"İSTİFA EDİYORUM; HAKKINIZI HELAL EDİN!.." HANGİ YENİ ŞAFAK YAZARI TEKEL İŞÇİLERİNE DESTEK OLMAK İÇİN İSTİFA ETTİ?

An itibariyle "yandaş gazetecilikten" istifa ediyorum. Nedenini de "gördüğüm lüzum üzere" gibi kaçamak yollara tevessül etmeden dobra dobra anlatacağım.

İstifa ediyorum; hakkınızı helâl edin!


An itibariyle "yandaş gazetecilikten" istifa ediyorum. Nedenini de "gördüğüm lüzum üzere" gibi kaçamak yollara tevessül etmeden dobra dobra anlatacağım.


Bizde öyle estek köstek, mırın kırın yok.


Neyse o!


Şuncağızı da peşinen belirteyim:


"Yandaş gazetecilikten" istifa etmemin en büyük müsebbibi Ahmet Hakan'dır.


Nedeni de dünkü yazısıdır.


Diyor ki: "Başbakan'ın eşi... / Başbakan'a bağlı olan kurumun idaresindeki bir binaya giremiyorsa... / O memlekette... / "Sivil dikta"dan, "tek adam idaresi"nden, "otoriter yönetim"den söz etmek, fena halde lüks kaçar..."


Hızını alamıyor ve "O memlekette... " diyor, "Sivil faşizm"den falan söz etmek, abesle iştigal etmek anlamına gelir..."


Bununla da kalmayıp "altın vuruş" yapıyor: "O memlekette... / Başbakan'ın "muktedir" olduğunu kimse iddia edemez..."


E aferin, de, bu nedir arkadaş?


Bu nasıl kıvraklıktır ki; Ertuğrul Beyciğimin yılanın belini kıran kıvraklığı bile öyle değil.


Yahu günlerdir "sivil dikta", "sivil vesayet", "sivil faşizm" geyiği çevirerek efkârıumumiyenin başını şişirenler kimlerdi?


Sen ve avenen değil miydi?


"Hata ettik", "eşeklik ettik" demeni beklemiyoruz, ama, hiç değilse yazının başlığına "Paradigmanın iflası" çekeceğine, "Paradigmamızın iflası" çeksen ya!


Ayrıca da, "Paradigma" ne yahu?


Bu kavramın Türk okuryazarından, aydınından, köşe yazarından çektiği nedir kurban?


Ayıptır, yazıktır; ya yerli yerinde kullanın, ya da bırakın artık şu kavramın yakasını.


Soru şudur:


Mezkur hakikatleri haykırman için Başbakan'ın saygıdeğer eşinin malum hastane ziyaretinin engellenmesine muttali olman mı gerekiyordu?


Başörtüsü zulmünün enva-i çeşit hallerinden haberdar değil miydin de, "sivil dikta" mavrası atıyordun?


Sayın Başbakanın partisinin kapatma davasına maruz kalma gerekçeleri arasında, "Başörtülü kızlarımız ile başı açık kızlarımız yan yana, kol kola okusunlar istiyorum..." yollu dileğinin yer aldığını bilmiyor muydun?


Başörtüsü zulmü sebebiyle kız çocuklarını gurbet ellerde okutmak zorunda kaldığını da mı bilmiyordun yahu?


Bu zulmü kaldırmak için Meclis topyekûn harekete geçtiğinde, "özgür medya" tesmiye ettiğin gazetenin attığı manşeti de mi unuttun?


Demek öyle ha?!


Hem "sivil dikta" deyip ortalığı velveleye vereceksiniz, hem de "Ne sivil diktası birader; böyle sivil dikta mı olur?!" demeye getireceksiniz?


Erbakan, "28 Şubat" döneminde, başbakanlık görevini Tansu Çiller'e devrederek yola devam edeceklerini ifade etmek için "Havada ikmal yapacağız!.." benzetmesini yapmıştı.


Senin yaptığın da havada ikmal desem, değil. Maşallah, ikmali kendisinden menkul bir halin var


Kaç motorunuz var birader?


Yani, kaç kişiliğiniz var?


Yoksa "özgür medya" tesmiye ettiğiniz zamazingonun nimetleri mi bunlar?


Alemin enayisi biz miyiz; benim de canım çekti valla!


"Yandaş gazeteciliğin" ne hayrını gördük?


Üstelik...


Ergenekoncusundan "darbesevicisi"ne kadar işitmediğimiz tehdit, yemediğimiz küfür kalmadı.


Ferhan Şensoy'un (yanlış hatırlamıyorsam) "İstanbul'u Satıyorum" oyunundan aklımda kalan bir repliği vardı: "İstifa ediyorum; çünkü istifade edemiyorum..."


Aynen böyle: Bundan kelli "yandaş gazetecilikten" istifa ediyorum. Hakkınızı helal edin!


Zira "özgür medya" zihniyetinden "istifade" etmek istiyorum!


Mesafeyi yazıyla çiziyle hemen kapatamayacağımı da biliyorum tabii.


Dolayısıyla, dev bir adım atacağım:


Tekel işçilerine destek vermek için yarın kendi çapımda açlık grevi yapacağım!


Mutlaka bir faydası olacaktır. En azından fazla kilolarıma iyi gelecektir.


Hiç faydası olmasaydı Yaşar Okuyan açlık grevi yapar mıydı?

Salih Tuna/Yeni Şafak