"HÜRRİYET'TE BİRİLERİ KRİZDEN GÜÇ ALIYOR!" ERGUN BABAHAN HÜRRİYET'İN DÜNKÜ MANŞETİNE NEDEN KIZDI?
Hürriyet Gazetesi krizden zevk mi alıyor! Ergun Babahan Hürriyet'in dünkü manşetine neden kızdı?
Bir manşetle bir geçmişi aklamak
'Tükenmez kalem caydı!' Hürriyet Gazetesi'nin dünkü manşeti buydu.
CHP lideri Deniz Baykal ile birlikte Ergenekon avukatlığına soyunan Hürriyet Gazetesi, ilk günden beri Ergenekon davasını itibarsız hale getirmek için elinden geleni yaptı.
Şimdi de fail-i meçhul zanlılarının avukatlığına soyunmuş görünüyor.
Bu kez haber 'yandaş' medyaya değil, 'Ergenekon' medyasına sızdırılmış veya servis edilmiş.
Öyle bir manşet ki, Türkiye'nin geçmişi hakkında bir fikir sahibi değilseniz, bu ülkede Susurluk yaşanmadı diye düşünebilirsiniz.
Veya bu ülkede kendilerine derin devlet adı veren kimi kamu görevlileri, yargısız infaz işine bulaşmış olamaz diyebilirsiniz.
Veya Ertuğrul Özkök gibi, Hrant Dink cinayetini heyecanlı üç-beş maceraperest gencin işlediğine, Danıştay baskınının Türkiye'nin 11 Eylül'ü olduğuna bizi ikna etmeye çalışabilirsiniz.
Hürriyet yönetimi krizden mi zevk alıyor, yoksa gerçekten rejim kavgası mı veriyor bilemiyorum ama bildiğim bir şey var, grup için her kritik dönüm noktasında Hürriyet'te anti-demokratik bir manşetin çıkıyor olması.
Belli ki grupta birileri krizden güç alıyor.
Neyse, bu onların meselesi.
Bizim meselemiz fail-i meçhuller.
Sadece Güneydoğu Anadolu'da 17 bini aşkın fail-i meçhul var.
Anlatılanlara, kazılardan çıkanlara bakılırsa, her taburda bir Muğlalı olayı yaşanmış.
Bunu ifade ederken PKK'nın demokrasiye ve insan haklarına saygılı bir örgüt olduğunu söylemiyorum.
Ama hukuk sistemi içinde hareket etmesi gereken devletle terörist bir örgüt arasında bir fark aranması gerektiği için söylüyorum.
Bakın, bu ülkenin Silahlı Kuvvetleri'ni temsilen konuşan yüksek rütbeli generaller, gözünüzün içine baka baka size yalan söyledi.
Daha düne kadar JİTEM yoktu ama kayıtlar ve tanıklar, JİTEM'in bir cinayet örgütü olarak var olduğunu söylüyor.
Siz iki itirafçının ifadelerinden vazgeçmelerinin Türkiye'nin kanlı tarihini aklayıp yıkayacağına inanıyorsanız, avcunuzu yalarsınız.
Bu manşetler sadece sizin kimlerle kucak kucağa olduğunuzu ispatlar.
Sağduyulu, demokrat insanların; bizim tercihimiz ise bu değil.
Elimizde ve anlımızda leke istemiyoruz.
Bununla da yetinmiyoruz, rütbesi yetkisi ne olursa olsun, kendine insanları yargısız infaz hakkı gören herkesin ve onların işbirlikçilerinin hesap vermesini istiyoruz.
İster tükenmez, ister tükenir kalem olsunlar.
Velev ki başardılar
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda kimin kimle dans ettiği ortaya çıktı.
Önceden tezgahlanmış bir plan devreye sokuldu.
Amaç hem Ergenekon, hem de kimi askeri yetkililerin fail-i meçhul cinayetlerden yargılanmasının önünü kesmek.
Bunun için gönderilecek ve yerine getirilecek yargı ekibi bile belirlenmiş.
Yani hukuku biçimlemeye çalışıyorlar.
İşin çivisi öyle çıkmış ki, AK Parti ile ilgili tüm başvuruları dinleyip karara bağlayan yüksek mahkemenin üyelerinden birinin eşi, dün açıklanan 3'üncü Ergenekon iddianamesinde sanık olarak yer aldı.
Elbette eşiyle birlikte.
Çıkar çatışmasının daniskası var bu olayda ama tükenmez kalemi tükenenler, bu gerçeği yazamıyor.
Peki, size bir soru...
17 bini aşkın fail-i meçhul insanlığın ilgilenmesi gereken bir suç değil midir?
Uluslararası Ceza Mahkemesi bunun için yok mudur?
Siz türlü yöntemlerle iç hukuk yollarını kapatırsanız, birileri bu mahkemeye başvuramaz mı?
Cinayetlerinizin, infazlarınızın hesabını orada soramaz mı?
Veya Avrupa Birliği bu kıyımların hesabının sorulmasını bir ön şart olarak önünüze koyamaz mı?
Siz, artık bugünün dünyasında insanları hayvan gibi itlaf edip hesap vermeden kurtulacağınızı mı sanıyorsunuz?
Ulaslararası hukuk peşinize düşecektir.
İç hukuk yolları kapatılırsa, bunu yapmak için çaba göstermek hukuka inanan herkesin boynunun borcudur.
Ergun Babahan/Star
changeTarget(document.getElementById("news_content"))