KEREM ALTAN SAHALARA DÖNDÜ; BAŞBAKAN BEDELİNİ ÖDEYECEK!
Taraf Gazetesi'nden ayrıldıktan sonra uzun bir süre yazı yazmayan Kerem Altan'ın yeni adresi belli oldu.
Taraf Gazetesi’nden ayrılan ve uzun zamandır yazı yayınlamayan Ahmet Altan’ın oğlu Kerem Altan artık T24 haber haber sitesinde yazacak.
Kerem Altan bugün ’En büyük tuzak, Allah’ın tuzağıdır’ başlıklı ilk yazısını yayınladı. Başbakan Erdoğan’ı Gezi Parkı eylemleri ve Uludere üzerinden eleştiren Altan, Başbakan’ın tutumunu askeri vesayet ile ilişkilendirerek sert eleştirilerde bulundu.
İşte Kerem Altan’ın ilk yazısı:
Taraf Gazetesi’nden ayrıldığım zamanlarda da Başbakan Erdoğan’ın bu haliyle bir demokrasi kahramanı mı yoksa bir diktatör mü olduğu, insanların hayat tarzlarına müdahale etmesinin bu ülkeyi çıkmaza sokup sokmayacağı, başbakanın kendine özgü demokrasi anlayışıyla üstelik Uludere katliamının sorumluları hala bulunmamışken Kürtlerle kalıcı bir barış sağlayıp sağlayamayacağı ya da yine başbakanın başrolünde olduğu basın özgürlüğü gibi konular, kısacası başbakan tartışılıyordu, şimdi de tartışmalar aşağı yukarı bu konular üzerine devam ediyor.
Tabii arada “Gezi Parkı Olayları” yaşandı.
Çok da hayırlı oldu. Çünkü mesele gerçekten de “sadece Gezi değildi.”
En başta Başbakanınki olmak üzere, gazetecisinden medya patronuna, milletvekilinden belediye başkanına, polisinden valisine, sağcısından solcusuna, şarkıcısından oyuncusuna kadar ülkede herkesin gerçek yüzü ortaya çıktı.
Kimin gerçekten demokrasi istediği, kimin demokrasiyi bir araç olarak gördüğü bir daha unutulmamak üzere iyice anlaşıldı.
Muhafazakar demokratların büyük çoğunluğunun aslında sadece kendi iktidarlarını sürdürmenin ve o iktidarın tadını çıkarmanın peşinde olduğu görüldü.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız...
Kerem Altan bugün ’En büyük tuzak, Allah’ın tuzağıdır’ başlıklı ilk yazısını yayınladı. Başbakan Erdoğan’ı Gezi Parkı eylemleri ve Uludere üzerinden eleştiren Altan, Başbakan’ın tutumunu askeri vesayet ile ilişkilendirerek sert eleştirilerde bulundu.
İşte Kerem Altan’ın ilk yazısı:
Taraf Gazetesi’nden ayrıldığım zamanlarda da Başbakan Erdoğan’ın bu haliyle bir demokrasi kahramanı mı yoksa bir diktatör mü olduğu, insanların hayat tarzlarına müdahale etmesinin bu ülkeyi çıkmaza sokup sokmayacağı, başbakanın kendine özgü demokrasi anlayışıyla üstelik Uludere katliamının sorumluları hala bulunmamışken Kürtlerle kalıcı bir barış sağlayıp sağlayamayacağı ya da yine başbakanın başrolünde olduğu basın özgürlüğü gibi konular, kısacası başbakan tartışılıyordu, şimdi de tartışmalar aşağı yukarı bu konular üzerine devam ediyor.
Tabii arada “Gezi Parkı Olayları” yaşandı.
Çok da hayırlı oldu. Çünkü mesele gerçekten de “sadece Gezi değildi.”
En başta Başbakanınki olmak üzere, gazetecisinden medya patronuna, milletvekilinden belediye başkanına, polisinden valisine, sağcısından solcusuna, şarkıcısından oyuncusuna kadar ülkede herkesin gerçek yüzü ortaya çıktı.
Kimin gerçekten demokrasi istediği, kimin demokrasiyi bir araç olarak gördüğü bir daha unutulmamak üzere iyice anlaşıldı.
Muhafazakar demokratların büyük çoğunluğunun aslında sadece kendi iktidarlarını sürdürmenin ve o iktidarın tadını çıkarmanın peşinde olduğu görüldü.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız...