'İNSANIN BÖYLE BİR KARISI VARSA SIRTI YERE GELMEZ!.. ' AYŞE ARMAN GÖKÇEKLERE KONUK OLDU!..

Kesinlikle benim dünyama ait insanlar değil... Nevin Gökçek, kesinlikle eşinden daha etkileyici bir karakter...

Oy için değil Allah rızası icin


Kesinlikle benim dünyama ait insanlar değil. Çankaya´daki evlerine gidince, galoşlarla salona girince, salondaki altın rengi sehpa örtülerini, vazoları, tabakları ve duvarda asılı duaları görünce... Bir kere daha anladım. Ama size bir şey söyleyeyim mi, insanın öyle bir karısı varsa, sırtı yere gelmez! Nevin Gökçek, kesinlikle eşinden daha etkileyici bir karakter...


NEVİN GÖKÇEK: ´Eksikleri anlatıyorum, birlikte proje üretiyoruz´


MELİH GÖKÇEK: ´Komple siyasetin içindeyiz´


Nevin Gökçek´in kocasına dair anlattıkları ne yalan söyleyeyim, pek ilgimi çekmedi, "Şöyle iyi, böyle iyi, şu kadar merhametli" gibi genel geçer laflar...


Amaaaa....


Kocasına destek olmak için yaptıklarına şapka çıkardım.


Eşten çok "dava arkadaşı" gibi.


O evde resmen iki beledeyi başkanı var.


Nevin hanımefendisi de, en az beyefendisi kadar çok çalışıyor.


Minibüsüne biniyor, fakir fukaranın ihtiyacı olan her şeyi onlara ulaştırıyor.


Haftada 50-70 arası ev.


Oylar da böyle geliyor.


Her ne kadar Nevin Gökçek bunları dua almak için yaptığını söylese de...


Şurası kesin: Ulaşabildikleri, yardım ve iş olanağı sağladıkları herkesten yine oy alacaklar. Ama Ankara seçmeni 3 milyon kişi.


Herkes de yatak örtüsüne, geceliğe tav olmayacaktır.


Bekleyip göreceğiz...


Eşiniz Melih Gökçek´le nasıl tanıştınız?


Ben Akçakocalıyım, Antep´e gezmeye gitmiştim. O zamanlar 21 yaşındayım, aklımda evlenmek filan da yoktu, okumak istiyordum. Ama işte kısmet, Melih Bey´in akrabaları beni görmüşler, "Böyle böyle bir kız var, çok beğendik, atla gel" demişler, o da kalktı Ankara´dan geldi. İki kere ablasının evinde buluştuk. Konuştuk ve anlaştık.


Hani evlenmek istemiyordunuz!


İyi ama şartımı kabul eden bir erkeğe rastlamıştım. "Okumak istiyorum" dedim, o da "Siyasete atılacağım, eşimin üniversite mezunu olması işime gelir, oku" dedi. Matematik bölümünü bitirdim. 27 yıl matematik öğretmenliği yaptım. İki tane de çocuğumuz oldu, hamd olsun.


İnsanın kocasının siyasetçi olması nasıl bir şey?


Gurur verici bir şey. Ama sıkıntıları da var. Üzüldüğü zaman, siz de üzülüyorsunuz. Bir de sürekli yok. Sadece sabah kahvaltılarında görüşebiliyoruz.


Çocuklar büyürken peki...


O zaman da yoktu. Siyaset böyle bir şey. Seçmenden oy almışsın, çalışman lazım. Mesela dördümüzün yemek yediği çok nadirdir; zaten hemen o günleri takvime not düşerim, "Bugün dördümüz birlikteydik" diye.


Başkan eşi olarak, onun her istediği yerde hazır ve nazır olur musunuz?


Ben eşime ful destek veriyorum. Geceleri çok aktifim. Her gece 7-8 ev dolaşırım. Hep fakir, fukara ve kimsesizler. 10 binleri geçmiştir dolaştığım evler.


Bunu, eşiniz daha fazla oy alsın diye mi yapıyorsunuz?


Hayır efendim, Allah rızası için yapıyorum!


Gideceğiniz evleri nasıl seçiyorsunuz?


Polise, muhtara, konu komşuya soruyorum. Gerçekten muhtaç olanlara gidiyorum. Özellikle yalnız yaşayan kadınlara. Hepsi bilir, bir gece ansızın kapılarını çalabilirim.


Ne tür yardım yapıyorsunuz?


Her tür yardım. Neye ihtiyaçları varsa.


Koca olarak nasıl bir erkek Melih Gökçek?


Allah razı olsun. Allah, yolunu açık etsin. İyi bir eş, iyi bir baba ve iyi bir arkadaştır. Düşmanından bile öç almayı planlamaz. Onu Allah´a havale eder. Yeri geldiği zaman, "Bak benim yerime Allah öcümü aldı!" der. Güzel huylarımı hep eşimden öğrenmişimdir.


En sinir olduğunuz özelliği?


Dağınıklığı. Bir de kendisine hiç dikkat etmez. Abur cubur yer ya da gün boyu aç kalır. Yapmaması lazım, çünkü şekeri var.


Karı-koca başka hayalleriniz var mı?


Siyaset dışı hayaller mi? Olmaz mı? Ama vakti var. Daha genciz. Ankara´nın onun zekásından faydalanması lazım diye düşünüyorum.


Kaç yaşındasınız?


56. Melih Bey de, benden 6 yaş büyük.


Ne hediye alır size?


Son doğum günümde şu masada gördüğünüz altın rengi laleleri aldı. "Canlı çiçek almak istemedim. Kalıcı olsun ki beni hep hatırla" dedi. Lalelerin tozunu alırken her gün onu hatırlıyorum.


Melih Gökçek´in sizi en çok büyüleyen özelliği nedir?


Merhameti. Dik duruşu ve "zikzak" yapmayışı. Hiç yalan söylemez Melih Bey. Bir de biz olduğumuz gibiyiz, halkın içinde bir aileyiz. Ben hiçbir yerde "Melih Gökçek´in eşiyim" demem. Sonradan duyarlar. Eşim bana sık sık tembih eder, "Gittiğin yerlere sakın kamera götürme, kendini tanıtma" diye...


Haftada kaç eve gidiyorsunuz?


50-70 arası. Bazen daha da fazla. Bir minibüsüm var, içinde fakir fukaranın ihtiyacı olan herşey var. Olmayanları da sonradan temin ediyoruz. Son zamanlarda yatak çarşafı ve gecelik dağıtıyoruz. İnsanlara çarşafta yatmasını öğretiyoruz, annelere gecelik, çocuklara pijama giymeyi...


Kaç kişiyle çalışıyorsunuz?


Gönüllülerle çalışıyorum. Mesela siz arkadaşımsınız, size diyorum ki, "Hadi bu akşam benimle nöbete gel." Başhekimlerden, doktorlara, mühendislerden ev kadınlarına kadar bir sürü insan bana eşlik ediyor. Türkiye´nin gerçeklerini yerinde görüyor.


Bu yardımları kaç yıldır yapıyorsunuz?


20 senedir. Müthiş bir manevi tatmin. Ben aslında bunları, dua almak için yapıyorum. Dua aldığım zaman, sanki kanat takmış uçuyormuş gibi oluyorum. Bu ziyaretlerden sonra, "Neden daha önce ulaşamadım bu insanlara?" diye oturup ağlıyorum. Hayat geçmiş üzerlerinden. Onlara giyinmesi öğrettim. Elektrikli süpürge kullanmasını öğrettim. Sofra nasıl kurulur? Çatal bıçak nereye konur? Kocan seni dövdüğünde ne yapman gerekiyor? Elimden gelen her şeyi öğretiyorum. Bilmiyorlar çünkü. Yaşını soruyorsun bilmiyor, telefon numarasını bilmiyor, evinin adresini bilmiyor. "Bir daha geldiğimde soracağım, çalış bunları" diyorum. Ben hayatta kadın dayanışmasına inanıyorum.


Peki bu gözlemlerinizin eşinize bir faydası oluyor mu?


Olmaz mı? Gittiğim yerde gördüğüm eksikleri eşime anlatıyorum ve birlikte proje üretiyoruz. Alo Doğum, Alo Cenaze böyle çıktı.


Nedir Alo Doğum?


Bir eve gittim bir gün, baktım genç bir kadın kan ter içinde yatıyor ve çok acısı var. "Neyin var?" dedim, "Üç saat önce doğum yaptım" dedi. Sadece 20 lirası varmış, taksi tutmuş. Taksiciye de "Doğurup geliyorum, bekle beni, tekrar eve götürürsün" demiş. Adam beklemezse eve nasıl döneceğini bilmiyor, başka parası yok çünkü. Gerçekten de doğurduktan sonra alelacele eve dönmüş. Duyduklarıma inanamadım, kadın acılar içinde, bebeğin üzerinde giyecek bir şey yoktu. Eşime anlattım, "Bunlar için bir ambulans sistemi oluşturabiliriz" dedim. ´Alo Doğum´u böyle hayata geçirdik. Hamile kadınları doğuma götürüp getiren bir ambulans var.


Alo cenaze?


Yine bu ziyaretlerin birinde ölen kocasının kefen parasını komşudan ödünç alan ve geri ödeyemeyen bir kadın tanıdım. Komşu, sürekli başına kakıyormuş. Bir buçuk sene olmuş, kocasının mezarını görmemiş. Borcunu ödeyemiyor ya, mezarın yerini söylemiyorlar. Yine Melih Bey´e anlattım, ´Alo Cenaze´ kuruldu. Fakir fukaranın cenazesi artık böyle kaldırılıyor.


Ailecek bizi kıskanıyorlar


Nevin Hanım´ı ilk gördüğünüzde ne hissettiniz?


Beğendim. Önce fiziğini. Sonra sohbet edince, çok iyi niyetli bir kızcağız olduğuna kanaat getirdim. Benim etrafımda çok kız arkadaş vardı ama Nevin´e içim ısındı. Bir de aile önemli tabii, çok yardımsever bir aile, Nevin´in annesi beni evlatlarından çok severdi, Allah rahmet eylesin melek gibiydi...


İlişkiniz sonra nasıl ilerledi?


Tanışır tanışmaz "Evlenelim" dedim. Ama onu uyardım: "Ben siyasete gireceğim bunun yükü ağır olur, sıkıntı çekeceksin, yalnız kalacaksın!" İtiraz etmedi. O da eğitimine devam etmek istediğini söyledi. Okul için formlarını doldururken doğum tarihlerimizin aynı olduğunu fark ettim. İkimiz de 20 Ekim doğumluyuz. 20 Ekim´de evlendik, 20 Ekim´de milletvekili seçildim...


Eşiniz, her yere, herkese yetişiyor. Size çok faydası oluyordur.


Kesinlikle. Ama inandığı için yapıyor, Allah rızası için yani. Nevin benim, halka münasebetimde çok ciddi bir açığı kapatıyor. "Kömür verip, oy alıyorlar!" diyorlar. Bakın, oralara gidip, o fakir fukaranın o halini gördüğünüz zaman yardım etmemek mümkün değil. Belediyesinin verdiği kömüre muhtaç olan binlerce aile var. Yatakları, yorganları yok, açlar, açıktalar. Fena mı yani onlara destek olmak? Nevin canla başla çalışıyor.


Siz aynı evde 2 kişi çalışıyor gibisiniz...


Yok oğullarım da var. Hele küçük oğlan, en az annesi kadar uğraşıyor. Komple siyasetin içindeyiz. Tartışılmaz bir avantaj. Bu da tabii yakın çevremizde bile ciddi bir haset meydana getiriyor. Karşımızdakiler zaten kıskanıyor, ama yakın çevre de kıskanıyor. "Neden benim böyle bir aile yapım yok?" diye sinirleniyor. Hanedan yakıştırması yapıyor. Oysa ne alakası var.


İyi bir baba mısınız, iyi bir eş misiniz, iyi bir sevgili misiniz?


Ben eşimden çok memnunum. Onun benden memnun olup olmadığına gelince... Saatlerim biraz geç. Gece çalışmalarım oluyor. Sabaha kadar gelen giden bitmiyor. Bunlara katlanıyor. Eşime karşı bir mahcubiyetim var. Gençlik yıllarımda da siyasetin içinde oldum. Küçük oğlum 3 aylıktı ben belediye başkanı seçildiğimde, e hálá bu işlerin içindeyim.


Sıkılmadınız mı?


Hayır. Burası benim kentim. Doğduğum yer, büyüdüğüm yer, yaşadığım yer.


Bu kadar yıl yaptıktan sonra kenara çekilip, bayrağı başkası devretme gibi bir düşünceniz neden yok?


Samimi olarak söylüyorum, benden daha iyi belediye başkanlığı yapacağına inandığım bir arkadaşım olsun, hiç tereddüt etmeden bırakırım. Ama yok. Kim ne derse desin, biz Ankara´da çok büyük işler yaptık. Zaten yaptıklarımızı tartışamıyorlar, sadece ve sadece bizi karalıyorlar.


Başka kadınlarda olmayan ne var eşinizde?


İnanılmaz fedakárdır. Kendinden çok beni düşünür. "Alo" deyişimden anlar üzüntülü ya da keyifli olduğumu. Ben şanslı bir adamım. Sabahları mesela kıyafetim hazırdır, asar oraya, onu giymek zorundayım, giymezsem benimle kavga eder. İtiraz etmem. "Şu kravatı tak" der, "Tamam" derim. 15 yıldır tatil matil yapamıyoruz. İnşallah, seçimden sonra bir ay tatil yaptıracağım kendisine. Nereye isterse, oraya gideceğiz.


En son başbaşa nereye gittiniz?


20 Ekim´de çocuklarla lokantaya gittik.


En çok nesine sinir olursunuz?


İnanmayacaksınız belki ama sinir olduğum hiçbir şeyi yok. Her şeyime koşar, ameliyata girer, "İşin vardır senin, ameliyatı senin yapacak halin yok ya, sen git!" der, beni yollar; giderim ama uyandığında yanında olurum. Geçenlerde MR´a girdi, korkuyordu, tabut gibi bir şey ya MR, hiç yanından ayrılmadım, içindeyken ayağını okşadım. Hem yardımcım, hem asistanım, hem çocuklarım annesi, hem eşimdir. Allah´a şükür mutluyuz, kavgasız, gürültüsüz bir hayatımız var.


AYŞE ARMAN / HÜRRİYET