"KENDİMDEN BAŞKASINA HAKARET ETMEDİM...BİR KİŞİ HARİÇ"!..STAR YAZARI AHMET KEKEÇ'TEN İLGİNÇ AÇIKLAMALAR...

Gazetecilik benim için çok tesadüfi bir meslek oldu. İş konusunda çok hırslı değilim. Bana Star Gazetesi'nin Yayın Yönetmenliği'ni de zorla kabul ettirdiler. 7 ay boyunca yaptım ama çok sıkıldım....

25 yıllık gazeteci Ahmet Kekeç, çocukluğundan başlayan yazarlık serüvenini, doğup büyüdüğü Malatya' yı ve gazetecilik yıllarını anlatıyor. Taşranın soğuk ve kasvetli yüzünden kaçmak için yazarlığa sığınan Kekeç, anlaşılmak ve göz önünde olmak istemiyor. Polemiklerinin ardındaki sırlarıyla işte size 'anlaşılmak istemeyen' bir yazarın anlaşılma yolculuğu...


Ahmet Kekeç, Malatya'da yaşayan marangoz bir babanın oğludur ve 1961 yılında kalabalık bir ailede dünyaya gelir. Titreyen bir yaprağın hassaslığıyla kuru, hastalıklarla yarı baygın çocukluktur onunkisi. O denli hastalanır ki ailesi ondan ümidi kesip ölecek gözüyle bakmaya başlar. Ölüm korkusu küçük Ahmet'i daha çok sarıp sarmalayarak, diğer kardeşlerinden ayrı, sosyal yönünü eriten, nihai bir yalnızlığa sürükler. Derinleşen bu yalnızlığını, kitapların çekici ve kalabalık dünyasında dindirmeye çalışır.


Tek bildiği şey kitap okumaktır. Onun için dünya romanların sarı sayfalarında ve kitaplardaki aktörlerindedir. Bu sanallığın gerçeklikle birleştiği alan onu o kadar kuşatır ki küçük yaşından itibaren yazma eylemini doğurur. Yalnızlığın getirdiği bir takım nevrozlar içinde kendini bulma, anlama ve anlatma çabası içine sürükler. Böylelikle taşranın meraklı bohem çocuğu, orta okul yıllarında hep bir roman yazarı olmanın hayalini kurmaya başlar. Reşat Nuri Güntekin'in bütün romanlarını okur ve onun gibi olmak ister.


ÖLMEMEK İÇİN KİTAPLARA SIĞINDIM


Malatya'daki yılları için; "Taşra kasvetlidir. Meraklı bir çocuksan taşrada ölürsün. Ölmemenin bir takım yolları var onlardan biri kaçmaktır. Kitaplara sığınmak gibi. Taşrada büyümeseydim yazar olmazdım"diyor. Yanlızlığın büyüsünü bozmamak, kıyılara çekilme isteğinden midir bilinmez, okul hayatında hiç göz önünde olmayı sevmez, bilakis olabildiğince sessizdir. Bir gün ders yılı bitiminde fizik öğretmeni ona dönerek "sen bu sınıfta mıydın" diye soracak kadar kendini ortaya koymaktan uzaktır. Okuduğu okullar s?ras?yla Atatürk İlkokulu, Atatürk Ortaokulu, Atatürk Lisesi olmuştur.


1980 yılında 19 yaşında geldiğinde Gırgır Dergisi'nde ilk yazısı yayımlanır. Bu yıllar Ankara'da Gazi Üniversitesi'nde okuduğu yıllardır ama devamsızlık nedeniyle okuldan atılır. Okul hayatını merkeze almaktan daha ziyade eğitim kaynağına entegre olarak çalışmayı sürdürür. Malatya'da aile şefkati ile geçen çocukluk dönemi İstanbul'a gelmesiyle artık yeni bir hayatın kapılarını aralar. Amacı edebiyat üzerine yoğunlaşmak, diğer taraftan da geçimini sağlamaktır. Yayın evinde editör olarak çalışmaya başlar. Aynı zamanda buranın grafikerliğini de yapar. Diğer taraftan edindiği entelektüel çevre onun yazıyla kurduğu iletişimini kuvvetlendirir. 1984 yılında ilk öyküsü Aylık Dergisi'nde yayımlanır.


Kekeç'in yazı hikayesi bu aşamadan sonra bir domino taşı gibi hızlı akmaya başlar. 1985 yılında ilk hikaye kitabı 'Son İyi Şeyler"i çıkarır. Ardından Yazar Fehmi Koru'nun Ankara'dan bulunduğu yayın evine gelip Milli Gazete'ye Genel Yayın Yönetmeni olacağını ve Ahmet Bey'le çalışmak istediğini söyler. O zamana kadar hiç gazetenin içine girmemiş olan Kekeç, köşe yazarı olur. Üç ay burada yazmasının ardından Fehmi Koru'nun ayrılmasıyla bırakır ve gazeteciliğin tozunu yutmuş birinin açlığı içinde Kemal Kınacı'nın yanına giderek gazateci olmak isteğini söyler. Böylelikle Günaydın gurubunun çıkardığı Yeni Haber Gazetesi'nde sayfa sekreteri olarak çalışmaya başlar. (1987) Bir süre sonra yine Fehmi Koru'nun çağrısı üzerine Ankara'ya gider. Bir müddet Zaman Gazetesi'nde ardından birkaç gazetede daha çalıştıktan sonra reklam ajansı kurar ama kurduğu ajansları bir türlü tutturamaz. İş hayatıyla ilgili olarak; "Hayatımda hiç plan ve program yapmadım. Gazetecilik benim için çok tesadüfi bir meslek oldu. İş konusunda çok hırslı değilim. Bana Star Gazetesi'nin Yayın Yönetmenliği'ni de zorla kabu