HÜRRİYET VE KARDEŞ YAYIN ORGANLARINA HÜKÜMETİ YIPRATMA TALİMATINI BİZZAT AYDIN DOĞAN MI VERİYOR?.. FEHMİ KORU'DAN İLGİNÇ BİR DOĞAN GRUBU ANALİZİ!..
Aydın Bey son beş yıl içerisinde ekonomide yaşanan değişimden en fazla yararlanan patron; o sayede kasaları dövizle dolup taşıyor.
İşte gördünüz, pop sosyolog haklıymış, Aydın Doğan'ın allem edip kallem edip 'İddaa' adlı para kesme makinası gibi çalışan talih oyununu rakibi Mehmet Emin Karamehmet'in elinden koparacağı dedikodusu boş çıktı. İki turlu ihalede ilk turda Aydın Bey'in oluşturduğu konsorsiyum önde gitse de, ikinci turda rakip grup öldüresiye bir indirim yaptı.
'İddaa' ihalesi Aydın Doğan'da kalmadı. Kalmadığı gibi, ihaleye hazırlanmak için yapılan milyonlarca dolarlık masrafı da sineye çekmek zorunda kaldı grup...
Hürriyet'in başını çektiği 'yıpratma savaşı cephesi' içerisinde yer alan gazete ve televizyonların, kendilerini bu konuma patronlarının yönlendirmesiyle yerleştirdiklerine dair yaygın bir kabul var; medyadaki alışkanlıkların da böyle bir kabulü düşündürdüğü biliniyor... Ancak, muhafazakâr siyasetçilere kıyasıya karşı çıkmalarını, patron talimatı yerine, köşeleri tutan ve manşetleri atanların ideolojik saplantılarına bağlama eğilimindeyim ben...
Aydın Bey son beş yıl içerisinde ekonomide yaşanan değişimden en fazla yararlanan patron; o sayede kasaları dövizle dolup taşıyor. Ancak kasalardaki paralarını yeni yatırımlarda daha da artırmayı hedeflediğinde, son İddaa macerasının da gösterdiği gibi, başarılı olamıyor. Şimdi bütün umudunu iki yıl sonra (2010) yapılacak süper lig maçlarının yayın hakkının D-Smart'a alınmasına ve bunun için açılacak ihaleyi kazanmaya bağlamış görünüyor grup; ya o gün geldiğinde ona dönük yatırımlar da boşa çıkarsa?
Düşünün, kasanızda milyar dolarlar var ve siz 'İddaa' gibi, maç yayını gibi hakların ihalesine giriyor ve kazanamıyorsunuz... Hilton gibi değerli bir arsa üzerinde kurulu oteliniz var ve mücevher değerindeki arsaya milyarlar kazandıracak rezidanslar inşa etmek istiyorsunuz, gerekli izni alamıyorsunuz...
Petrol Ofisi bir nakit kumbarası; dünyanın en büyük enerji gruplarından biriyle onun sahibi sizsiniz ve rafineri izni almak istiyorsunuz... En doğal hakkınız olarak görmenize rağmen bu isteğiniz de anlayışla karşılanmıyor...
Elbette kızıyordur Aydın Doğan, hem de çok kızıyordur, buna rağmen kızgınlığını "İktidara yaylım ateş" talimatına dönüştürdüğünü sanmıyorum ben... Dolayısıyla, Hürriyet'in ve kardeş yayın organlarının ölümüne yıpratma savaşı sürdürmelerini patronun kızgınlığına değil, köşe başlarını tutanlarla manşetleri atanların ideolojik reflekslerine bağlıyorum...
Erol Simavi patron olsaydı bu sorunu çok farklı yöntemlerle çözerdi gibime geliyor...
Muammer Kayhan adlı birinin Hürriyet'te yayın yönetmenliği yaptığını duymuş muydunuz? Muammer Bey 1960'lı yılların yükselen yıldızıydı. Erol Simavi tarafından önce haber ajansının, sonra da Hürriyet'in başına getirilmişti. ABD'de eğitim almış, yabancı ajans ve yayın organlarında çalışmış biriydi.
Bizim 'pop sosyolog' bugünlerde neyse, 1960'larda Muammer Kayhan oydu...
1960'lardaki Hürriyet de bugünkü Hürriyet gibi muhafazakâr hükümet aleyhtarlığı yapıyordu. Kıyasıya. Bizim pop sosyolog yatsın kalksın karşısında AP iktidarı ve Süleyman Demirel olmadığına dua etsin. 1960'larda iktidarı işgal eden Demirel'e muhalefetin ne anlam taşıdığını en iyi bilenlerden biri seleflerinden Muammer Kayhan'dır.
Türkçesi de yayımlanan 'Kemalistler' (Remzi Kitabevi) kitabında o günleri "Demirel destekçileri beni 'CIA ajanı', Amerikan uşağı ve vatan haini ilân etmişti" diye anlatır.