İLHAN SELÇUK SAVCILAR HAKKINDA DAVA AÇTI!... TAZMİNAT İSTEMEYEN SELÇUK'UN MAHKEMEDEN NE TALEP ETTİ?..
Yazar İlhan Selçuk, kendisini Ergenekon soruşturmasına dahil eden savcılar hakkında dava açtı.
Yazar İlhan Selçuk, kendisini Ergenekon soruşturmasına dahil eden savcılar hakkında, "Kişilik haklarına saldırıda bulundukları" iddiasıyla dava açtı. Selçuk, savcılardan tazminat talebinde bulunmadı. Tazminat yerine kararın gazetelerde yayınlanmasını istiyor.
Ergenekon iddianamesinde adı "örgüt lideri" olarak geçen Cumhuriyet gazetesi başyazarı İlhan Selçuk, savcılar hakkında, "Kişilik haklarına saldırıda bulundukları" iddiasıyla dava açtı.
İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi'ne verilen dava dilekçesinde, İstanbul cumhuriyet savcıları Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın'ın, "Selçuk'a yönelik bazı saptama ve bilgilere, davayla ilgisi olmadığı halde yasaya aykırı olarak iddianamede yer verdikleri" öne sürüldü.
'Karalama amaçlı'
Savcıların, bu "bilgileri", "Selçuk'u karalama, küçük düşürme" amacıyla kullandıkları iddia edildi.
Mahkemeye verilen dava dilekçesinde, Selçuk'un kişilik haklarına yapılan haksız saldırının tespiti istendi, ancak, Ergenekon iddianamesini hazırlayan savcılardan para olarak herhangi bir tazminat isteğinde bulunulmadı.
Tazminat yerine kararın gazetelerde ilanen yayımlanmasına hükmedilmesi talep edildi. Dilekçede, iddianamede davayı açan savcıların Selçuk'a yönelik kişisel tavır ve duygularını yansıttığı savunularak, yasada öngörüldüğü şekilde davranılmadığı, keyfi işlemler yapıldığı, davayla ve suçlamayla ilgisiz anlatım ve bilgilerin yayımlanmasına bilerek neden olunduğu öne sürüldü.
Selçuk'a, "İlhan Abi" denilmesinin dahi Ergenekon savcıları tarafından "suç kanıtı" olarak gösterildiğine dikkat çekilen dilekçede, Selçuk'un yaşam tarzının ve geçmişinin de "Nazi dönemi anlayışıyla suçluluğunun kanıtıymış gibi gösterilmesinin, savcıların Selçuk'a yönelik sübjektif, yanlı ve maksatlı görüşlerini ortaya koyduğu" kaydedildi.
İddianamede, Selçuk'un "Ziverbey Köşkü" kitabından alıntı yapılarak, yazılı savunmasının içine yerleştirdiği "akrostişlerle" işkence altında olduğunu kanıtlamasının, kendisinin ne kadar zeki ve uyanık olduğunu gösterdiğinin belirtildiği ifade edildi.
İddianamede, Selçuk'un ifadeleriyle olayın aydınlatılmasının zor olduğu tespitinin yer aldığı hatırlatılarak, "bunun sübjektif tespitlerle, dava açılmasının yasaya aykırı olduğunu açıkça gösterdiği" belirtildi.
'Hasım duygular var'
Selçuk hakkındaki suçlamaya yeterli hiçbir delil olmadığı halde, "sırf kendisine ve görüşlerine olan hasım duyguların etkisi altında bu davaya dahil edildiği" iddia edildi.
İddianamenin, Selçuk'u kamuoyu önünde zor durumda bırakma, özel yaşamı deşifre etme ve kendisini karalama amaçlı olduğu öne sürüldü.
Selçuk'un dava dilekçesinde, savcıların Ceza Muhakemesi Kanunu ile kendilerine tanınan yetki sınırını çiğnedikleri, aştıkları ve görevlerini kötüye kullanarak Selçuk'un kişilik haklarını ihlal ettikleri, bu durumun savcıların "kişisel kusurunu" oluşturduğu anlatıldı.