İnce'den yeni 'Küçükkaya' açıklaması: Gazeteci gazeteci olsun ama insanlığı da bir kenarda dursun!
Muharrem İnce'den İsmail Küçükkaya ile ilgili yeni açıklama geldi.
Hürriyet Gazetesi'nden Ayşe Arman'a röportaj veren Muharrem İnce, seçim gecesi yolladığı mesajı canlı yayında gösteren İsmail Küçükkaya ile ilgili açıklamalarda bulundu. İnce, Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'i mitingde yuhalattığı iddialarına da yanıt verdi.
İşte o röportaj:
Gazeteci gazeteci olsun ama insanlığı da bir kenarda dursun
İsmail Küçükkaya’ya yolladığınız “Adam kazandı” mesajı hâlâ tartışılıyor. Hatalı buluyor musunuz kendinizi?
- Evet, hatalıyım.
Gazeteciye, “Bunu yazma!” demezseniz yazar. Bu kuralı unuttunuz mu?
- Ben gazeteci olsaydım “‘Tayyip Erdoğan kazandı’ diye mesaj attı İnce” derdim. ‘Adam’ lafını kullanmazdım. Gazeteci gazeteci olsun bir itirazım yok ama insanlığımız da bir kenarda dursun!
Ben Yılmaz Özdil'i yuhalatmadım!
Yılmaz Özdil’i yuhalatmanızın sebebi ne?
- Hayır efendim, asla böyle bir şey olmadı! Ben onu yuhalatmadım. “Denizli ve Antalya mitinglerinde” diye yazmış. Kendisini aradım. “Böyle bir şey olmadı!” dedim. Denizli’de adı bile geçmedi. Ben Antalya’da “Bugün beni çok üzen bir olay oldu. Her gün zevkle okuduğum bir köşe yazarı böyle böyle yazmış!” dedim. Bir-iki ses yükseldi. O kadar. Yuhalatma olmadı. Adını bile söylemedim.
Tam olarak ne dediniz?
- “Beni üzen şeyler yazdı, yazısını beğenmedim!” dedim. Gerçekten de yalan yanlış bir sürü şey yazdı. Ben eşimle alışveriş yaparken güya Anadolu Ajansı çekmiş. Anadolu Ajansı kime aitmiş? Erdoğan’a! Yani bunların hepsi ayarlanmış. Bir kere doğru değil, dersini iyi çalışsın. Anadolu Ajansı yoktu orada. Bakın sabahtan beri burada, kapının önünde kameralar vardı, az önce gittiler. Ben Murat Karayalçın’ın ofisine gittim, orada da çıkışta vardı kameralar. Benim evimin önünde günün 15 saati kamera var, onlar bilinen kameralar, bilinmeyenleri ben de bilmiyorum. Yani benim her gittiğim yerde kamera var. Ofisimin önünde var, evimin önünde var. Köydeki evimin gece 1’de önünde insan var. Sabah 5’te var. Dışarıda bekliyorlar. Ama söylüyorum, o gün orada Anadolu Ajansı yoktu. Bilgisi doğru değil. Orada benim gördüğüm Fox ve Demirören Haber Ajansı vardı. Yılmaz Özdil’in benimle ne özel derdi var bilmiyorum. Sözcü Gazetesi’yle bir derdi var da benim üzerimden bir hesaplaşma mı yapıyor onu da bilmiyorum. Ama o anlar buradan ne demek istediğimi. Yazdıkları doğru değil ve çirkin. Erdoğan’la böyle bir pazarlığı yapan şerefsizdir, böyle bir pazarlığı yapmadan bunu yaptı diye yazan da şerefsiz oğlu şerefsizdir! Herkes haddini bilecek, ahlaklı olsun herkes, benim canımı sıkmasınlar. Herkesi ahlaklı olmaya davet ediyorum. Erdoğan’la 16 yıldır mücadele ediyorum. Onlarca davam var, el insaf! Bir de yalan yanlış bilgiler yazıyor. “Ekmeleddin’den bile az oy aldı” diyor. Hiç mi matematik bilmiyorsun? Ekmeleddin İhsanoğlu kimin adayıydı? CHP ve MHP’nin çatı adayıydı, ben çatı adayı değildim. İyi Parti var mıydı o zaman? Yoktu. Ekmeleddin yüzde 38 aldı. Peki o zaman şu anda toplarsak, CHP kaç aldı 30-31, MHP 11 küsur, etti 42, İyi Parti 7... Yüzde 49 yapar o zaman benim oyum.
İşte o röportaj:
Gazeteci gazeteci olsun ama insanlığı da bir kenarda dursun
İsmail Küçükkaya’ya yolladığınız “Adam kazandı” mesajı hâlâ tartışılıyor. Hatalı buluyor musunuz kendinizi?
- Evet, hatalıyım.
Gazeteciye, “Bunu yazma!” demezseniz yazar. Bu kuralı unuttunuz mu?
- Ben gazeteci olsaydım “‘Tayyip Erdoğan kazandı’ diye mesaj attı İnce” derdim. ‘Adam’ lafını kullanmazdım. Gazeteci gazeteci olsun bir itirazım yok ama insanlığımız da bir kenarda dursun!
Ben Yılmaz Özdil'i yuhalatmadım!
Yılmaz Özdil’i yuhalatmanızın sebebi ne?
- Hayır efendim, asla böyle bir şey olmadı! Ben onu yuhalatmadım. “Denizli ve Antalya mitinglerinde” diye yazmış. Kendisini aradım. “Böyle bir şey olmadı!” dedim. Denizli’de adı bile geçmedi. Ben Antalya’da “Bugün beni çok üzen bir olay oldu. Her gün zevkle okuduğum bir köşe yazarı böyle böyle yazmış!” dedim. Bir-iki ses yükseldi. O kadar. Yuhalatma olmadı. Adını bile söylemedim.
Tam olarak ne dediniz?
- “Beni üzen şeyler yazdı, yazısını beğenmedim!” dedim. Gerçekten de yalan yanlış bir sürü şey yazdı. Ben eşimle alışveriş yaparken güya Anadolu Ajansı çekmiş. Anadolu Ajansı kime aitmiş? Erdoğan’a! Yani bunların hepsi ayarlanmış. Bir kere doğru değil, dersini iyi çalışsın. Anadolu Ajansı yoktu orada. Bakın sabahtan beri burada, kapının önünde kameralar vardı, az önce gittiler. Ben Murat Karayalçın’ın ofisine gittim, orada da çıkışta vardı kameralar. Benim evimin önünde günün 15 saati kamera var, onlar bilinen kameralar, bilinmeyenleri ben de bilmiyorum. Yani benim her gittiğim yerde kamera var. Ofisimin önünde var, evimin önünde var. Köydeki evimin gece 1’de önünde insan var. Sabah 5’te var. Dışarıda bekliyorlar. Ama söylüyorum, o gün orada Anadolu Ajansı yoktu. Bilgisi doğru değil. Orada benim gördüğüm Fox ve Demirören Haber Ajansı vardı. Yılmaz Özdil’in benimle ne özel derdi var bilmiyorum. Sözcü Gazetesi’yle bir derdi var da benim üzerimden bir hesaplaşma mı yapıyor onu da bilmiyorum. Ama o anlar buradan ne demek istediğimi. Yazdıkları doğru değil ve çirkin. Erdoğan’la böyle bir pazarlığı yapan şerefsizdir, böyle bir pazarlığı yapmadan bunu yaptı diye yazan da şerefsiz oğlu şerefsizdir! Herkes haddini bilecek, ahlaklı olsun herkes, benim canımı sıkmasınlar. Herkesi ahlaklı olmaya davet ediyorum. Erdoğan’la 16 yıldır mücadele ediyorum. Onlarca davam var, el insaf! Bir de yalan yanlış bilgiler yazıyor. “Ekmeleddin’den bile az oy aldı” diyor. Hiç mi matematik bilmiyorsun? Ekmeleddin İhsanoğlu kimin adayıydı? CHP ve MHP’nin çatı adayıydı, ben çatı adayı değildim. İyi Parti var mıydı o zaman? Yoktu. Ekmeleddin yüzde 38 aldı. Peki o zaman şu anda toplarsak, CHP kaç aldı 30-31, MHP 11 küsur, etti 42, İyi Parti 7... Yüzde 49 yapar o zaman benim oyum.