HÜRRİYET'İN "ASKERİ BİRLİKTE 35 OTÇU RÜTBELİ" HABERİ HANGİ "TESADÜFLERE" TAKILDI!...

Her haberin, anlattıkları dışında, bir de kendi iç öyküsü olur; her insan gibi.Bir kısmı bilinir; belki doğrudur; bir kısmı gizli, kapalı, bastırılmış, sindirilmiş, susturulmuş ama dosdoğru.Güce dokunamayan, gücün kuyruğu olur.Kuyruk şeye yapışır,

Haberin var mı derdin de var!

Hürriyet'in sürmanşetinde dün ilginç bir haber vardı:
Eskişehir'de birliklerine esrar sokup kullanan havacı astsubaylar ordudan ihraç edilmişti.
Ağustostaki Askeri Şura'da.
"Bugün", yani dünkü Şura'da 8 astsubayın daha ihracı gündemdeydi. Ayrıca 18'i hakkında da inceleme sürüyordu.
Olay kötü; haber, "iyi haber".
Ama gazetenin web sitesinde görüş yazan okurların çoğu, haberin "Silahlı Kuvvetler'i yıpratmak için" yapıldığını da düşünmüş.
Biliyorsunuz, bu reflekstir.
Ama, haberin kaynağının bizzat "Silahlı Kuvvetler", zamanlamasını tayin ile sızdırılmasını temin edenin de yine bizzat "Silahlı Kuvvetler" olduğunu düşünen "Silahlı Kuvvetler" mensupları da mevcut.




Özetlemeye çalışırsam;
"Silahlı Kuvvetler'i yıpratmak üzere yapıldığı sanılan bir haberin aslında bazı Silahlı Kuvvetler mensuplarını yıpratmak üzere sızdırıldığını düşünen Silahlı Kuvvetler mensupları."
Onlara kısaca emekli ve muvazzaf astsubaylar deniyor.




Ben şöyle düşünürüm:
Haber, doğru ise, haberdir.
Üstelik haber, ağustosa göre epey rötarlı olsa da, dünkü Şura vesilesiyle "güncellik" kriterine de uyuyor.
Dolayısıyla, mesele yok!
Ayrıca, suç işleyen, yanlış yapan cezalandırılıyor diye, camiaların toptan karalanmasını yahut camia mensuplarının toptan alınganlıkta bulunmasını da yanlış bulurum.
Diyelim bir "astsubay" bir tür görevle yahut inisiyatifiyle bir yeri bombalamaya kalktı ve yakalandı. Bu tüm Silahlı Kuvvetler'i veya tüm astsubayları suçlu, zanlı, şüpheli mi yapar?
Hayır; değil mi!




Lakin, "zamanlama" deyince, sadece "Şura'nın güncelliği" ne değil, başka "tesadüfler"e de takılanlar çıkıyor.
Şunlar:
1. Meclis'e hem de CHP eliyle gelmiş ve astsubayların uğradığı kimi (sadece kimi) haksızlıkları telafiye dönük iki yasa tasarısı vardı.
AKP'den geçemedi; iktidar marifetiyle komisyona geri yollandı; AKP'lilere göre, "Genelkurmay ricasıyla".
Emekli ve çalışan astsubaylar bu yasaların çıkabilmesini, "adalet adına" çok istiyor!
2. Çok isteyince, çok çile çekince ve kurumun tüm disiplinine rağmen, çoluğunuzun çocuğunuzun gözlerine bakarken için için isyan edince, "bir şey yapabilmek" istiyorsunuz.
3. Tabii kimi emekliler daha rahat ve cesur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye'yi mahkum ettiği halde süren iki dudak arasındaki yargısız "oda hapsi"nden ihraca kadar endişeleri olan görevdeki astsubaylardan, uzman çavuşlardan ziyade.
4. Duydum ki; biraz ilgileniyorsanız zaten duyulmayacak gibi değil ki: Özellikle emekli astsubaylarda başlayan bir hareketlenme ile, "4 Aralık randevusu" verilmiş: "Bizi insan yerine koymayan zihniyetleri protesto".
Öyle bir şey: Binlerce faks, mail, dilekçe yoluyla, mağduriyeti protesto için çağrılar. Bir astsubayın deyişiyle, "Anayasa'nın savunucusuyum deyip Anayasa'yı imtiyazlar ve adaletsizlikler bakımından ihlal edenler"i protesto.
Kimilerine göre, "Haber", o randevuya da yetişiyor!


Her haberin, anlattıkları dışında, bir de kendi iç öyküsü olur; her insan gibi.
Bir kısmı bilinir; belki doğrudur; bir kısmı gizli, kapalı, bastırılmış, sindirilmiş, susturulmuş ama dosdoğru.
Güce dokunamayan, gücün kuyruğu olur.
Kuyruk şeye yapışır, orda sallanır durur.

Not: Başka konulardaki ana fikrim gibi, bu mevzudaki sürekli ilgimin esası ile gayretimin hassası da budur: Önce kendin kuyruklaşm