Efendim: bir süredir dolaşımda olan bir “Tevatür” var. İmamoğlu’na yönelik yayılan “Şayia” bir süredir gündemde. Çoğu insanın kafasında şu soru ya da şüphe oluşmuş durumda: “İmamoğlu ikinci Erdoğan mı?..”
İddialar Uzun Süredir Dolaşımda!..
Aslında iddia hiç de yeni değil. Daha Özgür Özel Genel Başkan seçilmeden, Kemal Kılıçdaroğlu henüz Genel Başkan olarak görevde iken yayılmış bir “rivayet” bu. Şimdilerde de aynı şekilde gündeme geliyor. Artık vaktiyle Kılıçdaroğlu taraftarlarınca ortaya atılmış bir “Karalama” mı yoksa şimdilerde Erdoğan yanlılarınca ileri sürülen bir tür “Psikolojik Harp” argümanı mı olduğu tartışılır. Artık bir önemi de yok zaten…
Ancak toplumdaki sıradan insandan tutun mürekkep yalamış entelektüellere varıncaya kadar zihinleri bir “acaba” olarak kurcalıyor. Öyle veya böyle, demek ki İmamoğlu’na dair böyle bir “yakıştırma” hatta bir tür “siyasi dedikodu” mevcut. İster kendi tavırlarından isterse de belli çevrelerden yayılsın durum bu…
“Erdoğan’ın Zıddıyım!..”
Nitekim İstanbul'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a benzetilmeyi doğru bulmadığını belirterek "Erdoğan’a benzetilmeyi anlamıyorum onun zıddıyım." şeklinde konuşacaktı:
“Bu nedir Erdoğan potansiyeli? Anlamış değilim. Ben hayatım boyunca demokrat olma, 2019’da bile gelmiş geçmiş en demokrat belediye başkanı olacağım iddiasını ortaya koyan ve vurgulayan birisiyim. Şeffaflığı vurgulayan biriyim. CHP’de siyaset yapan birisiyim. Çok taban tabana zıt bir durum. Hayatımda hiçbir zaman mış gibi yapmadım. Çok uyumlu olduğumuzu düşünmüyorum. ‘İkinci Erdoğan’ derken neyi kastediyorlar bilmiyorum, anlamış değilim.”
Potansiyel Bir “Otoriter” mi?..
Söz konusu iddialar daha ziyade “Muhalif kesimler”ce dile getiriliyor ve İmamoğlu Erdoğan’la kıyaslanıyordu. İyi ama bunun somut done ya da emareleri mevcut muydu? Siyasal söyleminden ziyade birtakım fevri ve sert tepkilerinden yola çıkarak yapılan bir “benzetme”ye daha çok benziyordu sanki. İmamoğlu’nun kişilik özelliklerinden hareketle bir “saptama” yapılmaya çalışılıyordu.
Lakin düne kadar daha ziyade belli bir odak tarafından yayılan bir “intibaa” gibi dursa da bugün bilhassa Özgür Özel’e yönelik davranışlarından yola çıkılarak yapılan bir tanımlamaya daha çok benziyor.
Özgür Özel’in seçilmesinden sonrasına İmamoğlu hep Özel’e oranla daha dominant görüntü vermiş bu yüzdende isimleri “Eş Genel Başkan” olarak anılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla Özel’in İmamoğlu’nun “kanatları altında” olduğu algısı oluşmuştur. Bu bir tür “hami” imajı, İmamoğlu’nun baskısı altındaki “zayıf” lider imajını beslemiştir. Her yere birlikte gitmeler Özel’i “iradesiz” gösterirken İmamoğlu’nun ilişkide “Baskın karakter” olduğu düşüncesini güçlendirmiştir. Bu ise İmamoğlu’nu henüz zeminini bulamamış potansiyel bir “Otoriter” pozisyonuna sokuyor kimilerinin gözünde.
“Ego Yüksekliği”nden “Tek Adam” Kompleksine mi?..
Bütün bunlara ilaveten İmamoğlu’nun çeşitli zaman ve yerlerde, hatta toplum içinde bile öfkeli, asabi polemiklere girmesi, (Ki, bu yüzden başı hukuken belaya da girmiştir), muhatabını azarlamalar, saldırgan gard alış, hatayı kabulde zorlanma, kimi zaman vücut dili, yaydığı elektrik, adayları belirleme çabası, vb eklenirse kafalarda bazı soru işaretleri oluşturabilmektedir. İnsanlar “Acaba o da zamanla Erdoğan gibi herkesi fırçalar mı?” ya da “Tek Adamlığa özenir mi?” diye sormaktadırlar. Bu yönüyle İmamoğlu’nun Erdoğan’daki zaman içinde ortaya çıkan ani öfke patlamalarıyla kıyaslanmasını getiriyor.
Bunu “Ego yüksekliği”ne yoranlar mevcut. Hatta kulaktan kulağa sohbetlerde “Erdoğan’ı bile sollayabileceğini” ileri sürenler dahi var. Bunun doğru olup olmadığının bu saatten sonra fazla önemi de yok. Önemli olan hakkında böylesi bir algının oluşması artık. Anlaşılan silinmemiş…
“Solcu Bir Erdoğan” Doğabilir mi?..
Kendisi siyaseten reddetse de asıl hedefinin önce CHP Genel başkanı, sonra da ilk seçimde Cumhurbaşkanı olmak olduğu biliniyor. Belediye başkanlığı bunun sadece bir basamağı. Olabilir, bence sakıncası yok, herkes gibi hakkıdır. Zaten Erdoğan’da belediye başkanlığından başbakanlığa sıçramıştır. Ancak bugün sınırlanmış gücü aşıp merkezi gücü eline geçirirse ne olur bilinmez.
Öyle ki ileri sürülen kaygılar aynı yöne çekilmektedir. Böyle düşünenlere göre İmamoğlu’nun “egosu çok yüksek” ve bu durum ileride sıkıntı yaratabilir. İktidarı ele geçirirse bir “güç zehirlenmesi”ne çok müsait olduğu öne sürülmektedir. Onlara göre “Solcu Bir Erdoğan” doğabilir. Lakin böyle düşünenlerin bir handikabı da sürekli onun sağcılığını, “Karadenizli müteahhit” yanıyla harmanlayarak, eski ANAP’lı ve Özalcı oluşunu hatırlatmalarıdır.
Toplum “Zayıf Lider”i Sevmez ve Dışlar!..
Peki oluşan / oluşturulan “Otoriter” imajı İmamoğlu’na zarar verir mi? Birilerinin gözünde “Başımıza yeni bir bela almayalım” hissi doğabilir mi? Ancak ben bunun kimilerin düşünebileceği gibi “olumsuz” olacağı ve İmamoğlu’na zarar vereceği kanaatinde değilim. (Eğer böyle düşünüp, piyasaya sürenler varsa boşa kürek çekerler!) Hatta ona daha “sahici” bir duruş kazandırıyor. Çünkü yapmacık değil, doğal görünüyor. Dolayısıyla bu sonuca kestirmeden paralellikler, benzerlikler kurularak varılamayacağını düşünüyorum. Toplum otoriteden –abartılmadığı sürece- rahatsız olmaz, hatta onu arar. Aksini düşünenler aklı havada entelektüellerdir!..
Tam tersine –sağ, sol fark etmez- toplum, kitle psikolojisi bilinçaltında her şeye çekidüzen verecek bir “lider” arar, özler. Toplum “Beyaz atlı prens”ini bekleyen gelinlik kız gibi onu kolundan tutup, peşinden sürükleyecek birini arar. İster kabul edilsin ister edilmesin, şu bir gerçek ki toplum “Zayıf” , “iradesiz”, “inisiyatifsiz” yöneticileri sevmez. Toplum her zaman otoriteyi otoritesizliğe ya da zaafına tercih eder. Size garip gelebilir ama İmamoğlu’nun tıpkı Erdoğan gibi “avantajı” budur. Onu sahici, karizmatik lider yapan özellik de budur. Asıl bundan vazgeçerse kaybeder!..
İktidarın Doğası Klişe İzahlarla Anlaşılmaz!..
Toplum, (Siz içi boş sloganların büyüsüne kapılmayın!) bilinçaltındaki lider imajında “Otoriter baba” figürünü arar. Toplum mıy mıy, suyuna tirit, yalvaran, aşırı liberal liderleri sevmez ve süreçte dışlar. (Size bu yönde tavsiye verenlere kulak asmayın en iyisi!) Şu an için bunun istisnası iki lider vardır. Biri Erdoğan, diğeri İmamoğlu. Zaten o yüzden de ikisi ön planda olup, asıl kavga onlar arasında geçecektir.
Tarihsel pratikte bunu doğruluyor. Erdoğan’ın başarısının, Kılıçdaroğlu’nun başarısızlığının (Öyle masaya yumruk vurmakla olmuyor bu işler!), Özel’in muhtemel yetersizliğinin nedeni de budur. Aynı şekilde -eğer olacaksa- İmamoğlu’nun başarısının sırrı da aynı noktada olacaktır. Kendi reddetse bile!..
06. 03. 2024
NOT: Burada otoriterliği klasik manada olumsuz olarak kullanmıyorum. Bir duruş, bir tavır biçimi hatta belli ölçüde olması gereken bir özellik olarak kullanıyorum.