HÜRRİYET'TE ONU KİM AZARLADI? CÜNEYT ÜLSEVER'DEN ŞAŞIRTAN AÇIKLAMA
Hürriyet'ten kovulduktan sonra odatv.com'da yazmaya başlayan Cüneyt Ülsever ilk yazısında ilginç yorumlar yaptı.
İŞTE ODATV.COM YAZARI CÜNEYT ÜLSEVER’İN YAZISI...
BEN CÜNEYT ÜLSEVER KİMİM
Odatv’de yazacağım ilan edildikten sonra okurların hakkımda verdikleri tepki bana 3 yıl önce Özdemir İnce’nin benimle ilgili yazdığı makalenin başlığını hatırlattı: “Cüneyt Ülsever Kimsin Sen?” (Hürriyet-13.09.2009)
Yıllardır aynı gazetede yazıyorduk ve Özdemir Ağabey beni sorguluyordu. Esasında o benim romancı yönümü de keşfettiği için bu yazıyı kaleme almıştı.
Özdemir İnce ile, yakın tarih aralıklarında, aynı gazetede zıt fikirleri savunarak işe koyulmuştuk ama sonradan Hürriyet’te kendimi en yakın hissettiğim kişilerden birisi Özdemir İnce oldu.
Odatv’de okurların hakkımda yazdıklarını okuduktan sonra ben de kendime sormadan edemedim:
Ben Cüneyt Ülsever kimim?
***
Memur bir babanın çocuğu olmam, annemin ilkokul mezunu bir kadın olması, evli ve iki çocuk sahibi olmam kafa karıştırmıyor. O açıdan “normal yurdum insanı”yım.
Sanırım, 28 Şubat sürecine karşı çıkmış, Recep Tayyip Erdoğan’ın haklarını sahiplenmiş olmam, o dönem itibari ile 7 ayrı davada yargılanmış bir kişi olarak bugün AKP Hükümeti’ni ağır bir dille eleştiriyor olmam, Erdoğan ile tüm ipleri koparmam ve “liberallerin” büyük çoğunluğu Hükümet’e sahip çıkarken benim ters akmam kafaları karıştırıyor.
Ayrıca gençliğinde Marxist iken, sonradan liberal görüşleri benimsemem de zihinleri bulandırıyor
ABD’deki eğitime Marksist ve ate olarak gidip, 8 yıl sonra liberal ve Müslüman olarak dönmem de insanları şaşırtıyor.
Ben sürekli dönen birisi miyim? Cukkayı iyi ödedikleri için mi liberal oldum? Yoksa esasında Ergenekoncu idim de yalandan liberali mi oynadım? Bir çakma-liberal olabilir miyim? Yoksa, ABD’de uzun yıllar kaldığım için CIA ajanı mıyım? Onun için mi 28 Şubat döneminde “şeriatçı” idim?
Daha da fazla kafa karıştırayım.
Neden mağdur iken Erdoğan’ın yanında durdum da, mağrur olunca karşısına geçtim? Neden mağrur iken TSK’ya takmıştım da mağdur olunca savunduğum komutanlar var?
Neden hemen tüm “liberaller” sürekli güçlü olandan yana iken, ben hep güçsüzün yanındayım?
Yoksa ben geri zekâlı bir enayi miyim?
Oğlumun saptaması ile hep doğru adamlarla yanlış zamanda mı bir arada oluyorum?
***
Bana sorarsanız, ben son 30 yıldır hukukun üstünlüğüne candan inanmış sade bir liberal demokratım!
Herkesin kendine demokrat olduğu bir ülkede, gücü ele geçirenin diğerini yok saydığı, hatta zor kullandığı bir ortamda; aklım, vicdanım ve inançlarım beni hep mağdurdan yana tavır almaya zorluyor.
Mağrur ile mağdur yer değiştirince de ben değişmiş gibi duruyorum.
Halbuki zeminin devamlı kaydığı bir ortamda ben, kök salması için duacı olduğum adalet ağacına yapışmış, olduğum yerde duran bir yazarım.
***
Bazıları 28 Şubat döneminde Kanal 7’de ve STV’de program yaptığım için beni suçlamışlardı, bu kanallara meşruiyet kazandırdığımı söylemişlerdi. Bazıları da şimdi Odatv’de yazmaya başladığım için beni suçluyorlar ve bu internet gazetesine meşruiyet kazandırdığımı söylüyorlar!
Öte yanda bazıları da bu gazeteye yakışmadığımı düşünüyorlar
Hürriyet’teki ilk yıllarımda “aramızda şeriatçı istemiyoruz”, diye bana kızanlar Hürriyet’teki son yıllarımda da Hükümet’e karşı selamsız bandosu gibi davranmamdan rahatsız oldular.
Ben de Çevik Bir’in cumhurbaşkanlığı adaylığını alkışlayan, Ahmet Davutoğlu’na gerici olduğu için karşı çıkanların şimdi Erdoğan’ı nasıl alkışladıklarını, Davutoğlu’na nasıl methiyeler düzdüklerini seyre daldım.
Döneminde gazeteleri için askeriyenin ulaklığını yapanların şimdi de nasıl gazeteleri için Başbakan’ın danışmanlarının ulaklığını yaptıklarını dünya gözü ile izliyorum.
***
Farkındayım ki; mücahit iken müteahhit olanlar son yıllarda beni muhafazakarlara, "çakma liberal" olarak gammazlıyorlar. 28 Şubat’ta bana ateş püskürenler ise nihayet doğru yolu bulduğumu ilan ediyorlar.
Ben de bilmem kaçıncı defa fark ediyorum ki Türkiye gibi ülkelerde düzen hep aynı kalır, sadece süzen ve süzülen arada bir yer değiştirir!
Odatv’de de analizlerimi bu gözle yapacağım.
Gazeteye her Salı ve Perşembe, haftada iki yazı göndereceğim.
***
Önemli not: Ben hiçbir zaman rahmetli Hablemitoğlu’nun ardından soyadı ile alay etmedim. Bu saçma iddiayı ortaya atan lütfen, ilgili yazımı veya konuşmamı teşhir etsin.
Cüneyt Ülsever/odatv
BEN CÜNEYT ÜLSEVER KİMİM
Odatv’de yazacağım ilan edildikten sonra okurların hakkımda verdikleri tepki bana 3 yıl önce Özdemir İnce’nin benimle ilgili yazdığı makalenin başlığını hatırlattı: “Cüneyt Ülsever Kimsin Sen?” (Hürriyet-13.09.2009)
Yıllardır aynı gazetede yazıyorduk ve Özdemir Ağabey beni sorguluyordu. Esasında o benim romancı yönümü de keşfettiği için bu yazıyı kaleme almıştı.
Özdemir İnce ile, yakın tarih aralıklarında, aynı gazetede zıt fikirleri savunarak işe koyulmuştuk ama sonradan Hürriyet’te kendimi en yakın hissettiğim kişilerden birisi Özdemir İnce oldu.
Odatv’de okurların hakkımda yazdıklarını okuduktan sonra ben de kendime sormadan edemedim:
Ben Cüneyt Ülsever kimim?
***
Memur bir babanın çocuğu olmam, annemin ilkokul mezunu bir kadın olması, evli ve iki çocuk sahibi olmam kafa karıştırmıyor. O açıdan “normal yurdum insanı”yım.
Sanırım, 28 Şubat sürecine karşı çıkmış, Recep Tayyip Erdoğan’ın haklarını sahiplenmiş olmam, o dönem itibari ile 7 ayrı davada yargılanmış bir kişi olarak bugün AKP Hükümeti’ni ağır bir dille eleştiriyor olmam, Erdoğan ile tüm ipleri koparmam ve “liberallerin” büyük çoğunluğu Hükümet’e sahip çıkarken benim ters akmam kafaları karıştırıyor.
Ayrıca gençliğinde Marxist iken, sonradan liberal görüşleri benimsemem de zihinleri bulandırıyor
ABD’deki eğitime Marksist ve ate olarak gidip, 8 yıl sonra liberal ve Müslüman olarak dönmem de insanları şaşırtıyor.
Ben sürekli dönen birisi miyim? Cukkayı iyi ödedikleri için mi liberal oldum? Yoksa esasında Ergenekoncu idim de yalandan liberali mi oynadım? Bir çakma-liberal olabilir miyim? Yoksa, ABD’de uzun yıllar kaldığım için CIA ajanı mıyım? Onun için mi 28 Şubat döneminde “şeriatçı” idim?
Daha da fazla kafa karıştırayım.
Neden mağdur iken Erdoğan’ın yanında durdum da, mağrur olunca karşısına geçtim? Neden mağrur iken TSK’ya takmıştım da mağdur olunca savunduğum komutanlar var?
Neden hemen tüm “liberaller” sürekli güçlü olandan yana iken, ben hep güçsüzün yanındayım?
Yoksa ben geri zekâlı bir enayi miyim?
Oğlumun saptaması ile hep doğru adamlarla yanlış zamanda mı bir arada oluyorum?
***
Bana sorarsanız, ben son 30 yıldır hukukun üstünlüğüne candan inanmış sade bir liberal demokratım!
Herkesin kendine demokrat olduğu bir ülkede, gücü ele geçirenin diğerini yok saydığı, hatta zor kullandığı bir ortamda; aklım, vicdanım ve inançlarım beni hep mağdurdan yana tavır almaya zorluyor.
Mağrur ile mağdur yer değiştirince de ben değişmiş gibi duruyorum.
Halbuki zeminin devamlı kaydığı bir ortamda ben, kök salması için duacı olduğum adalet ağacına yapışmış, olduğum yerde duran bir yazarım.
***
Bazıları 28 Şubat döneminde Kanal 7’de ve STV’de program yaptığım için beni suçlamışlardı, bu kanallara meşruiyet kazandırdığımı söylemişlerdi. Bazıları da şimdi Odatv’de yazmaya başladığım için beni suçluyorlar ve bu internet gazetesine meşruiyet kazandırdığımı söylüyorlar!
Öte yanda bazıları da bu gazeteye yakışmadığımı düşünüyorlar
Hürriyet’teki ilk yıllarımda “aramızda şeriatçı istemiyoruz”, diye bana kızanlar Hürriyet’teki son yıllarımda da Hükümet’e karşı selamsız bandosu gibi davranmamdan rahatsız oldular.
Ben de Çevik Bir’in cumhurbaşkanlığı adaylığını alkışlayan, Ahmet Davutoğlu’na gerici olduğu için karşı çıkanların şimdi Erdoğan’ı nasıl alkışladıklarını, Davutoğlu’na nasıl methiyeler düzdüklerini seyre daldım.
Döneminde gazeteleri için askeriyenin ulaklığını yapanların şimdi de nasıl gazeteleri için Başbakan’ın danışmanlarının ulaklığını yaptıklarını dünya gözü ile izliyorum.
***
Farkındayım ki; mücahit iken müteahhit olanlar son yıllarda beni muhafazakarlara, "çakma liberal" olarak gammazlıyorlar. 28 Şubat’ta bana ateş püskürenler ise nihayet doğru yolu bulduğumu ilan ediyorlar.
Ben de bilmem kaçıncı defa fark ediyorum ki Türkiye gibi ülkelerde düzen hep aynı kalır, sadece süzen ve süzülen arada bir yer değiştirir!
Odatv’de de analizlerimi bu gözle yapacağım.
Gazeteye her Salı ve Perşembe, haftada iki yazı göndereceğim.
***
Önemli not: Ben hiçbir zaman rahmetli Hablemitoğlu’nun ardından soyadı ile alay etmedim. Bu saçma iddiayı ortaya atan lütfen, ilgili yazımı veya konuşmamı teşhir etsin.
Cüneyt Ülsever/odatv