Hürriyet yazarı Arınç'a çaktı ;Faşist anlayışın itirafı!
Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz, Bülent Arınç'ın TBMM kürsüsünden Baransu'ya tehdidini köşesine taşıdı.
Faşist anlayışın itirafı
BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç, MGK belgelerinin Taraf gazetesinde yayımlanmasıyla ilgili olarak TBMM kürsüsünden şunları söyledi:
“Gazetecilik başarısıyla Pulitzer Ödülü’ne kendisini aday gösteren insan, bir cezaya muhatap olacağını düşünmeli ve cesaretle bu işi yapmalıdır. Öyle somun pehlivanlığına gerek yok. ‘Bu işi bilerek yaptım, sonucuna razıyım, bu bir gazeteciliktir’ dersiniz, kanun ceza veriyorsa göğüslersiniz. Mustafa Balbay kadar olmasa bile herhalde 4.5–5 yılı hiç kimse göze almıyor ama kahramanlık budur.”
Türkiye’de basın özgürlüğünün tam olarak sağlanamadığına ilişkin olarak kim bilir kaç tane AB raporu, uluslararası basın kuruluşlarının araştırmaları vs. yayımlandı.
Arınç’ın bu sözleri, bütün bunların hepsinin özetini yapıyor, basın özgürlüğüne Türk hükümetinin bakışını yansıtıyor.
Yakın bir gelecekte bu sözünün uluslararası alanda sıkça yüzüne vurulacağını da şimdiden söyleyebiliriz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin basın özgürlüğü ile ilgili değişik davalarda verdiği kararlar şu temel ilkeye dayanıyor: Ceza tehdidi altında özgür basın faaliyeti olamaz. (Lingens–Avusturya davası.)
Eğer, gazeteciler yazdıkları haberler–yorumlar için cezalandırılma tehdidi altındalarsa o ülkede basın özgürlüğünden de söz edebilmek mümkün değildir. Basın özgürlüğünden söz edilemeyen bir ülkede ise demokrasi yoktur, gizli–açık bir faşizm yaşanmaktadır.
Ve Başbakan Yardımcısı tehdidi TBMM kürsüsünden savuruyor: 5 yıl yatmayı göze alıyorsanız istediğiniz haberi yazın!
Fazla söze artık gerek yok.
Türkiye, gazetecilerin yazdıkları haberler nedeniyle hapse atıldığı, hükümetler tarafından cezalandırılmakla tehdit edildiği bir ülkedir.
Ve bunu o kadar fütursuzca yaparlar ki Başbakan Yardımcısı TBMM kürsüsünden bile söylemeye çekinmez!
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç, MGK belgelerinin Taraf gazetesinde yayımlanmasıyla ilgili olarak TBMM kürsüsünden şunları söyledi:
“Gazetecilik başarısıyla Pulitzer Ödülü’ne kendisini aday gösteren insan, bir cezaya muhatap olacağını düşünmeli ve cesaretle bu işi yapmalıdır. Öyle somun pehlivanlığına gerek yok. ‘Bu işi bilerek yaptım, sonucuna razıyım, bu bir gazeteciliktir’ dersiniz, kanun ceza veriyorsa göğüslersiniz. Mustafa Balbay kadar olmasa bile herhalde 4.5–5 yılı hiç kimse göze almıyor ama kahramanlık budur.”
Türkiye’de basın özgürlüğünün tam olarak sağlanamadığına ilişkin olarak kim bilir kaç tane AB raporu, uluslararası basın kuruluşlarının araştırmaları vs. yayımlandı.
Arınç’ın bu sözleri, bütün bunların hepsinin özetini yapıyor, basın özgürlüğüne Türk hükümetinin bakışını yansıtıyor.
Yakın bir gelecekte bu sözünün uluslararası alanda sıkça yüzüne vurulacağını da şimdiden söyleyebiliriz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin basın özgürlüğü ile ilgili değişik davalarda verdiği kararlar şu temel ilkeye dayanıyor: Ceza tehdidi altında özgür basın faaliyeti olamaz. (Lingens–Avusturya davası.)
Eğer, gazeteciler yazdıkları haberler–yorumlar için cezalandırılma tehdidi altındalarsa o ülkede basın özgürlüğünden de söz edebilmek mümkün değildir. Basın özgürlüğünden söz edilemeyen bir ülkede ise demokrasi yoktur, gizli–açık bir faşizm yaşanmaktadır.
Ve Başbakan Yardımcısı tehdidi TBMM kürsüsünden savuruyor: 5 yıl yatmayı göze alıyorsanız istediğiniz haberi yazın!
Fazla söze artık gerek yok.
Türkiye, gazetecilerin yazdıkları haberler nedeniyle hapse atıldığı, hükümetler tarafından cezalandırılmakla tehdit edildiği bir ülkedir.
Ve bunu o kadar fütursuzca yaparlar ki Başbakan Yardımcısı TBMM kürsüsünden bile söylemeye çekinmez!
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN