Kemal Öztürk yazılı basını bekleyen tehlikeye dikkat çekti: Tamamı kapanabilir!
Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk medyanın tarihinin en köklü ve ciddi değişimini yaşadığına dikkat çekti ve bir süre sonra kağıt gazeteleri sadece müzelerde göreceğimizi söyledi.
Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk iddialı konuştu. Türkiye’de kağıda basılı gazetelerin tek yaşam kaynağı Basın İlan Kurumu olduğunu söyleyen Öztürk, "Eğer ilan paraları olmazsa, 1200 gazetenin neredeyse tamamı kapanmak zorunda kalır. Buna günlük 35 ulusal gazete dahildir." dedi.
Sektörü bekleyen tehlikeye de dikkat çeken Öztürk, yeni kitle iletişim araçları olan Youtube, İnstagram, Twitter, Google, Apple vb. şirketlerin medya sektörünün can damarını kesen önemli bir konu olduğunu ve bu sorunun farkında olmadığımıza vurgu yaptı.
Öztürk şu ifadeleri kullandı: Şu kadarını söyleyeyim, biraz daha geç kalınırsa, kağıda baskıyı durdurup, dijitale geçseler bile, yaşamaları mümkün olamayacak bir süreç yaşıyor medya.
İŞTE KEMAL ÖZTÜRK'ÜN BUGÜNKÜ YAZISI:
Gazeteler kapanırken, medya yönünü neden bulamıyor?
Son beş yıldır, gördüğüm her medya patronuna, yayın yönetmenine büyük bir tehlikeden bahsediyorum.
Burada köşede, televizyonlarda yorumlarda, konferanslarda her fırsatta anlatıyorum: Dijital Devrim diye bir şey yaşıyoruz ve bu en çok medya, iletişim sektörünü etkileyecek (bu alanda çok sayıdaki yazıma Yeni Şafak arşivinden ulaşılabilir. Özellikle 31.03.2016 tarihli yazım).
GAZETELERİ ARTIK ÜZEDE GÖRECEĞİZ
Şu cümleyi altını çizerek bir daha yazıyorum: Bir süre sonra kağıt gazeteleri sadece müzelerde göreceğiz. Medya, tarihinin en köklü ve ciddi değişimini yaşıyor.
İTÜ Teknokent’te bir yıl boyunca yeni nesil medya teknolojileri konusunda AR-GE çalışmaları yaptım. Dünyada medya teknolojilerinin ve sistemlerinin başka bir yere doğru gittiğini ama Türkiye’dekilerin tersi bir istikamet tutturduğunu gördüm.
HABERTÜRK KAĞIT BASKIYI DURDURDU
Bu çalışmalar esnasında Demirören Medya Grubu beni davet etmiş, yeni nesil medya sistemleri ve teknolojileri konusunda uzun görüşmeler yapmıştık. Onlar için hazırladığımız uluslararası medya projeleri oldu. Ancak son anda vazgeçtiler ve sonrasında Doğan Medya’yı satın alma süreçleri yaşandı.
Aynı şekilde Ciner Medya grubuyla görüşmelerimiz de oldu.
Tüm gruplara, tüm sektör aktörlerine söylediğimiz şuydu: ‘Hızla dijitalleşmeye geçmezseniz, elinizdeki gazeteleri kapatmak zorunda kalacak ve büyük zararlar edeceksiniz”.
Dün Habertürk Gazetesi kağıda baskıyı durduracağını ve sadece dijital yayın yapacağını açıklayınca, bu süreci yeniden yazmak istedim. Yoksa ‘ben söylemiştim’ türü ifadeler çok tarzım değildir.
DEVLET DESTEĞİ OLMAZSA BÜTÜN GAZETELER KAPANIR
Şimdi daha iddialı bir şey söyleyeceğim.
Türkiye’de kağıda basılı gazetelerin tek yaşam kaynağı Basın İlan Kurumu’dur. Yıllık 450 milyon TL basın bütçesini yaklaşık 1200 ulusal ve yerel gazeteye dağıtıyor. Basın İlan Kurumu eski yönetim kurulu üyesi olarak sistemi yakından biliyorum. Ve diyorum ki, eğer bu ilan paraları olmazsa, 1200 gazetenin neredeyse tamamı kapanmak zorunda kalır. Buna günlük 35 ulusal gazete dahildir.
Dolayısı ile Türkiye’de gazetelerin dijitale dönüşümünü engelleyen en önemli konu, devletin Basın İlan Kurumu’nun ilan dağıtım politikalarıdır bir anlamda. Zira bu ilanlar dijital yayın yapan medya kuruluşlarına değil, kağıda basılı gazetelere veriliyor sadece.
Burada belirli bir tiraj kriteri vardır. Ve maalesef beyan edilen tirajların % 80’i de gerçek değildir.
Tüm dünyada gazeteler kapanırken, bizde yeni gazetelerin yayına başlamasının sebebi de Basın İlan Kurumu’dur.
MEDYA SEKTÖRÜ NEDEN DÖNÜŞEMİYOR?
Sektör, devletin bu ilan politikası nedeniyle dönüşemiyor ve gerçek mecrasına dönemiyor bir anlamda. Bu desteğe rağmen kağıda basılı gazeteler varlığını sürdüremez. İşte sektörün en büyüklerinden olan Ciner Grubu’ndaki karar, bunun en önemli göstergesidir.
Mevcut politikalarla gazetelerin varlıklarını sürdürmesi mümkün değildir. Zira özel sektör artık reklamlarını gazetelere değil, dijital medyaya vermeyi tercih ediyor. Sadece devlete ait kurumlar (bankalar, ulaştırma, telekomünikasyon, GSM şirketleri vb.) bu ısrarını sürdürüyor.
Gazetelerin reklam gelirlerindeki büyük düşüş, okuyucu profilleri ve alışkanlıklarının değişimi, tüm sektörün zarar etmesine neden oluyor. İnat mı dersiniz, öngörüsüzlük mü dersiniz, politikasızlık mı dersiniz, artık ne derseniz deyin, medya sektörü bu nedenlerle dijital dönüşümü sağlayamıyor.
Ciner Grubu’nun aldığı karar doğru bir karar. Hatta geç kalınmış bir karar. Kağıda baskıyı durduracak gazete sayısı bu yıl hızla artacak. Öyle yapmak zorundalar. Hele Basın İlan Kurumu dijitalleşme kararı alırsa, sektör çok büyük bir hızla dönüşecektir. O zaman çağa uygun bir medyaya kavuşmuş, devletin (ilan) imkanları da heba edilmemiş olacaktır.
MEDYAYI BEKLEYEN İKİNCİ BÜYÜK TEHLİKE
Felaket senaryosu çizmek istemem, ancak anlattığım şeyler, dijital devrimin neden olduğu tahribatın ilk aşamasıdır.
Sektörü ikinci bir tehlike daha bekliyor. Yeni kitle iletişim araçları olan Youtube, İnstagram, Twitter, Google, Apple vb. şirketler, medya sektörünün can damarını kesen diğer önemli konudur. Ve henüz ne deneli büyük bir sorun olduğunun farkında değiliz.
Bahsettiğim kitle iletişim araçları birer gazete, televizyon, ajans haline geldi ve okuyucunun haber, bilgi, yorum ihtiyacını karşılamaya başladı bile. Okuyucu haberleri sosyal medya araçları üzerinden takip ediyor sadece. Bir medya organının sitesine girip oradan haber okumuyor artık. İşte Türkiye’de medya dijitalleşmeyi gerçekleştirecek olsa bile, ikinci olarak bu sorunla yüzleşecek. Unutmayalım ki, o dev şirketlerin sahip oldukları imkanlarla rekabet etmeleri mümkün değil.
DAHA FAZLA GEÇ KALINIRSA
Özetle medyanın dijital dönüşüm sorunu sandığımızdan çok büyüktür. Sadece iflaslar, kapanma kararları ve işten çıkarmalar olduğunda insanlar bunun farkına varıyor.
Şu kadarını söyleyeyim, biraz daha geç kalınırsa, kağıda baskıyı durdurup, dijitale geçseler bile, yaşamaları mümkün olamayacak bir süreç yaşıyor medya.
Sektörü bekleyen tehlikeye de dikkat çeken Öztürk, yeni kitle iletişim araçları olan Youtube, İnstagram, Twitter, Google, Apple vb. şirketlerin medya sektörünün can damarını kesen önemli bir konu olduğunu ve bu sorunun farkında olmadığımıza vurgu yaptı.
Öztürk şu ifadeleri kullandı: Şu kadarını söyleyeyim, biraz daha geç kalınırsa, kağıda baskıyı durdurup, dijitale geçseler bile, yaşamaları mümkün olamayacak bir süreç yaşıyor medya.
İŞTE KEMAL ÖZTÜRK'ÜN BUGÜNKÜ YAZISI:
Gazeteler kapanırken, medya yönünü neden bulamıyor?
Son beş yıldır, gördüğüm her medya patronuna, yayın yönetmenine büyük bir tehlikeden bahsediyorum.
Burada köşede, televizyonlarda yorumlarda, konferanslarda her fırsatta anlatıyorum: Dijital Devrim diye bir şey yaşıyoruz ve bu en çok medya, iletişim sektörünü etkileyecek (bu alanda çok sayıdaki yazıma Yeni Şafak arşivinden ulaşılabilir. Özellikle 31.03.2016 tarihli yazım).
GAZETELERİ ARTIK ÜZEDE GÖRECEĞİZ
Şu cümleyi altını çizerek bir daha yazıyorum: Bir süre sonra kağıt gazeteleri sadece müzelerde göreceğiz. Medya, tarihinin en köklü ve ciddi değişimini yaşıyor.
İTÜ Teknokent’te bir yıl boyunca yeni nesil medya teknolojileri konusunda AR-GE çalışmaları yaptım. Dünyada medya teknolojilerinin ve sistemlerinin başka bir yere doğru gittiğini ama Türkiye’dekilerin tersi bir istikamet tutturduğunu gördüm.
HABERTÜRK KAĞIT BASKIYI DURDURDU
Bu çalışmalar esnasında Demirören Medya Grubu beni davet etmiş, yeni nesil medya sistemleri ve teknolojileri konusunda uzun görüşmeler yapmıştık. Onlar için hazırladığımız uluslararası medya projeleri oldu. Ancak son anda vazgeçtiler ve sonrasında Doğan Medya’yı satın alma süreçleri yaşandı.
Aynı şekilde Ciner Medya grubuyla görüşmelerimiz de oldu.
Tüm gruplara, tüm sektör aktörlerine söylediğimiz şuydu: ‘Hızla dijitalleşmeye geçmezseniz, elinizdeki gazeteleri kapatmak zorunda kalacak ve büyük zararlar edeceksiniz”.
Dün Habertürk Gazetesi kağıda baskıyı durduracağını ve sadece dijital yayın yapacağını açıklayınca, bu süreci yeniden yazmak istedim. Yoksa ‘ben söylemiştim’ türü ifadeler çok tarzım değildir.
DEVLET DESTEĞİ OLMAZSA BÜTÜN GAZETELER KAPANIR
Şimdi daha iddialı bir şey söyleyeceğim.
Türkiye’de kağıda basılı gazetelerin tek yaşam kaynağı Basın İlan Kurumu’dur. Yıllık 450 milyon TL basın bütçesini yaklaşık 1200 ulusal ve yerel gazeteye dağıtıyor. Basın İlan Kurumu eski yönetim kurulu üyesi olarak sistemi yakından biliyorum. Ve diyorum ki, eğer bu ilan paraları olmazsa, 1200 gazetenin neredeyse tamamı kapanmak zorunda kalır. Buna günlük 35 ulusal gazete dahildir.
Dolayısı ile Türkiye’de gazetelerin dijitale dönüşümünü engelleyen en önemli konu, devletin Basın İlan Kurumu’nun ilan dağıtım politikalarıdır bir anlamda. Zira bu ilanlar dijital yayın yapan medya kuruluşlarına değil, kağıda basılı gazetelere veriliyor sadece.
Burada belirli bir tiraj kriteri vardır. Ve maalesef beyan edilen tirajların % 80’i de gerçek değildir.
Tüm dünyada gazeteler kapanırken, bizde yeni gazetelerin yayına başlamasının sebebi de Basın İlan Kurumu’dur.
MEDYA SEKTÖRÜ NEDEN DÖNÜŞEMİYOR?
Sektör, devletin bu ilan politikası nedeniyle dönüşemiyor ve gerçek mecrasına dönemiyor bir anlamda. Bu desteğe rağmen kağıda basılı gazeteler varlığını sürdüremez. İşte sektörün en büyüklerinden olan Ciner Grubu’ndaki karar, bunun en önemli göstergesidir.
Mevcut politikalarla gazetelerin varlıklarını sürdürmesi mümkün değildir. Zira özel sektör artık reklamlarını gazetelere değil, dijital medyaya vermeyi tercih ediyor. Sadece devlete ait kurumlar (bankalar, ulaştırma, telekomünikasyon, GSM şirketleri vb.) bu ısrarını sürdürüyor.
Gazetelerin reklam gelirlerindeki büyük düşüş, okuyucu profilleri ve alışkanlıklarının değişimi, tüm sektörün zarar etmesine neden oluyor. İnat mı dersiniz, öngörüsüzlük mü dersiniz, politikasızlık mı dersiniz, artık ne derseniz deyin, medya sektörü bu nedenlerle dijital dönüşümü sağlayamıyor.
Ciner Grubu’nun aldığı karar doğru bir karar. Hatta geç kalınmış bir karar. Kağıda baskıyı durduracak gazete sayısı bu yıl hızla artacak. Öyle yapmak zorundalar. Hele Basın İlan Kurumu dijitalleşme kararı alırsa, sektör çok büyük bir hızla dönüşecektir. O zaman çağa uygun bir medyaya kavuşmuş, devletin (ilan) imkanları da heba edilmemiş olacaktır.
MEDYAYI BEKLEYEN İKİNCİ BÜYÜK TEHLİKE
Felaket senaryosu çizmek istemem, ancak anlattığım şeyler, dijital devrimin neden olduğu tahribatın ilk aşamasıdır.
Sektörü ikinci bir tehlike daha bekliyor. Yeni kitle iletişim araçları olan Youtube, İnstagram, Twitter, Google, Apple vb. şirketler, medya sektörünün can damarını kesen diğer önemli konudur. Ve henüz ne deneli büyük bir sorun olduğunun farkında değiliz.
Bahsettiğim kitle iletişim araçları birer gazete, televizyon, ajans haline geldi ve okuyucunun haber, bilgi, yorum ihtiyacını karşılamaya başladı bile. Okuyucu haberleri sosyal medya araçları üzerinden takip ediyor sadece. Bir medya organının sitesine girip oradan haber okumuyor artık. İşte Türkiye’de medya dijitalleşmeyi gerçekleştirecek olsa bile, ikinci olarak bu sorunla yüzleşecek. Unutmayalım ki, o dev şirketlerin sahip oldukları imkanlarla rekabet etmeleri mümkün değil.
DAHA FAZLA GEÇ KALINIRSA
Özetle medyanın dijital dönüşüm sorunu sandığımızdan çok büyüktür. Sadece iflaslar, kapanma kararları ve işten çıkarmalar olduğunda insanlar bunun farkına varıyor.
Şu kadarını söyleyeyim, biraz daha geç kalınırsa, kağıda baskıyı durdurup, dijitale geçseler bile, yaşamaları mümkün olamayacak bir süreç yaşıyor medya.