'HÜRRİYET'İN MANŞET HABERİNDEKİ SPOT KENDİSİNE HİÇ YAKIŞMADI!..' AKŞAM'IN GENEL YAYIN YÖNETMENİ İSMAİL KÜÇÜKKAYA'NIN BAHSETTİĞİ SPOTTA NE YAZIYORDU?..
İsmail Küçükkaya 7 gencin ölümüyle sonuçlanan olay sonrası medyadaki durumu analiz etti
O fotoğrafın anlamı
Güzel ülkemiz yeni yıla 7 gencin kaybının derin acısıyla girdi. Filistin´de yaşanan büyük insanlık dramının hüznünü yaşarken, üniversiteli gençlerin doğalgaz zehirlenmesinden kaynaklanan ölüm haberleri yüreklerimizi dağladı.
Televizyon başında milyonları ağlatan bu dramların okuyuculara duyurulması, bizlere bazı gazetecilik derslerini de hatırlattı. Bizim mesleğimiz zor zamanların işidir. Toplumun ortak acısını paylaşırken, gazeteler o hüznü de yansıtarak basılmaya devam eder.
Önceki gün doğal olarak bütün gazetelerin manşetleri 7 gencin ölüm haberine ayrılmıştı,
AKŞAM´ın da... Konu, Türkiye´nin 1 numaralı gündemiydi çünkü...
Gazeteler farklılıklarını ve duyarlılıklarını işte böyle "birleşmiş gündemlerde, benzeşmiş manşetlerde" ortaya koyar. Bizim için de böyle oldu. Bütün gazetelere dikkatlice göz atınca, en önemli ve hatta tek farklı detayın AKŞAM´da olduğunu hemen fark edersiniz. Birinci sayfamızdaki büyük fotoğrafta "ölüm uykusuna yatan gençlerden Ceren Okkalı´nın ablası" görünüyordu. Ceren´in ablası, yeni yılın ilk gününde kaybettiği kardeşinin çizmelerine sarılmış, yasını tutuyordu. Arkadaşlarımız, büyük ve titiz bir taramadan sonra Ceren´in o çizmeyi giydiği günkü fotoğrafına ulaştılar. O fotoğraf, bence gazetecilik titizliğinin göstergesidir.
İDDİALI MANŞETLER...
Bir gün önce de Türkiye´nin en çok merak ettiği sorunun yanıtı net olarak AKŞAM´daydı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı´nı anons edeceği gün, gazeteler, soru işaretleri, imalar veya belirsiz ifadelerle haberlerini okuyucularına duyuruyorlardı. Kimi "karar günü" diyordu, kimisinin de "Erdoğan´la görüşen Gökçek´in yüzü gülüyordu, acaba aday mı olacak" gibi başlıklarında çekingenlik hissediliyordu. Bazıları da haberi almış ama `riske girmeyelim´ diyerek küçük görmüşlerdi.
AKŞAM ise "Her şeye rağmen Gökçek" manşetini atarak, "Ne Kılıçdaroğlu darbesi ne Arınç´ın itirazı ne de Ankara´daki anket şoku", Başbakan Erdoğan, Gökçek´in adaylığını bugün açıklayacak" diyordu. Tarafsız kalma sözü veren ancak "tavırsız olmayacağız" diyen AKŞAM iddialı bir manşetle çıktı.
Gazeteciliğin uzun mesafeli bir koşu olduğunu biliyoruz. Bazen de üzüleceğimiz haberleri atlayacağımızın farkındayız. Ancak, peş peşe iki manşetimizi, bir gazetecilik yaklaşımı olarak görmek lazım. Bu, "olaylara bakıştaki derinliğe, farklı olanı aramadaki ısrara, detayı yakalamadaki inatçılığa, gazetecilik hızına ve habercilik refleksine" ilişkin bir arayışın yansımasıdır.
HÜRRİYET´E YAKIŞMAYAN...
Bu arada bir üzüntümü de dile getirmeden geçemeyeceğim...
Yedi üniversite öğrencisinin yılbaşında kaybıyla ilgili haberlerde aşırı uçtaki gazeteler hariç, basın genelde olumlu bir sınav verdi. Muhafazakâr basındaki arkadaşlar yanlış anlamaya yol açacak imalardan kaçındılar.
Hürriyet gazetesinin manşet haberinin spotlarında ise hiç kendine yakışmayan bir ifade yer alıyordu. Tam da Yılmaz Özdil´in "Adım kadar eminim, utanmadan iftira atacaklar şimdi, `acaba içkiden mi öldüler´ filan diye. Çocukların cesetlerine uyuşturucu taraması yaptırmazlarsa, yüzüme tükürün. Halbuki üst kattaki aile de kendini hastaneye dar atmış, babaya serum bağlı hâlâ" diye yazdığı gün Hürriyet´in birinci sayfasında şöyle bir ibare vardı:
"Sabaha karşı uyudular. Yeni yılın ilk saatlerine kadar eğlenen ve alkol alan gençler, daha sonra uykuya daldılar."
Ne diyeyim?
İSMAİL KÜÇÜKKAYA/AKŞAM