"KENDİ EFSANENİ KENDİ ELLERİNDE YERLE BİR ETME"!..'DİNDAR' BİR HAYRANINDAN TARIK AKAN'A MEKTUP VAR!..

ÇASOD'un geleneksel ödül töreninde "Gelen hep beraber dinci,şeriatçı basına ve televizyonlara hayır diyelim ve onlar için,onlarla,onlar adına kesinlikle çalışmayalım" diyen ünlü oyuncu Tarık Akan'a yazar Ali Murat Güven çağrıda bulundu.

Geçtiğimiz ay, Türkiye'de "muhafazakâr sinema hareketi"nin öncüsü -ve bana göre de hâlâ en büyük sinemacısı- olan sevgili Yücel Çakmaklı ağabeyimizle birlikte, kardeş yayın kuruluşumuz TV Net'in "Birikim" adlı programına konuk olduk.

Arzu Tozar'ın hazırlayıp sunduğu "Birikim", hem içeriği, hem de formatıyla gayet hoş bir program... Konuklar, İstanbul'un Anadolu yakasındaki huzur veren mekânlardan biri olan Mihrabad Korusu'ndaki restoranda ağırlanıyor; çekimler de bir masanın çevresinde, kahvaltı atmosferinde karşılıklı sohbet ederken yapılıyor.

Her bölümünde Türkiye'nin kültür, sanat, siyaset ve ekonomi tarihine damgasını vurmuş önemli bir konuğun -onun meslekî serüvenine yakından tanıklık etmiş kişilerle birlikte- ağırlandığı bu programın bizim katıldığımız bölümü ise 13 Nisan Pazar günü ekrana geldi. O gün, Çakmaklı Usta'nın 40 küsur yıllık sinema serüvenindeki kilometre taşları üzerine hatıralarını aktaran üçüncü bir konuk olarak, sinema yazarı dostumuz İhsan Kabil de aynı masada bizlerle birlikteydi.

Sohbetimizin bir yerinde, filmografisindeki yapıtların birbirinden renkli oyuncu kadrolarına dikkati çekerek, Çakmaklı Usta hakkında soru-yorum karışımı şu cümleyi sarfetmiştim:

"Yücel Bey'in en önemli özelliği de kariyeri boyunca Yeşilçam'ın her meşrepten, her ideolojik duruştan sanatçısıyla karşılıklı saygı ve sevgi çerçevesi içinde çalışmış olmasıdır. Onun en çok da bu yönüne hayranım. Tıpkı, güzelliğinin ve popülaritesinin doruğundayken, Çakmaklı'nın sinema anlayışına duyduğu ilgiyle 'Birleşen Yollar'da öykü gereği başını hiç tereddüt etmeden kapatan (ve o zamana göre oldukça cesur sayılabilecek bu çıkışıyla bütün Türkiye'yi ayağa kaldıran) Türkan Şoray gibi, Yeşilçam'da sol görüşü temsil eden Aytaç Arman, Tarık Akan, Ahmet Mekin gibi bir çok ünlü aktör de onun toplumsal sorunlara muhafazakâr önermeler getiren öykülerinde rol almakta hiç bir beis görmemişlerdir. Bu da Çakmaklı Usta'nın Yeşilçam'daki herkes tarafından iyi bilinen o yumuşak ve uzlaştırıcı kişiliğinden kaynaklanan bir güzellik olsa gerek..."

Yücel ağabey programda bu tesbitimi doğrularken, özellikle Tarık Akan örneğinden hareketle son derece övücü sözler sarf ederek konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Siz insanlara karşı iyi olursanız, onlar da size karşı iyi olurlar. 'Memleketim' filmini çekmeye hazırlandığım dönemde İstanbul'un Bakırköy ilçesinde oturuyordum. Tarık Akan da Bakırköylü'ydü. Bir gün semtimizde gezintiye çıktığımda kendisini gördüm ve çekimine hazırlandığım yeni projemden söz ettim. 'Memleketim', aldığı batılı tarzdaki eğitimin etkisiyle ülkesine ve toplumuna feci şekilde yabancılaşmış bir genç kız (Filiz Akın / Leyla) ile onun bu snob tavrından rahatsız olarak kendisine farklı bir bilinç düzlemine çekmeye çabalayan idealist erkek arkadaşı Mehmet'in öyküsünü anlatacaktı. Ardarda gelen filmlerim ve bunların elde ettiği büyük gişe başarılarından sonra, Yeşilçam'daki herkes gibi Tarık da benim hayatı yorumlayış biçimimi yakından biliyordu. 'Neden olmasın Yücel ağabey' dedi, 'Topluma böylesine anlamlı mesajlar verecek olan bu güzel projede ben de seve seve oynarım.'

Böylelikle, 1974 yılında Filiz Akın ile birlikte 'Memleketim'de başrolleri paylaştılar ve bu çalışmam da tıpkı öncekiler gibi çok büyük bir başarı elde etti. Söz konusu film, Akan'ın o tarihe kadar rol aldığı en ciddi içerikli yapıtlardan biri olarak ona da bana da yük