''KADINLIĞIMI HİSSETTİRECEK ADAMI BULDUM!'' AHMET HAKAN'DAN AYRILAN BAŞAK SAYAN KONUŞTU!
Oyuncu Başak Sayan'ın ikinci kitabı 'Bağlanma korkusu', raflardaki yerini aldı.
Reklamcı Cem ile balerin Bahar’ın aşkını anlatan kitap erkeklerdeki bağlanma korkusunu ve yaşanan ilişkinin insanların hayatını nasıl değiştirdiğini anlatıyor. Yeni kitabının heyecanını yaşayan Sayan ile kitaptan yola çıkarak kadın-erkek ilişkilerini konuştuk
*Karakterleri yaratırken çevrenizden etkilendiniz mi?
Sosyal yaşantımdan tabii ki etkileniyorum, çünkü insan en iyi bildiği şeyi anlatır. Yola çıkış şeklim oradan oluyor ister istemez. Bir de bir hikaye anlatırken hemen kendi hikayenezide ya da yaşadığınız olayı anlatmıyorsunuz. O karakterleri, kurguyu ve öyküyü oluştururken yakınınızdakilerin özelliklerinden etkileniyorsunuz. Evet, en iyi bildiğim şey anlatım.
* Kişilikleri çok belirgin yani üzerine kolay hikaye kurulacak karakterler değil mi? Reklamcılar çapkın olur ya da balerinler hep naif olur...
Balerinler hep naif olmaz. Ama gözümüzde o kıyafetin içerisinde hep kırılgan ve naiflerdir. Hiç balerin tandığım yoktu ve epey araştırma yaptım. Balerinlerle ve baletler konuştum. Günlük hayatları nosıl olur? Bir ya da kaç yaşına ya da başrol alamama endişesi yaşar? Epey dinamik hayatları var. Reklamcıları araştırmama gerek kalmadı çünkü bu meslekten çok fazla arkadaşım vardı. Çapkın olmayan reklamcılar da var. Ama benim karakterim, çok yakışıklı, zengin ve çapkın. Aslında çapkınlıktan ziyade aşkı zayıflık olarak görüyor.
* Kitapta sizi etkileyen cümle ne oldu?
Her karakterin kendine göre aşkı anlayışı var. Bahar’ın aşkı anlayışını yazarken ağladığım bölümler oldu. "Belkide aşk dediğin şey budur, hiç gelmeyeceğini düşündüğün birisini beklemekten hiç vazgeçmemektir." Gerçekten böyledir, gerçek aşksa yıllarca beklersin ve hiç vazgeçmezsin.
Okuyucu sıkı bir tokat yemiş gibi hissedecek
* Aşk insanın hayatını değiştirir gerçeği kitapta da var. Aşık olmak sizin de hayatınızı etkiler mi?
Etkiler. Ben buna sonuna kadar inanıyorum. Aşk başkası için değişmeye gönüllü olmaktır. Aşık olduktan önce ve sonra diye elinde iki tarih olur. Hiçbir insan o aşkın içinde aynı insan olarak kalamaz. Farklılaşırsın ve değişirsin. Hayatın ve evrenin seni taşıyacağı noktadır aşkı. Başka türlü değişemez insan.
* Yazı yazarken de kendi hayatınızı da sorguya çeker misiniz?
Evet, çünkü bunları yazarken sorgulamalar da yaşıyorsun. Karakterlerin kendi iç çekişmeleri de var. Bir taratan onlar benim de çelişkilerim. Bahar’ı, Cem’i yazarken, kendi çatışmalarımda var onların içinde. Söyleyemediğim cümleler de var. O cümleyi karakterime söyletiyorum.
* Okuyucu kitabın sonunda iç huzurunu bulacak mı yoksa kafası mı karışacak?
Okuyucu sıkı bir tokat yemiş gibi hissedecek. İç burkulması ile kitabın kapağını kapatacak. Kapattıktan sonra insanların düşünmelerini istedim. Bu kitabı bu yüzden yazdım ben.
Aileme rest çekip İstanbul’a gelmem kırılma noktamdır
* Sizin mesleki anlamda kırılma noktanız oldu mu? Kitaptaki kkarakter bir parti ile yaşıyor bu durumu...
İstanbul’a ilk geliş hikayem hayatımın kırılmasıydı. 18 yaşımdaydım ve aileme rest çekip buraya geldim. Büyük çatışmalar yaşadık. İstanbul’da yaşamamı istemediler. Yıllarca sürdü bu savaş...
Tek bir şey vardı, ben bunu yapacağım. Şimdi öyle bir şey yapar mıyım bilmiyorum. O zaman büyük bir karardı benim için ve kırılma noktasıydı.
* Şimdi her şeyi bırakıp Uzak Doğu’ya gider misiniz?
Hayrı. Ama bilmiyorum, değişik bir insanım. Ne zaman ne yapacağım pek belli olmaz. Bir yıl ülke ülke gazip de tekrar gelebilirim.
KADINLIĞIMI HİSSETTİRECEK ADAMI BULDUM
*Yeni sezonda Yaprak Dökümü’ndeki rolünüz gibi mi roller geliyor?
Öyle senaryo çok geldi. Ama yanı karaketir canlandırmak istemiyorum. Kendimi tekrar etmiş olurum. Yaptığım işin, önceki işten daha iyi olması gerekiyor. Görüştüğüm birkaç yer var.
* Twitter’da "Bir kadının sahip olması gereken en önemli şey kendisini kadın gibi hissettirecek bir erkeğe sahip olmasıdır" yazmışsınız. Yeni dünyanın erkekleri kadına bunu hissetttiriyor mu?
Genel bir yorum aslında. Kadına kadın gibi davranmayı unutuyorlar. Bir kadın kendi parasını kendin kazanmalı ve bir kadın asla bir ekeğe boyun eğmemeli. Asla bir erkeğe bel balamamalı. Çünkü hayatın ne olacağı belli değil. Kendi paranızı kazanmadığınız süreçte asla kendi hayatınızı şekilllendiremezsiniz. Bugüne kadar hiçbir erkekle öyle bir diyaloğum olmadı. Her yeyi kendim yapıyorum. Kadına kadın gibi davranmak, arabasının kapısını açmak, koltuğunu çekmek... Öyle bir anda öyle bir cümle kurar ki sana kadın olduğunu hissedersin. Bunu erkekler son zamanlarda çok yapmıyor. Yapanı bulduğun zaman da sıkı sıkı sarılman gerekiyor.
* Siz buldunuz mu böyle bir adam?
Evet, yakın zamanda böyle birisi oldu ve çok yeni...
İlişkilerde hesap yapmam, ne hissediyorsam odur!
İlişkilerde çok mükemmelletçiyim, bu yüzden sorun yaşıyorum. Kendimle bu kadar uğraşırken ister istemez karşımdaki ile de uğraşıyorum. Eğer aşıksam sonsuz her şeyi veririm. Bütün ihtiyaçlarını o söylemeden fark ederim zaten ve hepsi yerine gelmiş olur. Plan ve hesap yapmam ne hissediyorsam odur. Çok güzel severim. Tutkuluyum çünkü ben. Bazen bu bile sorun olabiliyor. Tek bir şey istedim hayatım boyunca; hayatımın bir sinema filmi gibi olması. Sevgilim ile kavga ediyorsam, durup düşündüğünde bunun sinema filmi karesi gibi olduğunu fark etmesi. Birlikte geçirdiğimiz, her an bir sahne gibi olmalı. Hayatı bir koraman kahramanı gibi yaşamak istiyorum. Her anın kusursuz olmasını istiyorum. Bana uygun olmayan insanlar hayatıma girdiği zaman adapte olamıyor ve devam etmiyor.
Eda Solmaz/Vatan
*Karakterleri yaratırken çevrenizden etkilendiniz mi?
Sosyal yaşantımdan tabii ki etkileniyorum, çünkü insan en iyi bildiği şeyi anlatır. Yola çıkış şeklim oradan oluyor ister istemez. Bir de bir hikaye anlatırken hemen kendi hikayenezide ya da yaşadığınız olayı anlatmıyorsunuz. O karakterleri, kurguyu ve öyküyü oluştururken yakınınızdakilerin özelliklerinden etkileniyorsunuz. Evet, en iyi bildiğim şey anlatım.
* Kişilikleri çok belirgin yani üzerine kolay hikaye kurulacak karakterler değil mi? Reklamcılar çapkın olur ya da balerinler hep naif olur...
Balerinler hep naif olmaz. Ama gözümüzde o kıyafetin içerisinde hep kırılgan ve naiflerdir. Hiç balerin tandığım yoktu ve epey araştırma yaptım. Balerinlerle ve baletler konuştum. Günlük hayatları nosıl olur? Bir ya da kaç yaşına ya da başrol alamama endişesi yaşar? Epey dinamik hayatları var. Reklamcıları araştırmama gerek kalmadı çünkü bu meslekten çok fazla arkadaşım vardı. Çapkın olmayan reklamcılar da var. Ama benim karakterim, çok yakışıklı, zengin ve çapkın. Aslında çapkınlıktan ziyade aşkı zayıflık olarak görüyor.
* Kitapta sizi etkileyen cümle ne oldu?
Her karakterin kendine göre aşkı anlayışı var. Bahar’ın aşkı anlayışını yazarken ağladığım bölümler oldu. "Belkide aşk dediğin şey budur, hiç gelmeyeceğini düşündüğün birisini beklemekten hiç vazgeçmemektir." Gerçekten böyledir, gerçek aşksa yıllarca beklersin ve hiç vazgeçmezsin.
Okuyucu sıkı bir tokat yemiş gibi hissedecek
* Aşk insanın hayatını değiştirir gerçeği kitapta da var. Aşık olmak sizin de hayatınızı etkiler mi?
Etkiler. Ben buna sonuna kadar inanıyorum. Aşk başkası için değişmeye gönüllü olmaktır. Aşık olduktan önce ve sonra diye elinde iki tarih olur. Hiçbir insan o aşkın içinde aynı insan olarak kalamaz. Farklılaşırsın ve değişirsin. Hayatın ve evrenin seni taşıyacağı noktadır aşkı. Başka türlü değişemez insan.
* Yazı yazarken de kendi hayatınızı da sorguya çeker misiniz?
Evet, çünkü bunları yazarken sorgulamalar da yaşıyorsun. Karakterlerin kendi iç çekişmeleri de var. Bir taratan onlar benim de çelişkilerim. Bahar’ı, Cem’i yazarken, kendi çatışmalarımda var onların içinde. Söyleyemediğim cümleler de var. O cümleyi karakterime söyletiyorum.
* Okuyucu kitabın sonunda iç huzurunu bulacak mı yoksa kafası mı karışacak?
Okuyucu sıkı bir tokat yemiş gibi hissedecek. İç burkulması ile kitabın kapağını kapatacak. Kapattıktan sonra insanların düşünmelerini istedim. Bu kitabı bu yüzden yazdım ben.
Aileme rest çekip İstanbul’a gelmem kırılma noktamdır
* Sizin mesleki anlamda kırılma noktanız oldu mu? Kitaptaki kkarakter bir parti ile yaşıyor bu durumu...
İstanbul’a ilk geliş hikayem hayatımın kırılmasıydı. 18 yaşımdaydım ve aileme rest çekip buraya geldim. Büyük çatışmalar yaşadık. İstanbul’da yaşamamı istemediler. Yıllarca sürdü bu savaş...
Tek bir şey vardı, ben bunu yapacağım. Şimdi öyle bir şey yapar mıyım bilmiyorum. O zaman büyük bir karardı benim için ve kırılma noktasıydı.
* Şimdi her şeyi bırakıp Uzak Doğu’ya gider misiniz?
Hayrı. Ama bilmiyorum, değişik bir insanım. Ne zaman ne yapacağım pek belli olmaz. Bir yıl ülke ülke gazip de tekrar gelebilirim.
KADINLIĞIMI HİSSETTİRECEK ADAMI BULDUM
*Yeni sezonda Yaprak Dökümü’ndeki rolünüz gibi mi roller geliyor?
Öyle senaryo çok geldi. Ama yanı karaketir canlandırmak istemiyorum. Kendimi tekrar etmiş olurum. Yaptığım işin, önceki işten daha iyi olması gerekiyor. Görüştüğüm birkaç yer var.
* Twitter’da "Bir kadının sahip olması gereken en önemli şey kendisini kadın gibi hissettirecek bir erkeğe sahip olmasıdır" yazmışsınız. Yeni dünyanın erkekleri kadına bunu hissetttiriyor mu?
Genel bir yorum aslında. Kadına kadın gibi davranmayı unutuyorlar. Bir kadın kendi parasını kendin kazanmalı ve bir kadın asla bir ekeğe boyun eğmemeli. Asla bir erkeğe bel balamamalı. Çünkü hayatın ne olacağı belli değil. Kendi paranızı kazanmadığınız süreçte asla kendi hayatınızı şekilllendiremezsiniz. Bugüne kadar hiçbir erkekle öyle bir diyaloğum olmadı. Her yeyi kendim yapıyorum. Kadına kadın gibi davranmak, arabasının kapısını açmak, koltuğunu çekmek... Öyle bir anda öyle bir cümle kurar ki sana kadın olduğunu hissedersin. Bunu erkekler son zamanlarda çok yapmıyor. Yapanı bulduğun zaman da sıkı sıkı sarılman gerekiyor.
* Siz buldunuz mu böyle bir adam?
Evet, yakın zamanda böyle birisi oldu ve çok yeni...
İlişkilerde hesap yapmam, ne hissediyorsam odur!
İlişkilerde çok mükemmelletçiyim, bu yüzden sorun yaşıyorum. Kendimle bu kadar uğraşırken ister istemez karşımdaki ile de uğraşıyorum. Eğer aşıksam sonsuz her şeyi veririm. Bütün ihtiyaçlarını o söylemeden fark ederim zaten ve hepsi yerine gelmiş olur. Plan ve hesap yapmam ne hissediyorsam odur. Çok güzel severim. Tutkuluyum çünkü ben. Bazen bu bile sorun olabiliyor. Tek bir şey istedim hayatım boyunca; hayatımın bir sinema filmi gibi olması. Sevgilim ile kavga ediyorsam, durup düşündüğünde bunun sinema filmi karesi gibi olduğunu fark etmesi. Birlikte geçirdiğimiz, her an bir sahne gibi olmalı. Hayatı bir koraman kahramanı gibi yaşamak istiyorum. Her anın kusursuz olmasını istiyorum. Bana uygun olmayan insanlar hayatıma girdiği zaman adapte olamıyor ve devam etmiyor.
Eda Solmaz/Vatan