Hürriyet en acı kışı 1963 yılında yaşadı!
İstanbul “1987 gibi felaket olacak” diye endişe edilen karlı günleri geride bıraktı. Korkulan olmadı, kar İstanbul’u terk etti. Ancak 1963 kışında habere giderken donarak hayatını kaybeden ikisi muhabir üç Hürriyet çalışanını da hatırlatarak...
Kara saplanan trenin fotoğraflarını çekmek ve röportaj yapmak için 25 Ocak 1963’te İstanbul’dan yola çıkan Hürriyet gazetesi foto muhabiri Abidin Behpur (25), muhabir Yüksel Kasapbaşı (29) ve şoför Yüksel Öztürk’ün (29) önlerini tipi kesti. Kara saplanan aracın içinde birbirlerine sarılarak hayatlarını kaybeden basın şehitlerinin hazin hikayesini Hürriyet muhabiri Musa Kesler yazdı:
1963’ün ocak ve şubat ayları o meşhur “Balkanlar’dan gelen” karlı ve soğuk havanın etkisindeydi. İstanbul’da hayat durmuştu. Sadece İstanbul değil bütün Anadolu soğuktan donuyordu. Hürriyet 26 Ocak’ta “Karakış Felaket Halini Alıyor” manşetini atmıştı. Çatalca’da bir tren, rayları kaplayan karlara saplanmış içindeki yüzlerce yolcu mahsur kalmıştı. Haber gazetelere ulaştığında hem heyecan hem de endişe başlamıştı. Böyle bir haberi takip etmenin heyecanı ve o devrin zor imkânlarıyla kar kıyamet altındaki olay yerine gidebilmenin endişesi bir aradaydı.
‘VASITA VERİN HEMEN GİDELİM’
Hürriyet’in haber merkezinde de bu telaş vardı. Adliye muhabiri Yüksel Kasapbaşı, “Hemen bir vasıta temin edin, biz gideriz” diyerek kararını vermişti. 29 yaşındaki Yüksel, hukuk fakültesi mezunuydu. Adliye haberleri yapıyordu. Foto muhabiri arkadaşı Abidin Behpur (26) da hazırdı. Daha önce birlikte nice zorlu işlerin üstesinden gelmişlerdi. Geçen kış da Bolu Dağı’nı teslim alan kar yağışını birlikte haberleştirmişlerdi. Nihayet kendilerine bir vasıta hazırlandı. Yedek benzin ve diğer lüzumlu eşyalar da araca yüklendi. Gazete dağıtan kamyonetlerden ‘Çift diferansiyelli İnter’ ile Cağaloğlu’ndan yola çıktılar. Yaklaşık 50 kilometre uzaktaki olay yerine gidiyorlardı. Gazetenin şoförlerinden Yüksel Öztürk kullanıyordu kamyoneti.
GAZETEYLE SON TEMASLARI
Yüksel gazeteyle ilk temasını Büyükçekmece’den kurdu. Haberinin spotunu yazdırdı. Yolda çektikleri fotoğrafların filmini ise Hürriyet’in orada rastladıkları bir kamyonetiyle gönderdi. “Tekrar arayacağım ama kar çok şiddetli. Bu yüzden irtibat kurmakta gecikebilirim” dedi. Ancak bir daha hiç irtibat kuramayacaktı. Çatalca’ya yaklaştıklarında kar gittikçe yoğunlaşıyordu. Karla kaplanan yolu takip edebilmek imkânsızdı. Nitekim yoldan biraz sapınca kara saplandılar. Araç bir daha hareket edemedi. O şartlarda ne cep telefonu ne de başka bir teknik imkânları yoktu. Arabada oturup oradan tesadüfen geçecek birilerinin onları kurtarmalarından başka şansları da yoktu. Olmadı. Kara saplanan bir treni haber yapmak için çıktıkları yolda, hedeflerine ulaşmalarına çok az kala kendi araçları kara saplanmıştı.
YILDIRIM TELGRAFIYLA GELEN ACI HABER
Ekipten hiç haber alamayan gazete merkezi alarma geçmişti. Ancak Hürriyet ekibinden bir haber yoktu. O kar kıyamet içinde kaybolmuşlardı. Son irtibatın üzerinden 20 saat geçmiş olmasına rağmen hiçbir ses yoktu. Acı haber Cumhuriyet muhabiri Hakkı Aykut’un gece yarısı geçtiği yıldırım telgraf ile geldi. “Çatalca yolunda üç arkadaşı kurban verdik. Yüksel, foto ve şoför donarak öldüler” diye yazıyordu... 27 Ocak 1963 Pazar günü Hürriyet “Üç arkadaşımız donarak öldü” manşetiyle çıktı.
Cenazeleri İstanbul’a ‘İmdat Treni’ ile getirildi. Hürriyet’in Cağaloğlu’ndaki binası önüne eller üstünde getirildiler. Cenaze namazları Nuruosmaniye Camisi’nde kılındı. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildiler.