HÜKÜMETE Mİ YATILMALI, CEMAATE Mİ? AHMET HAKAN'DAN GOYGOYCU YAZARLARIN YAMAN GÜNLERİ!
Ahmet Hakan, "goygoycu" dediği yazarların iktidar ve cemaat kavgası karşısındaki şaşkınlıklarını yazdı.
Goygoycuların yaman günleri
GÜCÜN ve güçlünün yanında hizalanmaya özen gösteren goygoycuların hali son günlerde pek yaman...
Ne yapacaklarını, ne edeceklerini bilemiyorlar.
Bu zamana kadar iyi kötü idare ediyorlardı.
Hem AK Parti iktidarını, hem de “Cemaat”i aynı anda memnun etmek mümkündü.
“Başbakan’ın uçağı”ndan inip “Cemaat uçağı”na binilebiliyordu ve hiçbir sorun olmuyordu.
Dava aynıydı, hedef aynıydı, şuur aynıydı.
Mesele yoktu yani...
Atılması gereken slogan gayet basitti:
“Hükümet-Cemaat el ele / Hep birlikte ak günlere.”
Aynı yazıda, aynı demeçte, aynı TV konuşmasında, aynı manşette...
Hem Hocaefendi’ye saygılar sunmak, hem de Başbakan Erdoğan’a “Usta... Büyük usta” diye selam çakmak mümkündü.
Gücün ve güçlünün yanında hizalanmak hem AK Parti’yi, hem de “Cemaat”i memnun etmek için yetip de artıyordu bile...
İşleri kolaydı yani goygoycunun...
Fakat görüyorsunuz işte:
Bu kolaylık devri uzun sürmedi.
Bir şey girdi devreye, “kader mi, talih mi, ağyar mı” olduğunu tam bilemediğimiz bir şey...
Ve “iki süper güç” karşı karşıya geldi.
Süper güçlerden biri “a” demeye, diğeri de “b” demeye başladı.
Öyle bir ayrıştılar, öyle bir çeliştiler, öyle bir cepheleştiler ki...
İdare etmek, tavır almamak, geçiştirmek imkânsızlaştı.
Süper güçler, lisan-ı hal ile “tarafını seç” diye bastırıyorlardı.
Sonuç?
Sonuç şu:
- Goygoycu şaşkın...
- Goygoycu çaresiz...
- Goygoycu zorda...
“Özel Yetkili Mahkemeler de biraz fazla abarttılar canım” dese, süper güçlerden birinin öfkesini üzerine çekecek.
“Hükümet darbeciler ve darbecilikten vazgeçti, hepsini salıverecek” dese, süper güçlerden diğeriyle arası bozulacak.
Yani tam bir “Asiye nasıl kurtulur” durumu...
Öyle bir seçim dayatılmış durumda ki, bunun yanında “Sophie’nin seçimi” çocuk oyuncağı kalır.
Goygoycu, bugünlerde hesap yapıyor:
- Hükümet mi kalıcı, “Cemaat” mi?
- Hükümet mi ezer, “Cemaat” mi?
- Hükümet’e mi yatılmalı, “Cemaat”e mi?
Doluya koyuyor, olmuyor.
Boşa koyuyor, dolmuyor.
İki süper gücün silahlarını, toplarını, tanklarını, stratejik üstünlüklerini, avantajlarını sıralıyor ve birbiriyle kıyaslıyor.
Sonuç?
Öyle kolayca saf seçilecek bir durum yok ortada...
Goygoycu, hangisini mi tercih edecek?
Hiç merak etmeyin...
Kendilerini çok yakında birini tercih etmiş olarak göreceksiniz gazete sütunlarında, televizyon ekranlarında...
Ama şimdilik rahat bırakın.
Biraz kafa yorsunlar.
“Hangisi daha güçlü?” sorusuna öyle kolay yanıt verilemiyor zira...
Ahmet Hakan/Hürriyet
GÜCÜN ve güçlünün yanında hizalanmaya özen gösteren goygoycuların hali son günlerde pek yaman...
Ne yapacaklarını, ne edeceklerini bilemiyorlar.
Bu zamana kadar iyi kötü idare ediyorlardı.
Hem AK Parti iktidarını, hem de “Cemaat”i aynı anda memnun etmek mümkündü.
“Başbakan’ın uçağı”ndan inip “Cemaat uçağı”na binilebiliyordu ve hiçbir sorun olmuyordu.
Dava aynıydı, hedef aynıydı, şuur aynıydı.
Mesele yoktu yani...
Atılması gereken slogan gayet basitti:
“Hükümet-Cemaat el ele / Hep birlikte ak günlere.”
Aynı yazıda, aynı demeçte, aynı TV konuşmasında, aynı manşette...
Hem Hocaefendi’ye saygılar sunmak, hem de Başbakan Erdoğan’a “Usta... Büyük usta” diye selam çakmak mümkündü.
Gücün ve güçlünün yanında hizalanmak hem AK Parti’yi, hem de “Cemaat”i memnun etmek için yetip de artıyordu bile...
İşleri kolaydı yani goygoycunun...
Fakat görüyorsunuz işte:
Bu kolaylık devri uzun sürmedi.
Bir şey girdi devreye, “kader mi, talih mi, ağyar mı” olduğunu tam bilemediğimiz bir şey...
Ve “iki süper güç” karşı karşıya geldi.
Süper güçlerden biri “a” demeye, diğeri de “b” demeye başladı.
Öyle bir ayrıştılar, öyle bir çeliştiler, öyle bir cepheleştiler ki...
İdare etmek, tavır almamak, geçiştirmek imkânsızlaştı.
Süper güçler, lisan-ı hal ile “tarafını seç” diye bastırıyorlardı.
Sonuç?
Sonuç şu:
- Goygoycu şaşkın...
- Goygoycu çaresiz...
- Goygoycu zorda...
“Özel Yetkili Mahkemeler de biraz fazla abarttılar canım” dese, süper güçlerden birinin öfkesini üzerine çekecek.
“Hükümet darbeciler ve darbecilikten vazgeçti, hepsini salıverecek” dese, süper güçlerden diğeriyle arası bozulacak.
Yani tam bir “Asiye nasıl kurtulur” durumu...
Öyle bir seçim dayatılmış durumda ki, bunun yanında “Sophie’nin seçimi” çocuk oyuncağı kalır.
Goygoycu, bugünlerde hesap yapıyor:
- Hükümet mi kalıcı, “Cemaat” mi?
- Hükümet mi ezer, “Cemaat” mi?
- Hükümet’e mi yatılmalı, “Cemaat”e mi?
Doluya koyuyor, olmuyor.
Boşa koyuyor, dolmuyor.
İki süper gücün silahlarını, toplarını, tanklarını, stratejik üstünlüklerini, avantajlarını sıralıyor ve birbiriyle kıyaslıyor.
Sonuç?
Öyle kolayca saf seçilecek bir durum yok ortada...
Goygoycu, hangisini mi tercih edecek?
Hiç merak etmeyin...
Kendilerini çok yakında birini tercih etmiş olarak göreceksiniz gazete sütunlarında, televizyon ekranlarında...
Ama şimdilik rahat bırakın.
Biraz kafa yorsunlar.
“Hangisi daha güçlü?” sorusuna öyle kolay yanıt verilemiyor zira...
Ahmet Hakan/Hürriyet