Hüseyin Gülerce'nin bu yazısı olay oldu: Gezi olaylarından beter geliyorlar

17-25 Aralık FETÖ kumpası sonrası Fetullah Gülen'den ayrılarak örgütün iç yüzünü anlatan yazar Hüseyin Gülerce'den yine çok konuşulacak bir yazı geldi.

Hüseyin Gülerce Star'daki "Gezi olaylarından beter geliyorlar" başlıklı yazısında iç ve dış cephenin hükümete yönelik saldırılarını paylaştı.

"Yeni mevzilerden aynı anda psikolojik harp başlatıldı" diyerek yazısına başlayan Gülerce, şöyle devam etti:

Dış cephe saldırıları; bilhassa ABD/Biden, Fransa, Yunanistan kaynaklı. İlginçtir, Azerbaycan'ın Karabağ zaferinden sonra bu cepheye İran da katıldı.

ABD Başkanı Biden; son olarak Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeydoğusundaki askeri eylemlerinin, ABD'nin güvenliğine tehdit oluşturduğunu belirtti. Bu gerekçeyle, Suriye hakkındaki "ulusal acil durum halini" bir yıl daha uzattı.

NATO'da müttefikimiz Amerika, alenen düşmanlık yapmakta kararlı görünüyor.

Hem müttefik hem komşumuz Yunanistan neredeyse her gün provokasyonlarla bizi tahrik ediyor. Burnumuzun dibindeki adaları silahlandırıyor, Yunan askerleri, arkalarında İzmir, adalardan silahlarla poz veriyor...

İç ve dış şer cephesi birlikte çalışıyor ve hedef açık: Erdoğan'ı bir darbeye gerek kalmadan devirmek.

Oyun açık.

Erdoğan liderliğindeki Cumhur İttifakı'nın önünü kesmek.

İçerden yaptıkları saldırıları da her gün genişletiyorlar.

Ne yapıyorlar?

1. "Zillet ittifakı", CHP'nin önderliğinde yıkıcı, bozguncu, bir muhalefet yürütüyor.

Bu muhalefet anlayışının demokratik muhalefet anlayışı ile hiç alâkası yok. Hakaret, yalan, tezgâh, üslup kirliliği onlar için her şey mubah...

Hele HDP ile iş tutmalar...

PKK'nın siyasî kolunu meşrulaştırma çabaları...

Hele FETÖ'cü hainlere af vaatleri...

Tıpkı Biden gibi açıktan ihanet kıpırdanmaları...

2. Erdoğan düşmanı medya her olayı milletin moralini bozmak için kullanıyor. Bir şom ağızlılar korusu var. Sadece felâket tellallığı yapıyorlar.

Milletin yanında değil millet düşmanları yanında yer alıyorlar. Şu FOX TV'de İsmail Küçükkaya'nın yaptığına ne demeli?

Rektörün arabasının üstüne yarı çıplak çıkan militan gibi.

Demirtaş'ın eşiyle hem de Yasin Börü ve arkadaşlarının hunharca şehit edildiği günde Demirtaş güzellemeleri yapıyor.

Bunlar gazetecilik değil, tetikçiliktir. Devlete, millete ihanettir.

Medyada hiç bugünkü kadar 5. Kol faaliyeti olmamıştır.

Bugünkü kadar etki ajanlığı böylesine pervasızca yapılmamıştır.

3. Kontrollü ve güdümlü anket şirketleri ile AK Parti'nin bittiği, yıkıldığı kara propagandası gittikçe koyulaşıyor.

Fonlanmış medya aktörleri, dışarıya angaje kalemler, hem de dünün Erdoğan hayranları -aman Allah'ım- neler döktürüyorlar. Deriler kalınlaşmış, utanma kalmamış, pişkinlik paçalardan akıyor...

Öyle ki, MHP yüzde 7'yi bile bulamıyor. Muhalefet bloğu çoktan yüzde 50'yi aşmış. AK Parti yüzde 20'lerde...

4. Felâket tellallığının arkasından "erken seçim" teranesi geliyor.

Daha önce de ifade ettim.

Erken seçim isteği, seçim olsun diye değil. "Türkiye yönetilemiyor" algısı için...

Çünkü "erken seçim kaçınılmaz" demek, Türkiye yönetilemez hale gelmiş demektir. Bu iktidar, ülkeyi yönetemiyor, öyleyse çare erken seçim...

5. Türkiye yönetilemiyor algısı için bildik senaryolar da devreye sokuluyor.

Boğaziçi Üniversitesi rektörünün makam aracının üzerine yarı çıplak çıkartılan provokatörün anlattığı budur.

"Devlet otoritesi, devletin caydırıcılığı yok" diye bağırıyor/bağırttırılıyor militan...

Bazı mahkeme kararlarının milletin adalet duygusunu felç edecek kadar sarsıcı olması düşündürücü değil mi?

6. Psikolojik harpte yeni bir cephe daha açtılar.

Ankara'da kapalı kapılar ardında Erdoğan'ın sağlığı konuşuluyormuş. ABD dergisi Foreign Policy (FP) köşe yazarı Steven Cook, konuyu ayrıntılı yazmış. Erdoğan'ın, "Anıtkabir'de yürümekte zorlandığı ve ayaklarını sürüdüğü görülüyor..." muş.

Bu dergiyi biz, 2008'de "Dünyanın ilk 100 entelektüel" listesinin 1. sırasına FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'i getirmesinden hatırlıyoruz...