Hürriyet'e saldırı eski başyazarı da kızdırdı: Böyle haydutluk görmedim!

Hürriyet Gazetesi’nin İstanbul Bağcılar’daki merkezine düzenlenen saldırıya ilişkin gazetenin eski başyazarı Oktay Ekşi’den de bir tepki geldi. Röportajcımız Alev Gürsoy Cimin’e konuşan Ekşi; “Böyle haydutluk görmedim” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘400 vekil‘ ifadesini çarpıtmakla suçlanan Hürriyet gazetesinin İstanbul’un Bağcılar ilçesindeki binasına tekbir sesleriyle saldırı düzenlendi.
23:00 sularında bina önünde toplanan 200 kişilik grup bahçe girişindeki bariyeri kırıp güvenliği aşarak binaya girmeye çalıştı. Bina girişindeki camlar ve döner kapı taş ve sopalarla kırıldı. Saldırganların içeri girmeleri bina güvenliği tarafından güçlükle önlendi. Bina önünde asılı flama yakıldı.

Olaya Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin dâhil birçok kişi tepki gösterdi. Çok sert tepkilerden biri de gazetenin eski başyazarı Oktay Ekşi’den geldi.

Medyaradar röportajcımız Alev Gürsoy Cimin’e konuşan Ekşi’nin işte o açıklamaları:

RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
TWİTTER: gazetecialev
Mail: alevgursoy2008@gmail.com



“BU METOTLARI MEŞRU GÖRENLER YA BİRGÜN AYNI METOTLARLA MAĞDUR OLURSA…”
Oktay Bey, Hürriyet Gazetesi’ni en iyi bilen isimlerden birisiniz. Yıllarca o gazetenin başyazarlığını yaptınız. Dün gazete önünde yaşanan protesto gösterisiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Demek ki artık vergi cezası da yetmiyor. Gazetecileri abluka altına aldılar, “Havada bulut var” diyene “Vay sen bana bunu nasıl ördek dersin” diyerek dava açıp, mahkemeye vermek yetmiyor. Ekonomik baskılar yaparak grupları, gazeteleri batırmak, basın emekçilerini işten attırmak da yetmiyor şimdi kaba kuvvet ve vandallık başladı. Dünyada gazeteciler ve medyaya baskı yapan despotların aklına gelmiş bütün baskılar uygulandığı halde demek ki bu da yetmedi şimdi sıra gazete binalarını, matbaalarını basmaya geldi. Çok yazık… Bu metotları meşru görenle; bir gün meşru gördükleri bu metotlar nedeniyle mağdur olurlarsa o zaman kimseden davacı olmasınlar. Zaten herkes er geç ettiğini çeker, bunların bedelini ağır öder.

“SOKAĞI GALEYANA GETİRMEK NİYE?”
Hürriyet’in de sizce bir hatası var mı?
Ne hatası. Söyleneni yazmak ne zamandan beri hata oldu? Haberin başlığına kızabilirsiniz ama gazeteyi basmak, bilgisayarları kırmak niye? Haber yanlışsa tepkini gösterir, açıklamanı yapar, yargı yoluna başvurursun. Sokağı galeyana getirmek niye? Sen o gözü dönmüş insanları nasıl gazete önüne salarsın?

“CAM ÇERVEYİ İNDİRTMEK HANGİ HUKUK DEVLETİNDE VAR?”
Geçmişte yazdığınız çok ağır bir köşe yazısı nedeniyle siz de böyle bir protesto olayını yaşamıştınız değil mi?
Doğrudur. Benim için de beş otobüs dolusu çapulcuyu gazete önüne doldurmuşlardı. Ellerine çok ağır hakaretler içeren dövizler vermişler. Gözdağı vermeye kalkışmışlardı. Ama o zaman fiziki bir müdahale yoktu. Demokrasilerde insanlar tepkisini gösterebilir, ben de beni protesto etmelerine bir şey demedim. Ama şimdi bakıyorsun taşlar, sopalar ve ölüm tehditleri. Bu hangi demokraside görülmüş bir olay? Sokak kabadayılarından oluşmuş bir güruhu gazetenin içine daldırıp cam çerçeve dağıtmak hangi hukuk devletinde var? Olmaz, olmamalı da. Böylesi olsa olsa ancak dağ başında, haydutlar dünyasında olur.

“BUNLAR HUKUK DEVLETİNDE DEĞİL, DAĞ BAŞINDA OLUR”
Geçmişi iyi analiz edebilecek nadir gazetecilerden birisiniz. Çünkü o dönemleri de gördünüz. Geçmişte de böyle olaylar yaşandı mı? Gazeteler böyle protest edilir miydi?
Türk basın tarihinin şimdisi de, geçmişi de maalesef böyle birçok utanç verici nahoş olaylarla dolu… Ama şu an en ağır bedelleri medya ödüyor. Mesela 1945 yıllarıydı Tan Gazetesi basıldı. Tam bir rezaletti, orada da yine tahrik edilmiş çapulcu bir güruhun eseriydi. Ama devlet bu olaydan sonra asla bir daha böylesine çirkin bir olaya müsaade etmedi. 1993 yıllarında da o dönemki iktidar sahiplerinin tahriki ile Kürtçü yayın yapan bir gazeteye bomba konulmuştu. Öyle ya da böyle versene mahkemeye, bomba koymak neyin nesi? Bu tür rezaletler maalesef çok görüldü ama uzun yıllar her metodu kullanmışlardı bir bu kalmıştı sıra şimdi gazete basmaya da geldi.

“SORUN DİK DURUYOR OLMALARI”
Aydın Doğan ve Doğan Grubu’nun sürekli hedefte olmasının nedeni nedir?
Herhalde bunca yaşananlara rağmen hala ayakta dik durmaya çalışmaları ve sesini çıkarmaya imtina etmesidir. Ben oradan ayrılalı beş yıl oldu, şu an neler oluyor bilemem ama yapılanları hak etmediklerini düşünüyorum.

“ÖZGÜRLÜKSÜZ BİR MEDYA VAR”
Şu an medyanın yaşadığı en büyük sorun ne size göre?
Medyanın sorunlarını anlatmaya kalkarsam eğer bir kitap çıkar. Ama en büyük sorun özgürlükler diyebilirim. Özgürlüksüz yani engellenen bir medya var. Debelenip duruyor… İyiye gidecek derken, iyice dibe vuruyor. Çok yazık… Dilerim bu süreci de atlarız.