Efendim; yapımcılığını MHP Film’in rejisörlüğünü Devlet Bahçeli’nin, senaristliğini ise “Derin Devlet”in üstlendiği “İmralı’daki Adam” isimli filmin çekim hazırlıklarına hız verilmişe benziyor. Devlet Bahçeli ilk anda filmin finansmanı için yeter krediyi “Tayyip Bank” tan bulamasa dahi yaptığı son görüşmeyi takiben onu da sağladı anlaşılan. Ne teminat gösterdi bilinmiyor!..
Böylelikle 1962 yapımı, başrolünde Burt Lancaster’ın oynadığı sinema tarihinin en müthiş filmlerinden “Alkatras Kuşçusu” ndan bu yana en çok dikkat çeken hapishane filminin çekim hazırlıklarına başlanıyor sanırım. Filmin çekimi için Platolar hazırlanıyor. Teknik ekip kolları sıvamış vaziyette. Işıkçısı, sesçisi, vb…
Pantolon Uyduramadık Gömlek Verelim!..
Neyse, işin şakası bir yana ortada ciddi ve somut bir durum vara benziyor. (Yoksa bu ironik benzetmeyle olayı küçümsediğim sanılmasın) Devlet Bahçeli’nin TBMM’deki DEM’lilerle el sıkışma hamlesinden sonra sarf ettiği ve sonra tekrarladığı “Öcalan gelsin meclisteki DEM grubunda konuşsun, teröre son verme çağrısında bulunsun” sözleri hemen tüm kesimlerde yankı buldu.
Ancak gelen tepkilerden de anlaşılacağı üzere bu pek “Gerçekçi” bulunmadığından olsa gerek şimdi başka bir formülün geliştirilmesi gayet mümkün görünüyor. Öyle ki Öcalan’ın TBMM çatısı altında gelip fiilen konuşma yapma ihtimali yatmış ama arayış bitmemişti anlaşılan…
Öcalan’ın Gelmesi Zaten Mümkün Değildi!..
Öcalan’ın bu konuşmayı yapabilmesi için bir dizi hukuki, idari, psikolojik engel vardı. En önemlisi de diğer partilerin ve kamuoyunun tepkisiydi. “Gel konuş” demek yetmezdi. Bu MHP’nin gücünü de aşan bir durumdu. Peki onun alternatifi ne olabilirdi? En pratik ve mantıklı çözüm Öcalan’a bir video çektirmek ve onu TBMM’de DEM grubunda izlettirmekti. (Nitekim daha önce hüsrana uğrayan ilk açılım sürecinde de mektubu okunmuştu) Bu ara çözüm çıkması mümkün birçok sorunu da izole ediyordu. Çare bulunmuş gibiydi!..
Nitekim Sözcü Televizyonu canlı yayına katılan CHP Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, Abdullah Öcalan'la ilgili şöyle bir kulis bilgisi paylaşacaktı: "Gider biri, bir milletvekili bir fotoğraf getirebilir. Ki Ankara kulisleri daha çok video çekileceğini konuşuyor. Gazetecilik dönemlerimden edindiğim kaynaklardan aldığım bilgiler doğrultusunda ve Ankara'da siyasetçiler arasında konuşulanlara göre bu video yayınlanabilir" Programın diğer konuğu Cemal Enginyurt da Ali Öztunç'un bu kulis bilgisine "DEM Parti grubunda bu video yayınlanabilir" diyerek bunun mümkün olduğunu söylemekteydi.
Aranan “Aydın” Bulunmuştur!..
Ancak bu eksende şaşırtıcı gelişmeler oluyordu. Son gelişmelere bakılırsa bu noktada bir isim öne çıkıyordu. Bu kişi akademisyen ve sosyalist kimlikli eski Özgürlük ve Demokrasi partisi (ÖDP) Başkanı Ufuk Uras’tı. Bir dönem birbirlerini neredeyse boğazlayacak kadar düşman Sol / Sosyalist kimlikli biriyle Ülkücü kimlikli birinin bir araya gelmesi gerçekten enteresandı. (Aslında değildi. Bahçeli aydınların desteğini almanın önemine vurgu yapmıştı. İsabetli veya değil sembolü de Ufuk Uras olmuştu) Hayat sen nelere kadirsin!..
Tabii Ufuk Uras bu misyonu nasıl edindi orası meçhul. Uras aksini söylese de herhalde kendi kendine “Şu barış çok iyi bir şey bende bu misyona soyunayım” demedi herhalde. Bu işler o kadar basit olamaz. Bir “Pişirme” aşaması olmalı. Sonrasında Devlet Bey’i arayıp “Size bir çay içmeye geliyorum, müsait misiniz” diye de sormadı sanırım. Devlet Bey’de “Haydi atla gel, iki lafın belini kırarız, nasıl olsa Soros çocuğu da değilsin” şeklinde de konuşmadı herhalde.
Zaten öncesinde tarafların bilgisi dahilinde DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan ve DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan'la da bir araya geldiği ve daha sonra da Ahmet Türk'le görüştüğü söyleniyor. Öyle veya böyle Ufuk Uras’ın birdenbire böyle gündeme gelmesi herkes için tam bir “Sürpriz” oldu doğrusu. Kimse bu çapta bir olayda kendi kendine gelin güvey olamayacağına göre bu misyonu ona kim ya da kimler biçti acaba? Bir yerden yeşil ışık yakılmış olmalı!..
Yol haritası ve Taşıyıcıları Farklı Olacak!..
Buralardan da anlıyoruz ki, bu sefer işin rengi ve olması muhtemel “Yol haritası” da farklı olacak. Bu kez ne önceki “Açılım” daki gibi yerli ve milliliğe halel getiren Oslo görüşmeleri, ne Habur rezaleti, ne topçu popçu, artist, çalgı çengi takımıyla “Akillik oyunları” olmayacak. İşler daha dar kadro ve farklı kanallardan yürütülecek. Edindiğim izlenim budur. Aferin. Umarım hiç değilse bu kez ellerine yüzlerine bulaştırmazlar. Bizim “Derinler” o günden bu yana epey akıllanmışlar demek ki!..
Zaten Uras’ında ““Türkiye’nin iç dinamikleriyle çözülsün, buna işaret ediliyor. Bu daha önce denendi ve başarılı olmadı. Denenmiş bir şeyi bir daha deneyelim demeleri zor." demesi de buna işaret ediyor.
Tam bu noktada beni asıl bunlar ilgilendiriyor. Yoksa ne karşılıklı iltifatları ne şu ne de bu. Ne de Uras’ın giderken Türkmen soyundan gelen Bahçeli’ye “The Country Of Turkmens” kitabını götürmesi. Ben bundan sonraki adımı merak ediyorum. Kendimce tahminim de var..
Şaşırtıcı Gelişmeler Yaşanacak!..
Daha filmin başındayız. Ancak anladığım şu; Set ekibi hazırlanıyor. Senaryoya son rötuşlar yapılıyor. Lakin kısa sürede bu konuda çok önemli ve şaşırtıcı gelişmeler yaşanacağını söylemek mümkün. Bazı mutabakatlara varıldığı da anlaşılıyor. Rol dağılımı yapılıyor. Olayın seyrine ve aşamalarına bağlı olarak süreçte belki birkaç ünlü sima daha karşımıza çıkar. Kamuoyu cephesi hazırlanıyor!..
Ancak daha şimdiden Ufuk Uras’a “Yardımcı oyuncu” kadrosundan özel bir rol biçildiği anlaşılıyor. Öyle ki filmin tanıtım ve psikolojik yumuşatma ve belki de getir - götür “Postacılık” işlerini de Ufuk Uras üstlenmişe benziyor. Yakında Ufuk Uras’ın “elini taşın altına koyup” İmralı’ya gittiği, Öcalan’la görüştüğü ve bir video ile döndüğü haberini duyarsak şaşırmam!..
Daha henüz filmin fragmanını bile görmedik. Bakalım filmin afişi, hangi oyuncuların rol aldığı, galası ve en önemlisi gişe hasılatı ne olacak?..
22. 11. 2024