın başladığını gördüm.
Halk TV’deki durumu biliyorsunuz…
Zamlar konusunda elini cimri tutan Demirören grubunda da benzer bir durum hakim.
Özellikle teknik ekipten çok sayıda işten ayrılan oldu.
Gazeteler tarafında da maaşlar görece düşük olduğu için, ayrılan pek çok emekçi var.
Geride kalanların çoğu da, sektörde başka yerde iş kalmadığı için, sektör dışında iş aramaya başlamış.
Bu anlamda en büyük dalganın Demirören grubunda olması bekleniyor.
Ciner medya grubunda da en büyük rahatsızlığın nedeni banka promosyonu olmuş.
Maaşlarını Yapı Kredi’ye taşıyan yönetim, promosyondan bir kuruşu bile emekçiyle paylaşmamış!
Pes.
Cumhuriyet Gazetesi deseniz…
Çok üzünü bir durum var.
Hemen hemen herkes asgari ücret seviyesinde maaş alıyor!
Emekçilerin çok ama çok rahatsız olduğu kulağıma çalındı.
İktidar medyasındayda Turkuvaz ve Doğuş grubu hariç (malum orada maaşlar ballı)
diğer gazetelerde de maaşların düşüklüğünden şikayet ediliyormuş.
Patronlarsa hep gazete kağıdı maaliyetlerini bahane olarak gösteriyormuş.
Ve EYT meselesini de unutmamak lazım.
Pek çok gazeteci yıl başında emekli olacak.
Eskiden emekli olan gazeteciler kurumlarında kalır, çalışmaya devam ederdi.
Ancak bu kez emekli maaşını garanti eden pek çok gazetecinin, şansını sektör dışında arayacağı kulaklarıma çalınıyor.
Kiminle konuştuysam hepsinde aynı tepki:
Bu sektöre o kadar yıl emek verdik. Karşılık bulamadık. Gidip limon satsak daha çok kazanırız.
İşte geldiğimiz hal ortada.
Bir yanda yemeğinden böcek, plastik çıkan emekçiler.
Diğer yanda reklam üzerine reklam alıp gazetecilikten çok PR’cılığa soyunan, medya eskileri.
Bunlar öyle tipler ki, ne deseniz size verecek bir cevapları var.
Yarabbi şükür!
Sırtını koca bir medya grubuna - Demirören- dayayıp hala oraya program yapıp parasını alan Cüneyt Özdemir mesela…
En ufak bir eleştiride, ‘biz ana akım medyadan kovulduk’ diyebiliyor!
Yetmiyor kayınpederinin dizisi- Arka Sokaklar- iddiaya göre Demirören ödemeleri yapmayınca ara veriyor.
Yetmiyor sosyal medyasından Demirören’i aklayan paylaşım yapıyor, ‘diziye kayınpederimin rahatsızlığı nedeniyle ara verildi’ diyor.
Bir yanda, bir muhabirin 8 bin liralık maaşını, bir günde harcayanlar…
Diğer yanda, medyaya 20 sene emek verip 10 bin lira maaşla geçinmeye çalışanlar.
Soruyorum size:
Medya bu düzeni daha ne kadar sürdürebilir?
keskinkalem@medyaradar.com