Kadıköylü Hachiko! Parkta buldu, mihmandarı oldu…
Dostluğun, sakatlığın en iyi anlatıldığı filmlerden olan Hachiko'nun hikayesi Kadıköy'de gerçeğe dönüştü. Kadıköy Belediyesinde temizlik işçisi olarak çalışan Murat Kara, parkta temizlik yaparken bulduğu yavru köpeği sahiplendi. Gofret adını verdiği köpeği, adeta mihmandarı oldu. Sokakları temizleyen sahibini 1,5 yıldır bir an olsun yalnız bırakmıyor.
MedyaRadar’dan Ercan Öztürk’ün haberine göre, Richard Gere’in canlandırdığı Professor Parker Wilson’ın, tren istasyonunda bulduğu Japon kökenli meşhur Akita inu cinsi köpeği evine almasıyla başlar. İlk önce eşinin sert tepkilerini gören profesörün köpekle aralarındaki bağ gün geçtikçe daha da sağlamlaşır. Kısa zamanda tüm aileye kendini sevdiren Hachiko, Wilson ailesinin köpeği olur. Profesörü işe giderken her gün tren istasyonuna kadar yolcu eder ve döneceği saatte her zaman yerinde olup onu bekleyen bir yol arkadaşı olur. İzleyen herkesin gözyaşı döktüğü filmin bir benzeri İstanbul Kadıköy’de gerçeğe dönüştü.
PARKTA AĞLARKEN BULDUM!
Kadıköy Belediyesi’nde temizlik işçisi olarak çalışan Murat Kara, Özgürlük Parkı’nda temizlik yaparken bulduğu bir yavru köpeği sahiplendi. Aşılarını yaptırıp çipini taktırdı. Gofret adını verdiği köpeğiyle bir an olsun bile ayrılmıyor. Sokaklarda temizlik yaparken Gofret de ona mihmandarlık yapıyor. İşte Kara’nın ağzından Kadıköylü Hachiko’nun hikayesi; ‘’Özgürlük parkında temizlik yaparken buldum. Ağlıyordu. Daha yavruydu. Muhtemelen de sahibi tarafından parka bırakılmıştı. Yanına gidip sevmeye başladım. Sevme faslı bittikten sonra temizliğe devam ettim. Peşimden ayrılmadı. Parktan çıkıp sokakları temizlemeye gittiğimde de peşimden geldi. Nereye gidersem peşimden geliyordu. Mesaim bittikten sonra da eve götürdüm. Ben temizlik yaparken bana eşlik ettiğini gördüğüm an onu sahiplenmeye karar verdim. Aşılarını yaptırıp çipini taktırdım.
SOKAK SOKAK GEZİYORLAR!
Ben mesaiye giderken Gofret’i evde bırakıyordum. Ancak evde yalnız kalamıyordu. Komşulardan ‘Köpek ağlıyor’ şikayeti geliyordu. Eve geldiğimde neredeyse 10 dakika sevincinden zıplıyor, yüzümü, ellerimi yalıyordu. Etkilenmemek, bağlanmamak içten değil. Şikayetler gelince karar verdim. Mesaiye Gofret’i de götürecektim. Nasılsa işim hep sokaklarda. Gofret’in mesaisi böylece başlamış oldu. Sabah 06:00’da Gofret’le mesaimiz başlıyor. Feneryolu Mahallesi’nde sokakları temizliyorum. Gofret de benim korumalığımı yapıyor. Mesaim bitene kadar hep benimle. Mesai bittikten sonra da eve gidip dinleniyoruz.
Bir an olsun yanımdan ayrılmıyor. Nereye gidersem gideyim hep benimle olmak istiyor. Göz temasını bir an olsun benden ayırmıyor. Bir gün temizlik yaparken üç tane köpek üzerime geldi. Gofret de yanımdaydı. Ben ona saldıracaklar diye telaşlanırken, Gofret bir anda köpeklerin üzerine koşmaya başladı. O küçük cüssesiyle kendisinden iki kat büyük köpekleri kovaladığına tanık oldum. Ona bağlılığım daha da arttı. Feneryolu’nda gittiğimiz her sokakta yaşlısı, genci, çocuğu herkes onu ismiyle çağırıyor. Herkese kendini sevdiriyor. O benim can yoldaşım. Her insan muhakkak bir canlıyı sahiplenmesi gerek. Merhametle işte o zaman tanışmış olurlar. Karşılıksız sevmeyi işte o zaman görürler’’ diye konuştu.