Hürriyet yazarından Sağlık Bakanı Koca’ya çağrı: Bu şiddeti durdurmak sizin elinizde

Nevşehir Devlet Hastanesi’nde şiddete uğrayan Dermatoloji Uzmanı Dr. Rıdvan Güneş’i hatırlatan Hürriyet yazarı Fatih Çekirge, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya seslendi.

“Sayın Bakan, lütfen... Anadolu’nun en ücra köşelerinde zor şartlarda görev yapan sağlık çalışanlarımıza daha medeni bir güvenlik ortamı sağlayın” çağrısı yapan Çekirge, “O çocuklar bunca özveriye rağmen itilip kakıldıkça, dayak yedikçe, saldırıya uğradıkça, ben kahroluyorum... Yoksa onları her yıl Tıp Bayramı’nda mı hatırlayacağız?” diye yazdı.

İşte Çekirge'nin bugünkü yazısından ilgili bölüm:

Dr. Rıdvan o sabah yine erkenden odasına gelmişti. Sıra numaraları veriliyordu ki...

100 hasta için “Tamam” dedi.

Evet, o gün yine tam 100 hastaya bakacaktı...

Ortalama bir hasta 30 ya da 45 dakika alsa...

O gün saatlerce hasta bakması gerekirdi...

Ki zaten hemen her gün öyleydi.

Bazen yemek molası belki bir tostla geçiyordu...

İşte o sırada hangi doktor sormuyordu ki:

“Gel sen 6 sene tıp oku. Sonra staj, uzmanlık... Ve dayak ye...”

Evet, birkaç gün önce Nevşehir Devlet Hastanesi’nde...

Dermatoloji Uzmanı Dr. Rıdvan Güneş, 100’üncü hastasına da baktıktan sonra, geriye doğru yaslanmış düşünüyordu...

Yorulmuştu.

Ve tam odasından çıkıyordu ki...

Önünü kestiler:

“Doktor, benim oğluma da bak...”

“Tamam ama sıra doldu.”

Kükreyen bir ses:

“Sizi boşuna dövmüyorlar.”

Dr. Rıdvan şok...

Ne desin şimdi:

“Ama ben şu ana kadar 100 hasta baktım. Sıra bu kadar verildi” dese...

Ki demeye kalmadı...

Küfür, hakaret yağıyordu.

İşte o anda üzerine atladılar. Tekme tokat... Stetoskop bir yana, gözlük bir yana.

Ağzı burnu kan içinde...

Sonuç:

Ertesi gün televizyon haberlerinin son sıralarında bir haber:

“Ahmet C., Dermatoloji Uzmanı Dr. Rıdvan Güneş’e tepki gösterip yumruk attı. Arbede sırasında doktorun üzerindeki kıyafetleri yırtıldı. Hastane personeli ve diğer hasta yakınlarının araya girmesiyle, Ahmet C. uzaklaştırıldı. Çağırılan polis ekipleri, babayı gözaltına aldı. İfadesi alınan Ahmet C., serbest bırakıldı.”

İşte bu kadar...

Onca emeğin, onca eğitimin ardından, günde 100 hastaya bakan Dr. Rıdvan’ın “tıp ödülü” dayak oldu...

Saldırgan da serbest.

Tabii haberde birkaç ayrıntı var.

Mesela; dikkat ederseniz, Dr. Rıdvan “hastane personeli ve diğer hasta yakınlarının araya girmesi sayesinde” kurtuluyor.

Peki polis nerede? Güvenlik yok mu?

İl sağlık müdürü ve başhekim diyor ki: “100 hastaya bakmıştı...”

Bu mudur karşılığı...

Yalnızca Dr. Rıdvan mı?

O günlerde onlarca doktor saldırıya uğradı...

İŞTE DİDİM: “Aydın’ın Didim ilçesinde alkollü otomobil kullanırken yakalanan Tahir D., kontrol için getirildiği hastanede acil doktoru Doğancan Kılıç’a kafa atarak yaraladı. Kaşı yarılan doktora 5 dikiş atıldı. Saldırgan serbest kaldı...”

İŞTE DİYARBAKIR: “Diyarbakır’ın Kayapınar ilçesinde, psikiyatrik bozukluğu olan saldırgan elindeki bıçakla bir doktoru yaraladı. Saldırı anları kameralara yansıdı. Bakan Koca, saldırganın tutuklandığını açıkladı.”

İŞTE PENDİK: “İstanbul Pendik Devlet Hastanesi’nde bir hasta, kadın doktoru saçlarından sürükledi...”

İŞTE BOLU: “Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Doktor Emre Bilgin görevi başında saldırıya uğradı. Doktorun burnunu kıran Y.E.D. (24) gözaltına alındı.”

İŞTE MERSİN: “Tarsus ilçesinde devlet hastanesinde görevli Doktor Hüseyin Akdoğan, çocuk hastayı muayene ettiği sırada başka bir doktorla konuşarak muayeneyi geciktirdiği iddiasıyla anne C.Y. ile tartıştı. Bir süre sonra hastaneye gelen kadının kocası ile arkadaşı Dr. Akdoğan’ı darp etti. Şikâyet üzerine gözaltına alınan 2 şüpheli tutuklanma talebiyle adliyeye sevk edildi.”

Evet arkadaşlar...

Bunun gibi onlarca saldırı. Hakaret... Yumruk, küfür...

Peki kime saldırıyorlar?

Canımızı emanet ettiğimiz doktorlara...

İşte o yüzden buradan Sağlık Bakanı Fahrettin Bey’e sesleniyorum...

Sayın Bakan, lütfen...

Anadolu’nun en ücra köşelerinde zor şartlarda görev yapan sağlık çalışanlarımıza daha medeni bir güvenlik ortamı sağlayın.

O çocuklar bunca özveriye rağmen itilip kakıldıkça, dayak yedikçe, saldırıya uğradıkça, ben kahroluyorum...

Yoksa onları her yıl Tıp Bayramı’nda mı hatırlayacağız?

Yazının tamamını okumak için tıklayın.