Hürriyet'in türbanlı yazarı Nagehan Alçı'ya yanıt verdi: "Yaşar Usta" kadın düşmanı mı?

Habertürk yazarı Nagehan Alçı, Münir Özkul’un hayat verdiği "Yaşar Usta" karakterinin övülmesine itiraz ederek söz konusu filmde kadın düşmanlığı yapıldığını iddia etmişti.

Habertürk yazarı Nagehan Alçı, Münir Özkul’un hayat verdiği "Yaşar Usta" karakterinin övülmesine itiraz ederek söz konusu filmde kadın düşmanlığı yapıldığını iddia etmişti. Alçı’ya yanıt Hürriyet gazetesinin türbanlı yazarı Ayşe Baykal’dan geldi.

Alçı köşesinde, “Kadın okurlarıma ve özellikle kadın köşe yazarlarına buradan seslenmek istiyorum: Lütfen Youtube’dan ‘Neşeli Günler’ ve ‘Gülen Gözler’ filmlerini dikkatle yeniden izleyin” demişti. Nagehan Alçı, “kadın düşmanlığı yapıldı” iddiasına dayanak olarak bu filmlerdeki sahneleri göstermişti.

Ayşe Baykal ise bugünkü köşesinde, “Ben de Nagehan Hanım’ın çağrısına uyarak Youtube’dan filmleri izledim. ‘Her çağrıya cevap vermek zorunda mısın?’ diyebilirsiniz ama ben de arada çağrı yapıyorum cevap gelmeyince insan kendini kötü hissediyor” diye yazdı.

“İzledim izlemesine ama Nagehan Hanım’ın bahsettiği kadın düşmanlığını göremedim” diyen Baykal devamında ise özetle şu ifadeleri kullandı:

“Az çok bilinçli bir kadın olduğumu düşünüyorum, kadın haklarıyla ilgili ne iktidarın ne muhalefetin kaygılarıyla hareket etmiyorum. Ama kadın dayanışması adına da Yaşar Usta’ya haksızlık yapmaya gönlüm elvermez. Çünkü ben iki filmde de yüreği sevgi dolu bir baba faktörü gördüm.

Hele neşeli günler filmden nasıl “kadını ikinci sınıf gören bir davranış çözümlemesi yaptı anlayamadım. Film, rahmetli Münir Özkul -Adile Naşit’in turşu suyu kavgasıyla başlıyor ve bu kurguyla devam ediyor. Her iki karakter de kavgalarında birbirine ağır sözler söylüyor ama eşit şekilde. Şahsen ben, filmin çekildiği yılları düşündüğümde hele ki o dönem şartlarında olduğunu göz önüne alarak söyleyebilirim ki ‘mücadeleci ve kendini ezdirmeyen bir kadın modeli’ görüyorum.

‘Gülen Gözler’ filminde kadını, babalarının malı gibi gösteren bir algıdan bahsetti Alçı. Daha önce bahsetmiştim, bizim eve gelen görücülerle başı çok ağrımış bir insanım. Hatta ‘insanlarız’ demek daha doğru olur. Biz henüz 16-17 yaşlarında iken eve görücü gelirdi ve annem de gelmek isteyene asla ‘Gelme’ demezdi. İkiz olduğumuz ve çok benzediğimiz için gelecek olanlara ‘Hangisi için geleceksiniz?’ diye sorardı annem. Onlar da ‘Fark etmez, nasılsa ikisi de aynı’ derdi. Biz bu duruma gıcık olurduk tabii, ikimiz de çıkmak istemezdik. Bu yüzden aramızda kura çekerdik. Kura kime çıkarsa o çıkardı görücüye. Şahsen ailemin beni bir mal olarak gördüğünü hiç düşünmedim; yanlış veya doğru tartışılır fakat kendilerince bizim için en doğrusunu istediklerini biliyorum. Bu sebeple ailemizden tokat yemedik ama biz de ailelerimizin istediği kişilerle evlenmedik.

‘Gülen Gözler’ filmde erkek egemen dünyanın aslında bir balon olduğunu, neticede kadınların sözünün geçerli olduğunu gördüm ben. Ki gerçek yaşamda da böyle değil midir?”