Hürriyet yazarından II. Abdülhamid'in torununa: İngiliz gemisine kapağı atan benim dedem değildi
Hürriyet yazarı Kanat Atkaya, "Parlamenter sistem canımıza yetti" diyen 2. Abdülhamid'in torunu Nihal Osmanoğlu'na sert çıktı.
Hürriyet yazarı Kanat Atkaya, "Parlamenter sistem canımıza yetti" diyen 2. Abdülhamid'in torunu Nihal Osmanoğlu'na yönelik olarak "'Koltuk gidince, saltanat bitince, ölüm fermanını imzaladığı kahramanlar galip gelince elleriyle mektup yazarak, 'Beni kaçırınız' diyerek, İngiliz gemisine kapağı atan benim dedem, benim atam değildi" dedi.
Kanat Atkaya'nın "Dedeler, dedelerimiz" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Kendisini “Osmanlı Hanedanı’nın hayattaki sultanlarından biri, cennetmekân Sultan II’nci Abdülhamid Han’ın 5’inci kuşak torunu, aynı zamanda dünya genelinde yaşayan 13 Sultan’dan biri” olarak tanıtıyor Nilhan Osmanoğlu Vatansever.
Osmanlı hanedanının Cumhuriyet döneminde memleket toprağında doğan “ilk sultanı” olan Nilhan Osmanoğlu ziyadesiyle faal biri.
KKTC’deki Lefke Avrupa Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü’nden mezun olduktan sonra üst düzey yöneticilik yapmış, ardından da web üzerinde kurduğu bir satış mağazasıyla ticarete atılmış.
Yaratıcı ve girişimci ruhunu, kurduğu bu sanal mağazadaki ürünlere göz gezdirerek anlamak mümkün...
“Hanımefendiler”, “Beyefendiler” ve “Veledler” başlıkları altında kadın, erkek ve çocuk giyim ürünlerini pazarlıyor; bunun yanında kokular, Osmanlı sancakları vesaire de satıyor.
Örnek vermek gerekirse “Veledler için Çanakkale asker kostümü” 149.90 TL veya 106 akçe, “Cuma selamlığı kokusu” 220 TL veya 157 akçe, “El işlemeli çift başlı balta” 109 TL veya 77 akçe, seçeceğiniz iki sancak ürünü kampanya dahilinde 49.90 TL veya 35 akçe.
Akçe kısmını çözemedim, nasıl bulunur, nasıl ödenir ama benim hatamdır herhalde.
Ürün skalası geniş, kapıda ödeme var; hayırlı işler, bol akçeler olsun...
Ticaret dışı alanlarda da aktif biri Nilhan Hanım ve siyasetle de ilgili.
Mesela futbolcular veya bürokratlar gibi hanedan ekibiyle “Varım, evet, sen de var mısın?” tarzı video zinciri oluşturup sanal âlemde paylaşıyor, her vatandaşın hakkı olduğu üzere güncel gelişmelerle ilgili yorumlarını halktan esirgemiyor.
Bunun dışında belediyelerin düzenlediği toplantılara konuşmacı olarak katılıyor vesaire.
Son olarak Gaziosmanpaşa Belediyesi’nin düzenlediği etkinlikte “Evet” diyeceğini duyurduktan sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Neyinize yetmedi parlamenter sistem?” sözlerini hatırlatıp, “Bizim canımıza yetti parlamenter sistem artık. O yüzden biz başkanlık sistemine evet diyoruz” demesiyle haber oldu.
Parlamenter sistemi eleştirirken “Cumhurbaşkanımız okuduğu şiir yüzünden siyasi yasaklı hale gelmedi mi? İmam Hatipler kapatıldı, başörtülü kızlarımızı yerlerde sürüklediler. Bu parlamenter sistem yüzünden... Bu mu demokratik ülke?” demiş mesela.
Atası Vahideddin döneminde İstanbul işgal edildiğinde şehrin sokaklarında çarşafları yırtılan, ırzına göz dikilen kadınları unutmuş olacak herhalde...
Büyük dedesinin baskı ve sansürle anılan yönetim şekli de akılda kalmayabilir. Olur öyle herhalde, bilemiyorum...
Ama...
Koltuk gidince, saltanat bitince, ölüm fermanını imzaladığı kahramanlar galip gelince elleriyle mektup yazarak, “Beni kaçırınız” diyerek, İngiliz gemisine kapağı atan benim dedem, benim atam değildi.
Benim dedem şerefle taşıdığı madalyasını göğsünün üstünden eksik etmeyen bir İstiklal Harbi gazisiydi.
Dedelerimiz mühimdir; unutmayalım, hep hatırlayalım olur mu?
Yoksa hayırlı işler, bol kazançlar; bana ne?
Kanat Atkaya'nın "Dedeler, dedelerimiz" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Kendisini “Osmanlı Hanedanı’nın hayattaki sultanlarından biri, cennetmekân Sultan II’nci Abdülhamid Han’ın 5’inci kuşak torunu, aynı zamanda dünya genelinde yaşayan 13 Sultan’dan biri” olarak tanıtıyor Nilhan Osmanoğlu Vatansever.
Osmanlı hanedanının Cumhuriyet döneminde memleket toprağında doğan “ilk sultanı” olan Nilhan Osmanoğlu ziyadesiyle faal biri.
KKTC’deki Lefke Avrupa Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü’nden mezun olduktan sonra üst düzey yöneticilik yapmış, ardından da web üzerinde kurduğu bir satış mağazasıyla ticarete atılmış.
Yaratıcı ve girişimci ruhunu, kurduğu bu sanal mağazadaki ürünlere göz gezdirerek anlamak mümkün...
“Hanımefendiler”, “Beyefendiler” ve “Veledler” başlıkları altında kadın, erkek ve çocuk giyim ürünlerini pazarlıyor; bunun yanında kokular, Osmanlı sancakları vesaire de satıyor.
Örnek vermek gerekirse “Veledler için Çanakkale asker kostümü” 149.90 TL veya 106 akçe, “Cuma selamlığı kokusu” 220 TL veya 157 akçe, “El işlemeli çift başlı balta” 109 TL veya 77 akçe, seçeceğiniz iki sancak ürünü kampanya dahilinde 49.90 TL veya 35 akçe.
Akçe kısmını çözemedim, nasıl bulunur, nasıl ödenir ama benim hatamdır herhalde.
Ürün skalası geniş, kapıda ödeme var; hayırlı işler, bol akçeler olsun...
Ticaret dışı alanlarda da aktif biri Nilhan Hanım ve siyasetle de ilgili.
Mesela futbolcular veya bürokratlar gibi hanedan ekibiyle “Varım, evet, sen de var mısın?” tarzı video zinciri oluşturup sanal âlemde paylaşıyor, her vatandaşın hakkı olduğu üzere güncel gelişmelerle ilgili yorumlarını halktan esirgemiyor.
Bunun dışında belediyelerin düzenlediği toplantılara konuşmacı olarak katılıyor vesaire.
Son olarak Gaziosmanpaşa Belediyesi’nin düzenlediği etkinlikte “Evet” diyeceğini duyurduktan sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Neyinize yetmedi parlamenter sistem?” sözlerini hatırlatıp, “Bizim canımıza yetti parlamenter sistem artık. O yüzden biz başkanlık sistemine evet diyoruz” demesiyle haber oldu.
Parlamenter sistemi eleştirirken “Cumhurbaşkanımız okuduğu şiir yüzünden siyasi yasaklı hale gelmedi mi? İmam Hatipler kapatıldı, başörtülü kızlarımızı yerlerde sürüklediler. Bu parlamenter sistem yüzünden... Bu mu demokratik ülke?” demiş mesela.
Atası Vahideddin döneminde İstanbul işgal edildiğinde şehrin sokaklarında çarşafları yırtılan, ırzına göz dikilen kadınları unutmuş olacak herhalde...
Büyük dedesinin baskı ve sansürle anılan yönetim şekli de akılda kalmayabilir. Olur öyle herhalde, bilemiyorum...
Ama...
Koltuk gidince, saltanat bitince, ölüm fermanını imzaladığı kahramanlar galip gelince elleriyle mektup yazarak, “Beni kaçırınız” diyerek, İngiliz gemisine kapağı atan benim dedem, benim atam değildi.
Benim dedem şerefle taşıdığı madalyasını göğsünün üstünden eksik etmeyen bir İstiklal Harbi gazisiydi.
Dedelerimiz mühimdir; unutmayalım, hep hatırlayalım olur mu?
Yoksa hayırlı işler, bol kazançlar; bana ne?