KADERİMDE 'ÇAKMA AYŞE ARMAN'LAR İLE UĞRAŞMAK DA VARMIŞ!
Aykut Işıklar, kendisi için çok sert bir yazı kaleme alan Ayşe Yılmazel'e ufak çaplı gözdağı verdi
Kaderimde ‘çakma Ayşe Arman’lar ile uğraşmak da varmış...
Dedesi rahmetli Davut Özyılmazel...
Yıllarca Kartal Askerlik Şubesi'nde memur olarak görev yaptı. Benim bağlı bulunduğum şubede... Askerlik tecil ve yurtdışına çıkış izin kâğıdı almak için gide gele arkadaş olduk. Hep 'Davut Amca' dedim.
Babası Nejat Özyılmazel... Yani Neco... İlk röportajını yapan gazeteci olmak bana kısmet oldu. Hiç unutmam, 1972 yılında Bostancı'daki Behlül Vural 'ın işlettiği Gala Gece Kulübü'nde 'palyaço' kıyafeti ile sahne alırdı. İlk dinlediğim zaman notumu vermiştim, büyük şarkıcı... Bana göre Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi erkek vokallerinden biridir Neco... Yıllardır arkadaşlığımız devam ediyor. İçindeki çocuğu hep canlı tutan, kalbi temiz bir adamdır. İsteyerek kimseye kötülük yapmaz. Yeni yaşamında mutlu olduğunu duyuyorum çok seviniyorum. Yeniden aşık olmak, baba olmak kim bilir kaç yaş gençleşti... Annesi Oya German de çok eski arkadaşım. Hatta Neco'yu tanımadan önceki yıllardan. Oya, gazinolarda sahneye ilk çıkan şarkıcıdan idi. Yani avantür şarkıcı... Daha sonra işi ilerletti gece kulüplerinde program yapmaya başladı. Güzel yüzü, fiziği, sesi tam yükselmeye başlamıştı ki Neco'ya aşık olup, evlendi. Sahnelerden elini eteğini çekti. Bir süre menajeri gibi yanında dolaştı. Sonra kendi ayakları üzerinde durmaya karar verdi. Pek çok işte şansını denedi.
Hatta Nükhet Duru ile hediyelik eşya satan firma bile kurdu. Oya'nın ağabeyi Galatasaray'ın unutulmaz basketbolcularından Nur German 'dır.
Nur yıllarca kaptanlık yaptı. Galatasaray'ın rakipsiz şampiyon olduğu yıllarda. Oya günün modasına uydu şimdi gazetecilik yapıyor. Geçen akşam bir davette uzun uzun sohbet ettik. Gazeteciliği çok sevmiş, başka iş yapmayı düşünmüyormuş. Şu işe bakın amca Mithat Özyılmazel de arkadaşım. Taa konservatuar öğrencisi olduğu yıllardan. Hatta Mithat'ın birinci olduğu bir ulusal yarışmada jüri idim. Türk sanat müziğini en iyi yorumlayan ama daha önemlisi çok iyi bilir. Akademisyen kalmayı tercih etti.
Ağabeyi Neco gibi hareketli yaşam yerine, sakin kaldı. Çok düzgün bir aile hayatı var. Kültür Bakanlığı konserlerinde yani ciddi sanat konserinde solist oluyor. Bazen TRT'de sunuculuk yapıyor. Adam gibi adamdır Mithat Özyılmazel... Şimdi benim yerime kendinizi koyup düşünün... 35 yıldır tanıdığınız bu ailenin en küçük ferdi belli ki bir hesaplar için size devamlı sataşsa üstelik terbiye sınırlarını zorlasa... Muhatap alır mısınız? Veya çocuk filan dinlemeyip gerekeni yapar mısınız?
Önce "Çoluk çocuğa neden uydun" diye soranlar gözümün önüne geldi. Haklılar, ne yanıt verirdim? Sonra bu kıza ciddi biçimde amcalık yapmayı düşündüm. Çünkü onları biz yarattık. Kimi, kime şikâyet edeceğiz ki...
Ama birilerine hoş görünmek için ve ince hesaplar için gazeteciliği kullananların bir süre sonra ne hale düştüklerini de unutamayız... Karar veremedim. Rahmetli Davut Amca'nın hatırı galip geldi.
Tabii büyüklük sende kalsın, hoşgörü bir noktaya kadar... Haddini aşmaya devam ederse "Davut Amca, baba, anne, arkadaşa kıyak yapma" filan dinlemez gerekeni yaparım. Gazeteciliği mahkemede öğretirim. Demirden korksam trene binmezdim. Nasıl bir insan olduğumu ana-babalarına, pardon bazıları da eşlerine sorsun. Sonuç; son yazımda birileri ile dalga geçtim. Yok, "Korku, kaçtı, geriye çekildi" gibilerinde neler neler yazmışlar. Yahu sevgili kardeşlerim.
Ben "Bu olayı çok kişi yapıyor. Çok bilinen bir olay. İlk kez duymuş gibi palavra atmayın, abartmayın" diye dalga geçtim. Gelen yeni ihbar mektupları ise durumun daha da vahim olduğunun gösteriyor. Politikacılar, sanatçılar ve sporcular, gazetecileri neden küçümsüyor, saygı duymuyor, inanmıyor... Şimdi bu gerçeği çok daha iyi anlıyorum. Neyse, hayat çok kısa değmez bir kıza... Kaderimde "çakma Ayşe Arman"lar ile uğraşmak da varmış...