İSVİÇRE'DE HESAP! ÇAMLICA'DA VİLLA! VE GAZETECİYE ÖFKELİ TAFRA!

Necati Doğru, Başbakan Erdoğan'ın Sözcü Gazetesi'nin manşetine gösterdiği "Bunları manşete taşıyanlar alçaktır" sert çıkışı için neler yazdı?

İsviçre’de hesap! Çamlıca’da villa! Gazeteciye tafra!

Siz kalkıp "Obama bizi selamünaleyküm diye selamladı" diyerek bundan bir övünme fırsatı çıkarmışsınız. Sonra Lizbon’da "sadece Türkiye topraklarına kalkan oturtma izni verdiğiniz" toplantıda Obama geçerken sağ eliyle omzumuza dokundu diye bundan da "şereflenme payesi" üretmişsiniz.
İnsanda akıl olur.
Mantık bulunur.
Tutarlılık aranır.
Obama el teması yaptı diye itibar yükseltiyorsanız, Obama’nın devleti ABD’nin Ankara Büyükelçisi’nin sizin hakkınızda söylediğini de küçültemez, "dedikodu yapmış" diye dudak bükemezsiniz.
Bu büyükelçinin söylediklerini yazan, manşete koyan gazeteciye öfke kusup tafra atamazsınız.
Tutarsızlık olur.
Söyleyen sizden biri...
İçinizden bir kişi...
Omuz temaşçısı Obama’nızın Büyükelçi’si; "İsviçre’de 8 ayrı hesabı var... Yakınlarını belediye metro ihalelerine sokuyor... Yandaşlarını zengin ediyor... Danışmanları çapsız... Hortumcu ve komisyoncu... Bir bakanı diğeri için "tehlikelidir" diye gammazlama yaptı..." türü diplomatik iç yazışma (kripto) göndermiş.
Bir sızdırma sitesi (WikiLeaks) bu büyükelçinin kripto ve değerlendirmelerini belge olarak bire bir yayınlamış.
Türk gazeteci ne yapsın!
Yazıp, yayınlamasın mı?
•••
Hitler döneminde mi yaşıyoruz? 1939 yılında Adolf Hitler, o yıllarda Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Franz von Papen’e "Türk gazetelerindeki Hitler karşıtı yazıların durdurulması, yumuşatılması ve gerektiğinde susturulması" için emir vermişti.
Franz von Papen’de bu emri o dönemin Türkiye Başvekili Refik Saydam’a iletmişti.
Tam 71 yıl önceydi.
Türk gazeteciler dinlemedi.
Hitler’i eleştirmeye devam etti.
71 yıl sonra siz Hitler gibi olun.
Biz de sizden korkalım, öyle mi?
İsviçre’de 8 ayrı hesap!
Çamlıca’da villa!
Ve gazeteciye öfkeli tafra!
20 yıl önce Belediye Başkanı ve ardından Başbakan olmadan önce, partinizin İstanbul İl Başkanı iken; Kasımpaşa’da sahibinin adı Hasan Basri Yıldız olan 2 katlı kagir bir evde kiracı olarak oturuyordunuz.
Sonra Üsküdar’da Reşat Sözen’in binasında kiracı olarak oturmaya başladınız.
Şimdi Çamlıca’da villadasınız.
Hesap tutmuyor diye düşünmüş olmalısınız ki, "Villada kiracıyım" diyorsunuz ancak çocuklarınız ve yakınlarınızın her biri birer villa sahibi.
20 yıl içinde kiralık kagir evden havuzlu ve muslukları altın kaplamalı villaya nasıl sıçradığınızın hesabını açık ve seçik olarak vermediğiniz için gazeteciler sizin pek itibar ettiğiniz ABD Büyükelçisi’nin sızdırılmış kriptosunu yazıyorlar?
•••
Siz de öfkelenip köpürüyorsunuz.
Gazetecilere "alçak" diyorsunuz.
Hitler de böyle yapıyordu.
Siz de öfkeyle bağırıyorsunuz.
Bağırarak korkutma peşindesiniz.
Mülkiye Başmüfettişleri Necati Küçükdumlu, Murat Ozgan, Orhan Tavlı, Adnan Gürsoy ve Candan Eren’in hazırladığı rapora göre, bir belediye başkanı olarak; 1998-2001 yılları arasında mal varlığınızın 10 kat arttığını beyan ettiniz ve bu servet artışının kaynağını "oğlunuzun sünnet düğünü armağanı altınlardan elde edilen 220 bin dolar ve 55 bin Alman Markı" olduğunu söylediniz.
Şimdi ABD Büyükelçisi’nin de "sizin bu sünnetten gelen servet beyanına" inanmasını bekliyorsunuz.
O sizin Obama’nın büyükelçisi!
O büyük ABD’nin diplomatı.
Bunlar kaçın kurası!
Sünnetlik servetinize inanmıyorlar.
Kendi istihbaratlarına güveniyorlar.
Siz de gazeteciye öfke kusuyorsunuz.
Nasıl olsa bu halk yiyor diyorsunuz.
Yiyor da, nereye kadar!


NECATİ DOĞRU / SÖZCÜ