İCLAL'LE KARŞILAŞMASAYDIM BİTMİŞTİM...TUNA KİREMİTÇİ'DEN İLGİNÇ İTİRAF!...

Evlenme teklifi kimden geldi,komutanı askerde Tuna'ya İclal Aydın için ne dedi,İclal Aydın Ahmet Hakan'ın son takılmasını nasıl karşıladı? Tuna Kiremitçi neden Tanrı'ya inanmıyor?Nuriye Akman'ın röportajının ikinci ve son bölümü...

İclal'le karşılaşmasaydım bitmiştim

İclal Aydın-Tuna Kiremitçi söyleşisi devam ediyor. Bugün, evlenme teklifinin İclal'den geldiğini, yeni bir bebek sahibi daha olmak istediklerini, bir komutanın askerde Tuna'ya "İclal'i üzmeme" emri verdiğini, Tuna'nın yaşadığı travmaları, İclal olmasa kendini yok sayacağını, Tanrı'ya inanmadığını; ama oğlunu koruması için başucuna Kur'an koyduğunu, İclal'in Tanrı'ya neden inandığını, Ahmet Hakan'ın kendisine son takılmasını nasıl karşıladığını ve daha neleri neleri okuyacaksınız...







Evlenme teklifini kim kime yaptı?

T: Ben elli defa evlenme teklifi yaptım. Hiçbiri gerçekleşmedi. İclal bir defa yaptı, evlendik. Ama zaten o sıkıntılı günlerimizde İclal'e dedim ki, seni o kadar mutlu edeceğim ki bir gün bana evlenme teklif edeceksin.

İ: Bir gün fark ettim ki, Tuna sadece benim değil, kızımın da en iyi arkadaşı. Ve onun yaşamımızdaki varlığı giderek derinleşiyor. Film seyrediyorduk. Hiç ummuyordu, birden 'Hadi evlenelim' dedim. Ertesi gün işlemlerimizi yaptık. Altı gün içinde de evlendik.

Siz artık bir yastıkta kocar mısınız?

T: İlk defa hayatımın rayına oturduğunu hissediyorum. Küçüklüğümden beri tek hayalim huzurdu. Çok huzursuz bir evde büyüdüğüm için, hep kimsenin kimseye hakaret etmediği, sevgi dolu, oturup yazımı yazabileceğim bir evim olsun istedim. İclal ile ilk başta acaba birbirimize merhem mi olmaya çalışıyoruz şüphesini yaşadık. Çünkü evlilik sonrası çok ciddi bir travma yaşadım. Bir taraftan anne ve babamı arka arkaya kaybetmiş olmam. Bir taraftan evliliğimin bitmiş olması, yaşadığım ruhsal sıkıntılar. Bir taraftan yeni baba olmamın getirdiği mutlulukla karışık telaş, şöhret olmanın getirdiği alışık olmadığım baskı. Bunların altından kalkmam imkansızdı. İclal ile karşılaşmamış olsaydık şu anda bitmiştim, Tuna diye birisi yoktu.

İ: Olur mu öyle şey?! Sen ne diyorsun tatlım! (Kocasına sevgiyle sokuluyor, elini tutuyor.)

Bir bebek daha istiyor musunuz?

T: Biz İclal ile deliriyoruz çocuklarımız için. Ben Lal'in en sevdiği sınıf arkadaşı olayım, İclal de Can'ın en sevdiği ablası olsun isterim. Şimdi bir çocuk daha yapıp, Lal ile Can'ı kan bağı ile birbirine bağlamak istiyorum.

İ: İnşallah olur. Böyle bir isteğimiz var.

Bu arada İclal'i hiç üzmeyeceğine söz veriyor musun?

T: Bütün yaratıcılığımı bu konuda seferber edeceğime kendisine söz verebilirim.

Sen kıskanılmayı çok sevdiğini, bundan sapıkça bir zevk aldığını söylemişsin daha önce. Şu anda sizin birlikteliğinizi kıskanarak, sizi sapıkça zevklendirenler kimler?

T: Aslında o kadro değişmedi. Onlara bir iki tane yeni transfer katıldı. Mücadeleye devam ediyorlar. İclal de ben de genellikle kırılgan, melankolik insanların dünyalarını anlatmaya çalıştığımız için bizim de öyle olduğumuzu zannediyorlar. Diyorlar ki biz bunlara bir vurursak iki seksen yere uzanır, bir daha kalkamazlar. Ama bilmedikleri bir şey var ki, bizim gibi zor büyümüş çocuklar meşe ağacı gibi olur. Kolay kolay eğilip bükülmezler.

Ayakta kalmak için gereğinden fazla mücadele etmek zorunda kaldım. Anne ve babamın çok ciddi ruhsal sıkıntıları ve alkol problemleri vardı. Yatılı okula gitmiş olmamın getirdiği ayrı bir hüzün, çalışma hayatımda parasal sıkıntılar, savrulmalar oldu. 68 kuşağının çocuğu olmak çok zor. Yaşadıkları hayal kırıklıkları öyle büyük zedelenmişliklere yol açmış