''KENDİ İPİMİ KENDİM ÇEKERİM!..'' İŞTE BAŞBAKAN'IN BİLİNMEYEN SIRLARI!..
Başbakan Erdoğan'ın en yakınındaki adam Erdoğan'ı yazdı. İşte hiç bilinmeyen olaylar, hiç bilinmeyen yanıtlar.
Türkiyenin 17 Aralık 2004te Brükselde AB ile ilişkileri tamamen kesmenin eşiğinden döndüğü o gecede, Başbakan Tayyip Erdoğanın, "Kendi ipimi kendim çekerim, başkasına çektirmem" sözünün rol oynadığı ortaya çıktı. Göreve başladığından bu yana Erdoğanın yanından ayrılmayan ve günlüklerini tutan danışmanı Yalçın Akdoğan o dönemde yaşananları, "Tarihe Düşülen Notlar" isimli kitabında kamuoyuyla paylaştı. Erdoğanın yanı sıra Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün sözlerinin de yer aldığı kitapta o gece yaşananlar Akdoğanın kaleminden özetle şu ifadelerle tarihe geçti:
"Erdoğan ilk olarak Brüksele gelen milletvekillerini toplantıya çağırıyordu. CHP ve Ak Partili yaklaşık 40 milletvekili masa etrafında toplanıyordu. Erdoğan, durumu milletvekillerine özetleyerek, böyle bir bildiriyi kabul edemeyeceklerini anlatıyordu. Erdoğan, Güney Kıbrısın tanınması gibi bir durumun sonuçlarının kabul edilemez olacağını, tazminat davaları ve işgalci durumuna düşmek gibi sıkıntıları göğüsleyemeyeceğimizi anlatıyordu. Erdoğan, Dans ediyorlar, dürüst davranmıyorlar yorumunu yapıyordu.
Erdoğan, ellerinden gelen her şeyi bu süreçte yaptıklarını ama Türkiyenin milli çıkarlarından taviz veremeyeceğini belirtiyordu. Abdullah Gül, Ya bize yok diyemedikleri için bu şartları öne sürüyorlar ya da 600 bin Rumla Hıristiyan dayanışması yapıyorlar diyordu. Abdullah Güle göre AB, 30 senedir çözülmeyen sorunu fırsatçılıkla çözmeye çalışıyordu.
Rest çekiyor
Oysa, AB bunu kaldırabilecek bir siyasi cesarete sahip değildi. Erdoğan da bu düşünceyi şöyle dile getiriyordu: Kendi ipimi kendim çekerim başkasına çektirmem. Tek tek milletvekillerine görüşlerini soruyordu. Milletvekilleri durumu anlayışla karşıladıklarını belirttiler. Türkiye, büyük bir ülkeydi ve bu tür dayatmalara göz yumamazdı. Hollanda Dışişleri Bakanı Bot, İşinize gelirse türünden bir tavır içindeydi. Erdoğan, ekibine dönerek, Neyi anlatmaya çalışıyorsunuz? Değiştirebileceğiniz bir şey yok. Bilerek bir şey yapmaya çalışıyorlar. Beyhude uğraşmayın" diyordu. Erdoğan ellerini birbirine çarparak Bota dönüyor ve Bye bye. Ben gidiyorum diyordu. Bot şaşkınlık içindeydi sadece, Basın açıklaması yapmayacak mısınız? diyebiliyordu. Erdoğan açıklama falan da yapmıyorum ben gidiyorum diyerek, Botu salonda bırakıp dışarı çıkıyordu.
Volkan Vural, tebessüm ederek bir ricada bulunuyordu, Efendim basın toplantısını birkaç saat sonra yapsak. Biraz onlara da bize de düşünecek zaman tanısak. Erdoğan gülerek, Volkan Bey bakın ben, (bye bye) dedim rahatladım. Siz de vedalaşın rahatlayın diyordu. Erdoğan, iki günlük maratonu, Yüzde 100 beklentilerimizi aldığımızı söylersem yanlış olur. Ama başarılı olduk diye özetledi."
BERLUSCONİ İLE İLGİNÇ DİYALOG
Akdoğanın bugün piyasaya çıkacak 400 sayfalık kitabında; Erdoğan ve İtalya ziyaretinde kravat hediye eden Berlusconi arasında ilginç bir diyalog da yer alıyor:
Berlusconi: Kravatları sakın başkasına hediye etmeye kalkma. Arkalarına isim yazdırdım.
Para vermediğin anlaşılır.
Erdoğan: Madem özel yaptırıyorsun, bari biraz şık bir şeyler yaptırsaydın.
Berlusconi: Çizgililer 10 yıl önce modaydı.
Erdoğan: Daha geçen hafta Romadan aldık bunları.
"Erdoğan ilk olarak Brüksele gelen milletvekillerini toplantıya çağırıyordu. CHP ve Ak Partili yaklaşık 40 milletvekili masa etrafında toplanıyordu. Erdoğan, durumu milletvekillerine özetleyerek, böyle bir bildiriyi kabul edemeyeceklerini anlatıyordu. Erdoğan, Güney Kıbrısın tanınması gibi bir durumun sonuçlarının kabul edilemez olacağını, tazminat davaları ve işgalci durumuna düşmek gibi sıkıntıları göğüsleyemeyeceğimizi anlatıyordu. Erdoğan, Dans ediyorlar, dürüst davranmıyorlar yorumunu yapıyordu.
Erdoğan, ellerinden gelen her şeyi bu süreçte yaptıklarını ama Türkiyenin milli çıkarlarından taviz veremeyeceğini belirtiyordu. Abdullah Gül, Ya bize yok diyemedikleri için bu şartları öne sürüyorlar ya da 600 bin Rumla Hıristiyan dayanışması yapıyorlar diyordu. Abdullah Güle göre AB, 30 senedir çözülmeyen sorunu fırsatçılıkla çözmeye çalışıyordu.
Rest çekiyor
Oysa, AB bunu kaldırabilecek bir siyasi cesarete sahip değildi. Erdoğan da bu düşünceyi şöyle dile getiriyordu: Kendi ipimi kendim çekerim başkasına çektirmem. Tek tek milletvekillerine görüşlerini soruyordu. Milletvekilleri durumu anlayışla karşıladıklarını belirttiler. Türkiye, büyük bir ülkeydi ve bu tür dayatmalara göz yumamazdı. Hollanda Dışişleri Bakanı Bot, İşinize gelirse türünden bir tavır içindeydi. Erdoğan, ekibine dönerek, Neyi anlatmaya çalışıyorsunuz? Değiştirebileceğiniz bir şey yok. Bilerek bir şey yapmaya çalışıyorlar. Beyhude uğraşmayın" diyordu. Erdoğan ellerini birbirine çarparak Bota dönüyor ve Bye bye. Ben gidiyorum diyordu. Bot şaşkınlık içindeydi sadece, Basın açıklaması yapmayacak mısınız? diyebiliyordu. Erdoğan açıklama falan da yapmıyorum ben gidiyorum diyerek, Botu salonda bırakıp dışarı çıkıyordu.
Volkan Vural, tebessüm ederek bir ricada bulunuyordu, Efendim basın toplantısını birkaç saat sonra yapsak. Biraz onlara da bize de düşünecek zaman tanısak. Erdoğan gülerek, Volkan Bey bakın ben, (bye bye) dedim rahatladım. Siz de vedalaşın rahatlayın diyordu. Erdoğan, iki günlük maratonu, Yüzde 100 beklentilerimizi aldığımızı söylersem yanlış olur. Ama başarılı olduk diye özetledi."
BERLUSCONİ İLE İLGİNÇ DİYALOG
Akdoğanın bugün piyasaya çıkacak 400 sayfalık kitabında; Erdoğan ve İtalya ziyaretinde kravat hediye eden Berlusconi arasında ilginç bir diyalog da yer alıyor:
Berlusconi: Kravatları sakın başkasına hediye etmeye kalkma. Arkalarına isim yazdırdım.
Para vermediğin anlaşılır.
Erdoğan: Madem özel yaptırıyorsun, bari biraz şık bir şeyler yaptırsaydın.
Berlusconi: Çizgililer 10 yıl önce modaydı.
Erdoğan: Daha geçen hafta Romadan aldık bunları.