KARARLIYIM; ''OBITUARY''Yİ SABAH'TA KALICI KILACAĞIM!

Sabah Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak iki haftadır yayınlanan Obituary yazılarının kalıcı hale geleceğini açıkladı.

Obituary

SABAH’TAN MEKTUP

Türk Şiiri’nin ölümsüz ustalarından Turgut Uyar’ın çok sevdiğim "Salihat-ı Nisvandan Saffet Hanımefendi"ye adlı kasidesinden bu köşede birkaç kez dizeler aktardım.
"Hatırlarım bir akşam bir yokuşa durmuştum / İri atlarınız macardı dantelleriniz alman" diye başlayan kasideyi en çok "Herkes ne zaman ölür elbet gülünün solduğu akşam" dizesi meşhur etti. Adaşımın, Erdal Öz’ün 12 Mart 1971 muhtırası kurbanları Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın yaşamları ve ölümlerini anlatan, dönemin diğer mağdurlarının anılarıyla zenginleştirilen belgesel roman türündeki yapıtına "Gülünün solduğu akşam" adını vermesi nedeniyle.
Turgut Uyar’ın 38 dizelik kasidesi aslında son derece başarılı bir "Obituary" örneği. Özellikle de son dört dizesi: "Artık başucum dinlendirir bir şamdanın süsünü / Söyle ey Göksu akşamı hafız burhan ölüm ne zaman / Mevlutlar okunur dalgalar kalır bir geminin ardından / Öldüm ben saffet hanımefendi salihat-ı nisvandan."
"Obituary"? Ne yazık ki Türkçe’de karşılığı da yok, bileni de. Tabii bu sözcüğü kendine ad olarak alan Amerikalı "Death metal grubu" nu saymazsak!
Kimi "Bir ölü hakkında yazılan kısa biyografi" diyor "Obituary" için, kimi de "Vefat haberleri". "Obituary"nin sadece dilimizde değil, basınımızda da karşılığı yok. Oysa Batı’da, özellikle de Anglo-Sakson basınında "Olmazsa olmaz" yazı türlerinden biri o.
Aslında "Obituary" yi Türkçe’ye "Ardından" ya da "Bir ölünün ardından" diye uyarlayabiliriz.
Bu yazı türü, isimsiz ya da unutulmuş kahramanlara, ölümlerinin ardından toplumsal vefa işlevini görür. "Obituary"yi her babayiğit yazamaz.
Emek ister, araştırma ister, üslup ister. Ama onca zahmetin ardından ortaya çıkan yazı bir solukta okunur.
SABAH’ta iki haftadır, bazı günler "1 hayat 1 ölüm" klişesiyle haber-anıröportaj karışımı yazılar yayınlıyoruz.
Bazen küçücük bir vefat ilanından yola çıkıyoruz, bazen bir camideki cenaze namazından, ya da havradaki, kilisedeki son dua töreninden...
İğneyle kuyu kazmaktan farksız o yazılar işte "Obituary" nin bizdeki ilk örneklerini oluşturuyor. Haydi geçmişte belki denenmiş olabileceği varsayımıyla daha ihtiyatlı davranıp; "Uzunca bir aradan sonra ilk örneklerini oluşturuyor" diyeyim.
Kararlıyım; "Obituary"yi SABAH’ta kalıcı kılacağım. Toplum adına unutulmuş kahramanlara vefa görevini yerine getirmek için.
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileğimle...