Keskin Kalem izledi ve yazdı: ABD seçimlerinde ekranlarda kimlerin yıldızı parladı?
Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem, ABD seçimlerinde geçti ekran karşısına ve ekran yüzlerine notlarını verdi.
Sevgili Dostlar ve Medya Mahallemizin Abudik Gubidik Olan Olmayan Tüm İnsanları!
Merhaba!
Hepinize kucak dolusu sevgiler, saygılar ve tabii ki güzel bir hafta sonu diliyorum.
Canlar, dostlar, muhterem kardeşlerim, saygıdeğer basıncılar!
Bu hafta sonu hepinizi heyecanlı bir haftaya hazırlamak istiyorum!
Ama önce, şu ABD seçimlerini sizlerle şöyle bir değerlendirmek istiyorum.
Günlerdir sabırla TV karşısında memleketimizin değerli medya ve akademi zevatını izledim.
Saç baş yolduran da vardı, şapka çıkartılacak değerli uzmanlar da.
Spiker ve sunucu arkadaşlarımızdan da!
Kimine “dışarıdan nasıl göründüğünü biliyor musun? Nasıl bir görüntü sergilediğine bakmıyor musun arkadaş?!” demek isterdim!
* * *
ALKIŞLADIKLARIM VE BENİ YORANLAR!
Ahmet Yeşiltepe (NTV) : Uzun yıllar ABD’de New York kentinde gazetecilik yapmış birisi olarak farkını saatler süren maratonda açık ara ortaya koydu. Eski Genel Müdür Cem Aydın’la dostluğunu, onun “özel isteklerini karşılayarak kanalda iş tuttuğunu” sanıyordum, duymuştum falan. Ama beni yanılttı! Harika iş çıkardı. Onu izlerken “İşte budur. Bu bilgi birikim ve performansla ana dili İngilizce olsa CNN veya ABC televizyonunda da iş yapar” dedirtti! Oğuz Haksever onun yanında iyi bir asistandı! ABD’de seçim kampanyalarını da izlemiş olan, o ülkede üniversite okumuş bir isim, Bahçeşehir Üniversitesi profesörlerinden Burak Küntay en isabetli uzmanlardan biriydi. Dedesi merhum İsmail Beyi hatırlattı bana. Eski emniyetçi ve 1960 darbesinden sonra Yassıada’da yargılanan İsmail Beyin abisi Ömer beyi de mebusluğundan bilirim. Oğlu Barlas Bey de memleketimizin en genç milletvekiliydi. Sonra Kültür Bakanı falan olmuştu. Burak Küntay’ın bugünlerini görse eminim çok gururlanırdı.
Hüseyin Günay (NTV): Tek kelimeyle muhteşem bir dış muhabir. BBC Türkçe’den NTV’ye geçişle Türk televizyonlarının önemli bir figürü haline çoktan geliverdi! Seçim öncesi ve sonrası olanları bitenleri öylesine keyifli bir şekilde, herkesin anlayacağı açıklıkla anlattı ki, tadından izlemeye doyamadım!
Hüseyin Yılmaz (TRT World) : Kimin izlediğini bilemediğim TRT’nin dış dünyaya seslenen kanalının Washington bürosundan olduğunu öğrendiğim bu kardeşimiz de ekranlarda boy gösterdi! Kimin izlediğini bilemediğim, tereciye tere satmaya kalkan, memleketin halleri ve vizyonunu dış dünyaya aktarmak yerine, CNN ve BBC gibi devlerle yarışmaya kalkışan TRT World’ün editörü kardeşimiz Sakarya’dan bildiri okur gibiydi adeta. Konusuna hakim olmadığı, orada yaşamasına rağmen ABD’deki bir turist gibi gözlemler aktardı, söylediklerinden emin değil gibi ürkek bir tavır sergiledi. Google’dan öğreneyim dedim kim olduğunu, karşıma bizim kadim dostlardan Yılmaz Polat’ın ABC Gazetesi’nde döktürdüğü derin bilgiler çıktı! Aman Allahım evlere şenlik bilgiler. Yılmaz yazıyorsa doğrudur! Şöyle diyor sevgili Polat: http://www.abcgazetesi.com/washingtonda-trt-mit-iliskisi-449yy.htm
Emin Çapa (CNN Türk): Kelimenin tam anlamıyla bir deha! İzlemeye, dinlemeye doyamadığım bir gazeteci. Uzun yıllar ABD’de öğrencilik ve stajyer gazetecilik yapmış Ahu Özyurt ile Şirin Payzın hanımefendi kardeşlerimiz bile Emin Beyin gölgesinde kaldılar. FETÖ’nün elebaşıyla uzun uzun sohbet etmiş, hediyesi saati evinde nadide bir köşede sakladığını bildiğim Ferhat Boratav da fena sayılmazdı. Şu göz tiki olmasa, Ferhat beyi izlemekten kendimi alamazdım, ama ekranda dikkatimi dağıttı, konuya odaklanamadım! CNN Türk ekibinin ABD seçimlerinde yalnızca Başkan’ın seçilmediğini, yerel konularda oylama yapıldığını, Kongre’nin Senato ve Temsilciler Meclisi için de sandığa gidildiğini anlatmalarını beklerdim. Mesela California eyaletinde 21 yaşından büyüklere marihuana (esrarlı cigara) kullanımının yasal hale geldiğini, dumanlı nesillerin giderek arttığını anlatmalarını da beklerdim! CNN Türk Dış Haberler Müdürü Begüm Dönmez Ersöz de hayran olduğum isimlerdendi. Aynı zamanda kanalın anlık çevirilerini de yaptığını öğrendim. Değerli bir meslektaşımız.
Cüneyt Özdemir (CNN Türk): FETÖ’nün elebaşı Fetullah Gülen’in eline uzanıp öpmeye kalkıştığı güne kahreden bu kardeşimiz, 15 Temmuz sonrası çark etmişlerden biri olarak artık gazetecilik günlerine döndüğünü New York yayınlarında ispat etti! Çok başarılı işler çıkardı. ABD halkının değişimi tercih ettiğini, ekrana ilk taşıyanlardan biri oldu. Şüphesiz bunda Doğan Medya’nın topal ördeği, AK Parti’ye Turkuaz Medya’nın tepe ismi Serhat Albayrak ve O’nun Enerji Bakanı olan, Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın da damadı Berat Albayrak’a biat ettiği mektuplarının açığa çıkmasıyla görevi bırakmak zorunda kalan Mehmet Ali Yalçındağ’ın da payı vardı. Yalçındağ, Donald Trump’ın davetlisi olarak New York’taydı ve Trump Seçim Zaferi Kutlama Merkezi’nde VİP koltuklarda oturuyordu! Sık sık acar gazeteci Cüneyt’i olup-bitenle ilgili bilgilendirdi.
Can Okanar (A Haber): Yılların deneyimli TV sunucusu A Haber gibi AK Parti müridi bir kanala kalite kattı, olabildiğince dengeli bir yayıncılık gerçekleştirdi. Yanındaki komik adam, ana-baba kontenjanından ekranları parselleyen haber x kardeşimiz Cemil Barlas olmasaydı başka kanallara o denli yoğun bakmayacaktım! FETÖ’nün karşısında birkaç kez esas duruşa geçmiş Mahmut Övür neyin nesiydi Allah’ınızı severseniz?! Her derde devam aspirin misali, Mahmut Övür gibi tipleri ekranlara çıkartıp “engin ve derin görüşlerine başvurmaktan” sıkılmadınız mı beyler? Bu tiplere, bir dönem mafya ile içli dışlı ilişkiler kurmuş Zorlu AVM karşısında milyonlarca dolarlık ev sahibi olmuş eskinin sözde solcularına katlanamadığımı bir kez daha anladım! Peki ya evlere şenlik dehamız, Hint kumaşı gazeteci (!) Murat Kelkitlioğlu bey! AKŞAM gazetesinin bu tepe ismi de tıpkı Optolidon misali her bir konuda bulunmaz bir deha olarak arz-ı endam eyledi! ABD Seçimleri Özel yayınlarının iletişim fakültelerinde izletilecek “yıldızlarından biri” de Murat Kelkitlioğlu ve Cemil Barlas beylerdi! Emre Alkin hocaya üzüldüm! Böylesine deha bir profesörün, çoğu derinlikten uzak zevatla aynı ekranları paylaşma zoru nedendir acaba? Kanalın tepe yöneticisi olan Serhat Albayrak’ın ABD’deki okul masraflarını karşılattığı isim olarak duyduğum Serdar Karagöz kardeşimiz de gecede dikkat çeken yorumculardandı. Karagöz Sabah Daily diye en fazla 2-3 bin satan İngilizce gazetenin başındaymış. AK Parti kontenjanından bir gazeteciymiş. İnternette arandım bakındım, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uçağında başköşelerde poz veriyor. Hiç unutmam, bir dönem Akif Beki ve Mustafa Karaalioğlu da o uçakta sırıta sırıta poz verirlerdi. Ama şimdi uçaktan inip otobüse bindiler!
Selim Atalay (24 TV): Kelimenin tam anlamıyla hayran olduğum on numara on yıldız bir uzman gazeteci olarak izlemeye doyamadığım birisiydi. NTV New York muhabirliğinden bildiğim-ettiğim Atalay ile ABD seçimlerini, sistemi vs. dört dörtlük öğrendim. Yalın ve anlaşılır bir dilde her bir şeyi anlatan Atalay, Trump’ın başkan seçileceğini aylar öncesinden öngörmüş yegâne gazetecilerden birisi olarak tarihe geçti! Atalay, açık ara gecenin yıldızıydı! Bir ara gözüme İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim üyelerinden A. Sedat Aybar ilişti. Derinlikli ve değerli yorumlarından bir hayli istifade ettim! Ardan Zentürk de fena sayılmazdı. Günaydın gazetesinde habere koşturduğumuz yılları hatırlattı bana. Oldum olası devrin adamıdır ama entelektüel birikim noktasında kendisine şapka çıkarttırır kerata!
Afşin Yurdakul (Habertürk): Ben diyeyim, siz hatırlarsınız bu sözümü. Bu Yurdakul Hanım Türk televizyonlarında Prompter Spikeri olmadığını en bariz biçimde gösteren, izlettiren bir ekran yüzü. Ben görürüm görmem bilemem, ömrüm yeter yetmez, ama dostlar siz beni hatırlayın; Keskin Kalem demişti diyeceksiniz. Üç beş yıl içinde rakipsiz olacak kendisi. Boşuna okumamış Amerikalarda. Belli ki her yayına çıkışında, konusu üzerine genelde yaptığını yapıp, memlekette ve dünyada olup-biteni en ince ayrıntısına kadar okuyor, izliyor ve inceliyor. Harika analizler, muhteşem sorular. Hayranıyım! ABD Seçimlerini ondan izlemeye doyamadım. Selim Atalay, Afşin Yurdakul ve Emin Çapa. Sizler gecenin yıldızıydınız. New York’tan konuşmakta sağlık sorunları nedeniyle güçlük çekse de, bir dönemin adı ‘penis yazarı’na çıkmış gazetecisi Serdar Turgut’u unutmamalıyım. Yılların ABD deneyimli ismi çok değerli bilgiler ve yorumlarla karmakarışık bir seçim sistemi olan Yankees’lerin dünyasını iyi aktardı. Bir de Hakkı Öcal üstadımız. Milliyet yazarı, 45 yıllık dostum Öcal da 24 kanalında pür dikkat izlediğim isimlerdendi. Güneş ve Tercüman yıllarımızı buğulu gözlerle hatırladım.
İsmail Kapan (TGRT Haber): Rahmetli Enver Ören’in tozsuz tebeşir pazarlayıp Türkiye gazetesi markasını parlatmaya çabaladığı yıllardan bildiğim İsmail Kapan, seçim gecesinin ekranlarda boy gösteren “evlere şenlik isimlerinden” biriydi. Doktoralı hukuk mezunu Kapan efendiden ağırlıklı, usturuplu yorumlar beklerdim. Ama o Malatya TV’de sandı kendini herhalde, değerlendirme yaparken ağzından “kel başa şimşir taraf, zenginin malı züğürdün dilini yorar”, “uçkur meselesi ABD’de çok önemlidir” gibi laflar döküldü. Yani seviye meselesi! Bir de o denli engin bilgi ve birikime sahip ki; ABD’de kişi başına yıllık gelirin 60 bin dolar olduğunu söyleyiverdi! Oysa Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre 48 bin dolar! Salla gitsin olmuyor İsmail Bey kardeşim!
Sevgili Dostlar, ben yukarıda değerlendirmelerini yaptığım kanalları izledim ABD Seçimlerinin yapıldığı gece ve sonrası günde.
Fatih Altaylı gibi her şeye nane olan bir isim de Türk televizyonlarında ABD seçimleri konusunda ahkam kesip saatlerce ekranda boy gösterebiliyorsa, benim torunun şansı yüksek!
Altaylı’nın uzun saatler yayında kaldıktan sonra konuklarını sıktığı, onlardan birinin çekip gittiği, kendisinin de reklam sonrası ortadan kaybolduğu gibi rivayetler duydum.
ÇEVİRİ HIRSIZLARI!
ABD Seçimlerinin sona erdiği, sonuçların açıklandığı dakikalarda Donald Trump denen faşist adam zafer konuşması yaparken Türk televizyonlarında gerçek bir hırsızlık vakası yaşandı!
TRT Haber’in çevirmeninin sesini, Habertürk, CNN Türk ve TV Net’ten de duydum. Yani hazıra konup emek hırsızlığı yaptılar. NTV kendi çevirmeniyle Trump’ın konuşmasını Türkçe aktaran kanaldı.
Haftaya görüşelim diyorum sevgili dostlarım.
Hadi ben kaçtımmmmm!
KESKİN KALEM
Merhaba!
Hepinize kucak dolusu sevgiler, saygılar ve tabii ki güzel bir hafta sonu diliyorum.
Canlar, dostlar, muhterem kardeşlerim, saygıdeğer basıncılar!
Bu hafta sonu hepinizi heyecanlı bir haftaya hazırlamak istiyorum!
Ama önce, şu ABD seçimlerini sizlerle şöyle bir değerlendirmek istiyorum.
Günlerdir sabırla TV karşısında memleketimizin değerli medya ve akademi zevatını izledim.
Saç baş yolduran da vardı, şapka çıkartılacak değerli uzmanlar da.
Spiker ve sunucu arkadaşlarımızdan da!
Kimine “dışarıdan nasıl göründüğünü biliyor musun? Nasıl bir görüntü sergilediğine bakmıyor musun arkadaş?!” demek isterdim!
* * *
ALKIŞLADIKLARIM VE BENİ YORANLAR!
Ahmet Yeşiltepe (NTV) : Uzun yıllar ABD’de New York kentinde gazetecilik yapmış birisi olarak farkını saatler süren maratonda açık ara ortaya koydu. Eski Genel Müdür Cem Aydın’la dostluğunu, onun “özel isteklerini karşılayarak kanalda iş tuttuğunu” sanıyordum, duymuştum falan. Ama beni yanılttı! Harika iş çıkardı. Onu izlerken “İşte budur. Bu bilgi birikim ve performansla ana dili İngilizce olsa CNN veya ABC televizyonunda da iş yapar” dedirtti! Oğuz Haksever onun yanında iyi bir asistandı! ABD’de seçim kampanyalarını da izlemiş olan, o ülkede üniversite okumuş bir isim, Bahçeşehir Üniversitesi profesörlerinden Burak Küntay en isabetli uzmanlardan biriydi. Dedesi merhum İsmail Beyi hatırlattı bana. Eski emniyetçi ve 1960 darbesinden sonra Yassıada’da yargılanan İsmail Beyin abisi Ömer beyi de mebusluğundan bilirim. Oğlu Barlas Bey de memleketimizin en genç milletvekiliydi. Sonra Kültür Bakanı falan olmuştu. Burak Küntay’ın bugünlerini görse eminim çok gururlanırdı.
Hüseyin Günay (NTV): Tek kelimeyle muhteşem bir dış muhabir. BBC Türkçe’den NTV’ye geçişle Türk televizyonlarının önemli bir figürü haline çoktan geliverdi! Seçim öncesi ve sonrası olanları bitenleri öylesine keyifli bir şekilde, herkesin anlayacağı açıklıkla anlattı ki, tadından izlemeye doyamadım!
Hüseyin Yılmaz (TRT World) : Kimin izlediğini bilemediğim TRT’nin dış dünyaya seslenen kanalının Washington bürosundan olduğunu öğrendiğim bu kardeşimiz de ekranlarda boy gösterdi! Kimin izlediğini bilemediğim, tereciye tere satmaya kalkan, memleketin halleri ve vizyonunu dış dünyaya aktarmak yerine, CNN ve BBC gibi devlerle yarışmaya kalkışan TRT World’ün editörü kardeşimiz Sakarya’dan bildiri okur gibiydi adeta. Konusuna hakim olmadığı, orada yaşamasına rağmen ABD’deki bir turist gibi gözlemler aktardı, söylediklerinden emin değil gibi ürkek bir tavır sergiledi. Google’dan öğreneyim dedim kim olduğunu, karşıma bizim kadim dostlardan Yılmaz Polat’ın ABC Gazetesi’nde döktürdüğü derin bilgiler çıktı! Aman Allahım evlere şenlik bilgiler. Yılmaz yazıyorsa doğrudur! Şöyle diyor sevgili Polat: http://www.abcgazetesi.com/washingtonda-trt-mit-iliskisi-449yy.htm
Emin Çapa (CNN Türk): Kelimenin tam anlamıyla bir deha! İzlemeye, dinlemeye doyamadığım bir gazeteci. Uzun yıllar ABD’de öğrencilik ve stajyer gazetecilik yapmış Ahu Özyurt ile Şirin Payzın hanımefendi kardeşlerimiz bile Emin Beyin gölgesinde kaldılar. FETÖ’nün elebaşıyla uzun uzun sohbet etmiş, hediyesi saati evinde nadide bir köşede sakladığını bildiğim Ferhat Boratav da fena sayılmazdı. Şu göz tiki olmasa, Ferhat beyi izlemekten kendimi alamazdım, ama ekranda dikkatimi dağıttı, konuya odaklanamadım! CNN Türk ekibinin ABD seçimlerinde yalnızca Başkan’ın seçilmediğini, yerel konularda oylama yapıldığını, Kongre’nin Senato ve Temsilciler Meclisi için de sandığa gidildiğini anlatmalarını beklerdim. Mesela California eyaletinde 21 yaşından büyüklere marihuana (esrarlı cigara) kullanımının yasal hale geldiğini, dumanlı nesillerin giderek arttığını anlatmalarını da beklerdim! CNN Türk Dış Haberler Müdürü Begüm Dönmez Ersöz de hayran olduğum isimlerdendi. Aynı zamanda kanalın anlık çevirilerini de yaptığını öğrendim. Değerli bir meslektaşımız.
Cüneyt Özdemir (CNN Türk): FETÖ’nün elebaşı Fetullah Gülen’in eline uzanıp öpmeye kalkıştığı güne kahreden bu kardeşimiz, 15 Temmuz sonrası çark etmişlerden biri olarak artık gazetecilik günlerine döndüğünü New York yayınlarında ispat etti! Çok başarılı işler çıkardı. ABD halkının değişimi tercih ettiğini, ekrana ilk taşıyanlardan biri oldu. Şüphesiz bunda Doğan Medya’nın topal ördeği, AK Parti’ye Turkuaz Medya’nın tepe ismi Serhat Albayrak ve O’nun Enerji Bakanı olan, Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın da damadı Berat Albayrak’a biat ettiği mektuplarının açığa çıkmasıyla görevi bırakmak zorunda kalan Mehmet Ali Yalçındağ’ın da payı vardı. Yalçındağ, Donald Trump’ın davetlisi olarak New York’taydı ve Trump Seçim Zaferi Kutlama Merkezi’nde VİP koltuklarda oturuyordu! Sık sık acar gazeteci Cüneyt’i olup-bitenle ilgili bilgilendirdi.
Can Okanar (A Haber): Yılların deneyimli TV sunucusu A Haber gibi AK Parti müridi bir kanala kalite kattı, olabildiğince dengeli bir yayıncılık gerçekleştirdi. Yanındaki komik adam, ana-baba kontenjanından ekranları parselleyen haber x kardeşimiz Cemil Barlas olmasaydı başka kanallara o denli yoğun bakmayacaktım! FETÖ’nün karşısında birkaç kez esas duruşa geçmiş Mahmut Övür neyin nesiydi Allah’ınızı severseniz?! Her derde devam aspirin misali, Mahmut Övür gibi tipleri ekranlara çıkartıp “engin ve derin görüşlerine başvurmaktan” sıkılmadınız mı beyler? Bu tiplere, bir dönem mafya ile içli dışlı ilişkiler kurmuş Zorlu AVM karşısında milyonlarca dolarlık ev sahibi olmuş eskinin sözde solcularına katlanamadığımı bir kez daha anladım! Peki ya evlere şenlik dehamız, Hint kumaşı gazeteci (!) Murat Kelkitlioğlu bey! AKŞAM gazetesinin bu tepe ismi de tıpkı Optolidon misali her bir konuda bulunmaz bir deha olarak arz-ı endam eyledi! ABD Seçimleri Özel yayınlarının iletişim fakültelerinde izletilecek “yıldızlarından biri” de Murat Kelkitlioğlu ve Cemil Barlas beylerdi! Emre Alkin hocaya üzüldüm! Böylesine deha bir profesörün, çoğu derinlikten uzak zevatla aynı ekranları paylaşma zoru nedendir acaba? Kanalın tepe yöneticisi olan Serhat Albayrak’ın ABD’deki okul masraflarını karşılattığı isim olarak duyduğum Serdar Karagöz kardeşimiz de gecede dikkat çeken yorumculardandı. Karagöz Sabah Daily diye en fazla 2-3 bin satan İngilizce gazetenin başındaymış. AK Parti kontenjanından bir gazeteciymiş. İnternette arandım bakındım, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uçağında başköşelerde poz veriyor. Hiç unutmam, bir dönem Akif Beki ve Mustafa Karaalioğlu da o uçakta sırıta sırıta poz verirlerdi. Ama şimdi uçaktan inip otobüse bindiler!
Selim Atalay (24 TV): Kelimenin tam anlamıyla hayran olduğum on numara on yıldız bir uzman gazeteci olarak izlemeye doyamadığım birisiydi. NTV New York muhabirliğinden bildiğim-ettiğim Atalay ile ABD seçimlerini, sistemi vs. dört dörtlük öğrendim. Yalın ve anlaşılır bir dilde her bir şeyi anlatan Atalay, Trump’ın başkan seçileceğini aylar öncesinden öngörmüş yegâne gazetecilerden birisi olarak tarihe geçti! Atalay, açık ara gecenin yıldızıydı! Bir ara gözüme İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim üyelerinden A. Sedat Aybar ilişti. Derinlikli ve değerli yorumlarından bir hayli istifade ettim! Ardan Zentürk de fena sayılmazdı. Günaydın gazetesinde habere koşturduğumuz yılları hatırlattı bana. Oldum olası devrin adamıdır ama entelektüel birikim noktasında kendisine şapka çıkarttırır kerata!
Afşin Yurdakul (Habertürk): Ben diyeyim, siz hatırlarsınız bu sözümü. Bu Yurdakul Hanım Türk televizyonlarında Prompter Spikeri olmadığını en bariz biçimde gösteren, izlettiren bir ekran yüzü. Ben görürüm görmem bilemem, ömrüm yeter yetmez, ama dostlar siz beni hatırlayın; Keskin Kalem demişti diyeceksiniz. Üç beş yıl içinde rakipsiz olacak kendisi. Boşuna okumamış Amerikalarda. Belli ki her yayına çıkışında, konusu üzerine genelde yaptığını yapıp, memlekette ve dünyada olup-biteni en ince ayrıntısına kadar okuyor, izliyor ve inceliyor. Harika analizler, muhteşem sorular. Hayranıyım! ABD Seçimlerini ondan izlemeye doyamadım. Selim Atalay, Afşin Yurdakul ve Emin Çapa. Sizler gecenin yıldızıydınız. New York’tan konuşmakta sağlık sorunları nedeniyle güçlük çekse de, bir dönemin adı ‘penis yazarı’na çıkmış gazetecisi Serdar Turgut’u unutmamalıyım. Yılların ABD deneyimli ismi çok değerli bilgiler ve yorumlarla karmakarışık bir seçim sistemi olan Yankees’lerin dünyasını iyi aktardı. Bir de Hakkı Öcal üstadımız. Milliyet yazarı, 45 yıllık dostum Öcal da 24 kanalında pür dikkat izlediğim isimlerdendi. Güneş ve Tercüman yıllarımızı buğulu gözlerle hatırladım.
İsmail Kapan (TGRT Haber): Rahmetli Enver Ören’in tozsuz tebeşir pazarlayıp Türkiye gazetesi markasını parlatmaya çabaladığı yıllardan bildiğim İsmail Kapan, seçim gecesinin ekranlarda boy gösteren “evlere şenlik isimlerinden” biriydi. Doktoralı hukuk mezunu Kapan efendiden ağırlıklı, usturuplu yorumlar beklerdim. Ama o Malatya TV’de sandı kendini herhalde, değerlendirme yaparken ağzından “kel başa şimşir taraf, zenginin malı züğürdün dilini yorar”, “uçkur meselesi ABD’de çok önemlidir” gibi laflar döküldü. Yani seviye meselesi! Bir de o denli engin bilgi ve birikime sahip ki; ABD’de kişi başına yıllık gelirin 60 bin dolar olduğunu söyleyiverdi! Oysa Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre 48 bin dolar! Salla gitsin olmuyor İsmail Bey kardeşim!
Sevgili Dostlar, ben yukarıda değerlendirmelerini yaptığım kanalları izledim ABD Seçimlerinin yapıldığı gece ve sonrası günde.
Fatih Altaylı gibi her şeye nane olan bir isim de Türk televizyonlarında ABD seçimleri konusunda ahkam kesip saatlerce ekranda boy gösterebiliyorsa, benim torunun şansı yüksek!
Altaylı’nın uzun saatler yayında kaldıktan sonra konuklarını sıktığı, onlardan birinin çekip gittiği, kendisinin de reklam sonrası ortadan kaybolduğu gibi rivayetler duydum.
ÇEVİRİ HIRSIZLARI!
ABD Seçimlerinin sona erdiği, sonuçların açıklandığı dakikalarda Donald Trump denen faşist adam zafer konuşması yaparken Türk televizyonlarında gerçek bir hırsızlık vakası yaşandı!
TRT Haber’in çevirmeninin sesini, Habertürk, CNN Türk ve TV Net’ten de duydum. Yani hazıra konup emek hırsızlığı yaptılar. NTV kendi çevirmeniyle Trump’ın konuşmasını Türkçe aktaran kanaldı.
Haftaya görüşelim diyorum sevgili dostlarım.
Hadi ben kaçtımmmmm!
KESKİN KALEM