KAZIKLI VOYVODA MISIN BİRADER? MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE'YE "YAĞLI KAZIK" TEPKİSİ!

Piyasaya yeni çıkan Yurt Gazetesi'nde yazmaya başlayan Atilla Akar TEPKİ köşesinden Mümtazer Türköne'ye sert bir eleştiride bulundu&...

İşte o yazı…

Haberi gördüğümde kendi kendime verdiğim ilk tepkim “Kazıklı Voyvoda mısın birader?” oldu. Anlaşılan bu arkadaş Bram Stoker’in ünlü “Drakula” tiplemesine ilham kaynağı olan Eflak prensi III. Vlad Tepeş’in günümüzdeki bir “Versiyonu” olmakta karar kılmıştı!
Evet, son zamanlarda medyada bir “Fenomen” olma yolunda hızla ilerleyen Prof. Mümtazer Türköne’den söz ediyorum. Kendisi bir söyleşi esnasında “Darbeciler”in idam edilmesini savunarak şöyle buyurmuş: "Bana sorarsanız ben onlar için ’idam yerine’ eskiden olduğu gibi ’yağlı kazıklara oturtularak’ cezalandırılması taraftarıyım."
Ne diyeyim? Bravo doğrusu!.. Ancak ona daha “Yaratıcı yöntemler” tavsiye edebilirim. Örneğin ortaçağdaki gibi vücudu gerdirme, asmalı kafes, parmak kırma, boyun kerpetenleme, diz koparma, kafa ezme, rektum deşme, tekerlekte döndürme, tırmık ve dikenli sopalarla deri soyma, sıcak demir ayakkabı giydirme, ateşte harlanmış demir mask takma, sıcak suda haşlama, diri diri yakma, iç organları dışarı taşırma, aç köpeklere parçalatma, vb. Kendisine ayrıca bu konuda esinlenmesi için Hostel, Testere, Texas Katili, vb türünden filmleri izlemesini önerebilirim.
Kısaca Türköne “İşkence ile adam öldürme”yi önerdiğinin farkında bile değil. Çünkü kazığa oturtulan kişi hemen ölmez, yavaş ve büyük bir ıstırap içinde ölür. Yani ki Türköne öldürmeden ötede aslında işkenceyi savunmuş oluyor. Hiç kimseye, ister “Darbeci” olsun ister olmasın böyle bir muamele yapılamayacağını bilmiyor ya da umursamıyor. Buna tam olarak “Ağzından çıkanı kulağı duymamak” derler!
Öyle ki, Türköne savunduğu “Çizgi” ile 12 Eylül darbecilerini bile geçmiş durumda. Dahası mantığı tıpkı Kenan Evren’in “Asmayalım da besleyelim mi” mantığı. “Bizler, darbecileri cezalandıralım ki bir daha başkası darbe yapmaya yeltenmesin." diye ekliyor. Önermesi bir aydından çok sokaktaki avamın “Taksim meydanında kırk kişiyi sallandıracaksın, bak ülke nasıl düzeliyor” mantığıyla aynı. Vasatist saçmalamaların şahikaları zorlanıyor!
Bu nasıl bir “Halet-i Ruhiye”dir anlayamadım. İşin komiği böyle birisi kendisini “Entelektüel”, “Demokrat”, “Sivil”, vb olarak gösterebiliyor. Kimse garipsemiyor. Hatta belli bir kesimce el üstünde tutuluyor. Vahim derecede bir tür “Hezeyan” hali. Tümüyle “Patolojik” bir önerme…
Bilemiyorum; böylelerine daha başka ne denebilir? Nasıl bir “Zihin yapısı”nın eseridir çözemiyorum. Gerçekten “Mümtaz” bir örnek. Bilebildiğim tek şey, böylesi bir “Algı biçimi”nden çıksa çıksa “Anti-Militarist” görünümlü ancak çok tehlikeli bir “Sivil faşizm” çıkar…