İmamoğlu'ndan Cübbeli Ahmet'e sert cevap!

Yenilenen 31 Mart seçimde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu, Habertürk ekranlarında Didem Arslan Yılmaz'ın sorularını yanıtladı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Habertürk TV'de canlı yayına katıldı.

Ahmet Mahmut Ünlü yani Cübbeli Ahmet hoca seçim öncesinde "Binali Bey'e ben kaybettirdim' diyen haram işliyor" demişti. Cübbeli'nin bu sözlerine İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Hangi sıfatla haram ya da helal diye karar veriyor? Allah ile kul arasında helale harama hangi ünvanla karar verebiliyor" diyerek tepki gösterdi.

"HARAMA, HELALE KARAR VERECEK BİR TİTRİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM"
Bahsettiğiniz beyefendi hangi sıfatla bu hakkını kullanmış, 'haram ya da helal', bunu bilemiyorum. Harama, helale karar verecek bir titri olduğunu düşünmüyorum. Onu yaradan takdir eder. Bu tür insanların toplumun refleksini değiştireceğini düşünmüyorum. Aksine o açıklaması oylarımızı bile artırmış olabilir" dedi.

"DİNDAR İNSANIN ÖZGÜRCE İNANCI YAŞAMASINI SAĞLAYACAĞIM"
Ben de dindar insanım. Yaşama bakışımda herkesin inancına saygı duyan, giyimine, kuşamına bakmayan bir felsefem var. Yaşamım da siyase bakışım da böyle. Dindar insan bana niçin oy vermesin. Dindar insan bizimle rahat eder. Ben belediye başkanlığı yaptığım dönemde o insanın mutlaka ve mutlaka inanılmaz derecede inanç değerlerine saygı gösteren, inanç değerleri üzerinden ona yardımcı olan, inancını en özgür bir şekilde yapmasına katkı sunan bir anlayışı göstereceğim. Sadece Müslüman vatandaşlarımız değil. İstanbul'da hristiyanı vara musevisi var. Onlara saygı gösteren bir belediye başkanı.

CÜBBELİ AHMET NE DEMİŞTİ?
23 Haziran seçimleri öncesi yaptığı bir açıklamada, "Menfaatim için konuşmuyorum. Allah rızası için konuşuyorum." diyen Mahmut Ünlü, "Fıkıh'ta fetva veriyorum İmamoğlu'na oy vermek haramdır." ifadelerini kullanmıştı.

İmamoğlu'nun konuşmasından satırbaşları şu şekilde:

İmamoğlu Anadolu Ajansı için, "Oradaki yöneticiler orada durduğu sürece güvenmeyeceğim. Bence hükümetin ve devletin yetkilileri de güvenmesin. Bugün bize yarın bu yanlışı bir başkasına yapar" ifadelerini kullandı.

O okul çevresinde insanların bizi karşılaması, gün içerisinde aldığımız duygular, sandık açılmasıyla birlikte vücut bulmaya başlattı. Bizim bir de altın sandık diyeceğimiz sandıklar vardı. 39 ilçedeki o sandıkların ortalaması bize sonucu aşağı yukarı veriyor.

AA'nın 31 Mart gecesi tutumu, keza 23 Haziran'da bile tutarlı değildi, bir türlü sonuçlandıramadı seçimi. 770 küsürlerde uzun süre durdu. Biz sonucu netleştirdiğimizde ki, ANKA ajansta verileri netleştirmişti. Benim güvenimi sarsmıştır. Oradaki yöneticiler orada durduğu sürece güvenmeyeceğim. Bence hükümetin ve devletin yetkilileri de güvenmesin. Bugün bize yarın bu yanlışı bir başkasına yapar.

"BENİ ÇOK ÜZEN, AĞRIMA GİDEN 'HIRSIZLIK' SUÇLAMASI OLDU"

Soyuma, sopuma, dedemin mezarına kadar gitmeye varan işler, diplomam, ama herşeyden önemlisi 'çaldılar' diyorsunuz ve muhatabı yok. Benim en çok canımı yakan ve üzen şey bu. Çaldılar demek birilerinin hırsız olması demektir. Rakibimin yüzüne söyledim ama cevabını alamadım. Seçim sürecinde benim için en ağır ifade, 'Çaldılar' denilmesi oldu. Benim asla kabul edemeyeceğim bir iftiraydı. Milletim adına da kabul edemeyeceğim iftira. Benim en büyük desteğim ailem. Eşim, çocuklarım. Mehmet Selim, Beren, annem,babam, çok yakın çalışma arkadaşlarım.Sevgili Murat'tan Necati Bey'e, Şükrü Bey'e. GÜvenliğimden sağlığımla ilgilenen arkadaşlar. Meydanları hazırlayan arkadaşlarıma, partili yol arkadaşlarıma. Hem CHP'li partidaşlarım hem ittifakımız olan İYİ Partili yol arkadaşlarım. On binlerce gönüllü İstanbullular. Muazzam bir ittifak yaşandı aslındı.

MAZBATA AÇIKLAMASI

Alıştık 18 güne 4,5 gün kısa geliyor. Mazbata için valimiz ile görüşme yaptım. Programı kendileriyle yapacağız. Sayın vali devir teslim yapacak. Şu an vekaleten görev yapıyor biliyorsunuz. Biz mazbatanın alış saatiyle dengeli bir saat oldu daha erken olsa daha erken olabilirdi. Trafiği de düşünerek mesai saati sonrasında yapalım dedik.

"TROLL BELEDİYE ÇALIŞANI İSTEMİYORUZ"

Sayın valimizle bir iki görüşme yaptık. Devir teslimi kendisiyle yapacağız. Nasıl, hangi saatte olması konusunda tavsiyeleri vardı. Mazbatanın alış saatiyle dengeli bir saat oldu. Daha erken olsaydı erken olabilirdi. İster istemez insanlar katılım gösterecek. Mesai saatinin üstüne koyduk. Belediye çalışanlarıyla ilgili de belediyenin yönetimi anlamında da bir zihniyet devrimi yapacağız. Birisine hakaret, belediyenin çalışanı birisine laf yetiştiriyor. Bir partinin militanı gibi görevini yaparken birine hakaret ediyor, ben ya da başkası. Bütün çalışanlara şunu hatırlatacağız; sizin maaşını ne bir partinin lideri ne ben vereceğim. Bu şehrin 16 milyon insanı veriyor. Trol belediye çalışanları istemiyoruz. Bazı ihbarlar neticesinde arkadaşlarıma gelen dosyalar var.

"CUMHURBAŞKANIMIZLA GÖRÜŞMEMİZE KİM ENGEL OLABİLİR"

Dostluklar, samimiyetler yerelden başlar. Devlet, millet adına kime sınır koyabilirsiniz. Bana kimse sınır koyamaz.Ben bir talep ederim, bir daha ederim. Ekrem İmamoüğlu'nun şahsıyla ilgili değil ki bu. Sayın Cumhurbaşkanı ile İstanbul meselesini konuşmaya kim engel olabilir. Ben sayın Cumhurbaşkanına 'Sizin bağımsız olmanızı, sizden oy istemek isterim'. 'Ben AK Parti'nin genel başkanıyım' dedi. 'Tamam olabilir, ben sizin Cumhurbaşkanı tarafınızdan oy istiyorum' dedim. Bazı makamları ortada görmek isterim. Herkese eşit mesafede. Cumhurbaşkanlığı, valilik, kaymakamlık, muhtarlık böyle bir şey.

"İSTANBUL'DA BÜTÜN SİYASİ İL BAŞKANLARINI ZİYARET EDECEĞİM"

Benim işim İstanbul'u yönetmek, İstanbul'daki demokrasiyi yönetmek. Ben bütün siyasi il başkanlarını ziyaret edeceğim. Önce onlar gelsin demek hayır! Israrla kendilerini arayıp randevu talep edeceğim. Vermezlerse kendileri bilir. Elbette valimizi, garnizon komutanı işin geleneği ama diğeri gelenek değil. Bunu daha önce yaptım. Siyasi ilçe başkanlarını oturttum, sizin gibi moderatörlük yaptım. 'Bana sorun, eleştirin cevaplayın' dedim. Göreceksiniz bunu da yapacağız. Demokrasiyi tabanda var ettiğiniz zaman Ankara istediği kadar kaçsın, kaçamaz.

"BİR ALLAH'IN KULU ZORLA MİTİNGE GÖTÜRÜLMEYECEK"

Bu kentin çocukları var. Muhafazakar görüşte insan vardır. 3 yaşındaki çocuğu ile sosyal demokrat birisinin 3 yaşındaki çocuğun ihtiyaçları aynı. Çözemediğiniz şeyi niçin çözemediğinizi anlatırsınız. Bazen 2 ay kutlamayla geçiyor. O kadar uzatmayacağız zaten, izin isteyeceğiz. İstanbul'un istediği huzur, barış, güven ortamı, kavgasız ortam, sorunlarına çözüm bulan belediyecilik, partizanlığın olmadığı, liyakatın olduğu. Partizanlık damarına kadar işlemiş bu belediyenin. Mitinge götürülen personel var, yok bitti artık. Benim çalışanlarım mitinge gitmeyecek. Davet ederiz, ama bir Allah'ın kulu bile zorla götürülmeyecek. İstanbul Büyükşehir Belediye çalışanları, o kurum içine partizanlığı soktuğu an benim arkadaşım değildir. İsterse CHP adına bunu yapsın. Belediyede trolvari çalışmalar yürütenler olabilir. Unutmasınlar ki, İstanbullunun yüz binlerce, milyonlarca gönülmüsü olacak. Sokakta, caddede teftiş yapan. Şehirde aidiyet duygusunu kuracağız biz.

"MÜLTECİLERLE İLGİLİ KESİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİMİZ VAR"

Mülteci konusu ağır travma. Bu konuda çözümlerimiz var. Misafir gibi değerlendiriyoruz. Zaten yanlış başladı. Gelinen noktada artık insanların ekmeğiyle oynayan bir düzeye ulaştı. Kayıtsız çalışan birçok Suriyeli insan var İstanbul'da. Dolayısıyla biz insanlarımızın çıkarlarını korumak zorundayız. Fütusuzca İstanbul'un rengini değiştiremezler. Suriyeli insanların tüm insani sorunlarına dokunacağız, başta kadın ve çocuklara. Valimizle, emniyetimizle ortak çalışacağız. Buradaki konuklarımızın bir gün ülkelerine dönebilmek adına aklı oluşturmak, yardımcı olmak ulusal ve uluslararası düzeyde lokomotif olacağız. Ciddi anlamda asayiş sorunu haline gelmiştir. Başlangıçta milyonlarca insanı Türkiye'ye dağıtırsanız kötü ve yanlış başlamıştır.

"VAKIFLARA, DERNEKLERE DEĞİL SADECE TORPİLE KARŞIYIM"

Seçilmiş cemaat, vakıf, dernek, organik ilişkisi olan yapılar. Cemaatlerin faaliyetleri var. Bu ülkenin temel duruşlarına aykırı davranmayan faaliyetleri varsa içişleri vesaire iznini almış, her cemaate, ki yüzlerce yıllık tarikatlar var İstanbul'da. Çok derin felsefesi olan. Görüştüğüm insanlar, yetkilileri oldu. İsimlerini vermem. Üç tane vakıfı, beş tane vakıfı çek al olmaz. Büyükşehir belediyesinin kaynaklarını birkaç vakıfa niye aktaralım. Elbette her vakıfla bu şehrin çıkarına çalışmalar var ise. Bu vakıflar sadece siyaseten CHP'ye yakın, asla öyle değil. Her vakfın, derneğin, kamu yaranına kurumun geniş, faydalı çalışmaları var. Vakfa, derneğe değil sadece torpile karşıyım.

"KENDİMİ ONLARA İFADE ETTİM"

Kendimi ifade ettim. Din adamı olarak onlarla görüştüm. Topluma saygımı, farklı kesime olan görüşlere saygımı anlattım. Etnik köken üzerinden asla siyasete müsaade etmeden. Bunları ayrımcılık, partizanlık yapmadan vaatlerimi sundum, süslü kelimeler kullanmadım. Çok makül karşıladılar, beklentilerinin bu olduğunu söylediler. Ben kendimi ifade ettim. Onlar da dinlediler.

"ORDU'DA YAŞANANLAR BİR TUZAKTIR"

Dava açılırsa kendimi savunacağım. Bana bir tebliğ yok, bekliyoruz göreceğiz. Çok acı bir şey bu. Elbette ki yaşanmasaydı. Elbette ki oraya hiç girmeseydik.Ben zaten olayın içinde değilim. 70 yaşındaki annemle beraber kendimizi içinde bulduk. Niye alındık salona? Tuzak. Kim kurdu tuzağı? Sayın vali. Bu vicdanlara sığmaz. Milletin aklıyla oyun oynamasınlar. Sayın Cumhurbaşkanı anketlere, araştırmalara çok değer verirdi. Araştırsın, sorgulasın, Ordu'da, İstanbul'da sorgulasın. Anneme, babama, bize zulüm yapılıyor. Biz oraya niye girdik? Niye oradan geçemedik, bilmiyoruz. Ekrem İmamoğlu öyle dedim diyor, öbürü böyle duydum diyor. İşin özü ne yazık ki bir tuzaktır. Keşke sayın Cumhurbaşkanı bu olaylara böyle dahil olmasa. Keşke bu olayı böyle yapan validen rapor istes, bu duruma niye düşürdünüz diye.

"SAYIN CUMHURBAŞKANININ İSTANBUL'UN YÜKÜNÜ ALMA SORUMLULUĞU VAR"

Kamuoyuna yaptığım açıklamada sayın Cumhurbaşkanımıza talepte bulundum. Bu olması gereken Türkiye'nin, Avrupa'nın en büyük kentin belediye başkanıyım. Kendisiyle İstanbul'un en önemli temel konuları konuşacağım. Mülteci, deprem konusu var. Bu şehirde son 15 yılda 8,5 kilometre metro üretilmiş, kaynakları makul ve mantıklı kullanalım diyeceğiz. Bazı bakanların yayınladığı saçma sapan genelgeler var. Bir belediye başkanı olarak size bu yapılsa. Birtakım tavırların olmaması gerektiği konusunda konuşacağım. Ben Ankara'nın yükünü hafifletmek için belediye başkanı oldum. Kendileri de İstanbul'un yükünü alma konusunda sorumludur.

"SAÇMA SAPAN KONUŞSA DA ESENLER BELEDİYE BAŞKANI BENİM BAŞKANIMDIR"

Gaziosmanpaşa'nın belediye başkanı benim belediye başkanımdır. AK Partili olabilir. Şişli Belediye Başkanı da benim belediye başkanım. Aleyhime saçma sapan konuşmuş olsa da benim belediye başkanımdır. Sayın Cumhurbaşkanının belki seçim esnasında söylediği bazı şeyler olabilir. Şu anda toplumun, şehrin menfaatlerinde olması gerekir bence olacaktır.

"AİLESİNE, PARTİSİNE BAKMADAN HER FİRMAYA İHALE VERİRİZ"

İhaleler çok çok acil olmazsa mutlaka açık ihale olacak. Her firma bizden iş alabilir. Ailesine, partisine, bölgesine bakmayız. Bu ülkede iş yapabilme kapasitesi olmayan her firma bizden iş alabilir. Tek şartımız, kamu lehine, şeffaf, hiçbir kayırmacılık olmayan sistem.

"İNSANLARIN MEMNUNİYETİ OLDUĞU UYGULAMALAR DEVAM EDECEK"

Belediyenin bir uygulaması var, toplumun bu anlamda memnuniyeti var. Beylikdüzü'nde 9 adet belediye sosyal tesisi var. Çay, yeme içme ucuz. Aynı şey tesislerde devam edecek. Akşamdan sabaha neden alkol servisi koyayım? Bu dedikoduyu niye çıkarıyorlar? Bir yerde bir uygulama insanların anlayışına, kendi disiplinlerine göre bir uygulama varsa bunu değiştirmek için niye çabamız olsun. İnsanların memnuniyeti olan tüm uygulamalara devam edeceğiz. Bir anne çocuğuyla yüzde 40 indirimli faydalanacak.