"KEŞKE BEYAZ DAMADIM OLSAYDI!.." NİLGÜN BELGÜN'DEN SAMİMİ İTİRAF!..

Bu buluşmada iş hayatından özeline pek çok samimi itirafta bulunan Belgün, hemcinslerini kızdıracak bir de iddia ortaya attı.

Başarılı tiyatro sanatçısı Nilgün Belgün, "Kolay olmadı. 38 yıl sonra tüm birikimimle satın aldım" dediği evinin kapılarını Kelebek'e açtı.

Bu buluşmada iş hayatından özeline pek çok samimi itirafta bulunan Belgün, hemcinslerini kızdıracak bir de iddia ortaya attı: "Kadından stanp-up'çı
olmaz, aksi halde ben olurdum!"


Medyadakilerden sokaktaki insana herkes tarafından seviliyorsunuz. Hep seviliyor olmak ne hissettirir insana?


- Özellikle gençlerin beni sevmesi çok mutlu ediyor. Çünkü sizler çoğunlukla kendi yaşlarınızdaki insanlara hayranlık duyarsınız. Oyunculara, şarkıcılara
vs... Ama benim yaşımdaki birine bu kadar sevgi dolu yaklaşmanız beni onurlandırıyor. Ama çok iltifattan da utanıyorum. Övgülerle kabaran biri değilim.


Belki de öyle olduğunuz için insanlar sizi seviyorlar...


- Zaten "Siz sanatçı gibi değilsiniz" diyorlar. Nasıl oluyor sanatçı? Belki biraz daha fazla yukarıdan bakmak, çok kibirlenmek... Oysa ben her şeyimi kendim yaparım. Kimseden bir şey istemek gibi bir lüksüm olmadı hayatta. Hep kendim yaptım. Ama tatlı bir mücadeleydi. Çünkü çok sevdiğim bir işi yapıyor
ve o işten para kazanabiliyorum. Bu büyük şans.


Siz her sezon ekranda görünmeseniz de unutulmuyorsunuz, farkında mısınız?


- Çünkü ben hayatım boyunca TV'de olmasam bile tiyatro yaptım. Yani aşırı çalışkanım, aşırı enerjik bir kadınım. Yorulsam da yoruldum demem. Mesela
çekim zor şartlarda olur, hiç sesimi çıkarmam. Evime gelirim, ayaklarım donmuştur, ağlarım. Ama yine de şükrederim sevdiğim mesleği yapıyorum diye.
Hayatta insanlar neden mutsuz biliyor musunuz? Mutluluğun bilincinde değiller.


Hep böyle "taş gibi" olmak zorunda mısınız?


- Hiç spor yapmıyorum aslında... Bunun da genlerle alakası var. Son zamanlarda biraz kilo almıştım ama verdim.


Güzellik sırlarınız neler?


- Öyle özel sırlarım yok. Ama bu cilde, enstrümanıma iyi bakmak zorundayım. Mavi anemon çiçeğinden bir kremim var. Onun dışında da sadece eczanelerde
satılan dermokozmetik ürünler kullanıyorum. Vücuduma gelince... Yediklerime çok dikkat ediyorum. Ama her şey yasak değil. Beni mutlu edecek anları asla
ertelemem. Bir de bence kadını güzelleştiren şey gülmek.


"Akasya Durağı" kadrosundaki diğer kadın oyuncularla aranız nasıl?


- Dizideki arkadaşlarım bana "Sen de bizim Nebahat Çehre'mizsin" diyor. Bir de tabii ekran beni seviyor. Yüzüm iyi çıkıyor. Oynadığım karakter Rum
kadını. Rum kadınlarının cazibesi vardır, seksidirler. Tatlı dillidirler. Onun için öyle görünüyorum.


Nebahat Çehre son derece soğuk ve mesafeli bir karakteri canlandırıyor. Siz kendinizi öyle düşünebiliyor musunuz?


- Oynarım ama bana öyle rolleri yakıştırmıyorlar. Bir de komedi çok zor, insanları ağlatmaksa kolaydır. Seyret haberleri, ağla, o kadar... Ağlatmak
için oyuncu olmana gerek yok. Güldürmek zor olduğu için ben güldürmeyi seçtim.


Neden stand-up'çılar hep erkek? Kadın bu meslekte var olamaz mı?


- Çünkü stand-up'çılar hep belden aşağısını kullanıyor. Kadın bunu yapamaz, çünkü kadına yakışmıyor. Bu yüzden kadının güldüreceği şeyler kısıtlı
kalıyor. Dolayısıyla kadının stand up yapması zor. Fakat bu ülkede stand up yapılacaksa tek yapan da ben olurum. Bu konuda son derece iddialıyım.


Sınırlarınızı zorlamayı düşünmediniz mi hiç?


- Bir kere düşündüm, sonra vazgeçtim. Çünkü ben hayatım boyunca mala mülke değil, kendime yatırım yaptım. Oyunculuğuma, kişiliğime, insanlığıma,
dişiliğime; her şeyi kendime yatırım yaptım. Başarıya da çok alıştım. Birdenbire bir stand-up için bunu riske atmak istemedim.


Sıradan bir anneanne değilsiniz sanırım...


- Torunum 1,5 yaşında. Adı Derin. Bana "Nünü" diyor. Ve evet, sıradan bir anneanne değilim, sıradan bir kadın da değilim. Benim ilkokul arkadaşlarım
İtalyan mutfaklarından, aldıkları marka çantalardan bahsediyorlar. Ben bunlardan hiç bahsetmem. Mutfak mutfaktır. İtalyan'ı, Fransız'ı fark etmez.
İnsan ilişkilerine farklı bakıyorum. Sanat dünyasında, çocukluktan beri bir Ayşegül Aldinç'le arkadaşım. Ve hiç yaşça bağdaşmamamıza rağmen Nehir Erdoğan da benim çok samimi arkadaşımdır.


Torununuza bir nasihat verecek olsanız ne dersiniz?


- Küçük şeylerden mutlu olmasını söylerim. Yani yapamayacağı, olamayacağı isteklerin peşine düşmemesini öneririm.


Geçmişe dönüp bakınca, "Ben iyi bir anneydim" diyor musunuz?


- İyi anne, kötü anne nasıl oluyor onu bilemiyorum. Saçını süpürge eden, çocuğu için yerlerde sürünen, illa bu okulu birincilikle bitireceksin diye çırpınan bir anne değildim. Ama benim kızım Anadolu Üniversitesi'nde birincilikle okulunu bitirdi. Hatta Oylum öyle çalışkandı ki biz annemle "bu çocuk hafta sonu ders çalışıyor da neden gezmiyor" diye üzülürdük. Hayatta her şeyi dozunda yapmak lazım. Hayatın bütün nimetlerinden yararlanmak gerek. Sadece çalış, sadece gez, sadece gül değil. Bunlar bir paket içinde olmalı. Oku oku nereye kadar! Ayrıca o okuduklarımız bize gerçek hayatta hiç sorulmadı. Matematik de sadece kendi bütçemizi yaparken lazım oluyor. Hayat hesap olarak sadece toplama, çıkarma, çarpma ve bölmeden ibaret. Kare kökü hiç kullanmadık mesela bir daha! Onun dışında kafayı kullanmayı bileceksin. Hayatta, özellikle iş hayatında kafayı kullanmak zorundasın. Özel hayatta da kafayı kullanmak zorundasın.


Siz kullanabildiniz mi?


- Kullandım. Şöyle ki doğru insanlarla, yani kendi alın teriyle para kazanan, kültürlü ve çağdaş insanlarla evlendim. Ayrıldıklarımla hiçbir zaman gazetelere çıkıp rezillikler yaşanmadı. Tabii ki evliliklerimde bir yerde bir tıkanıklık oldu. Adam öteki pencereyi seçti, ben diğerini. Ama farklı bir pencere seçmek o insanı kötü yapmaz ki! Hepsiyle dostum. Hatta yeni eşleriyle de dostum. Eski eşlerime iyi baktıkları için onları da seviyorum. Çünkü o adamlarla benim çok güzel günlerim geçti.


KEŞKE BEYAZIT DAMADIM OLSAYDI


Hangi programları izlemekten keyif alıyorsunuz?


- Eğlence programı olarak sadece Beyazıt Öztürk ve Okan'ın programlarını seyrediyorum. Okan'ı seviyorum, fakat Beyazıt'ın bende ayrı bir yeri vardır.
Çünkü onun ailesini de tanırım. Benim kızım ve Beyazıt üniversite arkadaşları, aynı zamanda üniversite aşkları.


Yani Beyazıt Öztürk neredeyse damadınız olacaktı...


- Keşke olsaydı. Öyle bir damadım olmasını çok isterdim. Oylum bizi Beyazıt'la tanıştırdığında kendisini çok sevdik. Annesiyle de çok iyi ahbap olmuştuk.
İşte o yüzden ayrı bir yeri vardır.


Şimdi onu ekranda izlerken ne düşünüyorsunuz?


- O kadar yol kat etti ki, çok mutlu oluyorum. Nurten Hanım da müthiş bir anne. Annem vefat ettiğinde camiye önce o gelmişti.


Nurten Hanım, Beyazıt Öztürk'e hayran olan kızların korkulu rüyası. Hiçbir gelin adayını beğenmediği söyleniyor.


- Kimsenin korkulu rüyası olmasın. Gerçekten hoş ve iyi aile kızıysa, Nurten Hanım onu çok sever.

Hürriyet