KENDİNİ FENA SAKATLADI!.. AYŞE ÖZYILMAZEL BOYNUNU NEDEN ÇEVİREMİYOR?
Ayşe Arman ekolünün Helin Avşar'dan sonraki yeni temsilcisi Ayşe Özyılmazel bugünkü köşesinde 'boynunu neden çeviremediğini' anlattı.
24 saat go-kart derken derken...
Aaah! Boynum! Yazı yazarken fevkaladenin fevkinde zorlanıyorum sayın seyirciler. Ahhh!... Korkarım, kendime yeni maceralar icat etmekte uzmanım. "Bugün evden çıkmayacağım" dediğim her seferinde başıma en janjanlısından bir iş geliyor. Gecenin üçünde bile bir hareket bulabiliyorum. Huzur, bitlenme sebebinden başka bir şey değil benim için. Son dönem olayımsa Go-Kart! Yani Karting. Bilenler biliyor da bilmeyenler için not düşmek lazım; nedir bu go-kart?
NORMAL İNSAN UYURKEN
Açık tekerli motor sporlarının bir türüdür. Küçük, dört tekerli arabalarla go-kart için özel hazırlanmış pistlerde vınnnn yarışırsınız. Bu işin profesyonelleri de vardır, benim gibi eğlencelik yapanları da. Peki başımıza nereden çıktı bu karting? Bir gece, bizim gibi sabaha kadar uyumayan arkadaşlarımızdan birinin gazına geldik. Bir baktık, gokart arabasının içinde, emniyet kemerlerini takmış bekliyoruz. Yanlış anlamayın saat 02:00 yani. O gece bu gecedir, saat 00:00ı geçti mi içim kıpır kıpır oluyor. Arkadaşım Yasemini yokluyorum "Yaso, go-karta gitsek mi?" Millet gecenin kör vaktinde barlarda, kulüplerde dans edip, göbek atarken ya da evlerinde DVD izlerken, kitap okurken hatta normal insanlar gibi uyurken biz yarışıyoruz. Günün bütün stresi, siniri, kötü enerjisi gidiyor üzerimizden... Adrenalin tavan yapıyor. Geçen gece yine karting aşkımız kabardı, el mahkum gittik tabii. Ben korkusuz Jane ya... Aklım sıra her defasında yeni viraj alma teknikleri geliştiriyorum. Bir açıktan, bir en yakından... Frene basmak yok! En fazla gazdan çekebilirim ayağımı... Kafa kaçık ya, bir bakmışım Tom Cruiseun oynadığı Days of Thunder filmini çekiyorum kendi kendime. Yönetmenim Tony Scott nerdesin yahu? Ey güzel Allahım, bir kulunu çok sev de şu hayal dünyama hakim ol biraz, nolursun!
HAYAT SIKICI OLUYOR
Tabii Days Of Thunder kafasıyla viraja bir girmişim, çıkışım bariyerlerde oldu. Böyle bir savrulmak, ağır çekim uçmak yok! Kendimi savrulurken kare kare gördüm sanki. Sonuç: Boyun bitik! Bacaklar tutuk! Kollar kalkmıyor! Kızım git pilates yap, yogilerle yoga attır, koşu bandında dizi izlerken 45 dakika koş da bir yere varama, bisiklete bin falan... Yok işte. Şu satırları yazarken sırtımın ağrısından kısmi kal geldi. Oooff... Zaten üç dakika önce babamdan da fırça yedim; "Kızım biraz düzgün şeyler yapsana, kendine baksana" konuşması çekti. Düzgün şeyler yapınca hayatımız pembiş pembiş ve müthiş oluyor sanki. Ben size söyleyeyim ne oluyor? Hayatımız SIKICI oluyor SI-KICI! Neyse, o yüzden kusura bakmazsanız bugünlük benden bu kadar. Pazar buluşmak ümidiyle sevgili okurlar. Ne?!!! Anlamadım?!! Bir daha karting yapmaz mıyım? Saçmalamayın! Tabii ki yapacağım. Hele bir iyileşeyim de...
Ayşe Özyılmazel/Sabah
Aaah! Boynum! Yazı yazarken fevkaladenin fevkinde zorlanıyorum sayın seyirciler. Ahhh!... Korkarım, kendime yeni maceralar icat etmekte uzmanım. "Bugün evden çıkmayacağım" dediğim her seferinde başıma en janjanlısından bir iş geliyor. Gecenin üçünde bile bir hareket bulabiliyorum. Huzur, bitlenme sebebinden başka bir şey değil benim için. Son dönem olayımsa Go-Kart! Yani Karting. Bilenler biliyor da bilmeyenler için not düşmek lazım; nedir bu go-kart?
NORMAL İNSAN UYURKEN
Açık tekerli motor sporlarının bir türüdür. Küçük, dört tekerli arabalarla go-kart için özel hazırlanmış pistlerde vınnnn yarışırsınız. Bu işin profesyonelleri de vardır, benim gibi eğlencelik yapanları da. Peki başımıza nereden çıktı bu karting? Bir gece, bizim gibi sabaha kadar uyumayan arkadaşlarımızdan birinin gazına geldik. Bir baktık, gokart arabasının içinde, emniyet kemerlerini takmış bekliyoruz. Yanlış anlamayın saat 02:00 yani. O gece bu gecedir, saat 00:00ı geçti mi içim kıpır kıpır oluyor. Arkadaşım Yasemini yokluyorum "Yaso, go-karta gitsek mi?" Millet gecenin kör vaktinde barlarda, kulüplerde dans edip, göbek atarken ya da evlerinde DVD izlerken, kitap okurken hatta normal insanlar gibi uyurken biz yarışıyoruz. Günün bütün stresi, siniri, kötü enerjisi gidiyor üzerimizden... Adrenalin tavan yapıyor. Geçen gece yine karting aşkımız kabardı, el mahkum gittik tabii. Ben korkusuz Jane ya... Aklım sıra her defasında yeni viraj alma teknikleri geliştiriyorum. Bir açıktan, bir en yakından... Frene basmak yok! En fazla gazdan çekebilirim ayağımı... Kafa kaçık ya, bir bakmışım Tom Cruiseun oynadığı Days of Thunder filmini çekiyorum kendi kendime. Yönetmenim Tony Scott nerdesin yahu? Ey güzel Allahım, bir kulunu çok sev de şu hayal dünyama hakim ol biraz, nolursun!
HAYAT SIKICI OLUYOR
Tabii Days Of Thunder kafasıyla viraja bir girmişim, çıkışım bariyerlerde oldu. Böyle bir savrulmak, ağır çekim uçmak yok! Kendimi savrulurken kare kare gördüm sanki. Sonuç: Boyun bitik! Bacaklar tutuk! Kollar kalkmıyor! Kızım git pilates yap, yogilerle yoga attır, koşu bandında dizi izlerken 45 dakika koş da bir yere varama, bisiklete bin falan... Yok işte. Şu satırları yazarken sırtımın ağrısından kısmi kal geldi. Oooff... Zaten üç dakika önce babamdan da fırça yedim; "Kızım biraz düzgün şeyler yapsana, kendine baksana" konuşması çekti. Düzgün şeyler yapınca hayatımız pembiş pembiş ve müthiş oluyor sanki. Ben size söyleyeyim ne oluyor? Hayatımız SIKICI oluyor SI-KICI! Neyse, o yüzden kusura bakmazsanız bugünlük benden bu kadar. Pazar buluşmak ümidiyle sevgili okurlar. Ne?!!! Anlamadım?!! Bir daha karting yapmaz mıyım? Saçmalamayın! Tabii ki yapacağım. Hele bir iyileşeyim de...
Ayşe Özyılmazel/Sabah