Efendim; jennifercığım meşhur kalçalarını şöyle bir sallamış dünya ve tüm Arap coğrafyası sallanmış. Ah Jennifer… Bir zamanlar hayallerimi süsleyen Jennifer. Sen nelerde yapmışsın öyle? Ortalığı dağıtmışsın. “Çöl bedevisi” Suuidilere medeniyet dersi vermişsin. 55 yaşındasın ama halen Maşallah’ın var. Arap alemine “Özgürlük” simgesi olmuşsun. Seni “Dünya medeniyet, modernleşme ve özgürlük elçisi” ilan etseler yeridir!
Başımıza Taş Yağacak!..
İşin şakası bir yana, çoktandır Suuidi Arabistan’da bir şeylerin yavaşta olsa değişmekte olduğunu biliyoruz. Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın reformcu çizgisi kendini epeydir hissettirmekteydi. Ancak kimse böylesi radikalini beklemiyordu herhalde. İslami Şeriat kurallarının en katı şekilde uygulandığı bilinen ülkede bu kadarı da pes dedirtti!
Malum, dünyaca meşhur seksi şarkıcı Jennifer Lopez’in bir moda etkinliği kapsamındaki Riyad konseri dünyayı ve İslam coğrafyasını sarstı. Hele de konserlerde şarkıcı ve dansçıların, Kabe'nin dijital görüntüsü önünde performans sergilemeleri tam olay oldu. Bazıları bunu tam bir “Skandal”,“korkunç” ve “saygısız” bir gelişme olarak kabul ederken bazıları ise adeta muhteşem bir “Zihniyet değişimi” ne denk geldiğini savundu.
Kadınların yurt dışına erkek izni olmadan çıkması, kamu alanında haremlik - selamlık uygulamasının yumuşatılması, araç kullanması izni ile başlayan reform sürecine olağanüstü katkı sunan bir aşama oldu. Suuidi Arabistan’da sanki devrim olmuştu!..
Prens Bin Salman “İslam’ın Gorbaçov’u” mu Olacak?
Malum –aslında başka nedenleri var ama şeklen- Sovyet sistemini SBKP Genel Sekreteri ve SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov’un “Perestroyka” (Yeniden yapılanma) ve “Glasnost” (Açıklık) süreci reformları yıktı. Koskoca Sovyet sistemi kısa sürede domino etkisi ile dağıldı, çöktü.
Onda da belki Suudi tarzı değil ama batıya özenme, batıya benzeme çabasının etkisi büyüktü. Her ne kadar çoğu İslami akım ve kişi Suudileri böyle görmese de “İslam’ın kalelerinden biri” olarak görenlerde vardı. Suudi rejimi belki Sovyet tarzı bir çöküşe gitmez ama kendi içinde ciddi değişikliklere doğru yol alıyor. Bu iç dengelerini nasıl sarsar, Kraliyet ailesi ve saray içinde nasıl darbelere yol açar bilinmez. Lakin bu gelişmelerden memnun olamayanların olduğunu da tahmin etmek güç değil. Bakalım işler nereye varacak?
Sistem garip bir şekilde kendi içine çöküyor. Dış etkilere bu kadar direnebildi demek. Ayrıca Suidi elitlerinin çoğunun batıda eğitim aldıkları düşünülürse Salman’da herhalde bu kuşağa güveniyor demektir. Öyle veya böyle Prens Bin Salman’a bir şekilde “İslam’ın Gorbaçov’u” olma misyonu biçilmiş demektir. İhtimal ki Salman sistemin tıkandığını ve batı onaylı daha ılıman bir modele geçmenin gerekliliğini görmüştür. Yumuşak geçiş istiyor ama sistemi tümden de çökertebilir o başka!..
Post-Modern Sıçrama!..
Devam ediyorum… Açıkçası bunların yapılması değil ama yapılış biçimi beni rahatsız etti. Bu dinsel bir fanatik olduğumdan değil ama her şeyin kendi içinde bir anlamı olduğuna ve bu anlamın bozulmamasına olan inancımdan dolayıydı. Dünya şu an rezil bir “Post-Modern Kültür” içinde. (Belki de yeni bir tanım geliştirmek gerekiyor) İyice cılkı çıkmış şovlarla toplumların geleneksel davranış kalıpları hedefleniyor. Ha gayret bu hızla fazla kalmaz orada Paris Olimpiyat açılışı gibi LGBT şovları da görebiliriz belki!..
Dolayısıyla Kâbe görüntüleri eşliğinde bu tarz şovlar, danslar sergilemek, şarkılar söylemek laik bir ülkeye dahi yakışmayacak bir şeydir bence. (Nedense aklıma kâbe maketli doğum günü pastasına üfleyen avam tipler geldi.) Artık bir imanın kutsal sayılan simgeleri basit bir şov unsuruna çevrilebiliyordu. “Allahsız Müslümanlık” ya da “ABDestli kapitalizm” dedikleri bu olsa gerek. Zaten Kâbe’nin tam karşısına dev ve lüks gökdelenler dikip bir anlamda Allah’a ululanmaları başka ne anlama gelirdi ki zaten?
Al Sana Medeniyet; İki Meme, Bir kalça, İki bacak!..
Dikkatimi çeken bir başka nokta daha var. Muhtemelen bu saptamam ya da kıyaslamamdan dolayı birileri rahatsız olabilirler. Olsunlar. Benim kendi beynim var çok şükür, sürüye uymak zorunda değilim. Kimi yorumlara bakıyorum da Suudilerdeki bu gelişmeden bizdeki kimi “Laikçiler” pek memnun görünüyorlar. Henüz öyle bir terbiyesizlik yapmadılar ama Prens Salman’ı “Suudların Atatürk’ü” ilan ederlerse şaşırmam!..
Örneğin “Bu konser bizde olsaydı kesin yasaklarlardı”, “Arabistan bizden daha gelişmiş”, Adamların gittiği tarafla bizim onlara özenip gittiğimiz taraf farklı”, “Araplar bizden daha medeni, Araplaşmak istiyorum”, “Araplar batılılaşmaya çalışırken biz Araplaşmaya çalışıyoruz”, “Şeriat isteyen Yallah Türkiye’ye”, ”Türkiye kapanırken Arabistan açılıyor” gibi kıyaslamacı yorumlar mevcuttu.
Siz Buna Sekülerlik mi Diyorsunuz?..
İlginç olan şuydu ki; kadınların orasını burasını açması, popolarının çatalını göstermelerini, kıçını açıp sallamalarını sekülerlik, gelişmişlik ve modernlik göstergesi sayan bu zihniyetle Suudların şu anki zihniyeti aynı noktada buluşuyor ve çakışıyordu. (Gerçi Suudların olaya bambaşka kavramlar yüklediklerini zannediyorum) Onlar için uygarlaşma Jennifer Lopez’in dansında olup, Kabe’yi sıradan bir görsel gibi kullanmaları ise bizdekiler içinde aynı mantık geçerliydi. Aynen bizdeki o konser senin bu konser senin dolaşan lay lay lomcu Pop - Kemalistler gibi!..
Maalesef ki laiklik ve özgürlük, iki meme, bir kalça ve iki bacağa endekslenmişe benzemektedir. Elbette Suuidiler kendi ülkelerinde istediklerini yapmakta özgürdürler. (Muhtemelen bu konser için Lopez’e ve diğerlerine milyon dolarlar ödemişlerdir. Onlara da soruşturma açılır mı acaba?) Fakat buradan kendimize dair acayip kıyaslamalar çıkarmak da neyin nesi?..
Ey Jennifer sen nelere kadirmişsin meğer!..
18. 11. 2024