HÜSEYİN GÜLERCE AKP'Yİ UYARDI! TÜRKİYE'YE TEK PARTİ FAZLA GELİR!

Zaman yazarı Hüseyin Gülerce, Yeni Anayasa'ya ilişkin değerlendirmesinde, AKP hükümetine isim vermeden uyarıda bulundu.

Zaman Yazarı: "Türkiye, tek bir partiye, tek bir gruba, tek bir güç merkezine fazla gelir."

Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, Yeni Anayasa’ya ilişkin değerlendirmesinde, AKP hükümetine isim vermeden uyarıda bulundu.

İşte Gülerce'nin o yazısı...

Yeni anayasa yapılabilecek mi?

Önceki gün Meclis’te, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın, "Yeni anayasa" ile ilgili altı konudaki görüşlerini heyet olarak, Anayasa Uzlaşma Alt Komisyonu üyelerine sunduk. Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yeşil’in sunumundan sonra, Mütevelli Heyeti üyeleri olarak Ali Bulaç ve ben de bazı sorulara cevap verdik.

Ankara’ya ne zaman gitsem, bir karamsarlık havası seziyorum. Sanki Ankara, birbirine güvenmeyen insanların, her an yeni oyun kurdukları bir arena gibi. Bu defa da, "yeni bir anayasa yapılması zor görünüyor" havası var. En önemli gerekçe olarak da, CHP ve MHP’nin, kırmızı çizgilerinden vazgeçmeyecekleri söyleniyor.

Bugün toplumun büyük çoğunluğu, sivillerin bir anayasa yapıyor olmasını çok önemsiyor. Bu bile tek başına, meselenin hayatiyetini anlatmaya yeter. Bir asırdır ilk defa, temel hukuk metni üzerindeki askerî vesayeti kaldırma fırsatını yakaladık. İlk defa, demokratikleşme doğrultusunda geniş bir toplumsal sözleşme talebi var. Üstelik 12 Eylül 2010 referandumundaki "evet"in ardındaki irade dimdik ayakta duruyor. Türkiye artık, hukukun üstünlüğü, özgürlüklerin genişletilmesi, farklılıklarımızın zenginlik kabul edilmesi doğrultusunda büyük bir mutabakat yakaladı. Bu, "Yeni Türkiye"nin mutabakatıdır. Bunu göremeyen veya kabullenmemekte direnen herkes kaybedecektir. Siyasetçisi kaybedecek, medyası kaybedecek, baroları kaybedecektir.

Sadece CHP örneğini hatırlatayım. CHP neden kaybediyor? Neden iç çekişmelere mahkûm oluyor? Çünkü CHP içindeki bir zihniyet, partinin, Yeni Türkiye’ye ayak uydurmasını engelliyor. Mesela CHP, geçmişteki bazı hataları yerine şöyle davransaydı: 27 Nisan bildirisine, Onur Öymen’in alelacele, "altına imzamızı atarız" açıklaması yerine, AK Parti’den önce tavır koysa ve "demokrasilerde böyle bir müdahale kabul edilemez" deseydi... Mesela, anayasa değişikliği Meclis’te kabul edildiğinde, "Referanduma gerek yok, Meclis iradesi madem böyle tecelli etti, biz de evet diyoruz" deseydi... Mesela devlet içindeki hukuk dışı yapıyla ilk defa mücadele imkânı doğmuş iken Ergenekonculara sahip çıkmasaydı... Ergenekon sanıklarını milletvekili adayı yapmasaydı... "Balbay’ın, Haberal’ın CHP’ye ne faydası oldu?" sorusuna şimdi muhatap olur muydu? Laiklik konusunda Avrupa Birliği’nin "demokratik laiklik" esasına sarılsaydı... CHP’ye bir haller olur muydu? Daha geçen hafta İstanbul Barosu’nun başörtülü avukat adaylarına uyguladığı yasağı ilk defa CHP eleştirseydi, yanlış mı yapardı?

Yeni Türkiye, aydınlık, özgür, Cumhuriyet’i demokrasi ile taçlanan bir Türkiye olacaktır. Otobanlarla örülmüş bir Türkiye’de, miadı dolmuş eski bir araba ile hem de sol şeritte gidemezsiniz... Hele direksiyonda bir de, gözleri uzağı göremez olmuş, kulakları ağır işiten inatçı bir ihtiyar oturuyorsa, vay bizim insanlarımızın haline...

Yeni Türkiye’nin zihniyeti, yeni anayasaya da hâkim olmalıdır. "Aidiyet vurgusu yapmadan, farklılıklarımızı zenginlik kabul eden eşit yurttaşlık esasına dayalı anayasal vatandaşlık" temelinde buluşabiliriz. İnatlaşma yerine paylaşmayı tercih etmeliyiz. İç barış, uzlaşma ve huzur için birbirimize kendi fikrimizi, yaşam tarzımızı dayatmaktan vazgeçmeliyiz. Yeni anayasa çalışmalarında, tribünlerden gelecek tezahüratı değil, gelecek nesillerin huzurunu, refahını düşünmeliyiz.

Evet, başkalarını anlamaya çalışmalı, paylaşmayı kabullenmeliyiz. Türkiye, tek bir partiye, tek bir gruba, tek bir güç merkezine fazla gelir. Dünya da öyledir. Dünya da herkese, her güce fazla gelir. İşte Amerika Birleşik Devletleri... Irak’ı işgal ederken, Birleşmiş Milletler’i hiçe saydı. Kimseye sormadı. Mağrur davrandı. Şimdi Irak’ı terk ederken başı dik mi?

Yeni anayasa üzerinde sağlanacak toplumsal mutabakat, paylaşmanın da önünü açacaktır. Şimdi anayasa yapma zamanıdır. Bu sorumluluktan kaçan kaybedecektir. İktidar ya da muhalefet, hiç fark etmez... .