Yoldaşlarım, candaşlarım, gönüldaşlarım…
Yazıma başlamadan önce sizlerden ufak bir ricam var,
lütfen şu linke tıklayınız ve yazımı the Scorpions’ın Wind of Change yani değişim rüzgarı şarkısı eşliğinde dinleyiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=n4RjJKxsamQ&ab_channel=ScorpionsVEVO
Elbette Sovyetler’in yıkılış döneminde bestelenen bu şarkı bizim siyasi konjonktürümüze uymuyor.
Fakat ne demişler?
Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.
Mahalli seçimlerin ardından da, kesin olan bir şey var: O da Türkiye’de değişim rüzgarları esmeye başladı.
İktidar açısından çıkarılacak ders çok…
Yerel seçimde zafer kazanan muhalefetin de ödevi…
İktidar da değişmek zorunda, muhalefet de.
Yani uzun lafın kısası sırdaşlar, artık ülke siyasetinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
O net!
Siyasi analiz yapan malum çok.
Bense yoldaşlarım müsaadenizle en iyi bildiğim şeyi yapayım ve siyasette yaprak kımıldasa,
fırtına yaşayan medya konusunda bir iki kelam edeyim.
Açın avuçlarınızı, yanaştırın ellerinizi…
Hepinizin falına bakacağım.
Eveeet önce muhalefet medyasından başlayalım.
Yerel seçim zaferi hiç şüphesiz ki muhalefet yanlısı medyada çok büyük heyecan yarattı.
Yıllardır mali kaynak yaratmakta zorlanan, çalışanlarına açlık seviyesinde maaş veren muhalif medyanın, artık emekçi sömürüsü için bahanesi kalmadı.
Ülkenin en zengin belediyelerini kazanan muhalefetin, artık para pul derdi yok!
CHP koridorlarında bu belediyeler kullanılarak pek çok muhalif mecraya yeni kaynaklar yaratılacağı ve muhalif medyanın ayağa kaldırılacağı planları konuşuluyor.
Seçim boyunca pek çok gazetecinin, youtuber’ın İBB tarafından büyük fonlarla beslendiğini herkes biliyordu.
Ancak iktidar olma iddiasını hiç olmadığı kadar artıran muhalefet, 4 yıl sonraki seçimlere kadar büyük bir medya yapılanması kurmayı hedefliyor.
Bunlar yorumum değil sırdaşlar, keskin kulaklarıma gelen maddi bilgiler!
Belediyelerden gelecek bu kaynaklar kimlere gidecek?
Adil dağıtılacak mı?
Yeni mecralar hayata geçecek mi?
Hep birlikte göreceğiz.
KESKİN NOT:
Muhalefet, iktidarın yıllarca kuyruğundan ayrılmayan, 28 Şubat gibi rezaletlerde baş rolü oynayan, ekrandan kin ve nefret kusan operasyon elemanlarıyla yoluna devam ederse, kazandığı oyları 1 yılda kaybeder.
Bu küfürbaz, ayrımcı, eyyamcı şahısların zafer sarhoşluğuyla ettiği küfürler, hakaretler,
halkta büyük tepki yaratır.
Benden muhalefet medyasını dizayn edeceklere önemli bir uyarı.
İKTİDAR MEDYASI DEPREMLERE GEBE
Yoldaşlarım, yerel seçimde AK Parti açısından yaşanan hezimetin faturası, sadece kampanya sorumlularına, parti yönetimine vs kesilmeyecek.
Yine keskin kulaklarıma gelen bilgilere göre, iktidar medyası da büyük depremlere gebe.
Nasıl ki pek çok AK Partili halktan uzaklaşmışlıkla, üslup problemleriyle suçlanıyorsa (baş yandaş Ahmet Hakan böyle ifade etmiş) benzer bir durum iktidar medyasının ekran yüzleri, yöneticileri ve köşe yazarları için de geçerli.
Yıllarca astığım astık, kestiğim kestik diye etrafta dolanan bu isimler, geri dönmemek üzere uzun bir tatile çıkarılmalı.
Emekçi gazeteciler açlık içinde çalışırken, küplerini dolduran, lüks hayatın dibine vuran özellikle sonradan AK Partili olan ‘gazeteci’ kitlesi, ekranlardan, yönetici koltuklarından derhal el çektirilmeli.
İktidar medyası cenahında fatura kimlere kesilir…
Kimler yoluna devam eder…
Açıkçası bilmiyorum.
Ancak bu kutuplaşma ortamına bir son vermek ve küskün seçmenleri yeniden kazanmak için,
daha kapsayıcı bir medya planlaması yapılacağı kulislerde konuşuluyor.
Bakalım uygulamada da öyle olacak mı?
EKOL TV YILAN HİKAYESİNE DÖNER Mİ?
Yoldaşlarım medya aleminin en güzide, en havalı en cakalı web sitesi Medyaradar’ı takip edenler, görüyordur.
En son patron olarak Mübariz Mansimov’u ilan eden kanal, maşallah transferde hız kesmiyor.
Ekran yüzleri mi, muhabirler mi, kameramanlar mı dersiniz…
Her gün yeni bir isim, işini bırakıp Ekol Tv’ye geçeceğini ilan ediyor.
Keskin kulaklarıma gelen bilgilere göre, stüdyolar, teknik ekipler, çalışanlar…
Her şey hazır…
Maaşlar da tıkır tıkır yatıyor.
Fakat bir sorunun yanıtı yok: Kanal ne zaman yayına geçecek?
İşte bu sorunun yanıtı pek çok denkleme bağlı.
Daha önceki yazılarımda kanalın sermayesinin nasıl problemli olduğunu, işin içinde Sezgin Baran Korkmaz'dan, onun ekibinden Emrah Doğru’ya kadar pek çok kişinin adının geçtiğini belirtmiştim.
Kanalın kaynaklarının sorunlu olduğunu da, zaten kağıt üzerindeki sahibinin gariban bir üniversite öğrencisi olmasından anlayabilirsiniz.
Tatar Ramazan’a atıfta bulunarak kaleme aldığım o yazımı şuraya iliştiriyorum sırdaşlar, arada hafıza tazelemek iyidir:
Velhasıl kelam, keskin radarıma takılan bilgilere göre, bu karmaşık, çapraşık ilişkiler kanalın açılma tarihini sürekli ileri itiyormuş.
Emekçiler maaşlarını aldıkları için şimdilik bir sorun yok, yazımı da okuyup paniklemesinler lütfen.
Ancaaaaaak şunu söyleyeyim bu Ekol TV pilavı daha çok su kaldırır.
Zira burnuma gelen kokular hiç de hoş değil.
Benden demesi.