Hürriyet Okur Temsilcisinin haber isyanı: Hürriyet'i Hürriyetçiler okumuyor!
Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, aynı haberin Hürriyet'te 3 kez yayınlandığını belirtip, editörler ve servis şeflerinin Hürriyet'i okumadığını söyledi.
Hürriyet gazetesi okur temsilcisi Faruk Bildirici, bugünkü köşesinde Hürriyet gazetesinin editoryal dağınıklığıyla adeta dalga geçti.
Bir haberin aynı gün iki farklı sayfada yayınlandığını belirten Faruk Bildirici, aynı haberin bir gün sonra da başka bir sayfada tekrar yayınlanmasına isyan etti.
Hürriyet gazetesinin editör ve servis şeflerinin kendi gazetelerini okumadıklarını dile getirip, gazetenin tamamını okumaları tavsiyesinde bulundu.
İşte Faruk Bildirici'nin yazısının ilgili bölümü:
EDİTÖRLERİN İŞ KAZASI
SANIRIM bazı okurlar, biz gazetecilerden daha dikkatli okuyorlar Hürriyet’i. Geçen hafta yazdığım Arif Kolan’ın eleştirisi bu düşüncemi doğruluyordu.
Kolan’ın dikkatini çeken, 21 Ekim’de Kelebek’te yayınlanan “Hillside Harvard sınıflarında” haberinin aradan dört gün geçtikten sonra bu kez Ekonomi sayfalarında tekrar yayınlanmasıydı. Kolan, eleştirisini “Ya haberi çok beğendiniz ya da birbirinizi okumuyorsunuz” sorusuyla noktalıyordu. Böylece editörlerin gazetenin kendi yapmadıkları bölümlerini de okuması gerektiğine dikkat çekiyordu.
AYNI HABER HÜRRİYET'TE TAM 3 KEZ YAYINLANDI!
Benzer bir tekrarlama olayı da benim dikkatimi çekti. İnanmayacaksınız ama aynı haber Hürriyet’te tam üç kez yayınlandı. Konu, bir şirket ile bir vakfın “Özel Sporcular Yüzme Şenliği” düzenlemesiydi.
Bu haber, 1 Kasım günü gazetenin magazin haberlerine ayrılan ikinci sayfasında, Sadettin Saran ve Tuğba Özay’ın zihinsel engelli yüzücü gençlerle çekilmiş fotoğrafı ve “Özel sporcularla yüzdü” başlığıyla yer aldı.
Aynı gün spor sayfasında da bu fotoğraf kullanıldı. Haberde yine yüzme şenliğinden bahsediliyordu ama bu kez Sadettin Saran’ın Fenerbahçe ile ilgili sözleri ağırlıktaydı.
Aradan iki gün geçtikten sonra 3 Kasım’da, aynı haber, Hürriyet’te bir defa daha yayınlandı. Bu kez Kelebek’in üçüncü sayfasındaydı. Hem de yine “Özel sporcularla yüzdü” başlığıyla. Üstelik haber hemen hemen aynıydı. Sadece birkaç sözcük değişmiş; tarihler çıkarılmış, düzenlendiği otelin adı eklenmişti. En önemli fark, bu kez Hande Yener’li iki fotoğrafın kullanılmasıydı.
Editörlerin iş kazası da bu olsa gerek.
Bir haberin aynı gün iki farklı sayfada yayınlandığını belirten Faruk Bildirici, aynı haberin bir gün sonra da başka bir sayfada tekrar yayınlanmasına isyan etti.
Hürriyet gazetesinin editör ve servis şeflerinin kendi gazetelerini okumadıklarını dile getirip, gazetenin tamamını okumaları tavsiyesinde bulundu.
İşte Faruk Bildirici'nin yazısının ilgili bölümü:
EDİTÖRLERİN İŞ KAZASI
SANIRIM bazı okurlar, biz gazetecilerden daha dikkatli okuyorlar Hürriyet’i. Geçen hafta yazdığım Arif Kolan’ın eleştirisi bu düşüncemi doğruluyordu.
Kolan’ın dikkatini çeken, 21 Ekim’de Kelebek’te yayınlanan “Hillside Harvard sınıflarında” haberinin aradan dört gün geçtikten sonra bu kez Ekonomi sayfalarında tekrar yayınlanmasıydı. Kolan, eleştirisini “Ya haberi çok beğendiniz ya da birbirinizi okumuyorsunuz” sorusuyla noktalıyordu. Böylece editörlerin gazetenin kendi yapmadıkları bölümlerini de okuması gerektiğine dikkat çekiyordu.
AYNI HABER HÜRRİYET'TE TAM 3 KEZ YAYINLANDI!
Benzer bir tekrarlama olayı da benim dikkatimi çekti. İnanmayacaksınız ama aynı haber Hürriyet’te tam üç kez yayınlandı. Konu, bir şirket ile bir vakfın “Özel Sporcular Yüzme Şenliği” düzenlemesiydi.
Bu haber, 1 Kasım günü gazetenin magazin haberlerine ayrılan ikinci sayfasında, Sadettin Saran ve Tuğba Özay’ın zihinsel engelli yüzücü gençlerle çekilmiş fotoğrafı ve “Özel sporcularla yüzdü” başlığıyla yer aldı.
Aynı gün spor sayfasında da bu fotoğraf kullanıldı. Haberde yine yüzme şenliğinden bahsediliyordu ama bu kez Sadettin Saran’ın Fenerbahçe ile ilgili sözleri ağırlıktaydı.
Aradan iki gün geçtikten sonra 3 Kasım’da, aynı haber, Hürriyet’te bir defa daha yayınlandı. Bu kez Kelebek’in üçüncü sayfasındaydı. Hem de yine “Özel sporcularla yüzdü” başlığıyla. Üstelik haber hemen hemen aynıydı. Sadece birkaç sözcük değişmiş; tarihler çıkarılmış, düzenlendiği otelin adı eklenmişti. En önemli fark, bu kez Hande Yener’li iki fotoğrafın kullanılmasıydı.
Editörlerin iş kazası da bu olsa gerek.