İLAN EDİYORUM: HİÇ YÜZLERİ KIZARMAYACAK!

Star yazarı Ahmet Kekeç Bekir Coşkun ve Mehmet Y. Yılmaz'a sert bir dille yüklendi.

Star yazarı Ahmet Kekeç bugün köşesinde 12 Eylül referandumu öncesinde "hiç bir şey değişmeyecek" diyen Cumhuriyet yazarı Bekir Coşkun ve Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz’a sert bir dille yüklendi.

İşte Kekeç’in o yazısı...

İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

Konu henüz kamuoyunda “etraflıca” tartışılmadı, tartışılmayacak, özür dilemesi gerekenler “Uludere olayı”nın arkasına gizlenip muhalif rolü oynamaya devam edecek ama gizlendikleri yerden bulup çıkarmak bizim görevimiz.

Ne diyorlardı?

12 Eylül referandumu palavra.

Bu anayasa değişikliğinden bir şey çıkmaz.

Kenan Evren yargılanmaz.

Darbecilerden hesap sorulmaz.

Hem efendim, “zaman aşımı” diye bir şey varmış, bunlar çocuk mu kandırıyormuş, hangi babayiğit “zaman aşımı”ndan dolayı yırtmış bulunan Kenan Evren hakkında iddianame tertip edecekmiş ki...

Böyle şeyler yazıyorlardı ve konuşuyorlardı.

Mesela Kemal Kılıçdaroğlu, 12 Eylül darbesine yargı yolunu açan anayasa değişikliğini tartışmak yerine, bütün bir “referandum kampanyası” boyunca, “fındık ve kayısı” edebiyatı yaptı, muarızlarının havuzlu villasına sardırdı, “hangi ağacı silkelediğimizde Recep Bey’in düşeceğine ilişkin” özlü konuşmalar yaptı, içi boş nutuklar attı...

Medyada yuvalanmış türdeşleri gibi, o da, referandumun palavra olduğunu, Kenan Evren’in yargılanamayacağını, “12 Eylül’ün ürünü olan bir partinin” böyle bir yargılamanın önünü “zaten” açamayacağını, bunun beklemenin safdillik olacağını söylüyordu.

Ne oldu?

Referandum, 12 Eylül darbesine yargı yolunu açtı mı, açmadı mı?

Kılıçdaroğlu buna cevap verecek.

Kılıçdaroğlu, Kenan Evren ve arkadaşları hakkındaki iddianamenin tamamlandığı bilgisi ulaştıktan sonra, parti çevresinde esen “mutsuzluk rüzgârının” nedenini de açıklayacak.

Hani CHP’nin “darbe” kategorisinde gördüğü tek darbe 12 Eylül’dü?

Hani Kenan Evren CHP’yi kapatmakla kalmamış, Atatürk’ün bizzat kurdurduğu TDK ve TTK’yı da ortadan kaldırmıştı?

Hani CHP en büyük savaşımını, “beşibiryerde ve cunta anayasası” adını verdikleri 82 anayasasına karşı yürütüyordu?

Hani Ergenekon ve Balyoz’dan önce 12 Eylül cuntasıyla hesaplaşmalıydı?

İşte hesaplaşmanın yolu açıldı.

İşte cunta anayasasını değiştirmek için altın bir fırsat doğdu.

Kılıçdaroğlu çıkıp, “Referandum kampanyası boyunca tezvirat yaptım, bu anayasa değişikliği hakikaten de iyi oldu” diyecek mi?

İlan ediyorum:

Demeyecek...

Bir çift söz de, Hürriyet’in biri “Coşkun”, diğeri “Yılmaz” soy ismini taşıyan iki yazarına:

Bu iki arkadaşımız da, mütemadiyen, “Anayasa değişikliği 12 Eylül’e yargı yolunu açmayacak, bunlar çocuk kandırıyor, maksat yandaş yargı oluşturmak” mealinde yazılar yazdılar.

12 Eylül soruşturması başladı...

Hiç oralı olmadılar.

Kenan Paşa hakkında fezleke çıkarıldı.

Duymamış ayaklarına yattılar.

Kenan ve Şahinkaya Paşa’nın ifadeleri alındı.

Dönüp bakmadılar.

İşte iddianame de tanzim edildi... “Zaman aşımı” diye bir kaçış noktası da kalmadı...

Bütün güçleriyle “Bu iş palavra, inanmayın” tezini işleyen bu iki arkadaşımız ne yapacak?

Hadi “Yılmaz” soy isimli olanı Marksist terminolojiden baktığı (!) için kafasındaki ezberi tekrarlayıp duruyor ve ayrıca kitabında “nedamet getirmek, özür dilemek” gibi şeyler yazmıyor.

Peki “Coşkun” soy isimli olanı nereye kaçacak?

Öyle ateşli, öyle iddialı yazılar yazdı ki... Öyle militan bir delişmenlik kuşandı ki...

Hiç utanmayacak mı?

Hayır, elbette utanmayacak ve kulağının üstüne yatmayı tercih edecek.

Nasıl ki hayat “CHP siyasetini” tasfiye ediyor, bu kafayı da tasfiye edip tarihin çöp sepetine atacak.