"KEŞKE O CÜMLEYİ KOYMASAYDIM!..." CAN DÜNDAR'IN 'KEŞKE' DEDİĞİ CÜMLE NEYDİ?... İŞTE DÜNDAR'IN MUSTAFA'DAKİ KEŞKESİ!....
BUGÜN Atatürk'ü kaybettiğimiz gün... Ayşe Arman Can Dündar'a "Mustafa" ile ilgili çok ilginç sorular yöneltti...
BUGÜN Atatürk'ü kaybettiğimiz gün. İmkansız zannedileni mümkün kıldığı için biz kendisine bu kadar şükran duyuyoruz.
Ölümünün üzerinden 70 yıl geçmesine rağmen Ata, tartışılmaya devam ediyor. Dün başlayan Can Dündar röportajı da bugün devam ediyor. Bir sürü mail alıyorum. Can'ı vatan hainliğiyle suçlayanlar, bu memleketi terk etmesini isteyenler (mümkünse beni de yanına alarak!), tahmin edeceğiniz üzere çok var. Ama onlar kadar "Tam da benim hissettiklerimi anlatmış!" diyenler de var. Eleştiriler ve övgüler kafa kafaya. Siz en iyisi filmi izleyin, kendi kararınızı kendiniz verin...
Freudyen bir yaklaşım da var...
- Evet. Vamık Volkan'ın bir kitabı var: "Ölümsüz Atatürk." Bir dönem Türkiye'ye girişi yasaklanmıştı. Bence çok başarılı bir kitap. Orada Atatürk'e dair Freudyen denemeler var, onlardan ipucu aldım. Ben her insanda olduğu gibi Atatürk'ün de çocukluğundaki birçok şeyin, ileride yaptıklarında etken olduğunu düşünüyorum.
İyi de siz psikolog değilsiniz, bu ruh çözümlemelerine varabilmek için profesyonel destek falan mı aldınız?
- Hayır. Zaten yegane etken budur demiyorum. Ama çocuklukta size anlatılan bir dehşet hikayesi, sizin bugünkü kaygılarınızın kökeninde yatıyor olabilir. Yediğiniz bir tokat, hayata bakışınızı değiştirebilir. Ya da babasız büyümek, bir ülke için baba figürüne dönüşmenizde etken olabilir.
Ama böyle bir formasyonunuz yok...
- Evet yok ama ben onun tüm yaşantısını çocukluğunda yaşadığı travmalar üzerine inşa etmiyorum ki. Film, belgelerle yürüyen bir film. Elimde belgesi olmayan çok az laf ettim. Ettiysem de şimdi "Keşke etmeseydim!" noktasına geldim.
Tokat meselesi gibi mi?
- Evet "Kaymak Hafız'dan yediği tokadın intikamını almıştı" dedim ve "Vay efendim koskoca Atatürk medreseleri bu yüzden mi kaldırmış"
oldu. Hayır. Elbette o yüzden değil. Ama o devrimin bir sonucu da bu. O tokadın acısını hiç unutmadığını biliyoruz. "Ben bir daha asla o okula gitmeyeceğim" diyor ve askeri okula yazılıyor. Ondan sonra da kaderi değişiyor, başka bir hayata başlıyor. Tüm bunlara atıf için konulmuş masum bir cümleydi, ama üzerine o kadar çok yorum yapıldı ki, "Keşke o cümleyi koymasaydım!" dedim.
22 Nisan'ı 23 Nisan'a kaydırıyor, çünkü fark ediyor ki o gün bir cuma. Bu ayrıntıyı filme koyarak Atatürk düşmanlarının eline koz vermiş olmuyor musunuz?
- Ben hayata böyle bakmıyorum. Mesela Türkiye'de, maçta seyirci sahaya bir şey atar, kameraman onu göstermez. Neden? Çünkü Türkiye'nin imajı zedelenir! Ben hiç böyle bakmam hayata. Beni sadece gerçekler ilgilendirir ve o hıyarın bir daha sahaya bir şey atmaması için onu göstermem lazım diye düşünürüm. Yani "Bundan ne sonuç çıkar?"ın peşine düşmek bir belgeselci için büyük hatadır. İslamcılar ve Atatürk düşmanları bu ayrıntıyı bilmiyorlar mı? Hepsi bizden çok
' Filmin sonundaki şarkı "Kendini en kıstırılmış ve yalnız hissettiğin anda beni düşün, ben de yalnızdım, insana inandım, başardım" diyor. Bir ülkenin liderinin milletine bırakabileceği en iyi mesaj bu değil mi? ' |
Freudyen bir yaklaşım da var...
- Evet. Vamık Volkan'ın bir kitabı var: "Ölümsüz Atatürk." Bir dönem Türkiye'ye girişi yasaklanmıştı. Bence çok başarılı bir kitap. Orada Atatürk'e dair Freudyen denemeler var, onlardan ipucu aldım. Ben her insanda olduğu gibi Atatürk'ün de çocukluğundaki birçok şeyin, ileride yaptıklarında etken olduğunu düşünüyorum.
İyi de siz psikolog değilsiniz, bu ruh çözümlemelerine varabilmek için profesyonel destek falan mı aldınız?
- Hayır. Zaten yegane etken budur demiyorum. Ama çocuklukta size anlatılan bir dehşet hikayesi, sizin bugünkü kaygılarınızın kökeninde yatıyor olabilir. Yediğiniz bir tokat, hayata bakışınızı değiştirebilir. Ya da babasız büyümek, bir ülke için baba figürüne dönüşmenizde etken olabilir.
Ama böyle bir formasyonunuz yok...
- Evet yok ama ben onun tüm yaşantısını çocukluğunda yaşadığı travmalar üzerine inşa etmiyorum ki. Film, belgelerle yürüyen bir film. Elimde belgesi olmayan çok az laf ettim. Ettiysem de şimdi "Keşke etmeseydim!" noktasına geldim.
Tokat meselesi gibi mi?
- Evet "Kaymak Hafız'dan yediği tokadın intikamını almıştı" dedim ve "Vay efendim koskoca Atatürk medreseleri bu yüzden mi kaldırmış"
Günah ya |
22 Nisan'ı 23 Nisan'a kaydırıyor, çünkü fark ediyor ki o gün bir cuma. Bu ayrıntıyı filme koyarak Atatürk düşmanlarının eline koz vermiş olmuyor musunuz?
- Ben hayata böyle bakmıyorum. Mesela Türkiye'de, maçta seyirci sahaya bir şey atar, kameraman onu göstermez. Neden? Çünkü Türkiye'nin imajı zedelenir! Ben hiç böyle bakmam hayata. Beni sadece gerçekler ilgilendirir ve o hıyarın bir daha sahaya bir şey atmaması için onu göstermem lazım diye düşünürüm. Yani "Bundan ne sonuç çıkar?"ın peşine düşmek bir belgeselci için büyük hatadır. İslamcılar ve Atatürk düşmanları bu ayrıntıyı bilmiyorlar mı? Hepsi bizden çok