HÜRRİYET DENİZ BAYKAL'A MEZAR KAZICILIĞI YAPIYOR!.. YENİ ŞAFAK YAZARINDAN ŞOK İDDİA!..

Hürriyet, Baykal için öyle derin bir mezar kazıyor ki, feriştahı gelse o mezarı açıp da içinden Baykal'ı çıkaramaz.

Baykal muhtar bile olamaz!

"Baykal Çankaya'ya yürüyor..." diyen aklı evvellere inat, "muhtar bile olamaz" diyorum.

Durduk yere değil ama!

Başbakan Erdoğan bir şiir yüzünden mahkum edildiğinde, "Muhtar bile olamaz!.." manşetleri çeken malum medyaya gönderme yapmak istiyorum.

Baykal'ın istifasının ardından çektikleri "muamele" çağrıştırdı bunu.

Baksanıza şuraya: Hürriyet gazetesinin etekleri zil çalıyor.

Bir daha dönmesin diye Baykal'ın mezarını öyle derin kazmaya çalışıyorlar ki, genel başkan adayı anketlerinin biri bitiyor, biri başlıyor.

Diyeceksiniz ki, bu nasıl gömmektir; cumhurbaşkanlığından söz ediyorlar ya!

Aklınıza ne oldu; "rüşvet-i kelam" diye bir şey yok mu?

Demek istedikleri şu aslında:

Susarsan, "operasyona" müdahale etmek yerine yardımcı olursan, icabında cumhurbaşkanı da olursun; yoksa, yersin kafana "Varan 2"yi ki, alimallah bir daha insan yüzüne çıkamazsın!

Baykal da bunu görüyor zaten.

Gördüğü için olsa gerek, "Benim istifa kararım Türkiye siyasetini ve CHP'yi yeniden tanzim etmek isteyenlere imkan tanıyacak..." demişti.

Geçen salı günü sevgili Veyis Ateş'in TV Net'teki programında da hassaten bunun altını çizmiştim.

Siz bakmayın mahut "komplonun" yegâne müsebbibi olarak iktidarı işaret ettiğine.

Hem muhiplerini etrafında tutmak, hem de AK Parti'ye tutunarak siyasette kalmak için naçar bir manevraydı o!

Başka ne olabilirdi ki?

Daha kapatılma tehdidinden kurtulamamış bir partinin Türkiye siyasetini ve CHP'yi yeniden dizayn edebileceğini aklınız alıyor mu?

Mahut "komplo" kimin eseri diye günlerdir loto oynayanlar, şu soruya cevap arasalar ya:

Türkiye siyasetini ve CHP'yi yeniden tanzim etmek isteyen kim?

Cevabı bulduklarında, söz konusu komplonun mimarlarını da bulacakları garanti değil mi?

Çok yazılıp çok konuşuldu ama (istifa metninde) "yapıştırma bıyık" gibi duran "Pensilvanya selamı"nın özel bir anlamı var.

Baykal'ın "Pensilvanya selamını" masaya sürüşü, bütün ihtimalleri masaya koymak, statükoya (kendi ifadesiyle) "meydan okumak", hulasa, "Bensiz olmaz" demeye getirmektir.

"Avukatı olduğu Ergenekon'un, 'Hükümet ve Cemaat' olarak birlikte dizayn ettiği hedefte, ciddi bir yarılmaya sebep oldu bu söylem..." diyen Vakit gazetesinin değerli yazarı Sibel Eraslan'ın şu tespiti önemli:

"Hükümet, bu cümleden sonra, Baykal karşısında, iyice yalnızlaşmıştır..."

Baykal karşısında olmasa da hükümetin genel anlamda "yalnızlaştırılmak" istendiği besbelli. (Ortada Baykal mı kaldı ki, karşısında olsun.) Neyse, bize lazım olan "yalnızlaştırmak" vurgusu...

Birçok köşe yazarı İran, nükleer enerji ve İsrail'in yanı sıra Rusya ile ilişkileri göz önüne alarak, "operasyonun" esas hedefinin Sayın Başbakan olduğunu dile getiriyor.

Şayet doğruysa bu, hedefe ulaşmaları için Erdoğan'ı "yalnızlaştırmaları" şart.

Lakin...

O kadar kolay değil bu!

Hatırlayalım:

Tayyip Bey, Büyükşehir Belediye Başkanı olur olmaz, susuzluktan kavrulan İstanbul'u nerdeyse sel götürüyordu.

Ne mi demek istiyorum?

Valla "Reis" çok güzel şiir okur, diyorum Şinasi.

Necip Fazıl'ın "Zindandan Mehmet'e Mektup" şiirini bi okuyuşu var ki, olursa o kadar olur:

"Beni Allah tutmuş kim eder azat..."

Salih Tuna/Yeni Şafak