"KADER'İNKİ GİBİ BİR KOCA İSTİYORUM!.." SABA TÜMER 10 YILLIK HAYAT ARKADAŞINI YANINA ALDI KOCA TARİFİ YAPTI!..

Sama Tüme: Onlar ten tene değmeden uyuyamıyorlar. Kocası Kader'e çok düşkün. Devamlı arar, Kader'i işteyken, o alır...

SABA TÜMER
* Evimi, her şeyimi Kader'e emanet ettim. Bir gün çocuğum olursa, gözüm kapalı onu Kader'e emanet ederim, kendi çocuklarına o kadar düşkün ki, ona çok güvenirim.

* Onlar ten tene değmeden uyuyamıyorlar. Kocası Kader'e çok düşkün. Devamlı arar, Kader'i işteyken, o alır. Yani ben de Kader'in kocası gibi, beni çok sevecek, sakınacak, bazen kıskanacak bir koca istiyorum.

* Çamur atanlar oluyor. Gazetelerde "Şununla beraber, bununla beraber,"diye, saçma sapan şeyler yazılıyor. Sonunda bir gün programda dedim ki, "Herkesin bilmesi gereken meşhur birisi ile beraber olursam zaten bunu ekrandan seyircilerime söylerim."

* Evde yalnız kalmayı sevmiyorum. Bu yüzden kuzenimle yaşıyorum.

KADER ÇAKIR
* Ev hanımıydım. Kızımın doğuştan, kalçasıyla ilgili önemli bir sağlık sorunu vardı. Tedavi için borçlandık. Kocama "Ben çalışacağım," dedim. Önce istemedi ama ikna ettim. Saba ile o zaman tanıştım. O günden bu güne sadece Saba ile çalışıyorum.

* Saba titizdir, ama huysuz değildir. Çamaşırlarının çok güzel kokmasını ister.

* Saba'dan çok fikir alırım. Kızıma arkadaşlık teklif eden bir çocukla ilgili de ondan fikir almıştım. Onun söylediğiyle hareket ettik. Çok işe yaradı.

FARKLI iki hayat yaşayan iki kadın. Yaşları birbirine yakın...10 sene önce karşılaştıkları gün, biri kızının ameliyatına gereken parayı bulmak için işe başlama kararı alırken, diğeri hayatıyla ilgili yapması gereken zor bir seçimin arifesindeymiş. O gün tanışmışlar, birbirlerine ısınmışlar ve tokalaşmışlar. O gün bugündür kurdukları iş ilişkisine, sırdaşlık ve arkadaşlığı da eklemişler. Kader, Saba'nın olmazsa olmazı. Saba, Kader'in mutluluk ve bilgi kaynağı. 40'ında 40 Kadın belgeselimin iki kadınıydı onlar. İlk bakışta bambaşka hayatlar yaşayan, farklı farklı kesimlerden gelen ama sanılanın aksine, ne çok ortak noktası olan iki kadın. Saba Tümer'e soruyorum. Kader'de en çok neyi seviyorsunuz? "Cesaretini, zekâsını, bir de kocasına olan sevgisini," diyor. "Çok sevilen bir kadın. Ben de Kader'in kocası gibi, beni çok sevecek, sakınacak, bazen de kıskanacak bir koca istiyorum."

- Saba Tümer'le nasıl tanıştınız?
- K.Ç: Birisi vasıtasıyla tanıştım, 2000 yılının ağustos ayında. O zamandan bu güne haftanın üç günü Saba'ya temizliğe geliyorum. Ondan başka kimseye gitmem.

- Neden?
- K.Ç: Benim o kadar çalışmaya gücüm yok. Burası kendi evim gibi. Ben ev hanımıyım. 10 sene önce kızım bir ameliyat geçirmişti. Kalça ameliyatıydı, o zaman 13 yaşındaydı. Ciddi miktarda borçlandık. Kocama 'Ben çalışacağım,' dedim. Önce istemedi ama ikna ettim. Saba ile o zaman tanıştım. O günden bu yana beraberiz..

- Şimdi geçti mi kızınızın hastalığı?
- K.Ç: Doğuştan kalçasında bir problemi vardı, yürürken aksıyordu. Kızım Merve'nin ameliyatını özel hastanede yaptırdık. Büyük miktarda paralar gitti. Bir otomobil parası kadar vermişizdir. Dört hafta önce de son ameliyatını oldu.

- Kızınız şimdi kaç yaşında?
- K.Ç: Kızım Merve 23 yaşında oldu. Ana sınıfı öğretmen. Son ameliyattan sonra sekmeden tam olarak yürüyebilecek. Kalçasındaki çiviler kırılmış. Acil ameliyata aldılar. Şu an biraz acısı var diye biraz tereddütlü yürüyor. Ama doktor tam olarak iyileşeceğini söyledi.

- Peki Saba Tümer nasıl bir patron?
- K.Ç: İyi kızdır. Titizdir ama huysuz değildir. 10 yıl oldu, düzenine çok alıştım. Leb demeden leblebiyi anlarım.

- Eşiniz ne iş yapıyor?
- K.Ç: Eşim oto tamircisi, emekli ama hâlâ çalışmaya devam ediyor. Beni hiç çalıştırmaya razı olmadı, ameliyata kadar. O kadar zorlandık ki, onu sonunda ikna ettim. Karadenizlidir, çok inatçıdır...

- Kıskanç mıdır eşiniz?
- K.Ç: Beni kıskanır, 'Kadın kısmı çalışmasın,' derdi eskiden, şimdi mutlu ama: Saba ile de iyi anlaşırlar. Rahatsız değil çalışmamdan. Çalışmak bana iyi geldi, eve para götürmek, istediğim bazı şeyleri almak, kendime güvenimi de getirdi. Mutluyum çok..

- Patron Saba en çok neye özen gösterilmesini ister?
- K.Ç: Çamaşırlarının, iç çamaşırlarının çok güzel kokmasını ister. Ütüsünün düzgün olmasını ister. Ütüde çok hassastır. Kahvaltısını yapmadan yataktan kalkmaz mesela. Mumlara düşkündür, düşürüp kırsam üzülür yani.

- Yemekler de mi size ait?
- K.Ç: Bazen diyet yemekleri yaparım. Hatta bugün diyete girdi. Ben de sabahtan beri diyet yemekleri yapıyorum.

- Çok güzel kokuyor. Ne yaptınız?
- K.Ç: Semizotu ve ıspanak yaptım. İzmir usulü. Tarifini teyzesi vermişti..

- Saba deyince aklınıza ilk gelen şey nedir?
- K.Ç: Cep telefonu! Saba durmadan telefonda olduğu için genelde biz işaretleşiriz.

- Ne konuşursunuz kadın kadına?
- K.Ç: Erkekleri (gülüyor). Kızımın bir sorunu vardı, onu Saba ile çok paylaşmıştım. Sevgilisi vardı. Saba'dan çok fikir alırım. Kızıma arkadaşlık teklif eden biriyle de ilgili ondan fikir almıştım. Onun söylediğiyle hareket ettik, çok işe yaradı.

- Bazen işaret diliyle anlaşıyor muşsunuz, nasıl kurdunuz bu iletişimi?
- S.T: Doğru söylüyor. Kader çok akıllı. Kaş, gözle anlaşıyoruz bazen.

- Kader Saba için ne demek?
- S.T: Güven demek. Kader bir hastalansa, bizim evdeki hayat felç. Her şeyi Kader bilir. Hatta alarmın kodunu, her şeyi yani. Teyzem salonda uyurken eve hırsız girmeye çalıştı. Alarm koyduk.

- Bu evde cümbür cemaat mi yaşıyorsunuz?
- S.T: Teyzemler sık sık gelir. Teyzemin oğlu da zaten bende kalıyor. Kızını da işe aldım. Kuzenim programın montajlarını yapıyor. Çok becerikli maşallah, bir geldi iki ayda televizyonculuktaki her şeyi öğrendi. Konuk koordinatörsüz kaldım, iki hafta konuk koordinatörlüğü yaptı. Şimdi montajları yapıyor. Grafik okudu. Çok başarılı..

- Takıntıları var mıdır Saba'nın?
- K.Ç: Çeşit çeşit mumlar alsın, çok seviyor. Bir de çok titiz.
- S.T: Evet düzenli olmasını seviyorum, ama kendim düzenleyemiyorum yani. Düzenli olsun, salon temiz olsun, her yer aynı şekilde.

- Kader evde sigara içmenize karışmıyor mu?
- S.T: Bazen söyleniyor ama karışmıyor.

- Bir gün çocuğunuz olursa kim bakacak?
- S.T: Kader bakar mısın çocuğum olursa? Bir gün çocuğum olursa, Kader'e gözüm kapalı emanet ederim, kendi çocuklarına o kadar düşkün ki onun için ona çok güvenirim.
- K.Ç: Bakarım. Onun çocuğunun dilinden başkası anlamaz ki....
- S.T: Bizim aile bağlarımızı biliyor, birbirimizle diyaloglarımızı biliyor. Çok enteresan, biz İzmirliyiz, onlar Karadenizli. Aile bağlarımız, birbirimizle olan dayanışmamız öyle örtüşüyor ki. Onun için de bizim halimizden, dilimizden ancak Kader anlar.

- Kader'i programınıza konuk etseniz ne sorarsınız ona?
- S.T: Benden memnun musun diye sorarım (gülüyor).

40'tan sonra evlenmeyi deneyebilirim

- İkiniz de 40'larınıza adım attınız. 40 yaş, nasıl bir ruh hali yaratıyor kadında.? - S:T: Benim 40 olmama birkaç ay kaldı. 35'te bayağı bir bunalıma girdim. 35'ten sonra özgürlüğün tadını çıkarmaya başlıyorsun ve kendine dönüyorsun. Herkesin düşündüğünün aksine, ben 40'ta bekâr ve özgür bir kadın olmaktan mutluyum. 40'tan sonra evlenmeyi deneyebilirim... - K.Ç: Bu yaşıma kadar hayatımda yüzüm makyaj görmedi. Kızıma krem katalogları geliyor. 'Kırışık önleyici krem alsana bana,' dedim. 'Anne çok pahalı, git başımdan,' dedi. Aslında yaşıtlarıma göre iyiyim. Çevremdeki insanlara baktığımda kendimi güzel bulurum. Ama eğitimim biraz kötü. Kendimi biraz daha geliştirebilirdim, buna üzülüyorum. - En büyük hayaliniz nedir? - K.Ç:En büyük hayalim, bir evim olması.Evimde, eşim ve çocuklarımla mutlu yaşamak. Başka hayalim yok. Kötü şartlarda yaşamadım, iyi bir evliliğim, beni seven bir kocam var..

Kader'inki gibi bir koca istiyorum

- Hiç yemek yapmaz mısınız evde? - S.T: 40 yılda bir çok özel misafirim gelecekse, bir erkek arkadaşım falan olursa yapıyorum. Sonra Kader'e paslıyorum yemek işini. Bir tek dolmaya çok düşkünüm, zeytinyağlı, etli nasıl olursa, her türlüsünü çok seviyorum, o sarıyor, biz yiyiyoruz. Her daim dolapta mantı da vardır. Diyet listelerini eline veriyorum. Çok güzel pişiriyor. 'Gene kilo aldın,' diyor mesela ya da 'Aa bu diyetisyen iyi geldi sana kilo verdin,' diyor. - Saba'nın her programını izler misiniz? - K.Ç: Genelde kocam izin verirse izlerim. O erken yatmayı sever. Tutturur, "Yatağa gel, yatağa gel," diye. Ben gitmezsem uyuyamaz: Küstü mü konuşmuyor benim kocam bir daha... Kocam kemençe dinleyerek uyuyor. Çekip alıyorum kulaklarından kulaklığı. Saba'dan Volkan Konak'ı programına almasını çok istemiştim. Olmadı ama. - S.T: Bunlar ten tene değmeden uyuyamıyorlar. Kocası Kader'e çok düşkün. Devamlı arar, Kader'i işteyken gelir, o alır. Ben Kader'inki gibi beni sevecek, sakınacak, bazen kısakanacak bir koca istiyorum. Kocasının onu bu kadar çok sevmesinden dolayı Kader'i takdir ediyorum. Çünkü sevilecek bir kadın ve bunu fazlasıyla hissediyor, yaşıyor. - S.T: Siz sevilmiyor musunuz? - S.T: Seviliyorum çok şükür. Erkek arkadaşım olduğu zaman hiç sevgi eksikliği yaşamadım. - Şu an? - S.T: Şu an yok, şu an yalnızım. - Yalnızlıkla aranız nasıl? - S.T: Yalnızlığı çok seviyorum, ben Yay burcu olduğum için özgürlüğüme de çok düşkünüm. Yalnızlığı seviyorum ama yalnızlık derken, evde yalnız kalmayı sevmiyorum. Onun için yıllardır kuzenimle beraber yaşıyoruz. Evde konuşmak istediğimde, konuşacağım birisinin olması güzel. Birinin nefesini duymak önemli. Öyle odamdan falan fazla çıkmam. Öğlene kadar zaten odamdayım.

Haftada bir gün nefes terapisi yapıyorum

- Nefes terapileri nasıl gidiyor? - S.T: İzmir'de bir nefes koçum var, o iki haftada bir gün işleri için İstanbul'a geliyor, arada beni de çıkarıyor. Harika bir şey nefes terapisi. Hem dinlendiriyor, hem nefesini açıyor. Bazı anlarda heyecan olunca nefesimizi tutarız ya onların hepsi vücutta birtakım blokajlar oluşturuyor. Nefes almanın öyle bir önemi var. Titreşimin yükseliyor. - K.Ç: Benim kızımın yıldızı çok düşüktür. Bir yere gider, geliriz hasta olur. Ben de nefesi kuvvetli bir arkadaşıma nazar duası okuturum. - S.T: Sen neden okumuyorsun? - K.Ç: Onların nefesi daha kuvvetli. - S:T: Nefes, o nefes değil Kader (gülüyor). Geçen gün teyzem bir şey gönderdi. 'Ne bu?' dedim, şap olduğunu söyledi, 'Ne yapacağım ben bunu?' dedim. 'Üzerinde taşı,' dedi. Nazara iyi geliyormuş. - Kaybolmak istediğiniz anlar olmuyor mu? - S.T: Özel hayatımda şöhret değilmiş gibi yaşamayı seviyorum ben. Sevgi çok güzel ama onun da bir dozu var. Yani ürkütücü boyuta geçmemesi lazım . - Eleştirilere tahammülünüz nedir? - S.T: Çamur atanlar oluyor. İşte gazetelerde 'Şununla beraber, bununla beraber,' diye saçma sapan şeyler yazıyorlar. Sonunda programda dedim ki, "Ben herkesin bilmesi gereken meşhur birisiyle beraber olursam, zaten bunu ekrandan seyircilerime söylerim". Şimdilik çamur atmalar bitti gibi gözüküyor. Varsa hayatımda bilmeleri gereken birisi, tabii ki söyleyeceğim. Bikinili fotoğraflarımı çekip basmışlar. Ben sonuçta haberciyim. Manken değilim ki, vücudumu göstereyim. - Diyete girmişsiniz? - Sağlık açısından diyete giriyorum. Kolesterolüm yüksek çıktı. Bizimki biraz ırsi galiba. Ailede var kolesterol. Yeni check-up yaptırdım.

Sabah