İNTERNET GAZETECİLERİNİN EN BÜYÜK SORUNU NE? HÜKÜMETTEN NE İSTİYORLAR?
İnternet medyası ya da burun kıvrılan adıyla "Terlikli gazeteciler", hükümetten ne istiyor, neler bekliyor?
Milliyet Yazarı Mehveş Emin, internet gazeteciliği ile diğer medyayı karşılaştırdı. Evin "Terlikli gazeteciler"in sorunlarını irdeledi.
İşte Evin’in kaleminden internet medyasının sorunları:
İnternet Medyası Derneği (İMD) geçen hafta Kadir Has Üniversitesi’nde bir panel düzenledi: “İnternet mi, Medya mı, İnternet Medyası mı?” Zirveye katılamadım ama neler konuşulduğunu takip ettim. Tabii ki internetten, çünkü gazeteler bu gibi haberlere çekirdek muamelesi yapıyor!
Oysa zirveye Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da katıldı ve medyanın tümünü ilgilendiren mesajlar verdi. Hoş, “Yasaklara karşıyız” demesi beni kesmedi. Ancak Arınç, yeni RTÜK kanun tasarısının TBMM’ye sevk edildiğini, tasarının temmuzda veya ekim ayında yasalaşacağını söylemiş.
Bu düzenleme gerçekten internet medyasına neyi getirir, neyi götürür, göreceğiz. İMD Başkanının “Biz merdiven altı işler yapmıyoruz. Bakanın, başbakanın gezilerine akredite olalım, gazeteci sayılalım” yönündeki şikayetine de çare olacağını sanmam. Çünkü en başta gazetecilerin internet haberciliği algısı epey düşük.
Eyvah, internete düştük!
İnternet haberciliği yapmak için ofise gitmeye gerek olmadığı için bazıları ’terlikli, pijamalı gazeteciler’ diye burun büküyor.
Sanki ceketi giyenler süper habercilik yapıyormuş gibi! Batı’da internetçiler en kral günlerini yaşar, Pulitzer ödülünü bile kaparken bizde ikinci sınıf gazeteciden sayılıyor. Peki neden?
1. İnternet gazeteciliği, büyük kurumlarda bile halen ‘copy paste-kopyala yapıştır’ mantalitesiyle yürüyor. Medya grupları için gazete, amiral gemi diye tabir edilir. Kadroları daralta daralta ajans ve köşe yazarı yayıncılığı yapılırken bir de internete mi kaynak aktarsınlar?
2. İnternet, ‘Gazete ve televizyonda yayımlanamayan karanlık işlerin medyası’ konumuna düşürülmekten kurtulamıyor. Eskiden gazeteye çıkmak rezil olmak sayılırdı (“Seni Türk medyasında görmüşler” deyişini unutmayın.) Şimdiyse rezil olmanın, tüketilmenin jargonu ‘internete düşmek’.
3. Gazeteciler sosyal medyayı sadece dedikodu ve muhabbetten ibaret sanıyor, daha doğrusu işlerine öylesi geliyor. Haber kaynağı olarak twitter kullanan kaç kişi tanıyorsunuz?
4. İnternet sitelerinin en büyük baş belası, hakaretamiz okur yorumları veya birinin savcılığa başvurması. Anında ceza alıyorlar. Hal böyle olunca çoğu okur yorumu, blog vs. gibi yazıları hepten kaldırdı. Kimse uğraşamıyor!
İşte Evin’in kaleminden internet medyasının sorunları:
İnternet Medyası Derneği (İMD) geçen hafta Kadir Has Üniversitesi’nde bir panel düzenledi: “İnternet mi, Medya mı, İnternet Medyası mı?” Zirveye katılamadım ama neler konuşulduğunu takip ettim. Tabii ki internetten, çünkü gazeteler bu gibi haberlere çekirdek muamelesi yapıyor!
Oysa zirveye Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da katıldı ve medyanın tümünü ilgilendiren mesajlar verdi. Hoş, “Yasaklara karşıyız” demesi beni kesmedi. Ancak Arınç, yeni RTÜK kanun tasarısının TBMM’ye sevk edildiğini, tasarının temmuzda veya ekim ayında yasalaşacağını söylemiş.
Bu düzenleme gerçekten internet medyasına neyi getirir, neyi götürür, göreceğiz. İMD Başkanının “Biz merdiven altı işler yapmıyoruz. Bakanın, başbakanın gezilerine akredite olalım, gazeteci sayılalım” yönündeki şikayetine de çare olacağını sanmam. Çünkü en başta gazetecilerin internet haberciliği algısı epey düşük.
Eyvah, internete düştük!
İnternet haberciliği yapmak için ofise gitmeye gerek olmadığı için bazıları ’terlikli, pijamalı gazeteciler’ diye burun büküyor.
Sanki ceketi giyenler süper habercilik yapıyormuş gibi! Batı’da internetçiler en kral günlerini yaşar, Pulitzer ödülünü bile kaparken bizde ikinci sınıf gazeteciden sayılıyor. Peki neden?
1. İnternet gazeteciliği, büyük kurumlarda bile halen ‘copy paste-kopyala yapıştır’ mantalitesiyle yürüyor. Medya grupları için gazete, amiral gemi diye tabir edilir. Kadroları daralta daralta ajans ve köşe yazarı yayıncılığı yapılırken bir de internete mi kaynak aktarsınlar?
2. İnternet, ‘Gazete ve televizyonda yayımlanamayan karanlık işlerin medyası’ konumuna düşürülmekten kurtulamıyor. Eskiden gazeteye çıkmak rezil olmak sayılırdı (“Seni Türk medyasında görmüşler” deyişini unutmayın.) Şimdiyse rezil olmanın, tüketilmenin jargonu ‘internete düşmek’.
3. Gazeteciler sosyal medyayı sadece dedikodu ve muhabbetten ibaret sanıyor, daha doğrusu işlerine öylesi geliyor. Haber kaynağı olarak twitter kullanan kaç kişi tanıyorsunuz?
4. İnternet sitelerinin en büyük baş belası, hakaretamiz okur yorumları veya birinin savcılığa başvurması. Anında ceza alıyorlar. Hal böyle olunca çoğu okur yorumu, blog vs. gibi yazıları hepten kaldırdı. Kimse uğraşamıyor!