İstanbul’da deprem tahminleri: Umarım biz hazır olana kadar bekler
7 ve üzeri büyüklükte olacağı tahmin edilen Marmara Depremi ile ilgili konuşan Boğaziçi Üniversitesi Kandili Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, "İnsanlar o tarihin çok uzak olduğunu, mümkünse de hiç gelmeyeceğini duymak istiyor. Umarım deprem biz hazır olana kadar bekler" ifadesini kullandı.
Boğaziçi Üniversitesi Kandili Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, beklenen büyük Marmara Depremi ile ilgili olarak Hürriyet'ten İpek Özbey'e konuştu.
Özener, "Tectonophysics dergisinin Ağustos 2019 sayısı için kaleme aldığınız makale, hem de körfez depreminin yıl dönümü yaklaşmışken yüreğimizi ağzımıza getirdi. Çalışmanızda son 1500 yılın verilerini incelediniz ve geleceğe dönük senaryolar ortaya koydunuz. Deprem biliminde geçmiş ya da tarihsel kayıtlar gelecekle ilgili ipucu verir mi?" sorusuna "Elbette. Öncelikle şunu belirtmeliyim: Türkiye’de bu konuda çalışan onlarca bilim insanı var, hepsi de bu konunun üzerine düşüp değerli vakitlerini, enerjilerini, bütçelerini harcıyorlar"yanıtını verdi.
Özener şöyle devam etti:
"Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü’nden Doç. Dr. Fatih Bulut, Doç. Dr. Aslı Doğru, İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Cenk Yaltırak ve Ankara Üniversitesi Jeofizik Bölümü’nden Prof. Dr. Bahadır Aktuğ ile birlikte milattan sonra 500’den günümüze Marmara Denizi’ndeki yıkıcı depremler ve bu depremlerin etki alanları, dolayısıyla bu fayların hareketini temel alarak çalıştık. Kandilli 1895’ten beri deprem gözlemi yapıyor, dolayısıyla müthiş bir arşivi, gözlemsel kapasitesi ve bilgi birikimi var. Marmara Denizi’nin 1200 metre altında sismometrelerimiz mevcut ki 0.2 büyüklüğündeki depremleri bile algılıyoruz."
Özbey'in sohbetin devamında yönelttiği sorular ve Özener'in bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
Bu nasıl bir avantaj sağlıyor?
Oradaki fayın tek parçalı mı çok parçalı mı, hangi parçanın hangi özellikte olduğu gibi bilgileri net olarak gözlemliyoruz. Marmara’daki fayı Çınarcık, Merkez ve Tekirdağ çukurlarını kat eden üç parça düşündüğümüzde Batı’daki ve Doğu’daki parçaların daha çok ve daha derinde, orta kısmın daha az ve sığ deprem ürettiğini görebiliyoruz. Tarihsel kayıtlar önümüzü görmek açısından şöyle bir önem taşıyor: Hangi yıldaki depremin ne kadarlık bir etki alanı olduğu, ne kadarlık bir parçanın kırıldığını o kayıtlardan çıkartıyoruz. Diyelim bir deprem oldu, bir fayı kırdı. Yerkabuğu statik değil, dinamik. GPS yöntemiyle milimetre hassasiyetinde yerkabuğu hareketlerini izliyoruz. Anadolu plakası; güneybatı yönde, saat istikametinin tersi yönünde bir hareket yapıyor. Bu hareketle bir enerji birikiyor. O biriken enerji de belli bir noktaya ulaştıktan sonra deprem olarak ortaya çıkıyor ve fay parçasını kırıyor. Tarihsel depremlerle fayın nerede olduğunu tespit ediyoruz, hangi parçanın ne zaman kırıldığını, fay parçasının uzunluğunu, derinliğini biliyoruz. GPS ile yılda 2-2.5 santimlik bir hareket gözlemliyoruz. Dolayısıyla o fay boyunca biriken enerjiyi hesaplayabiliyoruz. Yani şunu diyoruz: Bu fayın bu parçasında şu ana kadar 7.5’lik deprem üretebilecek bir enerji birikmiş durumda. Şu fay parçasında 7.4, diğerinde 7.2... Bu biriktirmeye devam ediyor.
7.4 enerji birikti demek, “Depremin vakti geldi” anlamına mı geliyor?
Daha da birikebilir ama fayın bu birikime karşı belli bir direnci var, bu direnç aşıldığında deprem meydana geliyor. Mesela Kuzey Anadolu fayı, 1939’da Erzincan’dan kırılmaya başlamış, kırıla kırıla Batı’ya doğru göç etmiş. 1999’da iki tane deprem oldu. Bir sonraki depremin Marmara Denizi’nde olacağı, büyüklüğünün de yaklaşık 7.2 ve üzerinde olacağı 2000’lerden bu yana söyleniyor zaten. Vatandaşın bilmesi gereken şu: Marmara Denizi içinde aktif faylar, tarihsel depremler, sürekli sismik aktivite ve bir yerkabuğu hareketi var. Bir enerji birikiyor ve bu bir gün açığa çıkacak. Bu röportajı verirken de bir ay sonra da üç sene, 10 sene sonra da çıkabilir. Yaptığımız çalışmalarda da belirli kümeler bulduk.
Nedir onlar, detay verir misiniz?
Segmentlerde farklı periyotlar var. En kısa 240 en uzun 500 yıllık periyodlarda depremlerin kümelendiklerini görüyoruz. Her kümede 5 ila 6 tane deprem olduğunu görüyoruz. Yedinci evre dediğimiz evrede de şu ana kadar iki deprem gerçekleşti: 1912 ve 1999 depremleri. Dolayısıyla o kümenin dolması için bizim önümüzde 3 ya da 4 deprem daha olabileceği tarihsel veri olarak duruyor. Biriken enerjiyi de hesaplayabiliyoruz.
Hesabınız nasıl bir tabloyla karşılaşacağımızı ortaya koyuyor...
Marmara Denizi içinde 7.5, 7.4, 7.2 deprem üretebilecek faylar var ve şu anda enerjiyi biriktirmiş durumda. İzmit’te olan depremle Doğu Marmara’da olan büyük depremler arasındaki süreler dikkat çekici. 553 yılında olmuş, ikincisi dört yıl sonra 557’de... 976’da olmuş, 13 yıl sonra 989’da bir kez daha... Sonra 19 yıllık bir zaman var, 1490-1509... Şimdi de mesela 1999... İzmit depreminden sonra olan Doğu Marmara depreminin arasında 4-19 yıl zaman geçmiş. Fakat diğer fayları tarihsel olarak düşünürsek İzmit depreminden sonra geçen süre tüm Marmara’nın kırılması 60 yıl kadar sürmüş. Yani İzmit depremlerinden sonra ardışık deprem süreleri arasında 19 yılla, maksimum 60 yıl arasında bir süre var.
AY VAR, HAREKET VAR ENERJİ BİRİKİYOR
Korkutucu...
Burada bilmemiz gereken bir şey var, bir daha söylüyorum: Fay var, hareket var, tarihsel depremler var, enerji birikiyor. Bu dışarı çıkacak.
Enerji bugün dışarı çıkarsa nasıl bir tabloyla karşılaşırız?
Burada ilk deprem için iyi ihtimal 7.2, kötü ihtimal 7.5’lik bir deprem. Hepsi aynı anda kırılırsa, ama tarihte kırılmamış, aralarında hep aydan yıllara süre var. Biz tek seferde kırılacağını düşünmüyoruz. Şunu da söylemek lazım, 7’lik bir deprem olursa her şey şahane de 7.4 olursa mı ortalık yıkılacak, hayır! 7’lik bir deprem de Marmara için çok ciddi yıkımlara sebep olur.
“Ne zaman olacak” sorusundan hoşlanmıyorsunuz. Aksi gibi hepimiz de bununla ilgileniyoruz.
İnsanlar o tarihin çok uzak olduğunu, mümkünse de hiç gelmeyeceğini duymak istiyor. Umarım deprem biz hazır olana kadar bekler, bekleme ihtimali var mı, var ama bizim o zamanı boşa geçirmememiz lazım.